• Sonuç bulunamadı

7. BİLGİ TOPLUMUNDA ÜRETİCİ OLMANIN ÖNKOŞULLARI

7.2 Ekonomik Yapıda Dönüşüm

Bilgi toplumuna geçişin bir diğer önemli boyutu da üretim ve istihdam da değişmeler oluşturmaktadır. Nitekim sanayi toplumu, gerek istihdam, gerekse üretim içinde endüstrinin payının arttığı toplum biçimi olmasına karşılık, bilgi toplumu hem imalat, hem de istihdam içinde enformasyon bilgi sektörünün payının artmış olduğu toplumlardır. Dolayısıyla henüz sanayileşme sürecini tamamlayamamış Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından bilgi toplumunun gelişi, ülke içinde bu doğrultuda köklü politikalar benimsenmiş olmasa bile oldukça önemli etkilerde bulunması beklenmektedir109.

Küreselleşme ile ortaya çıkan köklü yapısal değişmede, sanayi toplumu yerini tamamen yapısal farklar gösteren bilgi toplumuna bırakmakta ve tamamen nitellik farkları gösteren yeni yapılar oluşmaktadır. “Farklı paradigmalara dayanan yeni toplumda fabrika ve maddi üretim, toplumun temel özelliği olma niteliğini yitirmekte, yerine sembolik unsurların önem kazandığı, bilgi/hizmet üretimi önem kazanmaktadır.” Benzer şekilde sanayi toplumunda stratejik faktör rolü oynayan sermaye, yerini bilgiye terk etmekte ve üretim faktörleri arasında önemli yeri olan hammadde ve işgücü önemini yitirmektedir110.

Bilgi teknolojisi ürün ve hizmetlerinin fiyatlarında görülen düşüşler, bunlara yönelik önemli düzeyde talep patlamasına yol açmıştır. Ürünlerde, seri üretim ve küçülme sağlanması, maliyetlerde birim başına düşüş sağlanmıştır. Öte yandan, işletmelerin çağdaş teknolojiye ve de bunun getirdiği değişime ayak

109

Veysel BOZKURT;Enformasyon Toplumu ve Türkiye, Sistem Yayıncılık, İstanbul:1996, ss. 158-159

110

Nusret EKİN (Hazırlayan), Küresel Bilgi Çağında Eğitim-Verimlilik-İstihdam, İTO Yayını, İstanbul,1997,ss.36-37

uydurabilmelerinde, yeni yatırımlar ve yeni maliyetlerin sürekli olarak yüklenmeleri gerçeğiyle karşılaşılmaktadır.

Günümüz ekonomileri, artan hammadde ve enerji maliyetleri karşısında, bu maliyetlere katılımın asgari bir düzeye çekildiği ve katma değer payının ise en üst düzeye ulaştığı ürün ve hizmetlere dönüşümü yeğlenmektedir. Böyle bir tutumu benimsemeleri, bu özellikleri olan ürün ve hizmetlerin üretimini seçmeleri şeklinde

olmaktadır111.

7.2.1 Teknoloji ve Üretimde Yapısal Değişiklikler

Bilgi, günümüzde üretimin bir numaralı kaynağı olmaktadır. Bir anlamda hammadde, enerji, sermaye ve işgücünden daha da önemli olmaktadır. Bilgiyi üretecek olan kurumların da yoğun biçimde ekonomi ile çok yakın ilişkisi olduğu izlemektedir. Üniversitelerin bu yönelimde önemli düzeydeki etkinlikler ve önderlikleri beklenmekte; insan gücü yetiştirmek, yeni ürün ve teknoloji yaratmak, uygulamalı araştırma danışmanlık, patent ve yabancı teknolojileri değerlendirmek, bilimsel görüş vermek gibi sorumlulukları doğmaktadır.

Bilgi teknolojinin üretim alanındaki kullanımın artışına paralel olarak fabrikaların da çevreleri hızlı bir değişime uğramaktadır. İnsan katılımının en az olduğu tümleşik imalat sistemleri, uzman sistemler ve öteki ileri teknoloji bir çok fabrikaya girmiş bulunmaktadır. Günümüzün endüstriyel tesislerindeki bu yaklaşım, yakın geleceğin insansız ve tam otomatik fabrikalarına doğru bir yönelimin göstergesidir112.

Yine bilindiği şekilde kitle üretimine dayanan sanayi toplumlarında, aşırı iş bölümü, en vasıfsız işçilerin daha kısa sürede eğitilip çalışmalarına fırsat veriyordu. Çünkü tekrara dayanan kitle üretiminin rutin işleri, yüksek vasıflı işgücü ihtiyacını en aza indiriyordu; hatta Marks’ın işaret ettiği şekilde işgücü sürecinde bir vasıfsızlaşmaya yol açıyordu. Oysa bilgi işleri, sanayi toplumunun işlerinin aksine, yüksek vasıf gerektirmesi dolayısıyla, vasıflı işgücü gereksinimini ve daha uzun süreli eğitim sürecini bir zorunluluk haline getirmiştir. Dolayısıyla nüfusunun çok büyük bölümü yeterli eğitim almamış az gelişmiş ülkeler, bundan böyle işgücünü kısa bir süre eğittikten sonra fabrikalarda çalıştırabilecekleri düşük vasıf gerektiren işlerin ortadan

111

Hasan TEKELİ, Bilgi Çağı, Simavi Yayınları, İstanbul:1994, ss.183-185

kalkışı, gelişmekte olan ülkelerin durumunu güçleştiren bir başka engeli teşkil etmektedir. Bir diğer ifade ile gelişmekte olan ülkelerin iş yaratma potansiyellerinde bir gerileme tehlikesi olacaktır.

