• Sonuç bulunamadı

EleĢtiri Konu ve Sorunları

BÖLÜM II: TÜRKĠYE’DE EDEBĠYAT ELEġTĠRĠSĠ (1960-1970)

2.1.4. EleĢtiri Konu ve Sorunları

1960 sonrası edebiyat eleĢtiri anlayıĢlarını, dönemin önemli 20 edebiyat dergisindeki edebiyat eleĢtirisi ile ilgili 3.000 civarındaki yazı ve kitapların incelenmesi ile belirlemeye çalıĢtık. 1960 sonrası edebiyat eleĢtiri anlayıĢlarını dört ana baĢlık altında incelemek mümkündür. Bilimsel-nesnel eleĢtiri, öznel-izlenimci eleĢtiri, tarihselci

116

eleĢtiri ve sanatçıların eleĢtirileri Ģeklinde belirlediğimiz bu dört ana baĢlık altında ele aldığımız eleĢtirmenlerin, zaman zaman farklı anlayıĢları yansıttıkları tespit edilse de eleĢtirilerine yön veren odak anlayıĢ içinde değerlendirmeyi uygun bulduk. EleĢtiri anlayıĢlarını ana yaklaĢımları, temel eğilimleri belirlemeye yönelik olarak tasnif etmeyi uygun bulduk. Bu tutumumuz, 1960‟lı yıllarda eleĢtiri anlayıĢlarının henüz belirgin bir Ģekilde birbirinden ayrıĢmamıĢ olması, eleĢtiri türünün edebiyat tarihi ve deneme türü ile sıkı bir iliĢki içinde bulunmasından da kaynaklandı. EleĢtirmenleri bir baĢlık altına yerleĢtirirken; eleĢtirmenlerin kendi ifadelerini de değerlendirmekle birlikte teorik ve uygulamalı çalıĢmalarında öne çıkardıkları yaklaĢımı dikkate almaya çalıĢtık. Bütün tasniflerimizi inceleme yaptığımız dönemdeki metinlerle sınırlı tuttuk. Daha önce ve sonraki dönemdeki anlayıĢlar, eleĢtirmenler değerlendirilirken bu yaklaĢımımızın daha yararlı olacağını düĢündük.

ÇalıĢmamıza kaynaklık oluĢturan metinlerin çoğunu dergilerdeki deneme ve makaleler ile az sayıdaki kitabın oluĢturduğu görülecektir. Bunda, 1960 sonrasında özellikle 27 Mayıs Askerî Darbesi ile görece bir fikir özgürlüğü ortamının ortaya çıkması ile dergilerin sayısındaki artıĢın etkisinin olabileceği düĢüncesindeyiz. EleĢtiri alanında kitap yayıncılığının sınırlı olmasında, genel okuyucu açısından, eleĢtiri türünün bağımsız bir tür olarak görülmemesi ile maliyet ve dağıtım gibi sorunları değerlendirmek gerektiği kanaatindeyiz.

Bu dönemde özellikle Türk Dili, Varlık, Dönem, Yordam, Çağrı, Yeni Ufuklar, Hisar,

Papirüs ve Yeni Dergi‟de edebiyat eleĢtirisine ağırlık verildiğini, eleĢtiri yazılarına yer

verildiğini, özel sayılar, soruĢturmalar, yarıĢmalar düzenlendiğini görmekteyiz.

1960 sonrasında eleĢtiri kavramı üzerine birçok tartıĢmanın yapıldığı görülmektedir. EleĢtiri kavramı, eleĢtirinin tanımı, eleĢtiride öznellik-nesnellik sorunu, eleĢtiride bilimsellik ve eleĢtiri kuramları üzerinde yoğun bir Ģekilde durulduğu görülmektedir.

