• Sonuç bulunamadı

Azerbaycan Anayasasında düzenlenen yürütme erkini incelemeye geçmeden önce, hükümet sistemleri hakkında kısaca bilgi vereceğiz. Anayasal düzenlemelerde en önemli sorunlardan biri, yürütme-yasama ilişkilerinin belirlenmesi ve hükümet sisteminin seçiminde ortaya çıkmaktadır. Hükümet sistemi hakkındaki tercihlerin genellikle birbirinin karşıtı olarak görülen başkanlık sistemi ve parlamenter hükümet sistemi üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir.51 Önce erkler ayrılığı üzerinde duracağız. Çünkü hükümet sistemleri erkler ayrılığına göre şekillenmektedir.

Erkler ayrılığı kuramı, devlet niteliğini kazanmış her siyasal toplumda, birbirinden farklı üç görev olduğu, bu görevlerden her birini yerine getiren bir güç bulunduğu ve bunların birbiri karşısında oldukça bağımsız bir statüye sahip oldukları esasına dayanır. Bunlar yasama, yürütme ve yargı güçleridir. Yasama ile toplum yaşamını düzenleyen kuralların, başka bir deyişle yasaların çıkarılması, yürütme ile yasaların uygulanması, yargı ile de uygulamadan doğan uyuşmazlıkların giderilmesi sağlanır. 52

Devlet görevlerinin üçe ayrılması ve her birinin ayrı bir organa verilmesi düşüncesini ilk ortaya atan Aristo’dur. İlk çağ Yunan filozoflarından Aristo, bu mesele hakkında da düşünmüş, en iyi hükümet sistemini ararken, devlet faaliyetlerini üç sahaya ayırmış ve her saha faaliyetini bir organa gördürmeyi tavsiye etmiştir. 53

Erkler ayrılığı kavramı, 17. Yüzyılın sonlarında Locke ve 18. Yüzyılda Montesquieu tarafından ciddi bir şekilde üzerinde durulmuş ve geliştirilmiştir. Locke’ye göre özgürlüğün güvencesi açısından, genel egemenliğin yetkileri kesin olarak belirtilmeli ve ayrı ayrı organlar arasında paylaşılmalıdır. Montesquieu’nin görüşüne göre ise eğer egemenliğin bu üç türü, yani kanunları yapan egemenlik,

51

Yavuz Atar, Demokrasilerde Anayasal Değişmenin Dinamikleri ve Anayasa Yapımı, Konya, 2000, s. 208.

52 Şeref Gözübüyük, Anayasa Hukuku, Ankara, 2004, s.78. 53 Selçuk Özçelik, Anayasa Hukuku, Konya, 1994, C: 1, s. 175.

kararları yerine getiren egemenlik ve suçları muhakeme eden egemenlik aynı şahsın veya kurumun elinde birleşseydi o zaman her şey yok olurdu. Bu teoriye göre egemenlik bir birinden ayrı, fakat karşılıklı faaliyet gösteren üç erke ayrılır: yasama, yürütme ve yargı.54

17. yüzyılın sonunda Locke tarafından temeli atılan, 18. yüzyılda Montesquieu tarafından geliştirilen erklerin birbirinden ayrılması kuramı, devletin üç temel işlevini farkı organlar arasında paylaştırmak suretiyle iktidarı sınırlandırma amacında düğümlenir. İngiltere’nin siyasal kurumlarından esinlenerek geliştirilen bu görüş, modern anayasacılığın bir doğması, farklı biçimlerde yorumlansa da, vazgeçilmez bir başvuru kaynağı haline gelmiştir. Erkler ayrılığı, aynı zamanda demokrasinin temellerinden biridir.55

Egemenliğin üç bağımsız ve serbest organa ayrılması, egemenliğin kötüye kullanılması durumunun ve totaliter yönetimin önünü alır. Erkler ayrılığı prensibi, içinde üç yönü barındırmaktadır: “frenler ve dengeler” mekanizması, devlet hâkimiyeti organlarının birliği ve devlet hâkimiyeti organlarının karşılıklı faaliyetleri. 56

“Frenler ve dengeler” sisteminin mahiyeti şundan ibarettir ki, egemenliğin her bir dalı diğerlerini sadece dengelemiyor, aynı zamanda sınırlıyor. Örneğin, Azerbaycan’da Devlet Başkanı Milli Meclisi fesh edemez, Meclis ise Başbakan adayı hakkında kararını Başkan tarafından kendisine sunulduğu günden itibaren en geç bir hafta içinde kabul etmelidir. Eğer Meclis Başbakan adayını üç defa onaylamazsa Devlet Başkanı Meclisin onayı olmadan Başbakanı atayabilir (md.118). Bir başka örnek olarak Devlet Başkanı, kanunları sunulduğu günden itibaren 56 gün içinde imzalar. Eğer Devlet Başkanı kanuna itiraz ederse, kanunu imzalamayıp kendi itirazları ile birlikte belirtilen süre içinde Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisine geri gönderebilir. Milli Meclis 83 oy çokluğu ile kabul ettiği kanunları 95 oy çokluğu, 63 oy çokluğu ile kabul ettiği kanunları ise 83 oy çokluğu ile yeniden kabul ederse, bu kanunlar tekrar oylandıktan sonra yürürlüğe

54Ziyafet Asgerov, Anayasa Hukuku, Bakü, 2002, s.368; Yunus Halilov, Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasasının Önsözü ve Genel Maddelerinin Şerhi, Bakü, 2007, s. 93; Ziyafet Asgerov, Elşad Nesirov ve Mübariz İsmailov, Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasasının ve Hukukunun Esasları, Bakü, 2005, s. 125.

