• Sonuç bulunamadı

31 Mart Vakası ’nın yaşanmasından sonra mecliste yapılan oylama sonucu II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesine karar verilmiştir. Bu oylamanın kabulünden sonra yapılanan oylamanın meşruiyet kazanabilmesi için Şeyhülislam’dan fetvanın alınması gerekmiştir. Bu işin yapılması için kurulan heyet ilk önce Şeyhülislam Ziyaeddin Efendi’nin makamını ziyaret etmişler ve fetvanın yayınlanması için fetva emini Nuri Efendi'den hal fetvasını yazmasını istemişlerdir. Talat Paşa Fetva Emini olan Hacı Nuri Efendi’yi Meclis-i Mebusuna getirmek için evine gitmiştir. Burada Hacı Nuri Efendi

106

hasta olduğunu ve “idrarını tutamadığını” söylemiştir. Bunun üzerine Talat Paşa

“Efendi iş bu hale geldikten sonra donuna da işesen, ben seni zorla alıp götürürüm; ördeğini de beraber al!” demiş ve zorla meclise götürmüştür. Nuri Efendi Meclise

getirildiği zaman Elmalılı Hamdi tarafından fetva sureti kaleme alınmıştır. (Çiğdem: 2005,426; Sırma: 2007,108-109) Daha sonra Nuri Efendiyi Meclise götüren heyet hal fetvasını yazması için Nuri Efendi’yi razı edememiştir. Ancak bu sırada Hamdi Efendi’nin Nuri Efendi’ye “Bir Müslüman sizi fetva emini olarak değil de bu

memlekette yaşayan bir âlim insan sıfatı ile müracaat edip hal fetvasının caiz olup olmadığını sorduğu zaman sizin şeriat hükmü gereğince cevap vermeye mecbursunuz”

demesi üzerine Nuri Efendi Elmalılı Hamdi’ye hal fetvasının uğursuzluk getireceğini, bunu yapmamaları gerektiğini söylemiş ve tekliften feragat ederek belki de padişahın kendisini azledeceğini söylemiştir. Bunu söylemesi üzerine Mustafa Asım Efendi fetvanın feragat teklifi veya hal sureti gibi iki şık üzerine yazılsa kabul edip etmeyeceğini sormuş ve Nuri Efendi de kabul etmiştir. Daha sonra Nuri Efendi yine fetvayı imzalamaktan imtina etmiş ve baskılara fetva içerisinde yazan suçların II. Abdülhamit tarafından işlenmediğini söylemiştir. Asım Efendi’nin II. Abdülhamit’i ölümle tehdit etmesi üzerine Nuri Efendi istemeyerek de olsa imzalamıştır. (Paksüt, 1992:20; Çiğdem: 2005,427-428) Meclis’e getirilen hal fetvası oylanmış ve oylama neticesinde iki hayır oyu ve diğer mebusların kabulüyle kabul edilmiştir. Oylamada istifa şıkkı hiç oylamaya sunulmamıştır. (Küçük, 2005: 223; Çiğdem, 2005: 428)

Ali Kozan (2015:379) Elmalılı Hamdi’nin İstibdat devrinin şeriat hükümlerini budadığı bir dönemde bunun yerine geçebilecek en güzel uygulamanın meşrutiyet ve Meclis-i Mebusan olduğuna dair yazısını delil göstererek Elmalılı Hamdi’nin II. Abdülhamit’in halini isteyerek yaptığını iddia etmiştir.

İsmail Ersöz (1993:171)’a göre bazı tarihçilerin ileri sürdüğü gibi Hamdi Efendi fetvayı II. Abdülhamit’in öldürüleceğine dair endişe yüzünden kaleme almamış; bilakis kendi istek ve düşüncesi ile kaleme almıştır.

İsmail Kara (2012:20-21) Elmalılı Hamdi Yazır’ın II. Abdülhamit’e muhalif olmasının sebebini II. Abdülhamit’in medreseleri kendi haline bırakarak modern eğitim kurumlarına yönelmesi olarak görmüştür. Hamdi Yazır'ın görevi olmadığı halde hal

107

fetvasının müsveddesini yazmasını da bu minvalde değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştir.

II. Abdülhamit’in hal fetvasının yazılması üzerine Nuri Sağlam Mehmet Akif ile ilgili iddialar ortaya atmıştır. Nuri Sağlam (2009:4-8)’a göre II. Abdülhamit’i hal eden fetvayı Mehmet Akif yazmıştır. Mehmet Akif bazı dönemlerde hedef saptırmak için değişik isimlerle yazılar kaleme almıştır. Bu isimlerin başında da “Mehmed Fahreddin” gelmektedir. Her ne kadar Mehmet Akif “Müstear isim kullanmadım. Yalnızca kendi ismimle Resmi Gazete ve Sırat-ı Müstakime yazılar yazdım” demişse de Nuri Sağlam’ın iddiasına göre Mehmet Akif’in farklı müstearların kullanmıştır.

