• Sonuç bulunamadı

Edirne Eski Camii İç Mekân Görünümü

806/1403’te Emir Süleyman zamanında yapımına başlanmış 816/1414’te Çelebi Mehmet zamanında tamamlanmıştır. Mimarı Hacı Alâaddin kalfası ise Ömer b. İbrahim’dir. Çok kubbeli cami tipindedir.

Kesme taş ile yapılmış olan cami kare planlıdır. Dokuz kubbelidir orta sıradaki kubbeler Bursa Ulucami’deki gibi daha yüksek yapılmıştır.

1161/1748’de yangından ve 1165/1752’de depremden zarar gören cami 1167/1754’te Sultan I. Mahmud döneminde, 1342/ 1924 ve 1353/1934’te onarılmıştır.

Duvar, kubbe, kemer ve ayaklarda bulunan yazılar XVIII. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar olan süreçte bir kısmı Sultan I. Mahmud devrinde diğer kısmı ise 1863 yılında yapılan tamir sırasında eklenmiştir96. Zaman içinde caminin geçirdiği restorasyonlar sonucunda bu yazıların sanat değeri olmayacak şekilde bozulduğu görülmektedir. Evliya Çelebi, geç devir boyalı tezyinâtı ile asli karakterini kaybettiğini belirtilmektedir97.

Camide sekiz müsennâ yazı vardır. Bunlardan yedi tanesi duvar ve sütunlar üzerinde, bir tanesi de minber taç kısmındadır. Minberin taç kısmındaki müsennâ yazıda ibarenin bir kısmı düz bir kısmı aynalı olarak düz kısmın üzerini kaplayacak şekilde yazılmıştır. Erken dönem yapılarında bu tarz kompozisyonlar çokça kullanılmıştır. Caminin batı duvarında çifte vav, sütunlarında Esmâ-i Hüsnâ’dan bazı isimler müsennâ olarak yazılmıştır. Batı duvarı kuzeye yakın olanda Yâ Fettâh (cc), ikinci sol fil ayağının doğu yönünde Yâ Hâdî (cc), sağ fil ayağının batı yönünde Yâ

Alîm (cc), sol fil ayağının doğu yönünde Yâ Burhân (cc) isimleri ayrıca Hz. Osman ve Hz. Ali’nin (ra) isimleri kalem işi tekniğiyle uygulanmıştır. Fakat minber yazısı hariç

bu yazıların daha önce bahsedildiği gibi caminin yapılış tarihinden sonra, yüzyıllar içinde uygulandığı ve zamanla yapılan tamiratlarda da asıl karakterini kaybederek bozulduğu bilinmektedir.

3.2.3. Edirne Üç Şerefeli Camii (1447)

Sultan II. Murad tarafından yaptırılan caminin yapımına 1437 yılında başlanmış ve on yıl içerisinde tamamlanmıştır. Caminin planı enine dikdörtgendir. Altı sütun üzerinde merkezi bir kubbe yanlarında iki küçük kubbesi vardır. Kuzey cephesinde yirmi iki kubbeli revaklı avlusu bulunmaktadır. Avlunun dört köşesinde minareleri bulunmaktadır. Bu minarelerden ikisi tek, birisi iki ve birisi de üç

96 Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mimarisinde Çelebi ve II. Sultan Murad Devri, İstanbul Fetih

Cemiyeti Yay., İstanbul 1989, 2. Baskı, s. 423.

97 Beyhan Karamağaralı, “Edirne Eski Camiinin Kitâbeleri ve Mimarimizdeki Yeri”, Vakıflar

şerefelidir. Üç şerefeli olan minaresinde birinci şerefeye kadar üç, ikinci şerefeye kadar iki merdivenli kısım birbirini görmeden çıkmaktadır.

Osmanlı mimarîsinde daha sonraki dönemlerde Mimar Sinan’ın da üzerinde çalışacağı merkezi kubbeli camilere öncülük etmiştir. Ayrıca ilk şadırvanlı avlusu olması da sonraki dönemlere gerek tezyînât gerek ölçü ve nispetleri açısından ışık tutmuştur.

1165 depreminde cami zarar görmüştür. Kubbeleri çatlamış hatta bir iki tanesi yıkıldığı, revakın camiye bitişik tonoz ve kubbeleri tamamen çökmüş olduğu ve minarelerin de alta kadar devrildiği bilinmektedir. Zarar gören kuşak Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından meydana çıkarılıp ihya edilmiş fakat kemerlerdeki ve kubbelerdeki kalemlerin yerine geri getirilememiştir98.