1960 sonrasında genellikle “eleĢtirme” ve “eleĢtirmeci” kavramının kullanıldığı gözlemlenmektedir. Mustafa Vasıf Ersoy‟un ―Eleştirme: Umutsuzlar Parkını

Anlamak‖; ġahinkaya Dil‟in ―Yanlış Eleştirme Yanlış Yeni‖; Hüseyin Cöntürk‟ün ―Herkes İçin Eleştirme: Okuyucu/Okumak‖; Ömer Attila‟nın ―Eleştirmecinin Asıl

117

Sıkıntısı‖ ve Oğuz Kazım Atok‟un ―Şiir Eleştirmecileri‖ yazılarının baĢlıklarında

olduğu gibi birçok yazı baĢlığı ve içeriğinde “eleĢtirme”, “eleĢtirmeci” kavramlarını kullanılmıĢtır. Kelimenin “eleĢtiri” ve “eleĢtirmen” Ģeklinde kullanımının 1960‟lı yıllarının ortalarından itibaren yaygınlaĢtığını söylemek mümkündür. Yeni Ufuklar dergisinin 1960 yılı Mart ayındaki ilk sayısında dergi alt baĢlığında “eleĢtiri” dergisi olduğunu belirtmesi; Türk Dili dergisinin özel sayı baĢlığında ―Eleştiri Özel Sayısı” Ģeklindeki kullanımı; Memet Fuat‟ın ―Eleştiride Kitaba Doğru‖ ve M. BaĢaran‟ın

―Eleştirme, Eleştirmen‖ yazılarında olduğu gibi kelimenin kullanımının arttığı ve

yerleĢemeye baĢladığını söylemek mümkündür.

Bu dönemde eleĢtirinin ne olduğu üzerinde de çokça durulmuĢtur. Özellikle Hüseyin Cöntürk‟ün eleĢtirinin tanım ve teorisi üzerine yaptığı çalıĢmaların sürdürülebilir olması bu konunun gündemde kalmasının en önemli etkenlerindendir denilebilir.

Hüseyin Cöntürk‟ün 1960‟lı yılların öncesinde baĢlayan kuramsal çalıĢmalarını, 1960 sonrasında uygulamalı çalıĢmalarla sürdürdüğü ve bilimsel-nesnel eleĢtiri anlayıĢının geliĢmesi için Dönem ve Yordam dergilerini yayımladığı görülmektedir. Cöntürk,

―Güdümlü Eleştirmeden Yana‖ gibi birçok yazısında eleĢtirinin ne olduğu, nasıl

yapılması gerektiği üzerinde durmaktadır.

Hikmet Dizdaroğlu‟nun ―Eleştiri ve Ötesi‖, Yener Eren‟in ―Eleştiri‖, Mehdi Halıcı‟nın

―Eleştiri Üstüne‖, Talayhan Soytürk‟ün ―Eleştiri Üstüne‖ yazıları ile yabancı

eleĢtirmenlerin bakıĢ açısını yansıtan Çağrı dergisinin bir dizi hâlinde yayımladığı

―Eleştirmenlerin Gözü ile Eleştiri‖ baĢlığı altındaki ve Roland Barthess‟ın ―Eleştiri Nedir?‖ gibi metinleri eleĢtirinin kavramsal çerçevesi üzerinde durmuĢtur. EleĢtiri

kavramı üzerinde duran bir diğer yazı da sanat ve eleĢtirinin konusu üzerindeki düĢünceleri değerlendiren Tahsin Yücel‟in ―Eleştirme Çevresinde‖ baĢlıklı metnidir. Yücel‟in yazısı eleĢtiri kavramı etrafındaki tartıĢmaların canlılığını göstermesi bakımından dikkat çekicidir.

EleĢtirinin ülkemizde ve dünyada geliĢimi konusunda ise Türk Dili dergisinin hazırladığı özel sayının en önemli çalıĢmalardan biri olduğu söylenebilir. Bununla birlikte Ġbrahim Kutluk‟un Çağrı dergisindeki ―Eleştirme‖, ―Türk Edebiyatında

118

Eleştiri‖ ve ―Bugünkü Eleştirme‖ yazıları gibi yazıların bulunduğunu söylemek

mümkündür.

