• Sonuç bulunamadı

1.3. Ergenlik Dönemi

1.3.2. Ergenlik Döneminin Alt Boyutları

Bu bölüm içerisinde erginlik döneminin alt boyutları psikanalitik kuram ve Erikson tarafından ortaya konulan kuram çerçevesinde ele alınacaktır.

1.3.2.1. Ergenlik Gelişiminde Psikanalitik Kuram

Freud açısından insan ruhsal yapı üç unsurdan oluşmaktadır. Bunlar; id, ego ve süperegodur. Bireyin yaşamını sürdürmesi için gerekli olan biyolojik ihtiyaçlarla ilgili benlik id sistemi tarafından düzenlemekte ve yönetilmektedir. Bireylerin toplumsal ilişkiler kurma ve diğer insanlarla iletişime geçmesini düzenleyen yapı ego iken, insanlara arasındaki ilişkileri ve etkileşimleri sırasında bir takım ahlaki öğeler kazanan ve bunları uygulamaya koyan yapı ise süper ego olarak değerlendirmektedir (Özuğurlu, 1990: 194). İd, ego ve süper egonun birbirleriyle etkileşim içerisinde olduğu Freud tarafından ileri sürülmüştür. Bu açıdan kişilerin sergiledikleri tutumların ve davranışların bu üç etmen arasındaki ilişkiler kapsamında ortaya çıktığını söyleyebilmemiz mümkün olmaktadır (Ceyhan, 2000: 48).

İd doğumla birlikte ortaya çıkan bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bireyin temel ihtiyaçları ve temel istekleri id kontrolünde olmaktadır. Cinsel istek, susuzluk, saldırganlık, açlık gibi temel güdülerde id motivasyon kaynağı olmaktadır. Bu açıdan id dürtüleri yönetmektedir. İd haz ilkesine göre hareket etmektedir. Bu açıdan dürtülerin doyuma eriştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca dürtüler kurallara bağlı kalmadan doyuma ulaşma hedefinde olmaktadırlar. Bu durum dürtülerin bilinç dışı olmasına neden olmaktadır (Yörükoğlu, 1985: 72). Bu bakımdan id haz peşinde koşan, kurallara ve kısıtlamalara aldırış etmeyen dürtüleri kontrol etmektedir (Özuğurlu, 1990: 194).

Ego ile süper ego genel olarak bireyin ilk beş yaş döneminde gelişim göstermeye başlamaktadır. İd’in hayatla ve gerçeklerle buluşması durumu egoyu ortaya çıkarmaktadır. Bu açıdan ego id’in gelişmiş bir versiyonu gibidir. Ego öğrenilen ve tecrübe edilen davranışları da kapsamaktadır. Bu sayede ego çevresiyle etkileşim içerisine girmekte ve böylelikle bilince bağlı hareket etmektedir. Bu durum egoyla mantıksal hareketlerin ve davranışların yapılmasını sağlamaktadır. Süperego ise bilincin yargısal ve ahlaki yapısını meydana getirmektedir. Bu bakımdan kurallar,

31

şartlar süperego tarafından ortaya konulmaktadır. Süperegoyla bireyin içselleştirdiği çevredeki insanların ve toplumun ahlaki değerleri ve sosyal kurallar anlaşılmaktadır. Ego dünyadaki gerçeklere odaklıyken süper ego id’i kontrol ederek eylemlere ahlaki bir nitelik kazandırmaktadır. Kişilerin normal bir hayat sürebilmesi için bu üç unsur arasında denge kurması gerekmektedir (Ceyhan, 2000: 48).

Ergenlik dönemi öncesinde benlik kavramı gelişimine başlamaktadır. Bu sebepten dolayı ailenin çocuklarının benlik gelişimine önem vermeleri oldukça önemlidir. Ergenlik döneminde benlik hızlı bir gelişim göstermekte ve giderek olgunlaşmaktadır. Ergenlik dönemindeki çocuk ergenlik dönemine kadar yaşamış olduğu olayları anlamlandırmaya çalışır. Bu açıdan çocukların ergenlik döneminde sergiledikleri davranışların yalnızca ergenlik dönemiyle bağdaştırmamak gerektiği öne sürülmüştür. Benlik kavramının durağanlığıyla alakalı araştırma yapanlar, ergen çocuklardaki benlik gelişimin benzer koşullar devam ettiği sürece aynı doğrultuda gelişeceğini ileri sürmüşlerdir (Adams, 1995: 120).

