• Sonuç bulunamadı

A. Ergenlik Dönemi

2. Ergenlik Dönemi GeliĢimsel Özellikleri

Ergenlik dönemi fiziksel geliĢim açısından büyük değiĢimlerin yaĢandığı bir dönemdir. Çocuk bedeninden çıkmaya baĢlayan birey artık yetiĢkin vücut özelliklerini almaya baĢlar. Bu dönemde fiziksel olarak birçok değiĢim yaĢanır.

Karaköse (2008) ergenlik döneminin insan geliĢimindeki en hızlı iki geliĢim döneminden biri olduğunu belirtmektedir. Ergenlik döneminde fiziksel geliĢim hızı kız ve erkeklerde farklı boyutlarda görülmektedir. Kızlar ergenlik dönemine erkeklere göre 1-2 yıl önce girmekte ve ergenlik dönemini daha erken sonlandırmaktadırlar. Kızlar 10-10,5 yaĢ civarında ergenlik dönemine girerken erkeklerde bu yaĢ 12-12,5 yaĢ civarını bulabilmektedir (Aydın, 2005).

Erken ergenlik dönemi olarak adlandırılan erinlik döneminde hormonlarda ve fiziksel geliĢimde hızlı değiĢimler olur. Bu dönemin tam olarak ne zaman baĢlayıp bittiğini söylemek güç olsa da erinlik döneminin en belirgin özellikleri olarak cinsel olgunlaĢma ve boy-kilodaki artıĢların bu dönemde olduğu söylenebilir (Santrock, 2012:354).

Fiziksel geliĢimin yanında cinsel geliĢim de bu dönemde hız kazanmaktadır. Kız ve erkekler cinsiyetinin getirdiği bedensel ve hormonal özelliklere ulaĢmaya baĢlar. Ergenliğin baĢlangıcı olan erinlik döneminde kız ve erkeklerde cinsiyetle ilgili içsalgı bezleri harekete geçer. Bu durum yetiĢkinliğe geçiĢi ve kadın erkek olma ile ilgili değiĢim sürecini baĢlatır. Kız ve erkekte yetiĢkin cinsel kimliğini ve yaĢamını sağlayacak birincil ve ikincil cinsiyet özellikleri ortaya çıkar (Köknel, 1998).

Kulaksızoğlu (2001) kız ve erkeklerde cinsel geliĢmenin iki Ģekilde oluĢtuğunu savunmaktadır. Bunlar “Esas Cinsel GeliĢmeler” ve “Ġlave Cinsel GeliĢmeler” olarak sınıflandırılmıĢtır.

Esas cinsel geliĢmeler, birincil cinsiyet özellikleri olarak ta anılmaktadır. Bu bölüm üreme organlarındaki değiĢimi içermektedir. Kızlarda adet kanaması ve yumurta üretimi ile baĢlayan bu dönem erkeklerde ise üreme organının ve erbezlerinin büyümesiyle, aynı zamanda da sperm üretimiyle baĢlar.

Ġlave cinsel geliĢmeler ikincil cinsiyet özellikleri olarak ta anılmaktadır. Bu özellikler farklı kategorilere ayrılmıĢtır. Beden yapısında görülen değiĢimler, kızlarda göğüslerin büyümesi, göğüs uçlarının çıkması, erkeklerde göğüs kafesi ve omuzların geniĢlemesidir. Bunun yanında sesin kalınlaĢması, yüzdeki sivilcelerin artması, bıyık ve sakalın çıkmaya baĢlaması, vücutta kıllanma gibi değiĢimler ilave cinsel geliĢmeler sınıfında ele alınmaktadır (Kulaksızoğlu, 2001:45-49).

b. Sosyal duygusal geliĢim

Ergenlik dönemi sosyal boyutta büyük değiĢikliklerin yaĢandığı dönemdir. Bir birey olma yolunda ilerleyen çocuk sosyal hayatta birçok tecrübe yaĢar. Bu dönemde akranlarla olan iliĢkiler çok önemli hale gelir ve akran iliĢkileri ergenin kiĢiliğinde belirleyici rol oynayan konulardan biridir. Sosyal duygusal geliĢim topluma uyum sağlama, benlik, arkadaĢ iliĢkileri, cinsiyet rolleri gibi konuları kapsamaktadır (Otrar ve diğerleri, 2002).

Ergenlik dönemindeki kiĢiler süreç boyunda ebeveyne olan bağlılıktan yavaĢ yavaĢ ayrılmaya, daha bağımsız olmaya yönelirler. Bu dönemde akran iliĢkilerine ve de yakın iliĢkilere verilen önem artar. Ancak ergen bu bağımsız olma isteğine karĢılık ebeveynin onun birçok isteğini ve ihtiyacını karĢılıyor olduğunun bilincindedir. Bu durum onda bir karmaĢaya yol açmaktadır. Bu sebeple ergenin

sosyal duygusal geliĢiminde aile tutumları önemli bir etkiye sahiptir. Sosyal anlamda sağlıklı bir birey olarak yetiĢmesi için fırsatlar veren ailelerde büyüyen çocuklar yetiĢkin hayata daha rahat bir geçiĢ yaparlar. Burada özgüveni sorumluluk alma, öz saygı ve benlik bütünlüğünü kazanmayla ilgili olan fırsatlardan bahsedilmektedir. AĢırı hoĢgörülü ve çocuğun davranıĢlarına karĢı az ilgi gösteren ailelerin çocukları yetiĢkinliğe geçiĢte zorluklar yaĢar. Çünkü bu çocuklar davranıĢlarının doğru olup olmadığı konusunda bir yargıya varamazlar. AĢrı hoĢgörülü aile tutumuna benzer olarak aĢırı koruyucu ailelerin çocukları da yetiĢkinliğe geçiĢte zorluklar yaĢar. Çünkü çocuk sorumluluk almayı ve önemi kararlar vermeyi tam olarak öğrenememiĢtir (Zastrow ve Ashman, 2016:503-504).