EleĢtiri kavramı etrafındaki düĢüncelerin, 1960‟lı yıllarda, eleĢtiri kuram ve yöntemleri üzerinden uygulamalı çalıĢmalara dönüĢtüğünü ve geliĢtiğini söylemek mümkündür. Bilimsel-nesnel eleĢtiri yaklaĢımını savunan eleĢtirmenler, sistemli eleĢtiri yöntemlerinden yararlanma yolunu açarlar.

EleĢtiride öznellik-nesnellik sorunu, yöntem ve bilim kavramları ile geniĢleyerek eleĢtiri kuramları bağlamında ele alınır. Bilim tartıĢması; eleĢtiri yaklaĢımlarının belirlenmesinde belirleyici olur. Öznel eleĢtiriyi savunanlar, pozitivist bilim anlayıĢının edebiyata uygulanmasının mümkün olmadığını savunurken keyfî, göreceli bir eleĢtiri tutumuna bağlanırlar veya ona doğru eğilim gösterirler. EleĢtiride bilimsellik yanlılarının bazıları ise Marksist düĢüncenin bilimselliği temsil ettiği savından hareketle, kendilerine yöneltilen eleĢtirel ifadeyle “güdümlü” bir anlayıĢı yansıtırlar. Bu yönde ve benzer Ģekilde ―Edebiyat ve Bilim‖ yazısında Gürsen Topses, ―Gerçekliğin İç

Sorunları‖ baĢlıklı yazısında Attila Ġlhan, ―Yazınımız Üzerine Notlar‖ yazısında Ahmet

Oktay eleĢtiriler yapmaktadırlar.

1960‟lı yıllarda eleĢtirilerin, Marksist edebiyat eleĢtirisinden “tip”, “gerçekçilik” ve “toplumculuk” gibi sınırlı sayıda kavramdan yararlanılarak yapıldığını söylemek mümkündür. Bu dönemde, Marksist edebiyatın çeĢitli sorunlarının gündeme getirildiği,

Yeni Dergi‟nin Marksist Eleştiri Özel Sayısı‟nda olduğu gibi Marksist düĢünürlerin

görüĢlerinin yansıtıldığı görülmektedir. EleĢtirmenler; eserlerde, toplumsal olanın yansıtılıp yansıtılmadığını, toplumsal gerçekliğin Marksist düĢünceye uygun olarak verilip verilmediğini sorgularlar. Farklı eleĢtiri yaklaĢımlarına sahip olan Ahmet Oktay

―Toplumculuk, Yabancılaşma ve Şiir‖, Memet Fuat ―Başarısızlıktan Yana‖ ve Turgut

Uyar ―Bir Şiirden: Sakal‖ yazılarında Orhan Veli‟nin Ģiirlerini Marksist açıdan yorumlamıĢlar ve Orhan Veli‟nin toplumsal sorunları yansıtmada baĢarılı olamadığı Ģeklindeki ortak yargıyı ifade etmiĢlerdir. Asım Bezirci Ahmet Haşim kitabında HaĢim‟i; Ahmet Oktay, Tekniksiz Bir Yazar baĢlıklı yazısında Abdülhak ġinasi Hisar‟ı benzer Ģekilde eleĢtirmiĢtir. Bununla birlikte Fethi Naci Ortadirek baĢlıklı yazısında,

119

YaĢar Kemal‟in romanlarında toplumsal gerçekliğe uygun metinler üretmesini olumlu yönde değerlendirmiĢtir.

Bu durum, farklı eleĢtiri anlayıĢlarına sahip de olsalar, eleĢtirmenlerin ortak politik duyarlılıkla hareket ettiklerini göstermektedir. Bu örneklerden hareketle, eleĢtiride, Marksist yaklaĢımın bilimsellikle özdeĢ kabul edilmesinden kaynaklanan bir nesnellik sorununun bulunduğunu söylemek gerekmektedir. EleĢtirmenlerin bilimsellik, öznellik ve sanatsallık iddialarına rağmen takındıkları bu tutumu, “politik öznellik” kavramı ile açıklamayı uygun bulmaktayız.