Sırat-ı Müstakim dergisinde “Mehmed Fahreddin” adı altında çıkan ilkyazı “İkinci Başlık” adı altında yayımlanmıştır. Bu yazı Tanin gazetesini eleştiren nitelikte olmuştur.48 Bu yazıda Mehmed Fahreddin II. Abdülhamit için ağır ifadeler kullanmış ve II. Abdülhamit’i bir milletin kanını emen ve bunun için dini kullanan bir dessas olarak tarif etmiştir. Mehmed Fahreddin yazının devamında Jean-Jacques Rousseau ve Montesquieu’den örnekler vererek ülkenin içerisinde bulunan durumun müsebbibi olarak II. Abdülhamit’i ve İTC’ye muhalif olan insanları göstermiştir. Bu durumlar Nuri Sağlam’a göre Mehmet Akif’in yazım tarzı ve üslubunun aynısıdır. Daha sonra sekiz seri halinde ve “Tesettür-ü Nisvan” başlığı altında çıkan yazı Mehmet Akif’in yazısından hemen sonra gelmiş ve “İçindekiler” bölümünde alfabetik sıra gözetilmemiştir. Bu yazıların birisinde Mehmed Fahreddin kendi hayatıyla ilgili bilgiler vermiştir. Bu bilgiler Nuri Sağlam’ın iddiasına göre Mehmet Akif’in hayatıyla birebir örtüşmektedir. Yüzden fazla Mehmed Fahreddin ismiyle çıkan yazılarda Alay İmamı, Alay Müftüsü unvanları gibi değişik unvanlar kullanılmıştır. Nuri Sağlam’ın iddiasına göre bu durum Mehmet Akif’in İTC tarafından özel olarak korunduğuna işaret etmektedir.

Nuri Sağlam son iddiasını ise Mehmed Fahreddin imzası ve “İz âlem-testahi fa’sna’ ma-şi’t” ismiyle çıkan yazısında söylemektedir. Bu yazıda Mehmed Fahreddin Edirne Hükümet Meclisi salonuna ithafen söylediği sözlerde; 4 Nisan günü neşrolunan

108

ve kendisinin yazdığı beyannamenin nasıl bir tebrik ile karşılandığını ve buna bir türlü inanmak istemeyenlere nasıl imza ettiğini söylemektedir. (Zengin, 2009)49

Suat Mertoğlu ise Nuri Sağlam’ın iddialarını kabul etmemektedir. Ona göre bu yazılarda çıkan yazar bir devlet memurudur ve bu devlet memuru olan bir kişi müstear kullanamaz. Mehmed Fahreddin’in bir yazar olduğunu söyleyen Mertoğlu bu kişinin Mehmet Akif’e ithafen bir şiir yazdığını da iddia etmiştir. Eşref Edip’in Akif ile alakalı yazdığı biyografi de Mehmed Fahreddin’ müstakil bir şahsiyet olarak tanıtmıştır. Hatta bu konuyla alakalı Bursa’da Mehmet Akif’in ve Mehmed Fahreddin’in birlikte bir mecliste bulunduklarını Mehmed Fahreddin’in ulemayla alakalı yaptığı eleştirilere Mehmet Akif’in katılmadığını söylemiştir. Mertoğlu (2017) Mehmet Akif’in kendisini saklayarak herhangi bir polemiğe girmeyeceğini iddia etmiştir. Mertoğlu Hal fetvası ile alakalı olarak da yazıda geçenin bir telgraf olduğunu ve bu yazının hal fetvasıyla bir alakasının olmadığını söylemiştir. 50

Hal fetvası metninde II. Abdülhamit ile alakalı birçok iddia öne sürülmüştür. Bu iddialardan bazıları dini konularda önem arz eden konuları şer’i kitaplardan çıkarmak, bu kitapların çıkarımı ve dağıtımına engel olmak bulunan kitapların ise yakılması emrinin verdiği; hazine mallarını israf ederek kullandığı ve şeriat hükümlerine aykırı olarak harcamalar yaptığı; emri altında bulunan tebaasındaki insanları haksız ve hukuksuz bir biçimde hapsetmesi, sürgüne göndermesi ve öldürmesi; yaptığı zulmün bir süreklilik arz etmesi ve Müslümanların arasına fitne sokarak onların birbirlerine karşı düşman olması, yaşamlarını bozmak olduğudur. (Bahadıroğlu, 2015)51

II. Abdülhamit bu iddialarla suçlanmasına rağmen kendisine herhangi bir şekilde müdafaa hakkı verilmemiş ve yargı olmadan hüküm verilmiştir. Kanuni Esasi’nin maddelerinde padişahların sorumsuz bir yetkisi vardır.52 Bu maddeden de anlaşılacağı gibi II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesi anayasaya aykırı bir şekilde olmuştur.

49 “Söyle ey Edirne'nin Belediye Dairesi! O en büyük zalim Abdülhamid'in tahttan indirilmesi için çekilen genel telgrafı, gözlerimi âdeta kör eden o gözyaşı tufanımla nasıl yazdığımı, salonda dünyayı unutacak kadar kendimden geçerek nasıl yarım saatten fazla okuduğumu, ateşler, alevler püsküren bu ilhamlı konuşmamla muhalif gözleri bile nasıl ikna ederek susturduğumu, belgeyi imza ettirmeye nasıl muvaffak olduğumu…"

50http://www.haber7.com/kultur/haber/457550-abdulhamidin-hal-fetvasini-akif-yazmadi 51 Ek 3

109

4.4. ELMALILI HAMDİ YAZIR’IN II. ABDÜLHAMİT'E BAKIŞ