• Sonuç bulunamadı

Yaşam tarzlarını oluşturan pratikleri incelerken Bourdieu, kapitallerin hacim ve yapılarına göre kuramsal olarak sınıflandırdığı meslek gruplarını dikkate almaktadır. Bourdieu’nün kapitali birikmiş emek olarak görüp kapitalin farklı formlarının tüketimdeki etkisini gündeme getirmesi, konunun çok boyutlu olarak ele alınmasına olanak sağlar. Sadece ekonomik sermaye ile tüketim arasında bağ kurmaması, yaşam tarzını etkileyen diğer sermaye formlarını da dikkate alması, pratiklerin ve tüketimin birçok açıdan anlamlandırabilmesini sağlamaktadır.

Bourdieu’nün kapital formlarını anlamak tüketim pratiklerinin anlaşılması açısından önemlidir. Bourdieu’ye göre kapital ekonomik, kültürel ve sosyal kapital olmak üzere üç ana biçimde şekil alabilir. Üç ana kapital formlarından biri olan ekonomik kapital ile hemen ve doğrudan paraya dönüştürebilen ve mülkiyet hakları şekillerinde kurumsallaşabilen kapitalden bahseder. 120

Verdiği istatistiki bilgilerde ayırdığı meslek gruplarının gelir, mülk, araba ve tekne sahipliği, otelde tatil geçirmelerine

118 A.g.e., s. 66. 119 De Certeau, s. vii.

120 Pierre Bourdieu, “The Forms of Capital”: Handbook of Theory and Research

for the Sociology of Education içinde. Yay. Haz. J. Richardson, (New York: Greenwood,

37

dair bilgileri ekonomik kapitallerinin göstergeleri olarak ele alır ve inceler.121

Bourdieu ikinci bir kapital şekli olarak kültürel kapital ile belirli durumlarda ekonomik kapitale dönüştürülebilen ve eğitimsel vasıflar şeklinde kurumsallaşabilen sermaye formunu kasteder.122 Kültürel kapitalin

vücutlaşmış (embodied), nesneleşmiş (objectified) ve kurumsallaşmış (institutionalized) olarak üç halini izah eder. Kültürel kapitalin vücutlaşmış halini akıl ve vücudun uzun ömürlü yatkınlıkları (dispositions) şeklinde betimleyen Bourdieu, vücutlaşmış kültürel kapital birikimi için gereken zamana bizzat sermayedarın yatırım yapması gerektiğini vurgulamaktadır. Zira ancak bu yolla bu birikim için gerekli olan kültürel kapital sermayedar tarafından içine alınabilir ve bu kapital sermayedarın vücudunda somutlaşabilir. Dolayısıyla Bourdieu sermayedarın vücudunda somutlaşmış kültürel kapitalin tamamen taşıyanın biyolojik olarak var olmasına bağlı olduğunu, taşıyanla birlikte yaşadığını ve yok olduğunu ifade eder.123

Bourdieu kültürel sermayenin zaman, toplum ve sosyal sınıfa bağlı olmak suretiyle, bilinçli bir telkin olmazsa dahi, farkında olunmadan edinilebileceğinin altını çizmektedir. Bu durum da kültürel sermaye konusunda sermayedarın çevresinin ve ailesinin önemini ortaya çıkarır. Buna paralel olarak, Bourdieu ilk kültürel edinim durumlarının az ya da çok görünür olarak kültürel sermaye üzerinde işaretler bıraktığını ve ailenin kültürel kapitalin aktarım mantığında önemli bir yer teşkil ettiğini ifade eder. Dolayısıyla sermayedarın bizzat kendisinin zaman harcayarak edinmesi gereken vücutlaşmış kültürel kapital, ailesinin kültürel kapitali ile şekillenmektedir. Vücutlaşmış kültürel kapital aileden verasetle alınan kültürel kapitali daha sonra kendi edindiği kültürel kapitalle birleştirir. Ekonomik kapital gibi çok görünür olmayan vücutlaşmış kapital sembolik kapital işlevini görür.124

121 Pierre Bourdieu, La Distinction: Critique Sociale du Jugement, s. 130, 153. 122 Bourdieu, “The Forms of Capital”, s. 244.

