• Sonuç bulunamadı

Ekonomik büyümenin yoksulluk üzerindeki etkisi

2.4 Ekonomik Büyüme Teorileri, Gelir Dağılımı ve Yoksulluk

2.4.3 Ekonomik büyümenin yoksulluk üzerindeki etkisi

Gelir dağılımındaki eşitsizlik, yoksulluk sorununun açıklanmasında önemli bir göstergedir. Ekonomik büyüme ile birlikte yoksulluğun temel bileşenleri olarak gösterildiği çalışmalar literatürde yer almaktadır. Gelir dağılımının büyüme üzerindeki etkisi ele alınırken nispeten eşitlikçi dağılıma sahip ülkelerin sosyal çatışmalardan uzak olduğu için, ekonomik açıdan daha başarılı olduğuna değinilmiştir. O halde gelir dağılımının adaletsiz olduğu bir ortamda sağlanacak büyümenin, yoksulluğu olumsuz etkilemesi ve hatta körüklemesi beklenebilir. Başlangıçtaki eşitsizlik düzeyi arttıkça yoksulluk oranının büyümeye tepkisi azalmaktadır. Örneğin, daha eşit bir dağılıma sahip Güneydoğu Asya ülkelerindeki hızlı büyüme yoksulluğu azaltırken Latin Amerika da benzer etkiyi yaratmamıştır. Türkiye ve Hindistan örnekleriyle yoksulluk konusunu inceleyen Önder ve Şenses, büyümenin yoksulluk oranlarına etkisini gözlemek amacıyla Hindistan örneğini için çalışmalarında ayrıştırma yöntemi kullanmışlardır. 1983–84 ve 1993–94 yılları arasındaki dönemde yoksulluk oranlarının düşmesinde hem büyümenin hem de yeniden dağılımın katkısı olduğunu, 1993–94 ve 1999–2000 döneminde yeniden dağılım etkisinin yoksulluk azaltıcı özelliğini yitirip bizzat yoksulluk yaratan bir

26

konuma geldiği gözlemlemişlerdir. Yüksek büyüme hızlarının gözlendiği liberasyon döneminde gelir dağılımının özellikle kentsel alanlarda yoksulların aleyhine bir gelişme göstererek bozulması bu sonuçta etkili olduğun belirtmişlerdir (Önder ve Şenses, 2004).

Yoksulluk üzerine geniş ve detaylı bir araştırma yapan Şenses (2006) çalışmasında gelir dağılımı ve yoksulluk konusuna da yer vermiştir. Şenses’e göre gelir dağılımındaki-ücretlerdeki eşitsizliklerin ve işsizliğin azaldığı, reel ücretlerin arttığı bir büyüme süreci yoksulluğu azaltmakta etkili olduğunu vurgulamıştır. Güney Kore’nin 1965–80 yıllarında gerçekleştirdiği toprak reformu ile gelir dağılımını eşitsizliğini aşağıya çektiğini böylece yoksulluğun azaltılmasında büyük bir başarı gösterdiğini belirtmiştir. Verdiği bir başka örnek ise Fildişi Sahilleri için yapılan çalışmadır. Çalışmada yoksulluk düzeyinin gelir dağılımındaki değişikliklere çok duyalı olduğunu göstermiştir. Diğer örnek ise ABD için yapılan çalışmada, yoksulluk oranı açısından gelir dağılımı eşitsizliğinin ortalama gelir kadar önemli olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Yaptığı incelemeler sonucunda gelir dağılımının, yoksulluğun düzeyini ve zaman içindeki eğilimini belirlemede etkili olduğu sonucuna varmıştır (Şenses, 2006)

Ravallion 2004 yılında yaptığı çalışmasında gelir dağılımı ve yoksulluk arasındaki ilişkiye de değinmiştir. Çalışmanın amacı yoksul yanlısı büyümeyi incelemektir. Yoksul yanlısı büyümenin tanımı, nasıl ölçülebileceği, yoksul yanlısı büyümeyi etkileyen faktörlerin neler olduğu konusuna yer vermiştir. Geliştirdiği yoksul yanlısı büyüme ölçüsü için Çin ve Hindistan hane halkı verilerini kullanmıştır. Veriler 1990–2000 yıllarını kapsamaktadır. Çalışmada gelir dağılımı ve yoksulluk konusuna da yer verilmiştir. Araştırmasında eşitsizliğin az olduğu ülkelerde %1’lik gelir artışı yoksulluğu %4 azaltırken, eşitsizliğin yüksek olduğu ülkelerde %1’lik gelir artışı yoksullukta sadece %0,6 bir düşüş sağladığını ortaya koymuştur. Eşitsizliği azaltmadan büyümenin yoksulluğu azaltmada etkisiz bir araç olduğunu belirterek eşitsizliğin yoksulluk üzerindeki etkisine dolaylı yoldan yaklaşmıştır (Ravallion, 2004).