55İbrahim Kaboğlu, Anayasa Hukuku Dersleri, İstanbul, 2006, s. 98. 56Halilov, s. 93; Asgerov, Nesirov, İsmailov, s. 126.

girer (md.110). Yine Milli Meclis tarafından kabul edilen Kanunlar ve diğer düzenlemeler, Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi kararıyla belirlenmiş olan süre içinde yürürlükten kalkabilir (md.130).57

Erkler ayrılığı ilkesi, aynı zamanda sorumsuz krallara karşı, “iktidarı” sınırlama, “istibdat” rejimlerini önleme amacıyla ortaya atılmış ve geliştirilmiştir. Yetkilerin kötüye kullanılmasının önlenmesi için, devletin üç ayrı görevini, üç ayrı güce vermek ve güçlerin birbirini dengelemsini sağlamak gereklidir. Bu üç güç aynı elde toplanmışsa, her şey bitmiş demektir. Üç gücü elinde toplayan kişi dilediği gibi yasa yapar, dilediği gibi uygular ve yasanın uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların da yargıcı olur.

Erkler ayrılığının olmadığı bir devlette, hak ve özgürlüklerin güvence altında olmayacağı ve iktidarın istibdada yol açacağı görüşü hâkim olmuştur. Bu görüş, 1789 tarihli İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisinde de yer almıştır. Buna göre, erkler ayrılığının gerçekleşmediği ve yurttaş haklarının güvenlik altına alınmadığı toplumlar anayasaya sahip sayılmazlar. Bu bildiri, erkler ayrılığı ilkesini, devletin ve anayasanın temeli durumuna getirmiştir.58

Tüm bu söylenenlerle beraber klasik anlamdaki erkler ayrılığı ilkesi, günümüzde artık siyasal gerçeği yansıtmamaktadır. Bu ilkenin yeni bir anlam kazandığı, çoğulcu demokrasilerde, eski önemini yitirdiği görülür. Klasik anlamda erkler ayrılığı ilkesinin, günümüzde çoğulcu demokrasiye uyum gösterememesinin nedenlerinin başında, partilerin siyasal yaşamda önem kazanmaları olmuştur. Yasama ve yürütme güçleri arasında eskiden yapılan ayırım, partilerin siyasal yaşama egemen olmaları ile büyük ölçüde önemini yitirmiş ve biçimsel olarak ayrılığını koruyan yasama ve yürütme güçleri, gerçekte parti mekanizması içinde birleşmiştir.

Bir yanda, hem hükümete, hem de meclis çoğunluğuna sahip bir iktidar partisi veya iktidar partileri, diğer yanda da, muhalefet parti veya partileri vardır. İki partili parlamenter sistemde yasama ve yürüme güçleri, meclis çoğunluğuna sahip olan parti yöneticilerinin elindedir. Yasamanın yürütmeyi frenlediği ilkesi, genellikle gerçeği yansıtmamaktadır. Hükümet parlamento çoğunluğuna dayandığı için,

57Halilov, s. 94.

gereksinim duyduğu yasaları meclisten, parti çoğunluğuna dayanarak, kolayca geçirebilmektedir. 59

Parlamenter sistemlerde, yasama ve yürütme erklerinin ayrılığı uygulamada, kuramsal düzeyde kalmakta ve kuramsal olarak varlığını sürdürmektedir. Gerçekte her iki erk arasında sıkı bir işbirliği ve karşılıklı etkileşim vardır. Yürütmenin yasama üzerinde etkinliğini giderek artırdığı, dengenin yürütme lehine bozulduğu görülmektedir.

Başkanlık sisteminde ise erkler ayrılığı ilkesinin hem kurumsal düzeyde, hem de gerçekte uygulanabildiği görülür. Başkan, her zaman, yasama organı olan kongrenin çoğunluğunu yanında bulamaz, her zaman kongreden kendi politikası doğrultusunda bir destek bulamaz. Bütün bunlara karşılık, Başkanın kongre üzerinde etkisinin önemli olduğu, çeşitli yollarla kongreyi etkilemeğe çalıştığı ve çoğu kez de bunda başarılı olduğu görülmektedir.

Bununla beraber erkler ayrılığı ilkesinin tümüyle geçmişte kaldığı sonucuna da varılmamalıdır. Erkler ayrılığı ilkesi, her şeye rağmen etkisini günümüzde de devam ettirmektedir. Yeni yapılan anayasalarda yer aldığı gibi, Anayasa Mahkemeleri de zaman zaman kararlarında erkler ayrılığına yer vermektedir.60