123 A.g.m., s. 246. 124 A.g.m., s. 246.

38

İkinci bir kültürel kapital formu olarak Bourdieu maddi nesnelerde, yazı, resim, fotoğraf, heykel gibi şekillerde nesneleşmiş kültürel kapitalden bahsetmektedir. Fakat nesneleşmiş kapitali sadece maddi olarak edinmenin yeterli olmadığını, simgesel olarak da edinmek gerektiğini belirtmektedir. Dolayısıyla nesneleşmiş kültürel kapitali anlamak için kültürel kapitalin vücutlaşmış halinin önemli olduğunu vurgulamaktadır. Bourdieu, nesneleşmiş kültürel kapitalin sahiplenilme sürecine ve bunu almak için gerekli olan zamana ve tüm ailede vücut bulmuş kültürel kapitalin önemine dikkat çekmektedir.

Bourdieu aynı zamanda kültürel kapitalin sembolik ve maddi olarak etkili olmasının bireyler tarafından sahiplenilmesi, uygulanması ve kültürel üretim alanlarındaki mücadelelerde birer silah gücünde faydalanılması yoluyla olabileceğini savunur. Bireylerin kültürel kapitallerini sembolik ve maddi olarak aktif ve verimli hale getirmelerinin nesneleşmiş kapitallerine, dolayısıyla vücutlaştırılmış kapitallerine oranla, mümkün olduğunu söyler. Dolayısıyla kültürel kapitalin verimi nesneleşmiş kültürel kapitali ve vücutlaşmış kültürel kapital ile iç içedir.

Daha önce de dile getirildiği gibi kültürel ürünlerin maddi ve sembolik olarak sahiplenebileceğini söyleyen Bourdieu, vücutlaşmış kültürel kapitalin üzerinden kâr elde eden kişilerin müphem olan statülerine işaret eder. Üretim araçlarına sahip olan fakat bu kültürel ürünleri tam anlamıyla sahiplenebilmek için vücutlaşmış kültürel kapitale sahip olmayan kişiler, vücutlaşmış kültürel kapitali elinde tutanların hizmetlerinden yararlanırlar.125

Örneğin, ekonomik kapitali bir resmi almaya yetecek fakat seçimini doğru kullanabilecek düzeyde vücutlaşmış kültürel kapitale sahip olmayan bir kişi sanat danışmanı hizmetini kullanarak bu kültürel ürünü sahiplenebilir. Bu noktada, Bourdieu kültürel kapitallerinden kar elde eden bu kişilerin ekonomik kapitallerinin hacmi az olsa dahi kültürel kapitallerinden kar elde etmeleri vurgulandığı takdirde bu kişilerin baskın grup arasında sınıflandırılabileceklerini söyler. Zıt halinde, ekonomik

39

anlamda üretim araçlarına sahip olmadıkları vurgulandığı zaman da baskın olmayan gruplar arasında sayılabileceklerini ifade eder.126

Bourdieu kültürel kapitalin kurumsallaşmış hali ile akademik ve yasal olarak garantilenmiş nitelikleri kasteder. Bu kurumsallaşmış hal ile kendi kendini eğitmiş kişinin kapitalini yasal olarak garantilenmiş olandan ayırmaktadır.127

Ekonomik ve kültürel kapitalin yanında sosyal kapitalin önemine vurgu yapan Bourdieu, sosyal kapital ile sosyal zorunluluk olan bağlantıları belirli koşullarda ekonomik kapitale dönüştürülebilen, asalet unvanları şekillerini alabilen kurumsallaşmış kapitali kasteder.128

Sosyal kapitali, sahip olunan ilişkiler toplamı olarak tanımlayan Bourdieu sosyal kapitalin, ekonomik ve kültürel kapitalden ayrıştırıldığını belirtse de onlardan tamamen bağımsız olmadığına da işaret eder.129

Bahsedilen farklı kapital formları oyun alanı olarak metaforlaştırılan, alanlarda (field) birer koz olarak görülüp oyunun kazanılmasına yardımcı olurlar. Bir noktayı eklemekte fayda vardır ki farklı kapital formları farklı alanlarda avantajlıdırlar. Ekonomik kapital hacminin kültürel alanda yürütülen bir oyunda, mücadelede, kültürel kapital hacmine oranla daha az önemde olduğunu söylemek mümkündür. Bourdieu, bu nokta ile ilgili olarak, her alanın sınırının kendi mantığı çerçevesinde çizilebileceğini ifade etmektedir.130