• Sonuç bulunamadı

Sade vatandaş ile eğitimcilerin eleştirel düşünme hakkındaki görüşleri birbirinden farklıdır. Sade vatandaşa göre eleştirel biçimde düşünmek demek, her şeyin yanlışını ya da kötü yanını bulup sergilemek, her şeye karşı çıkmak, şüpheci olmak demektir. Onlara göre, böyle düşünenler toplumda aksi, olumsuz, sevilmeyen kimselerdir ve bu tip insanlardan uzak durmak gerekir. Bir öğretmenin öğrencilerini eleştirici düşünmeye alıştırması, öğrencilerini bu yolda teşvik etmesi sade vatandaşın öğretmene karşı olan tavrını olumsuz yönde etkileyebilecektir.

Eğitim bilimcilerin bu konudaki görüşleri ise daha değişiktir. Öğretmenlere göre eleştiricilik, öğrencilerde kendi düşünme güçlerine ve kişiliklerine karşı güven oluşturur, onları reklam, propaganda vb. ikna tekniklerinin olumsuz ve yıkıcı etkilerine karşı korur, onların kolay aldatılamayan, iyiyi ya da doğruyu, kötü ya da yanlıştan ayıran vatandaşlar olarak yetişmelerini sağlar. Ayrıca eleştirel yaklaşım,

öğrencilerde yeni düşüncelerin gelişmesine ve yeniliklerin doğma ve yayılmasına katkıda bulunur. (Kazancı, 1989: 42)

Okul, öğrencilere okuduğunu anlama ve ana fikri çıkarabilmenin yanında yazarın niyetini anlama, tefsir ve yorumlarını değerlendirme yeteneği de kazandırmalıdır. Zorunlu eğitimi bitiren öğrenciler okuduklarından ve dinlediklerinden mantıksal çıkarımlarda bulunmayı, satır aralarını okumayı, değişik imaları görebilmeyi ve sonuç çıkarmayı alışkanlık haline getirmiş olmalıdır. (Özden, 1997: 80) Burada öğretmenlere de büyük sorumluluk düşmektedir.

Eleştirel düşünme gücünün geliştirilmesinde anahtar kişi daima sınıf öğretmenleri olmuşlardır. Öğretmenlerin öğrencilerini herhangi bir disiplinde, yerine ve zamanına göre uygulayıcı olmaları için teşvik etmeleri, onlara cesaret vermeleri gerekir. (Kazancı, 1989: 58)

Karadeniz (2006: 146), liselerde eleştirel düşünme eğitimi üzerine yaptığı araştırmada öğretmenlerin genel olarak eleştirel düşünme eğitimine sıcak baktıkları, ancak bunu uygulamada yeterince başarılı olamadıkları sonucuna ulaşmıştır. Bunun yanında öğretmenler, sınıf içinde öğrencilere eleştirel düşünme becerileri kazandıracak yöntemler kullandıklarını belirtmiş, öğrencilerin tümünü derse katılım ve soru sormaya teşvik ettiklerini ifade etmişlerdir.

Eleştirel düşünme, problem çözme, okuduğunu anlama, yazma, bilimsel düşünme, yaratıcı düşünme, yaratıcı problem çözme gibi düşünme becerilerinin her öğretim seviyesindeki, tüm öğrencilere kazandırılamayacağı kesindir. Bazıları ilkokul seviyesinde belli bir düzeyde verilebilir, bazı becerilerin tam olarak kazanılması ve alışkanlık haline dönüşmesi için üniversite eğitiminin gerektiği söylenebilir. Ne var ki, her öğrenim düzeyinde öğrencinin düşünme becerilerini geliştirmek için öğretmenlerin mevcut müfredatı takip ederken yapabilecekleri olduğu da kesindir. Diğer yandan, bu becerilerin birçoğu öğrencinin zekâ seviyesi ile

ilgilidir. Listedeki bazı becerileri bazı öğrenciler daha temel eğitim yıllarında sergileyebilecek duruma gelirken, bazıları aynı beceriyi lise son sınıfta dahi gösteremeyecektir. Öğretmenin yapacağı bütün öğrencilere zekâ seviyelerine göre bu becerileri geliştirme fırsatı vermektir. (Özden: 1997: 86)

Eleştirel düşünme eğitiminin yapılabilmesi için öğretmen, öğretim programlarını çocukların ihtiyaçlarına göre şekillendirebilmeli, gerektiğinde öğretim programlarını sorgulayabilmelidir. (Karadeniz, 2006: 148)

Diğer taraftan Karadeniz (2006: 147-148), öğrencilerin eleştirel düşünme becerisinin gelişmesinde demokratik bir eğitim anlayışına ihtiyaç olduğuna vurgu yapmaktadır. Ona göre, öğretmen merkezli ve öğretmenin tek otorite olarak kabul edildiği bir eğitim anlayışında bireylerin sağlıklı ve eleştirel düşünmeleri söz konusu olamaz. Bu nedenle okulda öğrencilere demokratik bir ortam hazırlanmalıdır. Öğretmen, eleştirel düşünme sürecinde hoşgörülü bir tutum benimsemeli, öğrenciyi düşünmeye ve araştırmaya sevk etmelidir. Ayrıca öğretmenler, öğrencilerin düşünme becerilerini ölçmeye yönelik sorular hazırlamalıdır.

