• Sonuç bulunamadı

2. EMİR KİPLİĞİ VE İŞARETLEYİCİLERİ

2.1. Alanyazında Emir

2.1.4. Kiplik Olarak Emir

2.1.4.3. Emir-Zaman

Augustinus’un “Quid est ergo tempus? Si nemo ex me quaerat, scio; si quaerenti explicare velim, nescio52.” sözleriyle işaret ettiği gibi, zaman, soyut, akıcılığa ve sonsuzluğa işaret eden, tarifi güç bir kavramdır53. İnsanoğlu bu güçlüğü aşmak için çeşitli dilsel araçlardan faydalanmıştır ve neticede “dilsel zaman” kavramı ortaya çıkmıştır. Dilsel zaman, sözlüksel biçimbirimlerle anlatılabilir veya eyleme kodlanabilir. İkinci durumda, “eylem zamanı”ndan söz etmek gerekir.

Eylem zamanı, zamanda yerleşmenin dilbilgiselleşmiş ifadesidir (Comrie 1985: 9).

Kimi âlimler, eylem zamanını sistemleştirmeye çalışmıştır. Bu âlimlerden biri,

52 Öyleyse zaman nedir? Biri sormadığında biliyorum. Ama soran birine açıklamak gerektiğinde bilmiyorum (Genova 1995: 200).

53 Necip Fazıl da “Zaman” şiiriyle zamanı tarifin güçlüğünü irdeler: Nedir zaman nedir? Bir su mu, bir kuş mu? Nedir zaman nedir? İniş mi, yokuş mu?...(Kısakürek 1962: 120)

64

Reichenbach’tır54. Reichenbach (2011), bir eylemin zamanda yerleşimi açısından üç nokta belirler. Bunlar, konuşma noktası zamanı, olay noktası zamanı ve gönderim noktası zamanıdır. Konuşma zamanı, ifadenin söylendiği anı; olay zamanı, ifadedeki olayın gerçekleştiği zamanı; gönderim zamanı ise konuşurun zaman ekseni üzerinde seçtiği herhangi bir noktadan olayı tasvir ettiği zamanı ifade eder. Reichenbach’a göre, eylem zamanı bu noktalar arasındaki üçlü ilişkiye göre çeşitlenir55.

Eylem zamanı, bazı dillerde mevcut değildir56, bazı dillerde ise klasik geçmiş-şimdi-gelecek zaman ayrımı yerine geçmiş-geçmiş dışı veya gerçek-gerçek-dışı gibi zıtlıklara dayanır (Demirgüneş 2007: 7). Türkçede eylem zamanı vardır. Klasik bölümlemeye ek olarak, “geniş zaman” denilen; geçmişten gelen, şimdiden geçen ve geleceğe uzanan bir süreci karşılayan bir eylem zamanı daha bulunur. Geleneksel dilbilgisinde, eylem zamanının işaretleyicileri, -(X)yor, -AcAk, -mXş,- dX, -(X/A)r ekleriyle sınırlanmıştır.

Kimi araştırmacılar, “tasarlama ekleri” diye adlandırılan eklerin de açık olmayan bir gelecek zaman sezdirdiğini belirtir (Bilgin 2006: 377; Üstünova 2004: 685; Benzer 2008: 86; Türkyılmaz 1999: 10; Gencan 1975: 271). Kimi âlimlerse, bunların zaman ifadesi içermediğini savunur (Ergin 1998: 289; Bilgegil 2009: 261; Bassarak 1997: 32;

Ediskun 2010: 174).

Zaman konusu, kiplik alanlar açısından değerlendirildiğinde, bazı kiplik alanların geçmişe yönelik olarak üretilemeyeceği görülmektedir. Emir de, bu kipliklerdendir.

Maziye doğru, birine bir şeyi yapmasını emretmek mantıksızdır (Rupp 1998: 5). Ancak bu noktada da “emir kipi” ile emir karıştırılabilmektedir. Hare (1972: 6), emir kipi denilen yapıyla kurulan tüm anlamların gelecek veya şimdi referanslı olduğunu belirtir:

"Durum nedir?" sorusunun cevabı bildirme cümlesidir; "Durum ne olmalı?" veya "Bu durumda ne yapacağım?" sorularının cevabı ise emir cümlesidir. İlk soru, ortada değiştirilemez bir durumun olduğunu varsayar; ikinci soru, bunun aksine, alternatif durumlar arasında, yani

54 Comrie de bu âlimlerdendir. Reichenbach’ın sistemini geliştirir ve eylem zamanını mutlak ve göreli zaman olmak üzere ikiye ayırır. Olay zamanı, Reichenbach’ta olduğu gibi konuşma zamanına göre konumlanıyorsa orada mutlak zamandan söz edilir. Göreli zamansa cümlede yer alan mutlak zamana göre konumlanan eylem zamanıdır. Genellikle yardımcı cümlelerin cümleye kattığı zaman anlamıdır (Comrie 1985).

55 Söz gelimi, “Geldiğimde gitmişti.” gibi bir cümlede, gönderim zamanı (R), “geldiğimde” ile verilir.

Olay zamanı (E), “gitmişti.” yüklemindedir. Olay zamanı, konuşma zamanı (S) ve gönderim zamanından öncedir. Dolayısıyla eylem zamanı bitmiş geçmiş zamandır. “Ali gitti.” veya “Ali gidecek.” cümlelerinde ise (E) ve (R) eş zamanlıdır. İlk cümlede (E) ve (R), (S) den önce, ikincisinde sonradır. Bu durumda eylem zamanı, ilkinde basit geçmiş, ikincisinde basit gelecektir.

