• Sonuç bulunamadı

Emek Piyasasının Özellikleri ve İşçi İşveren İlişkileri

2.3. Yerelleşmiş Öğrenme, Yenilikçilik ve Kurumlar

3.1.5. Araştırma Sonuçları ve Değerlendirme

3.1.5.4. Emek Piyasasının Özellikleri ve İşçi İşveren İlişkileri

Sanayi ve Ticaret odası verilerine göre (2008) Kırklareli imalat sanayinde çalışanların oranı 1970’te % 6 iken bu rakam 1990 yılında %9 ve 2000 yılında %19 olmuştur. 1990’lardan itibaren sanayileşmenin hız kazanmasına paralel olarak böyle bir sonuç gayet doğaldır.

AB’nin KOBİ tanımına göre 10 kişiden az istihdam eden işletmeler mikro işletme, 50 kişiden az çalışan istihdam eden işletmeler küçük işletme ve 250’den az çalışan istihdam edenler ise orta ölçekli işletme olarak tanımlanmaktadır. 250’den fazla çalışanı olan işletmeler ise bu bağlamda büyük ölçekli işletmelerdir.

Tablo 3.6. Firmada kaç kişi çalışmaktadır?

Ölçek Sayı Yüzde

1-9 14 23,0

10-49 17 27,9

50-99 12 19,7

100-250 8 13,1

250'den fazla 10 16,4

Toplam 61 100,0

Faktörler Sayı Yüzde

Aile 27 44,3

Sektörel deneyimler 32 52,5

Eğitim kurumları 2 3,3

Toplam 61 100,0

124 Kırklareli sanayinin gelişimi Tablo 3.6 ‘ya göre küçük ve orta ölçekli firmalara dayalı olup bunlar araştırma kapsamında toplamın yaklaşık %84’ünü oluşturmaktadır.

250’den fazla kişi çalıştıran firmalar ise toplamın yaklaşık %16’sıdır.

İşgücü ile ilgili genel olarak en yaygın sorun, işgücü arzı ile işgücü talebi arasında görülen dengesizliktir. Her zaman niteliksiz işgücü arzı fazlasına karşılık nitelikli işgücü açığı bulunmaktadır. Nitelikli, uzman işgücünün oluşturduğu işgücü havuzunun rekabet gücüne katkıları artmaktadır. Kırklareli imalat sanayine ilişkin olarak karşılaşılan en önemli sorun da bu bağlamda vasıflı işgücü temininde yaşanan güçlüklerdir (yaklaşık %60 oranla)(Tablo 3.7). İşgücü piyasasına ilişkin bu sorunu, işin gerektirdiği nitelikleri kazanmak için gerekli sürenin uzun olması izlemektedir. Vasıfsız işgücünün büyük kısmının sanayide çalışma konusunda deneyimlerinin az olması ve fabrikada çalışma koşullarına uyma konusunda isteksiz olmaları nedeniyle niteliksiz işçi bulma sıkıntısı da söz konusudur. Deneyimli işçi ve teknisyenler tarafından sağlanan iş başı eğitim tek eğitim kaynağı olup yalnızca büyük firmalarda hizmet içi eğitim sunulmaktadır. Öyle ki firma içinde “yaparak öğrenme” oranı ortalama %50 civarındadır (Tablo 3.11). Hizmet içi eğitim verilmesinin birkaç nedeni sıralanabilir.

Öncellikle firmaların çoğu işçilerin kısa zamanda işlerini kolayca öğrenebilecekleri ve kısa zamanda uzmanlaşabilecekleri teknolojilere sahiplerdir. İkinci olarak bilgi eksikliği ve finansal yetersizlikler firmaların hizmet içi eğitim vermesini kısıtlamaktadır.

Tablo 3.7. İşgücü ile ilgili olarak karşılaştığınız temel sorunlar nelerdir?

Sorunlar Sayı Yüzde

İşgücü hareketliliğinin yüksek

olması 2 3,3

Vasıfsız işgücü temininde

yaşanan zorluklar 6 9,8

Vasıflı işgücü temininde

yaşanan zorluklar 31 50,8

İşin gerektirdiği nitelikleri kazanmak için gerekli sürenin uzun olması

16 26,2

Ücret ve benzeri ödemelerin

yüksek olması 6 9,8

Toplam 61 100,0

125 Tablo 3.8. Üretim faaliyetlerinde çalışanların uzmanlaşma durumu nedir?

Beceri Düzeyi Sayı Yüzde Temel beceri

kazanmış işgücü 12 19,7

Orta derecede beceri kazanmış işgücü

16 26,2

İleri derecede beceri kazanmış işgücü

33 54,1

Toplam 61 100.0

İş gücünün % 19.7’sini temel beceri sahibi olanlar oluştururken, % 26.2’si yarı uzmanlaşmış olup bir çok sektörde verimliliği yükseltme yeteneğine sahiptir.