B. Wellington ve J. Wellington’a göre (1960) eleştirici düşünme öğretiminde izlenecek en iyi yöntem, öğretmenin önce kendi akıl yürütme ve yargılama amacını gözden geçirmesi, sonra da sınıfındaki öğrencilerini ve ders konusunu dikkate alarak, öğrenci ve konu arasında koalisyon kurmadır. Öğretmen, öğrencilerine işlenecek konunun onların hangi gereksinimlerini nasıl karşılayacağını gösterir. Bunu yapabilmesi için öğretmenin, kendi alanında iyi yetişmiş olması gerekir. Konunun öğretmen için önemi ne olursa olsun, öğrencilerin gereksinimlerine cevap vermiyor, onların algı alanı dışında kalıyorsa konunun hem öğrenilmesi hem öğretilmesi hem de o konu aracılığıyla düşünmenin öğretimi olanaksız değilse bile çok güçtür. (Kazancı, 1989: 57)

6. sınıf Düşünme Eğitimi Dersi Öğretim Programı’nda, öğrencilerin eleştirel düşünme eğilim ve becerilerinin gelişmesinde de önemli yeri olan öğretmen tutumlarına dikkat çekilmektedir. Buna göre programın başarı ile uygulanabilmesi için temele aldığı anlayışın ve öngörülen kazanımların, uygulayıcı öğretmenler tarafından anlaşılması ve sınıf ortamında gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla öğretmen;

1. Etkinliklerdeki tartışma sürecinde konunun dağılmasına izin vermemeli, 2. Önemsiz ve göreceli konular üzerinde çok uzun tartışmalar yaptırmaktan

3. Öğrencileri, başka düşünceleri de değerlendirerek kendi düşüncelerini oluşturmaya teşvik etmeli,

4. Öğrencilerin ifadelerindeki örtük anlamları fark etmelerini sağlamalı, 5. Öğrencilerin kendi varsayımlarını fark etmelerini sağlamalı,

6. Öğrencileri kendi düşünceleri ile bulduğu sonuçları karşılaştırmaya teşvik etmeli,

7. Bütün yorumların doğrudan kendisine yönlendirilmesine izin vermemeli, 8. Öğrencilerin arkadaşlarıyla konuşma cesaretini kırmamalı,

9. Öğrencilerin dediklerini dinlemeyerek onların da birbirlerinin ne dediğini dinlememelerine fırsat vermemeli,

10. Öğrencilerin söylediklerinin ne düşündürdüğünü açıklamalı,

11. Her zaman doğrudan sınıf tartışması yapmak gerektiğini düşünmemeli, 12. Sonuca ulaşana kadar öğrencilerin tartışmalarında ısrarcı olmamalı, 13. Kendi görüşlerinde ısrar etmemeli,

14. Bir kişi ya da grubun tartışmayı tekeline almasına izin vermemeli, 15. Sınıfta diyalog oluşturma adına etkinlikleri ev ödevi olarak vermemeli, 16. Öğrencilerin etkinlikte gördükleri ve anlamını araştırmayı istedikleri

konularla ilgili olarak onlarla birlikte sabırsız davranmamalı,

17. Tartışmayı kendi fikirlerinin en fazla kabul edilebilir fikirler olduğunu göstermek için kullanmaktan kaçınmalı,

18. Öğrencileri göreceli konularda oylama ile karar verilebileceklerini düşünmelerine teşvik etmemeli,

19. Tartışma amaçlı sorulan sorulara “evet” veya “hayır” gibi kısa cevaplar verilmemesini sağlamalı,

21. Öğrencilerin cevaplarını “doğru” veya “yanlış” olarak yargılamaktan kaçınmalıdır. (Gelen vd., 2006: 15-16)

Eleştirel düşünmeye ilişkin beceriler çocukluk yıllarında ve yaşamın çeşitli alanlarında harekete geçirilerek kullanılmadıklarında körelip yok olmaktadırlar. Bu nedenle öğretmenler her düzeyde, her derste ve yaşamla ilgili her alanda öğrencilerine bu becerileri kazandıracak ve bunları kullanmalarını sağlayacak yaşantılar düzenlemeli ve bu becerileri uygun tekniklerle değerlendirerek geri bildirmelidir. Bunun da öğretmenlerin kendilerinin bu becerilere sahip olmalarıyla elde edilebilecek bir hedef olduğu açıktır. Bu noktadan hareketle, gelecekte gerçekleştirilecek çalışmalarda öğrencilerin olduğu kadar öğretmenlerin de eleştirel düşünme güçlerini değerlendirecek ve geliştirecek tekniklerin ele alınmasının bilgi çağına uyumlu bir toplumun inşası açısından yaşamsal önem taşıdığı söylenebilir. Dahası böyle bir toplum, demokratik ve barışçıl bir yaşayışın da temelini oluşturmaktadır. (Şenşekerci ve Bilgin, 2008: 39)