56 Malayca, Çince bu dillerdendir (Lyons 1995: 312).

65

alternatif eylemler arasında bir seçme şansı olduğunu varsayar. İkinci tip soruyu sormak, fikir alışverişi amaçlı olabilir; soru bizim eylemimizle ilgiliyse seçme amaçlı olabilir; başkasının eylemiyle ilgiliyse buyruk amaçlıdır. Eylem çoktan yapılmış olsaydı, fikir alışverişi, seçim veya buyruk şansımız kalmazdı. Geçmiş aksiyonlarda böyle bir şansımız olamaz, işte bu nedenle gerçek anlamda geçmiş zaman emir kipi diye bir şey olamaz.

Oysa en azından Türkçede “emir kipi” ismi verilen yapıyla çekimlenen tüm cümleler için bu genelleme yapılamaz, çünkü (35)’te görüldüğü gibi bahsi geçen eklerle, geçmiş zaman işaretlenebilmektedir.

(35) Aklı almıyordu, Hristo köye kadar gelsin de, onunla yarenlik etmesin. “Ne tasarlıyor bu adam?” düşündü, cevap bulamadı.

(Türkyılmaz 1999: 63).

Bununla birlikte Hare’nin “emir kipi” için yaptığı açıklama, emir için geçerlidir. Emir, mutlak olarak gelecek referanslıdır yani olay zamanı konuşma zamanından daima sonradır. Bazı araştırmacılar emir için şimdiki zamanı da olası görür (Banguoğlu 2007:

443). Bu görüş, emir ediminin gerçekleştiği anın yani emredilen anın baz alınmasından kaynaklanıyor olabilir. Ancak esas olan emir eyleminin zamanıdır ve buyrukta konuşma zamanı ile olay zamanının eşzamanlı olması mümkün değildir. Bu nedenle emir önermesi, şimdiye yönelik bir eylem de içermez. (36) ve (37)’de emir-zaman ilişkisi Reinbach’ın modeliyle açıklanmaya çalışılmıştır:

(36)Yemekleri yap.

Gönderim zamanı=Olay zamanı: Yemeklerin yapılacağı zaman.

Konuşma zamanı: Cümlenin sarf edildiği yani emredildiği an.

Konuşma zamanı>Gönderim Zamanı=Olay zamanı = Gelecek zaman (37)Camları silmeyi bitirdiğinde yemekleri yap.

Gönderim zamanı: Cam silmenin bittiği zaman.

Olay zamanı: Yemeklerin yapılacağı zaman.

Konuşma zamanı: Cümlenin sarf edildiği an.

Konuşma zamanı>Gönderim zamanı>Eylem zamanı = gelecek zaman

Sonuç olarak, emir ne mazinin ne de hâlin kipliğidir. Emredilen eylemin zamanı atidir57. Dolayısıyla emir kipliğini kodlayan bir ek, aynı ifadede gelecek zamanı da işaretlemektedir. Hatta bazı dillerde yakın ve uzak gelecek emir için ayrılan özel ekler dahi vardır. Saka Türkçesi, Even, Evenki, bu dillerdendir (Pakendorf 2007: 230).

57 Uluslararası alanyazında emrin gelecek merkezli olduğu kabul edilmektedir (Mastop 2003).

66

Türkiye Türkçesi böyle bir imkâna sahip değildir ama sözlüksel birimlerle gelecek içinde bir noktaya emirleri yerleştirebilmektedir:

(38) Sonra Lokman Hekim çiçeği almış ve yola koyulmuş. Bu arada, Tanrı onun ilacı bulduğunu duymuş. Cebrail'i yanına çağırmış ve ona

“Hemen git ve ona engel ol!” demiş. Cebrail bir an önce dünyaya inmiş ve Lokman Hekim'i arayıp bulmuş (AM, 22).

(39) Lâtife Hanım, Ali Çavuş’un daha fazla konuşmasına izin vermedi. "Ali Çavuş, o kadını (Fikriye) bir daha gözüm görmesin.

Yarın sabah kalktığımda onu burada görmeyeceğim. Ne yap yap, yarın erkenden onu bir otele götür (LG, 89).”

(40) (Fuat Paşa ve Fehim Paşa’nın adamları arasında bir arbede yaşanır, halk ihtilal yapıldığını zanneder. Padişah Abdülhamit, Kabasakal Mehmet Paşa’yı olanları öğrenmesi için olay yerine yönlendirir.)

-Neyse neyse, şimdi halkın arasına dağılın, bakalım halk ne diyor bu olay hakkında; sen de bizzat Şehzadebaşı'na git, oradakilerle konuş, karakola sor, ne olduysa aynen bilmek istiyorum, hem de derhal (KYG, 115).

(41) Kazasker Mollacıkzâde Ataullah Efendi, Bâbıâlî'de toplanan bir mecliste görevliydi. İleri derecede tiryâki olan Efendi, mecliste görüşmeler devam ederken hafifçe şekerleme yapıyor, uyandığı sırada kendini konağında sanıyor, el çırpıp sesleniyor:

- Çabuk, bir kahve getirin!

Meclistekiler şaşkın gözlerle birbirlerine bakarken, Kaymakam Ahmet Şâkir Paşa:

-Doğrusu, çok yorulduk. Bir kahve içecek kadar dinlenelim, diyor, böylece Molla'nın mahcup olmasını önlüyor (KDM, 379).