Freud’un öncülük ettiği psikanalitik kurama göre ergen kişilerin gelişimlerinde kişilerin erken gelişim dönmelerindeki etmenler de etkili olmaktadır. Bu kurama göre bebeklik ile çocukluk döneminde kişiler bazı cinsel dürtülere sahiptirler. Bu dürtüler psikoseksuel dürtüler olarak da adlandırılmıştır. Freud çocukluk döneminde parmak emme ve meme emme tutumlarınınbu tür dürtülerin bir sonucu olduğunu ileri sürmüştür.

Erkek çocuklar anne odaklı olmaları sebebiyle babayı düşman olarak gördükleri, kız çocukların ise babalarına karşı bir şey hissetmelerinden dolayı annelerini düşman olarak gördükleri ifade edilmiştir. Söz konusu durum “Oedipus Karmaşası” olarak açıklanmaktadır. Buna göre Oedipus karmaşası içerisinde olan ergenler karşı cinse ilgi duymaları sebebiyle aynı cins ebeveynle bulunmak istemektedirler. Ergenler zaman geçtikçe dürtülerinden pişman duymaya başlamakta ve ceza göreceği endişesiyle oedipal zıtlıklarını bilinçaltına atmaya başlamaktadır. Bu süreçle beraber sakin devam edecek olan gizil döneme giriş yapılmaktadır (Kulaksızoğlu, 2012: 22).

32

1.3.2.2. Erikson’un Kuramı

Erik Erikson ego kimliği, kimlik duygusu ile kimlik bunalımı benzeri kavramları psikoloji alanına kazandırmıştır (Eskin ve ark., 2012). Erikson’un ortaya koyduğu “psikososyal kuram” toplumsal yaşamın öğelerini ve hayatım tüm evreleri kapsaması bakımından diğer psikanalitik kuramlardan ayrışmaktadır. Bu açıdan psikososyal fikre göre bireyin olgunlaşması, bireyin yeni sorumluluklar yüklenmesi ve bununla beraber yeni kabiliyetler kazanmasıyla alakalı bir süreçtir (Atak, 2011).

Erikson açısından tüm ergenler aynı özdeşleşme arayışı içerisinde bulunmamaktadırlar. Bu açıdan Erikson gerçek bir tecrübe olmaksızın oluşan bir kimliğe “hazır kimlik” adını vermiştir. Bu kavram, olması gereken zamandan önce toplumsal rol üstlenmek durumunda kalan veya farklı tecrübeler yaşamadan, gelecekteki isteklerini sorgulamadan işe yönelen genç kişileri ifade etmektedir. Bu bireyler çoğunlukla ebeveyn zorlaması, kültürel, siyasal ve ekonomik baskılar nedeniyle aldıkları karara uymak durumunda kalırlar (Eskin ve ark., 2012).

Erikson geliştirdiği kuramı sekiz evreli bir gelişim süreci üzerine oturtmuştur. Söz konusu psikanalitik gelişim sürecinde ise cinsellik ile çocukluk yaşantıları bulunmaktadır. Kuramda yaşamın tüm evrelerinden bahsedilirken, ergenlik döneminle alakalı olarak kimlik duygusu yerine kimlik kargaşası üzerinde durulur (Atak, 2011).

Erikson açısından ergenlik döneminde edinilmesi gereken ana nitelik kimliktir. Bu açıdan Erikson kimliği ruhsal ve duygusal yapı olarak ele almakta ve kimliğin bilinç dışı ile bilinç sistemlerinin birleşiminden meydana geldiğini ifade etmektedir. Kimlik duygusu, bireyin kendini kendi bedeninde hissetmesi ve diğer insanların onu kabullendiği hissidir. Bu açıdan burada, kimlik bireyin kendini kabul etmesi ile toplumun onu kabul etmesiyle elde edilmektedir. Bu bakımdan “ben kimim?” sorusu önem kazanmaktadır. Bu soru ise ergenlik döneminde oldukça önem kazanmaktadır. Ergenler kendini keşfetme sürecinde diğer insanlar tarafından engellenirse kimlik kargaşası ile yüzleşebilecektir (Atak, 2011).

33

Benzer Belgeler