• Sonuç bulunamadı

Eğitim kavramı ilk insandan günümüze kadar toplumların en önemli meselesi olmuĢtur. Eğitimin ne olduğu sorusundan çok eğitimin nasıl olması gerektiği sorusu baĢlıca tartıĢma konularından biri olmuĢtur. Zira eğitimin ne olduğu konusunda yapılan tanımlamalar birbirinden çok farklı değildir. Ancak geçmiĢten günümüze kadar eğitimin nasıl olması gerektiği konusunda çeĢitli fikirler ileri sürülmüĢ ve buna bağlı olarak çeĢitli yöntemler oluĢturulmuĢtur. Eğitim programlarının da sürekli değiĢiklik göstermesi bu tartıĢmaların bir sonucu olarak görülebilir.

Eğitim bireyde öğrenme durumunun gerçekleĢmesini sağlamayı amaçlar. Bireye kazandırılmak istenen davranıĢlar eğitim yoluyla gerçekleĢtirilir. Bu bağlamda öğrenme ve eğitim kavramları iç içedir. Ancak öğreneme istemli ya da istemsiz gerçekleĢirken yalnızca istemli öğrenme eğitim yoluyla olur. Ertürk (1982) eğitim kavramına kültürlenme tabiri ile yaklaĢmakta ve kültürlenmeyi kasıtlı kültürlenme ve kasıtsız kültürlenme olarak ikiye ayırmaktadır. Ona göre bireyin içinde yaĢadığı kültürdeki

özellikleri kazanması kültürlenmedir. Dinamik olan çevre, bireyi belli bir biçimde değiĢtirici olacak biçimde ayarlanabilir. Yani Ertürk‟e göre kültürlenme iĢi istemli öğrenme Ģeklinde yapılabilir. Kültürlenmenin istemli öğrenme Ģeklinde meydana getirilen biçimi ise eğitimdir. Yine Ertürk geçmiĢte ilkel toplumlarda eğitimin günlük basit yöntemlerle gerçekleĢtiğini, günümüz dünyasına yaklaĢtıkça toplum düzenin büyüyüp karmaĢıklaĢtıkça eğitimin Ģeklinin ve içeriğinin de değiĢtiğini belirtir. Eğitim günümüzde; disiplin, sosyal hizmet, kazantı, öğrenim, sosyal kurum, kasıtlı kültürlenme

süreci olarak değiĢik tabirlerle ifade edilmektedir. Ancak disiplin tabiri eğitimi

karĢılayan en geniĢ kavramdır.

Eğitim soyut olarak düĢünülebilen bir kavram değildir. Bir toplumda her bireyin, yaĢamını sürdürmek; toplumsal üyelik görevlerini yerine getirmek; toplumda saygın bir yer edinmek için gerekli davranıĢları öğrenmesi gerekmektedir. Bireyin bu davranıĢları kendi kendine ya da aile içinde öğrenmesi çağdaĢ uluslarda neredeyse imkansızdır. Birey bu davranıĢları öğrenmek için toplumlarda bunları bilen baĢka üyelere baĢvurur. Bu Ģekilde toplumda bireyler arasında eğitsel iliĢkiler bütünü oluĢur. Bu sayede de eğitim kurumsallaĢmaya baĢlar. Toplum geliĢtikçe, toplum üyelerinin bilgi, beceri ve tutumları da geliĢir. GeliĢmiĢ toplumlarda üyelerin toplumdan, toplumun da üyelerden beklentileri, istekleri çoğalır. Bu karĢılıklı beklenti ve isteklerin davranıĢa dönüĢtürülüp gerçekleĢtirilmesi için bireyler amaçlarına uygun olarak eğitilmek isterler. Bu sayede toplumun ve bireylerin amaçlarını gerçekleĢtirebilecek bir eğitim örgütlenmeye baĢlar. Neticede de toplumda örgütlü bir eğitim yapısı ortaya çıkar (BaĢaran, 1996).

