• Sonuç bulunamadı

EŞYANIN; ÇALINMIŞ, KAYBOLMUŞ VEYA BAŞKA BİR BİÇİMDE MALİKİNİN ELİNDEN İRADESİ DIŞINDA ÇIKMIŞ

Belgede Kiraya verenin hapis hakkı (sayfa 87-90)

HAPİS HAKKI KONUSU EŞYAYA İLİŞKİN ÖZEL DURUMLAR

1.6.1. ALT KİRACIYA AİT EŞYA

1.6.2.2. EŞYANIN; ÇALINMIŞ, KAYBOLMUŞ VEYA BAŞKA BİR BİÇİMDE MALİKİNİN ELİNDEN İRADESİ DIŞINDA ÇIKMIŞ

BİR EŞYA OLMAMASI

Türk Borçlar Kanunu’nun 337’nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca; hırsızlık, zorla ele geçirme ya da kaybolma gibi hallerde, malikinin elinden iradesi dışında çıkmış ve kiralanana getirilmiş olan eşya üzerinde kiraya veren, hapis hakkını kullanamayacaktır340.

334 Madde hükmü şu şekildedir: “Başkasına devredilen bir malın mülkiyetinin saklı tutulması kaydı, ancak resmî şekilde yapılacak sözleşmenin devralanın yerleşim yeri noterliğinde özel siciline kaydedilmesiyle geçerli olur. Hayvan satışlarında mülkiyeti saklı tutma sözleşmesi yapılamaz.” 335 1512 sayılı Noterlik Kanunu (RG. 5.2.1972, S. 14090) m. 108 uyarınca mülkiyeti saklı tutma

sözleşmesi özel sicilinin, üçüncü kişilerin iyiniyetini kaldıran bir kamuya açıklık fonksiyonunu haiz olmadığına yönelik olarak bkz. OĞUZMAN/SELİÇİ/OKTAY-ÖZDEMİR, s. 597.

336 Madde hükmü şu şekildedir: “Yetkili makamlar tarafından izin verilen kuruluşlar ile kooperatiflerin alacaklarının güvence altına alınması için, zilyetlik devredilmeden de, icra dairesinde tutulacak özel sicile yazılmak suretiyle hayvanlar üzerinde rehin kurulabilir. Bu amaçla tutulacak sicil Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir. Gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için, kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde, zilyetlik devredilmeden de, taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabilir. Rehnin kurulmasına ilişkin diğer hususlar Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.”

337 Hayvan Rehni Tüzüğü (RG. 16.9.1965 S. 12102) m. 8: “Hayvan rehni sicili alenidir. Menfaati bulunan herkes sicilde bir kayıt bulunup bulunmadığı ve varsa mahiyeti hakkında sözlü veya yazılı bilgi verilmesini sicili tutan memurdan isteyebilir.” hükmünü içerse dahi, buradaki aleniyetin,

üçüncü kişinin iyiniyetini ortadan kaldıracak nitelikte olmadığı kabul edilmektedir. Hayvan rehni siciline güvenin, tapu sicilinde olduğu gibi korunmamış olduğu, sicil kaydının iyiniyetli üçüncü şahısların iyiniyetle hak iktisaplarını engellemeyeceği, kişilerin sicil kayıtlarını inceleme yükümlülüklerinin bulunmadığı yönündeki değerlendirmeler için bkz. ERTAŞ, Şeref, Tescilli Taşınır Rehinleri, Journal of Yaşar University, S. 8 (Özel), s. 1162.

338 ZEVKLİLER/GÖKYAYLA, s. 298; KAHVECİ/AYDOĞDU, s. 442. 339 GÜMÜŞ, s. 201; BUDAK, s. 38-39; İNCEOĞLU, C. I, s. 321-322.

77

Türk Borçlar Kanunu’nun 337’nci maddesinin birinci fıkrasındaki “Üçüncü

kişilerin, … çalınmış, kaybolmuş veya başka bir biçimde malikinin elinden iradesi dışında çıkmış eşya üzerindeki hakları, kiraya verenin hapis hakkından önce gelir”

hüküm uyarınca, kapsama giren tipteki eşya için kiraya verenin, eşyanın üçüncü kişiye ait olduğunu bilmemesi ve/veya bilmesinin de gerekmemesi durumu, yani bir başka deyiş ile kiraya verenin iyiniyetli oluşu, herhangi bir fark yaratmayacaktır341.

Kiracının üçüncü bir kişiden ödünç aldığı eşya üzerinde hapis hakkı kullanılabileceği342 ve fakat üçüncü kişiden çaldığı ya da üçüncü kişinin

kiralananda unuttuğu343 eşya üzerinde hapis hakkının kullanılamayacağını söylemek mümkündür344.

Eşyası elinden rızası dışında çıkan üçüncü kişinin, Türk Medeni Kanunu’nun 989’uncu maddesinin ilk fıkrasında yer alan; “Taşınırı çalınan, kaybolan ya da

iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyet, o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilir” hükmü uyarınca

tabi olduğu hak düşürücü sürenin, Türk Borçlar Kanunu’nun 337’nci maddesi uyarınca da geçerli olup olmadığı doktrinde tartışmalıdır.