Lopez’in 2006 yılında yaptığı çalışması büyüme ve gelir dağılımı eşitsizliğinin yoksulluk üzerindeki etkisini konu edinmiştir. Büyüme, gelir dağılımı eşitsizliği, yoksulluk kavramlarının karşılıklı ilişkileri geniş bir literatür araştırmasıyla örneklendirilerek incelenmiştir. Bu çalışmasında Serven’le 2004 yılında yaptığı

27

çalışmasından da örnek verir. Çalışma sonucuna göre eşitsizlik yoksulluğun azaltılmasını engellemektedir. Eşitsizlik veri alındığında ise yoksul ülkelerdeki yoksulluktaki değişim büyük ölçüde büyümeyle ilişkilidir. Zengin ülkelerde ise büyüme yoksulluktaki değişimin küçük bir kısmını açıklarken eşitsizliğin açıklama gücü %17-%37 arasında değişmektedir.

Lopez çalışmasında ayrıca artan gelir dağılımı eşitsizliği büyümeyi olumsuz yönde etkilemenin yanında büyümenin yoksulluğu azaltmadaki etkisini de düşürdüğünü vurgulamıştır. Genel olarak, yüksek gelir dağılımı eşitsizliğine sahip ülkelerin, yoksulluğu azaltma konusunda güçlüklerle karşılaştığını belirmiştir. Bu ülkeler, eşitsizliğin az olduğu ülkelere kıyaslandığında yoksulluğu aynı oranda azaltabilmek için ya daha hızlı büyümeye ya da daha fazla zamana ihtiyaç duyduğunu ortaya koymuştur. 1990 sonrasında bir alt grup orta gelirli ülke, yoksulluğu belirli bir ölçüde azaltabilmek için, 1990 öncesindeki döneme kıyasla yaklaşık olarak üç kat büyüme oranına sahip olmak zorunda olduğunu ifade etmiştir (Lopez, 2006).

Gelir dağılımı ve yoksulluk konusunu inceleyen araştırmalardan bir tanesi de Klasen’a aitti. Klasen çalışmasında yoksul yanlısı büyüme üzerinde o güne kadar yapılmış çalışmalara yer vermiştir. Yapılan tanımlama ve geliştirilen ölçüler için eleştirilerde bulunmuştur. Yoksul yanlısı büyümenin gerçekleştirilebilmesi için çeşitli konularda politikalar öne sürmüştür. Klasen incelediği örneklemler için gelir, seçilen bütün yoksulluk ölçülerine göre, dağılımdaki eşitsizliğin büyümenin yoksulluk üzerindeki olumlu etkisini azalttığını gösterir. Ayrıca Rodrik’e(1999) göre eşitsizliğin düşük olduğu ülkeler dışarıdan gelen şokların ve sosyal çatışmaların üstesinden daha rahat geliyorlar (Klasen, 2003). Kısacası gelir dağılımındaki eşitsizliğin düşük olmasının yoksulluğa üç açıdan katkı sağlamaktadır. İlki doğrudan yoksulluğun azalmasını sağlaması, ikincisi büyümeyi artırması ve sonuncusu büyümenin yoksulluğu azaltmasına dolaylı yoldan yardım etmesidir.

Yapılan çalışmalar göz önüne alındığında gelir dağılımı eşitsizliği artığında yoksulluğu doğrudan artırmaktadır. Ayrıca büyümeyi olumsuz etkileyerek ya da büyümenin olumlu etkilerini azaltarak dolaylı olarak yoksulluğu artırmaktadır. Buna ek olarak hızlı büyüme sürecinde olan ülkelerde eşitsizlik artıyorsa büyüme yoksulluğu azaltmayabilir hatta artırabilir. Gelir dağılımının bozuk olduğu bir ortamda gerçekleşecek olan büyüme sürdürülebilir olmaktan uzaktır. Bu nedenle

28

yoksullukla mücadelede gelir dağılımı eşitsizliğini azaltmak önemli bir rol oynamaktadır.

Özet olarak yoksullukla mücadele edebilmek için, öncelikle adil bir gelir dağılımına ve sürdürülebilir ekonomik büyümeye gereksinim vardır.