EleĢtiri kuramlarını gündeme getiren, bunları farklı edebî eserlere uygulamayı deneyen eleĢtirmenlerin çok önemli bir kısmını bilimsel-nesnel eleĢtiriyi savunanların oluĢturduğu görülmektedir. Bilimsel nesnel eleĢtiri özellikle Yeni EleĢtiri, stilistik, psikanaliz, Marksist eleĢtiri ve metin tahlili gibi metne yönelen yaklaĢımlardan teorik bakımdan da beslenerek ortak bir görüĢ geliĢtirmeye çalıĢmıĢtır.

Hüseyin Cöntürk, eleĢtiri ve edebiyat teorisi ile ilgilenilmesi gerektiğini söylemesinin yanında, uygulamalı çalıĢmalarından önce teorik bir alt yapı oluĢturmak istemesi ile eleĢtirmenler arasında dikkat çekmektedir. Cöntürk, özellikle Yeni EleĢtiri ve stilistikten eleĢtirilerinde yararlanmıĢtır. Mehmet Kaplan, metin tahlili yöntemine yaptığı vurgu ile eser merkezli bir yaklaĢımın geliĢmesine çalıĢmıĢtır. Metin tahlili yaklaĢımı üzerinde Murat Belge ve Ahmet Ġnam gibi eleĢtirmenler de durmuĢtur. Kaplan‟ın, eleĢtirilerinde psikanalizden sıkça yararlandığı görülmektedir. Özellikle, yazarların psikolojisine yönelen Kaplan, eser kiĢilerini ve eserlerdeki psikolojiyi de psikanalizden yararlanarak çözümlemeye çalıĢmıĢtır. Kaplan gibi psikanalizden yararlanarak Ġsmet Özel ve Bilge Karasu üzerinde değerlendirmelerde bulunan bir baĢka isim de Eser Gürson‟dur.

Stilistik yaklaĢım, bu dönemde en çok baĢvurulan yöntemlerden biridir. Hüseyin Cöntürk Dilde Öz baĢlıklı yazısında stilistik hakkında bilgi vermekte, Turgut Uyar ve Behçet Necatigil gibi Ģairleri üslupbilimsel açıdan eleĢtirmektedir. Mehmet Kaplan da

120

tahlil etmektedir. Cevdet Kudret, Doğan Hızlan ve Cemal Süreya gibi eleĢtirmenlerin de üslup incelemesine baĢvurduğu görülmektedir.

Edebiyat eleĢtirisinin bağımsız bir tür olarak geliĢtiği tespit edilse de eleĢtiri, deneme ve edebiyat tarihi arasında kuvvetli bir iliĢkinin var olduğu görülmektedir. 1960‟lı yıllarda, bu iliĢkinin, türler arasında kesin bir ayrım yapmadan, türlerin birbirinden yararlanarak sürdürüldüğü gözlemlenmektedir.

Öznel eleĢtiri anlayıĢıyla yazan birçok eleĢtirmen, deneme ile eleĢtiri arasında bir fark görmediklerini ifade etmektedir. Suut Kemal Yetkin, Memet Fuat, Adnan Binyazar, Doğan Hızlan, Mehmet Seyda, Rauf Mutluay ve Sabahattin Eyüboğlu gibi isimler eleĢtirinin deneme türü içinde geliĢmesine katkı sağlamıĢtır. EleĢtiri yazılarının, birer popüler ürün özelliği gösteren dergilerde yayımlanıyor olması, onların deneme türüyle dolayısıyla öznellikle kurduğu iliĢkiyi güçlendirmiĢtir. Kabul etmek gerekir ki nesnel tutumu yansıtan bilimsel inceleme ve eleĢtirilerin süreli yayınlarda okunurluğu genel okur açısından öznel metinlere oranla daha azdır.