Budak’a345 göre, Türk Borçlar Kanunu’nun 337’nci maddesi, eşyası elinden rızası dışında çıkan malik için, hapis hakkı kullanan kiraya verene yönelik istihkak davası açmak üzere bir süre öngörmediğinden, Türk Medeni Kanunu’nun 989’uncu maddesinin ilk fıkrasında yer alan beş yıllık hak düşürücü sürenin, Türk Borçlar 341 İNCEOĞLU, C. I, s. 323.

342 Bu tip bir ödünç alma ilişkisinin söz konusu olmadığı, eşyanın kiralanana geçici olarak, örneğin

tamir için bırakılmış olduğu durumlarda, söz konusu eşya üzerinde kiraya verenin hapis hakkı kullanamayacağına yönelik olarak bkz. İNCEOĞLU, C. I, s. 322; TANDOĞAN, C. I/2, s. 177 dipnot 180.

343 İNCEOĞLU, C. I, s. 322. 344 GÜMÜŞ, s. 202.

345 BUDAK, s. 40; Aynı görüşte bkz. ZEVKLİLER/GÖKYAYLA, s. 299; TANDOĞAN, C. I/2, s.

78

Kanunu’nun 337’nci maddesi uyarınca da geçerli olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir346.

İnceoğlu’na347 göre ise, Türk Borçlar Kanunu’nun 337’nci maddesinde, bu hususta

genel düzenlemeden ayrılarak, Türk Medeni Kanunu’nun m. 989’uncu maddesinin ilk fıkrasında yer alan sürenin uygulanmasına sebebiyet verecek açık bir istisnaya yer verilmemiş olması ve MK m. 989/f. I’deki sürenin beş yıl olarak tercih edilmesindeki amacın, MK m. 777’deki kazandırıcı zamanaşımı hükümleri ile bağlantıyı sağlamak olduğu348 göz önüne alındığında, beş yıllık sürenin dolması

neticesinde kiraya verenin hapis hakkını kendiliğinden kazanabilmesi349 mümkün olamamalıdır.

Kanaatimizce de, malı elinden iradesi dışında çıkan eski malikin, Türk Borçlar Kanunu’nun 337’nci maddesi ilk fıkrasında yer alan “üçüncü kişinin … eşya

üzerinde hakları, kiraya verenin hapis hakkından önce gelir” hükmüne rağmen,

Türk Medeni Kanunu’nun m. 989’uncu maddesinin ilk fıkrasında yer alan beş yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle, kiraya verene karşı hakkını ileri süremeyeceğini kabul etmek, kiraya verenin bu süreçte malın zilyedi dahi olmamasına rağmen MK m. 777’deki iyiniyetli malik sıfatı ile zilyet olan kişiye 346 Aynı yönde bkz. RUHİ, s. 359; AYDOĞDU/KAHVECİ, s. 442.

347 İNCEOĞLU, C. I, s. 323.

348 MK m. 989’daki hak düşürücü sürenin, önceki zilyedin zilyetliğini kaybettiği andan itibaren

başlayacak iken, MK m. 777’de düzenlenen zamanaşımı ile iktisaptaki sürenin ise, zilyedin iyi niyetle zilyetliğinin başladığı andan itibaren başlayacağına, bu sebeple iki farklı sürenin her zaman üst üste denk gelmeyebileceğine yönelik değerlendirme için bkz. OĞUZMAN/SELİÇİ/ OKTAY- ÖZDEMİR, s. 99, dipnot 220.

349 İyiniyetli zilyede karşı, beş yıllık hak düşürücü sürenin dolması halinde taşınır davası

açılamayacak olmasının (MK m. 989), iyiniyetli zilyedin kazandırıcı zamanaşımı (MK m. 777) ile malın mülkiyetini kazanması anlamına geleceğine ilişkin aynı yönündeki görüş için bkz. TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP s. 183-184; Taşınır davasının bir hak düşürücü süreye tabi olabilirken (MK m. 989), mülkiyete dayanan istihkak davasının (MK m. 683) bir süre ile sınırlandırılmadığı ve bu yönü ile MK m. 989’daki süre geçtikten sonra da malikin, -halihazır

zilyet MK m. 777’ye göre zamanaşımı ile mülkiyeti kazanmadıkça- hakkını ispat ederek mülkiyete

dayalı istihkak davası açabileceği yönündeki karşı görüş için bkz. OĞUZMAN/SELİÇİ/OKTAY- ÖZDEMİR, s. 99.

79

benzer şekilde hak350 elde etmesi sonucunu doğuracaktır. Zira diğer görüşün

kabulüne göre, malı elinden iradesi dışında çıkmış olan malik, MK m. 989 uyarınca beş yıllık sürenin sonunda kiraya verene karşı dava açma hakkını kaybetmiş olacaktır. Oysaki bu sonuca ulaşılabilmesi için MK m. 777 hükmü, birtakım şartlar getirmiş ve malı elinden rızası dışında çıkan kişinin hak kaybını adeta zorlaştırmıştır. Bu itibarla, MK m. 989’daki hak düşürücü süreyi TBK m. 337/I bağlamında kiraya veren için de kabul etmek, adeta kiraya veren için yeni bir kazandırıcı zamanaşımı yaratmak olacaktır.

1.6.2.3. KİRAYA VERENİN HAPİS HAKKINI KAYBETMEMİŞ

Belgede Kiraya verenin hapis hakkı (sayfa 87-90)