Bakırcıoğlu (2011:281-282)’na göre ergen ebeveynden ayrılmanın verdiği boĢlukla yeni arayıĢlar içine girmekte ve bu dönemde arkadaĢlık iliĢkileri ve romantik iliĢkiler büyük önem taĢımaktadır. ArkadaĢlarının giyim tarzını, alıĢkanlıklarını, konuĢma stilini vb. benimsemeye baĢlamaktadır. Bu durum aynı zamanda çocuğun gruba kabul edilme, gruptan ayrı kalma korkusuyla yaptığı uyma davranıĢları olarak ta görülmektedir.

Kulaksızoğlu (2001) ergenlikte arkan iliĢkilerinin önemli ve gerekli olduğunu belirtmiĢtir. Bu dönemde çocuk anne baba ve diğer yetiĢkinlerin görüĢlerinin reddeder. Ġçinde bulunduğu arkadaĢ grubunun görüĢlerini dikkate alır ve bu görüĢlere uyum sağlar.

Ergenin ebeveyn iliĢkisi ile arkadaĢlık iliĢkilerinin dinamiği birbirinden farklıdır. Ebeveyn iliĢkisinde ebeveyne ait bir otorite vardır ve anne baba yol gösteren ve karar veren konumdadır. Ancak akran grubunda daha eĢitlikçi ve demokratik bir sistem vardır. Ergen bu grupta kendini ifade etmeyi, sosyal etkileĢim kurmayı, karĢıt düĢünceleri değerlendirmeyi ve onlara hoĢgörü duymayı öğrenir (Kulaksızoğlu, 2001:87).

Ergenler bu dönemde Erikson’un da bahsettiği gibi bir kimlik arayıĢına girerler ve yönlerini belirlemeye baĢlarlar. Toplumsal roller içinde denemeler yapar ve kendine en uygun rolü seçmeye çalıĢır. Bu dönemde toplum bir anlamda ergen üzerinde fırsat verici bir etkiye sahiptir. Onu rol ve kiĢilikleri denemesi için serbest bırakır. Bu denemeler ergenin hangi kimliğe bürüneceğini belirlemesi için yaptığı bilinçli çabalar olarak değerlendirilmektedir (Santrock, 2012:384).

c. BiliĢsel geliĢim

Ergenlikte biliĢsel geliĢmeyi açıklayan, baĢvurulabilecek en iyi kuram kuĢkusuz ki Jean Piaget’tir. Piaget insan geliĢimini biliĢsel olarak açıklamıĢ ve her dönemde meydana gelen biliĢsel geliĢmeleri açıklamıĢtır. Ergenlik dönemini ise “Soyut ĠĢlemler Dönemi” çerçevesinde ele almaktadır.

Soyut iĢlemler dönemi 12 yaĢından sonraki döneme denk gelmektedir. Önceki dönemde somut düĢünme becerisi olan çocuk artık kavramları ve simgeleri kullanarak soyut düĢünme aĢamasına geçer. Bu dönemde deney ve gözlem yaparak, düĢüncelerini değerlendirerek karar vermeyi öğrenmektedir (Bakırcıoğlu, 2016:285).

Bu dönemde biliĢsel olarak meydana gelen bir baĢka durum ise ergen benmerkezciliğidir. Bu durum ergenin kendisi hakkındaki görüntüsü ve davranıĢı konusundaki farkındalığının artması olarak tanımlanmaktadır. David Elkind (1976) ergen benmerkezciliğini iki boyutta ele almıĢtır. Bunlar kiĢisel hikaye ve hayali seyircidir. KiĢisel hikayede ergen kendini yenilmez ve biricik olarak görür. Bu biricik olma duygusu ergende “Kimse beni anlamıyor!” tepkisini doğurur. Bu biricik olma duygusunu sürdürebilmek için kiĢisel hikayelerini sürdürürler ve sık sık kullanırlar. Hayali seyirci durumunda ise ergen herkesin onu izlediği hissine kapılır. Bunun yanı sıra dikkat çekmek ve ilgi toplamak için görünür olmasını sağlayan davranıĢlarda bulunur (Santrock, 2012:371-372).

Kuhn (2009) ergenlik döneminde bireyin üst düzey biliĢsel faaliyetlere ulaĢtığını belirtmektedir. Bunlar akıl yürütme, biliĢsel süreçleri kontrol etme, karar verme, eleĢtirel düĢünme gibi faaliyetleri içerir. Bu tarz biliĢsel düĢünmeye alıĢan çocuk daha etkili öğrenmeye, eleĢtirel düĢünmeye ve kararları için doğru alana yönelmeye baĢlar (Santrock, 2012:372).