Verimlilik, yenilik ve teknolojik kaynağın temelini oluşturabilecek ileri derecede uzmanlaşmış işgücünün oranı ise %54.1’dir (Tablo 3.8). İşgücü piyasasının %46’sını oluşturan temel becerili ve yarı uzmanlaşmış işgücü, uzmanlaşma ekonomilerine bağlı olarak işgücü piyasası dışsallıklarının ortaya çıkmasını engellemektedir. Daha az uzmanlaşmış işgücü havuzu, ancak çeşit ekonomilerine hizmet etmektedir. Bu nedenle bölgede oluşan, geniş fakat nitelik açısından gerekli koşulları taşımayan işgücü piyasasının gelişmeye katkısının sınırlı kaldığı düşünülmektedir. Ayrıca uzmanlaşma durumunun firmaların faaliyet alanlarına göre farklılık gösterip göstermediği test edilmiş ve Ki-Kare analizine göre %5 anlamlılık düzeyinde (p=0.001 ve p<0.05) farklılık gösterdiği belirlenmiştir.

Uzmanlaşmanın hangi alanlarda yoğunluk gösterdiğini belirlemek için ise aşağıda çapraz tablo düzenlenmiştir (Tablo 3.9). Buna göre, orman ürünleri ve mobilya imalatı ile taş ve toprağa dayalı sektöründe uzmanlaşmış işgücü kıtlığı olduğu saptanmıştır. Tekstil, giyim ve deri imalatı, kağıt, kağıt ürünleri ve basım ile metal eşya ve makine ve teçhizat imalatı sektörlerinde ise büyük ölçüde ileri derecede uzmanlaşmış işgücü kullanılmaktadır.

126 Tablo 3.9. Faaliyet Alanlarına Göre Uzmanlaşma Durumu

Uzmanlaşma durumunun çalışan sayısına göre farklılık gösterip göstermediğine ilişkin Ki-Kare analizine göre ise, %5 anlamlılık düzeyinde, uzmanlaşma ile firmada çalışan sayısı ya da diğer bir ifade ile firma büyüklüğü arasında anlamlı bir ilişkinin bulunmadığı (p=0.063 ve p>0.05) tespit edilmiştir.

Uzmanlaşmanın hangi firmalarda olduğu çapraz tablo (Tablo 3.10) yardımıyla incelenmektedir. Anlamlı bir ilişki bulunmamasına rağmen, firma büyüklüğü arttıkça uzmanlaşma derecesinin de arttığı söylenebilir. Örneklemde 250’den fazla çalışanı olan 10 firmadan sekizinde çalışanların uzmanlaşma durumu ileri derecede beceri kazanmış işgücüdür. Orta ölçekli 18 firmadan 11’inde (yaklaşık %12’sinde) ileri derecede uzmanlaşmış işgücü söz konusu iken, firma ölçeği küçüldükçe uzmanlaşma derecesinin de azaldığı söylenebilir.

127 Tablo 3.10. Çalışan Sayısına Göre Uzmanlaşma Durumu

Uzmanlaşma

Tablo 3.11. Çalışanlarınız hizmet içi eğitimi nereden almaktadır?

İşgücü piyasası ile ilgili sorunlar, işgücünü geliştirmeye yönelik eğitim faaliyetlerin önemine dikkat çekmektedir. İşgücünün sektörün talebine uygun geliştirilmesini sağlayan meslek öncesi eğitim ya da meslek eğitimi (hizmet-içi eğitim) ya hiç verilmemekte ya da yetersiz kalmaktadır. Hizmet-içi eğitim eksikliği, yani mesleki bilginin sınırlı olması, düşük verimliliğe ve uluslar arası piyasalarda rekabet gücünün olumsuz etkilenmesine yol açmakta, işgücü verimliliğinin düşük olması ise maliyetleri arttırmaktadır.