Yukarıda belirttiğimiz isimler dıĢında öznel tutum sergileyen eleĢtirmenlerden de örnek verilebilir. Ġbrahim Zeki Burdurlu, ―Yahya Kemal‘de Sonsuzluk Teması‖ baĢlıklı yazısında tematik bir inceleme yaparak Yahya Kemal‟in Ģiirlerinde karĢılaĢtırmalı olarak sonsuzluk kavramını ele alır. Burdurlu, yorumlarında öznel bir yaklaĢım içindedir. Vehbi Cem AĢkun ―Seviden Yana‖ baĢlıklı yazısında Abdullah Rıza Ergüven‟in Ģiir kitabını dili, lirik üslubu açısından öznel bir Ģekilde yorumlayarak tanıtır. AĢkun ―Yaş 17‖ yazısında Mualla Uzmay‟ın romanını içerik ve kiĢileri üzerinden değerlendirir. Ġfadelerinde öznel ve toplumsal faydayı önemseyen vurgular dikkat çeker. AĢkun ―Şehabeddin Süleyman‖ ve ―Mehmet Celal‖ gibi yazılarında daha çok edebiyat tarihine katkı sunan bir eleĢtirel tutum içindedir. Edebiyatçıları ve eserlerini tanıtma, edebiyat tarihindeki yerlerini tespit etme uğraĢı öne çıkmaktadır. Ġlhan Geçer, Enver Naci GökĢen ve Arslan Ergüç ise Çağrı, Türk Dili, Ilgaz ve Hisar gibi dergilerde yaptıkları kitap tanıtımı yazılarında öznel bir tutumla hareket ederler. Öznelliğin bütün eleĢtiri anlayıĢları içinde barındığını söylemek mümkündür. Öznelliği, onu bir amaç edinen öznel-izlenimci eleĢtirmenlerin eserlerinde olduğu gibi sanatçı

121

eleĢtirilerinde, tarihselci yaklaĢımla oluĢturulan metinlerde ve hatta nesnel eleĢtirmelerde de görmek mümkündür. Öznelliğin oran ve biçiminde farklılıklar olmakla birlikte bütün eleĢtiri anlayıĢlarında yer bulduğunu söylemek mümkündür. Bu durum, eleĢtirinin deneme ve edebiyat tarihi ile kurduğu yakın iliĢki ile açıklanabilir. Tarihselci ve nesnel eleĢtirmenler verileri inceleme aĢamasında nesnelliklerini korumaya çalıĢırken, yorum ve hüküm verme aĢamasında öznelliklerini yansıtmaktan çekinmemiĢlerdir. Tarihselci eleĢtirinin beslendiği güçlü bir kaynak olan biyografik eleĢtiri de kiĢilik, Ģahsiyet, sanat anlayıĢı ve eser-yazar iliĢkisi gibi konularda öznelliğe dayanmaktadır.

1960‟lı yıllarda biyografik eleĢtirinin gerek yayın tercihleri gerek okur beklentileri ile eleĢtiri türünün en çok eser verilen alanını oluĢturduğu görülmektedir. Varlık yayınlarının “hayatı-sanatı-eserleri” Ģeklinde formülleĢtirerek edebiyatçılar üzerine yaptığı kitap yayını dizisinin biyografik yönü öne çıkmaktadır. Muzaffer Uyguner‟in

Tarancı‘nın Şiir Üzerine Düşünceleri (1960), Cahit Sıtkı Tarancı (1960), Sait Faik Abasıyanık (1964), Yahya Kemal (1964), Orhan Veli Kanık (1967), Orhan Veli'nin Dil ve Şiir Üstüne Düşünceleri (1967), Reşat Nuri Güntekin (1967) ve Halide Edip Adıvar

(1968) gibi kitapları 1960-1970 arasında yayımlanmıĢ çalıĢmalarıdır. Hilmi YücebaĢ‟ın