Türkiye açısından soruna baktığımızda, şüphesiz gelişmekte olan ülkelere özgü genel trend büyük ölçüde Türkiye içinde geçerlidir. GSMH içinde tarımın payı Japonya, ABD;Almanya gibi ülkelerde %3’ün altında olmasına karşılık, Türkiye’de bu oran

%15’tir113.

7.2.2. İşgücündeki Yapısal Değişiklikler

Günümüzde, bilgi teknolojisinde işgücü yönünden iki önemli baskı öğesi görülmektedir. Bunlar :

1. Teknolojideki değişimin profesyonel, teknik ve büro çalışanlarını nasıl etkileyeceği ile bu konuda sendika ve çalışanların ne düzeyde söz sahibi olacakları,

2. Çalışanların kolayca değiştirilmesini önleyecek çabalar olarak belirlenmelidir.

Gelişen teknolojiye paralel olarak, işverenlerin önemli bir hedefi, üretkenliği artırmak ve özellikle emek gücünün yüksek olduğu alt kademe karar noktalarında çalışanları makinalarla ikame etmektir. Ofis otomasyonunun yarattığı ofis verimliliği olgusunda makine ve aygıtların çalışanların yerini alacağı için, bu personelin örgütte yeni bölümlere aktarılması gerekmektedir.

Son yıllarda, çalışanların nicelik olarak da yeteneklerinin daha çok arttığı izlenimi verilmektedir. İşlerini etkileyen konularda sürekli olarak karar alma işlevine katılıyor ve yeni teknolojiye şimdiye kadar izlenenlerden çok daha fazla açık bir tutum izliyorlar. Sürekli olarak da öğrenme ve kendilerini geliştirmeye özen gösteriyorlar114.

7.2.3 Hizmet Sektöründeki Yapısal Değişiklikler

İletişim sektöründeki gelişmeler, sanayi işletmeciliği ve pazarlama kadar turizm, ticaret ve bankacılık sektöründeki gelişmelerinde temelini oluşturmaktadır.

113

Veysel BOZKURT;Enformasyon Toplumu ve Türkiye, Sistem Yayıncılık, İstanbul:1996, ss.161-162

Telefon, teleks ve faks gibi geleneksel haberleşme sistemlerinin yanında bilgi iletişim ağlarının kurulmasının önemi bu sektörlerde daha çok vurgulanmaktadır.

Bilgi çağının kendine özgü yapısı içinde, hizmetlerin üç önemli başlık altında incelenmesi söz konusu olmaktadır115.

1.Kamu Yatırımları : Kolektif veri iletişim ağları yapısında örgütlenen yeni altyapı endüstrileri. Bu endüstriler bir dizi yeni hizmet türleri için de geçerli olacaktır. 2.İşletme Bilgileri : Genel anlamda para transferi ve elektronik yazışma ve mesaj iletişimine dönük hizmet yatırımlarıdır.

3.Yerel yönetim hizmetleri : Eğitim, sağlık vb.. gibi geleneksel kamu hizmet sektörleri için telekomünikasyon hizmet uygulamalarıdır.

Bugün bilgi toplumu sürecini yaşayan gelişmiş ülkelerin istihdam yapıları incelendiğinde; bilgi toplumu özelliklerini belirleyen aşağıda gösterilen ortak noktalar gözlenmiştir116.

1. Gittikçe daralan bir tarım istihdamı,

2. Sürekli bir biçimde azalan imalat sanayi istihdamı

3. Üretim ve sosyal hizmetlerin her ikisinde de ortaya çıkan yükselme (özellikle birincisinde işletme hizmetleri, ikincide sağlık hizmetleri),

4. Bir iş yaratma kaynağı olarak hizmet sektörlerinde artan farklılaşma,

5. Yönetimsel, profesyonel ve teknik işlerde hızlı artış, yarı vasıflı büro işleri ve satış işçilerindeki beyaz yakalı çalışanların büyümesi,

6. Önemli ve nispeten kararlı olarak perakende ticarette bir istihdam yapısının ortaya çıkması,

7. Meslek yapısının zaman içinde gittikçe yükselmesi, özellikle daha yüksek bir vasıf eğitim talep eden mesleklerin payının artışı.

Eğer bir ülke rekabet edebilir olmak istiyorsa, ekonominin tüm sektörler rekabet edebilir olmalıdır. Hizmet sektörlerindeki etkinliği artırmada bazıları basit, bazıları karmaşık olan çok sayıda faktör rol oynamaktadır. Bilgi teknolojisi( information technology) birçok hizmet sektörünün doğuşuna ve büyümesine yol açması nedeniyle

115

Hasan TEKELİ, a.g.e. ss.204-205

çok önemli bir faktördür. Özellikle bu süreçte dağıtım hizmetlerinin yeniden yapılanması gerekmektedir.

Benzer Belgeler