Üretim içinde eğitimin yaygınlaştırılması, iş verimini işveren ve işgücü açısından arttırmaktadır. İşgücünün, bilgi ve nitelik arttırıcı eğitim eksikliklerinin giderilmesine

Eğitim Sayı Yüzde

Firma tarafından finanse edilen

eğitim kurumlarından 23 37,7

Kamu kuruluşlarından 1 1,6

Kamu-özel kuruluşlardan 5 8,2

Firma içinde (yaparak öğrenme) 30 49,2

Diğer 2 3,3

Toplam 61 100,0

128 yönelik eğitim bu bağlamda önem taşımaktadır. Söz konusu eğitim ise çeşitli kaynaklardan sağlanabilir. Hizmet-içi eğitimin kaynaklarını gösteren Tablo 3.11’e göre katılanların yaklaşık %50’si firma içinde eğitilmektedir. Yaklaşık %38’i firma tarafından finanse edilen kurumlardan eğitim alırken, kamu kuruluşlarının çalışanların eğitimine katkısı sınırlı (yaklaşık %2) kalmaktadır. Kamu-özel kuruluşların eğitime katkısı ise yaklaşık % 8’dir. Bu konuda kamu ve özel sektör işbirliği sağlanmalı, yerel işgücü en fazla ihtiyaç duyulan alanlarda yetiştirilmelidir.

İş gücü ile ilgili bahsedilmesi gereken diğer bir husus bölgedeki işçi-işveren ilişkisidir. Bazı bölgelerin diğerlerinden daha başarılı olmasının bir nedeni olarak gösterilen işçi-işveren ilişkisi bölgede de gelişmenin kaynağı olarak gösterilebilir.

Kırklareli’de pek çok girişimci çalışanlarıyla iyi ilişkilere sahip olduğunu ve onlarla ilişkilerinde önemli sorunlarla karşılaşmadıklarını belirtmişlerdir.

Tablo 3.12.Son beş yıl içerisinde emeğin devir hızındaki değişme nasıldır?

Emeğin devri, işyerinde, istifa, terk, işten çıkarılma ve işe alınma neticesinde çalışanların sayısında meydana gelen değişikliklerdir. Her ne sebepten olursa olsun işten ayrılma oranının artması önemli sorunları da beraberinde getirmektedir. Bunların en önemlileri yetişmiş insan kaybı, yenisinin eğitimi ve işe kazandırılması için harcanacak emek, zaman ve para, işlerin yavaşlaması, verimin düşmesi ve en önemlisi de işyeri moral motivasyonunda yaşanacak yıkımlardır. Tablo 3.12’de görüldüğü üzere Kırklareli’de imalat sanayinde faaliyet gösteren örneklem dahilindeki firmaların

%79’unda çalışan sayısı değişmezken, %13’ünde artış ve %8’inde azalış söz konusudur.

Sayı Yüzde

Artış 8 13,1

Değişmemiştir 48 78,7

Azalmıştır 5 8,2

Toplam 61 100,0

129 Tablo 3.13. Çalışanlarınızın işten ayrılarak, elde ettikleri üretim bilgisi ile kendi işlerini kurması yani sosyal mobilite söz konusu mu?

Sosyal mobilite, sanayi odakları literatürünün önemli bir özelliğidir. Ancak Kırklareli’de, ankete katılan 61 firmanın %74’ü ( Tablo 3.13), böyle bir durumun söz konusu olmadığını dile getirmektedir. Aslında daha çok küçük ölçekli firmalar için geçerli olabilecek böyle bir durumda, sosyal mobilite ile firma ölçeği arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığına dair yaptığımız analiz % 5 anlamlılık düzeyinde (p=0.04 ve p<0.05) gerçekten, çalışanların elde ettikleri üretim bilgisi ile kendi işlerini kurması olgusunun daha çok küçük ölçekli firmalarda söz konusu olduğunu göstermiştir.

Tablo 3.14. Çalışanlarınız bir sendikaya üye mi?

Tablo 3.14’e göre çalışanların %72’si herhangi bir sendikaya değildir. Yine görüşülen firmalardan yapılan çıkarsamalardan yola çıkarak, firma ölçeği ile sendikalaşma arasında anlamlı bir ilişki bekleyişimiz nedeniyle oluşturduğumuz çapraz tablo ve Ki-Kare analizi bu bekleyişimizi doğrular niteliktedir. Özellikle büyük ölçekli firmalarda mavi yakalı çalışanların çoğunluğu bir sendikanın üyesi iken, firma ölçeği küçüldükçe sendikalaşma da azalmaktadır.