Bütün Cepheleriyle baĢlığı altında yer verdiği Ömer Seyfettin, Halide Edip Adıvar, Sait

Faik Abasıyanık, H. Rahmi Gürpınar ve Refii Cevdet Ulunay üzerine kitapları biyografi eserleri arasında önemli yer tutmaktadır. Hikmet Dizdaroğlu‟nun, Ahmet Hikmet

Müftüoğlu, Agâh Sırrı Levend‟in Ahmet Rasim, Abdülhak ġinasi Hisar‟ın Ahmet Haşim,

Sezai Karakoç‟un Mehmet Akif ve Yunus Emre adlı eserleri biyografik eleĢtiri kitapları olarak değerlendirilebilecek örneklerdir. Bunlar dıĢında Hisar dergisinde düzenli olarak yayımlanan Hisar‘dan Biyografiler yazı dizisini bu bağlamda ele almak mümkündür. Biyografik ve tarihselci eleĢtiri yaklaĢımın izlerinin görüldüğü bir baĢka metin türü olarak ölüm ardı ve anma yazılarını sayabiliriz.

Munis Faik Ozansoy‟un ―Tanpınar‘ı Hatırlayış‖, Tuncer Gönen‟in ―Dünden Bugüne:

Ahmet Hamdi Tanpınar‖, Cavit Orhan Tütengil‟in ―Ahmet Kutsi Tecer‘in Ölümü‖,

Muzaffer Uyguner‟in ―İlhan Tarus‘un Ölümü‖, Cevdet Kudret‟in ―100. Doğum, 20.

122

eleĢtirmenlerden Roger Bodart‟ın ―Ölümünün onuncu Yıldönümünde: Sait Faik

Abasıyanık veya Yaşamak Hırsı‖ ve Thomas Dozier‟in “T. S. Eliot Ölümünün Ġkinci

Yıldönümünde” yazıları bu çeĢit yazılara örnek gösterilebilir.

EleĢtiri ile ilgili birçok konuda özellikle de öznellik tartıĢmalarında Nurullah Ataç‟ın hatırlanmıĢ; onun yaĢamı, düĢünceleri, eleĢtirileri ve eleĢtiri anlayıĢı üzerine birçok yazı kaleme alınmıĢtır. Ataç‟ın çokça gündeme geliĢi; edebiyat çevrelerinde hissedilen güçlü etkisi ve vefatının 1960‟lı yıllara yakın bir tarihte gerçekleĢmesi ile ilgilidir.

EleĢtirmen Nurullah Ataç‟ın ölümünün onuncu yıl dönümü vesilesiyle Türk Dili dergisi bir özel sayı hazırlamıĢtır. Bu sayıda Konur Ertop ―Ataç‘ı Anarken‖ baĢlıklı yazısında “Ataç […] Batılı anlamda eleĢtirmeyi kurdu” (“Ataç‟ı Anarken”:563) demektedir. Ertop yazısında bilimsel-nesnel eleĢtiriye iliĢkin de bazı tespitlerde bulunmaktadır. Ertop, yazısında 1960 yıllarda eleĢtirinin nesnelleĢtirilmek istendiğini belirtmektedir: “NesnelleĢtirilmek istenen eleĢtirme sabırdan, titizlikten, yeterli eğitimden, beğeniden, yaratıcı güçten yoksun, verimsiz heveslerin malı olmuĢtur. Kitaplıktan, belgeden, laboratuvar çalıĢmasından uzak meraklar, yargıya bağlanmıĢ hazır konularda yeniden gerekçe toplayıp bilimsel eleĢtirme yapıyoruz diye göz boyamıĢlardır (“Ataç‟ı Anarken”:564).