Üç Şerefeli Cami cümle kapısında iki, revaklı avlu kubbelerinden de birinde olmak üzere toplam üç tane müsennâ bulunmaktadır. Cümle kapısı sağ yuvasındaki madalyonda Bakara Sûresi 201. âyeti, üst köşelerinde el-Kuvvetü lillah ve alt köşelerinde de el-Kudretü lillah yazılıdır. Sol yuvasındaki madalyonda ise vakti çıkmadan önce namaz için; ölmeden önce tövbe için acele edin anlamındaki hadis-i şerif, üst köşelerde es-Sultânu lillah ve alt köşelerde el-Mülkü lillah yazılıdır. Bu yazıların daha önce bahsedildiği gibi Fatih Camii yazılarından yola çıkılarak Yahya Sûfî’ye ait olduğu tahmin edilmektedir. Revaklı avlusu kuzey kapısı yönündeki kubbelerden birinde ise Saff Sûresi 13. âyeti kubbe pandantiflerinde dört köşede kalem işi tekniğiyle uygulanmıştır. Fakat bu yazının zaman içerisinde yapılan onarımlarla beraber sanatsal güzelliğini kaybettiği görülmektedir.

3.2.4. Cem Sultan ve Şehzade Mustafa Türbesi (1478)

Muradiye Camii haziresinde olan türbe 883/1478’de yapılmıştır. Türbede Sultan Mustafa, Cem Sultan, Sultan Bayezıd’ın oğlu Abdullah ve Alemşah’a ait olan

98 Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mimarisinde Çelebi ve II. Sultan Murad Devri, İstanbul Fetih

dört sanduka bulunur. Sandukalarda sabit levhalar olmadığından hangisinin kime ait olduğu kesin olarak bilinmemektedir.

Kitâbesi yoktur. Kubbe içi nakışlarda bulunan Sultan Mustafa ve rahmetullah yazılarından anlaşıldığı üzere Fatih Sultan Mehmed’in büyük oğlu Şehzade Mustafa (ö. 879/1474) için yaptırılmış, maceralı bir sürgün hayatından sonra 900/1495’te İtalya’da vefat eden II. Mehmed’in şehzadesi Cem Sultan’ın cenazesi 905/1499’da buraya getirilmiş ve defnedilmiştir. Böylece türbe, daha ünlü olduğu için onun adıyla anılır olmuştur 99.

Bursa Türk eserleri üzerinde hazırladığı doktora tezi 1327/1909'da Berlin’de basılan Wilde Hans, türbenin çok yakın tarihlerde tamir edildiğini ve bu sırada çok çirkin ve parlak renkli nakışların yapıldığını bildirmiştir.

Her kenarı 7 cm uzunluğunda altıgen planda, tuğla ve taş kullanılarak yapılmıştır. İç süslemeleri ve müsennâ kompozisyonları açısından önemli görülmektedir.

Türbedeki müsennâ kompozisyonlar dikkat çekmektedir. Mihrabın yan kısımlarındaki alınlıklar içerisinde Besmele ve altlarında ise Zümer Sûresi 62. âyet düz olarak beyaz ile ve üzerini kaplayacak şekilde aynalı olarak mavi renkle uygulanmıştır. Kelime-i Tevhid ve Mü’min Sûresi 65. âyet yapının sağ ve solunda duvar köşelerine gelen kısımlarda simetrik olarak uygulanmış yine mihrap yan kısımlarında olduğu gibi düz ve aynalı olarak beyaz ve mavi renklerle birbiri üstünü kaplayacak şekilde yazılmıştır. Yine duvar köşelerine denk gelen kısımlarda bu yazıların üstünde madalyon formunda Âl-i İmrân Sûresi 26. âyet beyaz zemine mavi renkle uygulanmıştır. Zemindeki motifler kompozisyonu karışık göstermektedir. Bu türbede ve Şirin Hatun, Mükrime Hatun, Şehzade Ahmed Türbesi gibi yakınlarındaki diğer türbelerde de müsennâ kompozisyonların tercih edildiği görülmektedir. Fakat bu türbelerdeki yazılar orijinalliklerini kaybetmiş adeta restorasyon mağduru olmuşlardır. Sanat estetik ve güzelliğinden yoksun olmalarının yanı sıra bazı yazılar okunamayacak derece bozuk olarak yazılmıştır.

R. 23 Cem Sultan ve Şehzade Mustafa Türbesi Mihrap Cephesinden Bir Görünüm