• Sonuç bulunamadı

2.1. Çocuğun Dil Gelişimi

2.1.1. Ana Dili Edinimi

Doğadaki diğer canlılar gibi insan da zamana bağlı olarak gelişmektedir. Ana dili edinimi ve onun gelişimi de çocuğun fiziksel gelişme dönemlerine bağlı olarak gerçekleşmektedir. Bir bebek büyüyüp olgunlaştıkça onun ana dili de gelişir. Çünkü çocuğun ana dilinin gelişiminde temel süreç olgunlaşmadır (Özüdoğru & Dilman, 2014, s.13).

Bir çocuğun ana dilini öğrenmesi şüphesiz ailesine veya ona bakıp onu büyüten kişiye ve kişilere bağlıdır. Aksan (1975) ana dilini “Ana dili, başlangıçta anneden ve yakın aile çevresinden, daha sonra da ilişkili bulunulan çevrelerden öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve bireyin bir toplumla en güçlü bağlarını oluşturan dildir.” (s. 427) şeklinde tanımlamıştır. Çünkü bir aile çocuğunu kendi dilinde içinden geldiği gibi sevmek ister, bu da her ailenin en doğal hakkıdır.

İnsan dünyaya ana dilinin verdiği gözlerle bakar, ona göre bir dünya algısı oluşturur, onun kavramlarıyla hayatına yön verir. İnsan ana diline ne kadar hâkim olursa o kadar geniş bir bakış açısına sahip olur. Ayrıca ana dili çocuğun kişilik gelişimi, ailesi ve içinde bulunduğu toplumla ilişkisi bakımından da oldukça önemlidir. Bir aile, çocuklarına bir yandan kendi dilini öğretirken diğer yandan kültürel değerlerini de aktarır. Çocuklar, ana dili edinimi ve kültür aktarımı yoluyla toplumun değerlerini benimserler. Bu benimseme oldukça önemlidir çünkü çocuklar böylece bir topluma mensup olma duygusunu

17

hissederler. Bu bağlamda ana dili oldukça işlevseldir. Ayrıca bir milletin devamlılığı başta aileler olmak üzere tüm toplumun ana diline ve onun taşıdığı değerlere sahip çıkmasıyla mümkündür.

Bebeklerde seslerle başlayan taklitler onun gelişimine göre kelime söylemine dönüşmekte ve kelimeler de cümleyi oluşturmaktadır. Genel olarak temel dil becerilerinin 5-6 yaşlarına kadar kazanıldığı, dili ustaca kullanabilme becerilerinin ise 5-6 yaşından sonra gelişerek on yaşına kadar sürdüğü kabul edilmektedir (Demir & Yapıcı, 2007, s.179). Bu dönemler çocuklukların ana dili gelişiminin olumlu ve olumsuz olarak en çok etkilendiği dönemdir. Dil bilimcilere göre bir çocukta ana dil edinimi belli bir yaşa kadar gerçekleşmezse o yaştan itibaren tamamlanamaz, bu süreç kritik yaş veya hassas dönem olarak adlandırılmaktadır (Özüdoğru & Dilman, 2014, s. 21). Bu anlamda ana dili üzerinde ailelerin ve eğitimcilerin önemle durması gerekmektedir. Çünkü çocuklar çevrelerinde kullanılan dil özelliklerinden etkilenmektedir. Özellikle küçük yaşlarda edinilen bazı yanlış dil özellikleri ileriki yaşlarda değiştirilmesi zor bir alışkanlık hâline gelmektedir. Çocukların aileye özgü kelimeler kullanmaları, bazı çocukların bakıcıları gibi konuşmaları, yıllar geçmesine rağmen kimi zaman yetişkinlerde görülen yerel ağız özellikleri bu konuya örnek olarak gösterilebilir. Bu doğrultuda düşünüldüğünde okul öncesi dönemde bebeklikten başlayan dinleme ve konuşma etkinlikleri çocukların ana dili becerileri üzerinde çok etkilidir. Çocuklara tekrar yoluyla yaptırılan ses, kelime ve cümle alıştırmaları çocuğun ana dili gelişimini etkiler. Ayrıca bebeklikten itibaren aileleri tarafından kendilerine masallar, hikâyeler okunan çocukların sözcük hazinesi zenginleşir ve cümle kurma yeteneği daha hızlı gelişir (Özüdoğru & Dilman, 2014, s. 22).

Okul çağındaki okuma ve yazma etkinlikleri çocukların ana dili gelişimine katkı sağlar. Ana dilini edinmede temel iki unsur anlama ve anlatmadır. Bunlardan anlama becerisi okuma ve dinleme becerilerini; anlatma becerisi ise konuşma ve yazma becerilerini içerir. Bu beceriler üzerinde önemle durulmalıdır. Çünkü ana dilini iyi bilmek demek sadece o dilde temel düzeyde konuşmak, yazmak, yazılanları ve konuşulanları anlamak değildir. Ana dilini iyi bilmek demek o dili okuma, yazma, konuşma ve dinleme becerilerinde etkin ve doğru bir şekilde kullanabilmek demektir. Dolayısıyla çocuklara ana dilinde yeterli ve kapsamlı bir eğitim vermek gerekmektedir. İyi bir okuma ve yazma eğitiminin ardından çocuklara ana dilinde yazılmış edebî eserleri bolca okutmak ve dinletmek oldukça faydalı olacaktır. Ayrıca ana dilindeki dinleme, konuşma, okuma ve yazma çalışmalarının nitelikli bir dil bilgisi eğitimi ile birlikte verilmesi çocukların ana dilini doğru kullanmalarına katkı

18

sağlamaktadır. Çünkü okuma, yazma, konuşma ve dinleme olarak belirtilen dil becerilerinin dil bilgisi kurallarına uygun olma zorunluluğu vardır ve bu, dil bilgisi öğretimini ana dili eğitiminin önemli bir noktası hâline getirmektedir (Aytaş & Çeçen, 2010, s. 78).

Ana dili ediniminin ve eğitiminin çok önemli olduğu günümüzde yeni nesiller okuduğunu tam olarak anlamayan, düşüncelerini anlaşılır bir şekilde ifade edemeyen, yazmayı sevmeyen, araştırmaktan hoşlanmayan bir yapıdadır. Bu durum düşünüldüğünde ana dili eğitiminin sıradan bir mesele olmadığı, aksine onun çok stratejik bir devlet meselesi ve milletin var olma anahtarı olduğu hatırlanmalıdır (Demir & Yapıcı, 2007, s.178).

Ana dilini iyi bilen çocukların başka dilleri de daha çabuk öğrendiği, bilimsel alanlarda daha başarılı çalışmalara imza attıkları bilinmektedir. Gelişmiş devletler ana dili eğitimi ve öğretimini devlet politikası hâline getirmiştir. Ana diline yeterince önem vermeyen ülkelerde zamanla dilde ve kültürde bozulmalar olmaktadır. Bu durumda özellikle yurt dışında yaşayan Türk çocukları Türkiye’den uzakta ana dilini yeterince veya hiç öğrenememektedir; bulundukları ülkenin dilini öğrenmek zorunda kalan çocuklar, içinde bulundukları şartlardan dolayı Türkçeden de uzak kalmaktadırlar. Dolayısıyla yurt dışındaki Türk çocuklarına onların Türkçeyi ve Türk kültürünü unutmamaları, Türkiye ile bağlarını koparmamaları için iyi bir ana dili eğitimi vermek gerekmektedir.