Ceyhun Atuf Kansu ―Dil Yoluyla Devrim‖ yazısında, Ataç‟ın ―Büyücü Çırağı‖ yazısından alıntı yaparak onun özelde dil alanında genelde edebiyat ve eleĢtiri alanında hedeflerini yorumlamıĢtır. Ataç, Cumhuriyet‟le birlikte dil alanındaki devrimden baĢlayarak kültürel iktidarın da değiĢmesi gerektiğini savunmaktadır. Ataç‟ın 1960 sonrasında bu Ģekilde hatırlanması, hatırlatılması; eleĢtiride de ideolojik bir yaklaĢımın sürdürülmesi yönündeki düĢüncelerin varlığına iĢaret eder.

Mehmet Salihoğlu‟nun yazısı da bu bağlamda ele alınabilir. Salihoğlu, Ataç‟ın, Garip Ģiirini, Ģiir geleneğinin onun siyasi düĢüncelerine paralel Ģekilde değiĢmesine de yol açtığı için destek olduğu yönünde yorumlar yapar. Orhan Veli‟nin edebiyat alanında “devrimci bir ozan” olduğu tespitinin, alt metninde Ataç‟ın düĢünceleri doğrultusunda bir devrimci olduğunu ifade ettiği söylenebilir. Salihoğlu, Ataç‟ın “eski Ģairaneliği” O. Veli‟yi destekleyerek kovmak istediğini belirtir.

123

1960 sonrasında Ataç‟ın anılmasının ideolojik bir yönü de bulunmaktadır. EleĢtirilerinden tamamen bağımsız olmamakla birlikte ve öznel eleĢtiriye arka çıkmaktan ziyade ideolojik bir yön de söz konusudur.

Mehmet Salihoğlu‟nun Ataç‘la Gelen, Hikmet Dizdaroğlu Ataç Üzerine, Türk Dil Kurumu Ölümünün 10. Yıldönümünde Ataç'ı Anış, Saadet Ulçugür Nurullah Ataç:

Hayatı, Sanatı, Eseri ve Asım Bezirci Nurullah Ataç kitaplarının da bu dönemde

hazırlanmıĢ olması Nurullah Ataç‟ın eleĢtiri gündemindeki yerini göstermektedir. 1960 sonrası eleĢtirinin en önemli konuları arasında Ġkinci Yeni Ģiiri ve Ģairleri üzerine yapılan eleĢtiriler gelmektedir. Ġkinci Yeni Ģiiri ve Ģairleri tarihselci yaklaĢımla, biyografik açıdan, Ģiirlerinin tahlil ve incelemesi ile eleĢtirildiği gibi Ģiirde anlam ve kapalılık gibi tartıĢmalar içinde de ele alınmıĢlardır.

Ġkinci Yeni Ģiiri ve Ģairleri üzerinde duran Hüseyin Cöntürk‟ün Turgut Uyar, Edip Cansever ve Cemal Süreya üzerine kitap çapında çalıĢması bulunmaktadır. Asım Bezirci‟nin İkinci Yeni Olayı baĢlıklı kitabında yer alan yazıların önemli bir kısmı, 1960‟lı yıllarda yayımlanmıĢtır. Bezirci‟nin İkinci Eski Çıkmazda baĢlıklı yazısı dönemin Ġkinci Yeni üzerine yürütülen önemli tartıĢmasının temel metinlerinden biri olmuĢtur. Mehmet Kaplan‟ın Şiir Tahlilleri II‟de Ġkinci Yeni Ģairlerini eleĢtirdiği yazılarından Atom H, Melih Cevdet Anday‟ın Ģiirini değerlendirmektedir. Eser Gürson‟un Devinim 60‘ın Yeri Yurdu baĢlıklı yazısı, 1960 sonrasındaki Ģiir anlayıĢının geliĢimini, Ġkinci Yeni Ģiirinin özelliklerini belirlemeye çalıĢarak özetleyen bir metindir. Akın Etan‟ın ―Çapalı Karşı ya da İkinci Yeni‖, Melih Cevdet Anday‟ın ―Şiirin

Anlamı‖, Ġlhan Berk‟in ―Anlamsızlığın Anlamı I‖, Refik DurbaĢ‟ın ―Cansever‘in Bir Şiiri‖, Atilla Özkırımlı‟nın ―Savran: Uyar‘ın Şiiri‖ ve Mehmet Salihoğlu‟nun ―Şiirimizde İkinci Yeniye Paydos Artık‖ gibi yazıları da bu dönemde Ġkinci Yeni

eleĢtirisinin örnekleridir.

Bu dönemde divan edebiyatı ve Ģiirinin de eleĢtiri gündemlerinden birini oluĢturduğu görülmektedir. EleĢtirmenler divan Ģiirini tanıtma uğraĢı içinde onu anlama çabalarını sürdürürken önemli bir kısmı gelenekle bir çeĢit bağ kurma yolu olarak eleĢtiri yazılarını kullanmıĢlardır. Divan Ģiiri eleĢtirilerine yönelimin, Ģiir sanatını tanımlama

124

farklılıklarıyla da iliĢkisi bulunmaktadır. Buna göre, Ģiirin salt içeriği ve birtakım sosyal, siyasi görüĢlerle değerlendirilemeyeceği Ģeklindeki yaklaĢımın sonucunda bu eğilimin oluĢtuğu söylenebilir. Divan Ģiiri eleĢtirilerine yönelen eleĢtirmenlerin çoğu Ģiirin estetik değerleri itibarıyla bir bütün olduğu görüĢündedirler.

Hüseyin Cöntürk‟in ―Divan Edebiyatı‖, ―Metin İncelemesi: Nef‘inin Bir Gazeli‖ ve

―Sultan Veled‘den Bir Gazel‖ gibi yazıları; Konur Ertop‟un ―Divan Şiiri Üstüne‖,

RüĢtü ġardağ‟ın ―Divan Şiirine Başka Bir Bakış‖ ve ―Eski Şiirimizi Sevdirmek‖ ile Ali Tanyeri‟nin ―Divan Şiirinde Sarı Saç, Mavi Göz‖ yazılarını bu bağlamda değerlendirmek mümkündür.

Ġkinci Yeni ve divan edebiyatı Ģairleri dıĢında 1960‟lı yıllarda birçok edebiyatçı ve eser eleĢtiriye konu edilmiĢtir. Bunlar arasında Tevfik Fikret, Nazım Hikmet, Orhan Veli, Sait Faik, Yahya Kemal, Kemal Tahir, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil, Mehmet Akif ve Ahmet Hamdi Tanpınar yer almaktadır.

Tevfik Fikret hakkında doğumunun 100. yılının (1967) etkisiyle kitap ve makale-deneme yayınının arttığı görülmektedir. Fahri Uzun tarafından hazırlanan Rübab-ı

Şikeste ve Tevfik Fikret‘in Bütün Diğer Eserleri, A. Kadir‟in Bugünün Diliyle Tevfik Fikret, Unesco Türkiye Milli Komisyonu tarafından Tevfik Fikret: 1867-1915 adlı

Fikret hakkındaki çalıĢmalardan hazırlanmıĢ bir derleme, Ġsmail Hikmet Ertaylan Tevfik

Fikret Ma‘lumat‘ta ve Tevfik Fikret Mirsad‘da adlı kitap çapında eserler

bulunmaktadır. Bu kitaplar edebiyat tarihi ve biyografi yönü ağır basan eserlerdir. Tevfik Fikret hakkında dergi sayfalarındaki çalıĢmalardan bazı örnekler de Ģunlardır: Suut Kemal Yetkin‟in “Doğumunun 100. Yıldönümünde: Tevfik Fikret‖, Hikmet Dizdaroğlu‟nun ―Tevfik Fikret‘in Kişiliği‖, Dr. Müjgan Cunbur‟un “Fikret ve Kadınlık”, Olcay Önortay‟ın ―Tevfik Fikret‘te Vatan Sevgisi‖, Nurettin Sevin‟in

Benzer Belgeler