Eğitim kavramı araĢtırmacılar tarafından farklı cümlelerle tanımlanmıĢtır. Erden (1998)‟ e göre eğitim bireyin doğumundan ölümüne kadar devam eden bir süreçtir. Bu süreçte bireyler eğitim yoluyla bilgi, beceri ve tutum kazanırlar. VarıĢ (1997) ise eğitimi bireyin içinde yaĢadığı toplumun davranıĢlarını edinimi süreçlerinin toplamı olarak tanımlar. Genel olarak bakıldığında eğitim bireyin doğumundan itibaren baĢlayan ve ölümüne kadar devam eden dönemde kasıtlı ya da kasıtsız olarak istendik davranıĢları kazandırma süreci olarak tanımlanabilir.

Eğitimin toplumda bilgi, davranıĢ, tutum ve beceri geliĢtirme iĢlevleri gibi birçok iĢlevi vardır. Bu iĢlevler kimi araĢtırmacılar tarafından üç baĢlık altında, kimi araĢtırmacılar tarafından da dört baĢlık altında incelenmektedir. Adem (1997) eğitimin iĢlevlerini kültürel toplumsal ve ekonomik olarak üç baĢlık altında incelerken; Toprakçı

(2002) toplumsal, siyasal, ekonomik ve bireyi geliĢtirme olarak dört baĢlık altında incelemektedir.

Kültür, bir milletin dilini, yaĢayıĢını, inancını, sanatını içinde barındıran kısacası toplumun maddi ve manevi tüm değerlerini ifade eden önemli bir kavramdır. Eğitimin kültürel iĢlevi de toplumun kültürünü koruyarak nesilden nesile aktarmaktır. Eğitimin toplumsal iĢlevi ise bireyin ihtiyaçlarına cevap vermek ve toplumsal eĢitsizliği ortadan kaldırmak olarak belirtilir. Bir ülkenin en nihai hedefi ekonomik anlamda dünya milletleri arasında söz sahibi olma, ekonomik refah seviyesini yakalayabilmektir. Eğitimin ekonomik iĢlevi burada devreye girer. Bu bağlamda eğitimin ekonomik iĢlevi toplumsal kalkınmayı gerçekleĢtirecek nitelikli insan gücünü yetiĢtirmektir. En nihayetinde eğitimin tüm iĢlevleri bireyi geliĢtirmek ve bu vesile ile diğer geliĢmeleri sağlamaktır.

Öğretim, eğitimin bir alt boyutunu oluĢturmaktadır. Eğitime göre daha dar bir kapsama sahip olan öğretim kasıtlı olarak gerçekleĢen davranıĢ değiĢtirme sürecidir.

2.1.2. Öğretim

Öğretim planlanarak belli amaçlar doğrultusunda yapılan bir süreçtir. Öğretim eğitime göre daha kurumsaldır. Çünkü eğitim hem planlı kurumlarda istemli olarak hem de toplum içinde istemsiz olarak kendiliğinden geliĢen bir surumdur. Ancak öğretim belli bir eğitim kurumunda önceden belirlenmiĢ amaçlar doğrultusunda ve sistemli olarak yürütülen bir süreçtir. Bu nedenle öğretim, eğitimin içinde yer alarak eğitimin bir alt boyutunu oluĢturur.

Demirel (2010) öğretimi ders programını kullanıma hazır hale getirmek olarak tanımlar ve öğretimin okul içinde ya da dıĢında belli amaçlar doğrultusunda gerçekleĢtirilen planlı bir süreç olduğunu belirtir. Erden (1998)‟e göre öğretim okullarda yapılan planlı, kontrollü ve örgütlü öğrenme faaliyetlerinin tümüdür. Akyüz (2005) de öğretimi genellikle okullarda yapılan planlı ve teĢkilatlı olan, öğrenciye belli amaçlar doğrultusunda bilgi aktarmayı sağlayan bir süreç olarak tanımlar.

Yukarıdaki tanımlar incelendiğinde ortak olan özellikle Ģu Ģekildedir: - Öğretim bir süreçtir,

- Öğretim örgütlüdür ve genellikle eğitim kurumlarında yapılır, - Öğretim belli amaçlar doğrultusunda ilerler.

Yukarıdaki özellikler göz önüne alındığında öğretimin gerçekleĢebilmesi için bir öğretim kurumu, öğretimi planlayan; içeriği, yöntem ve teknikleri belirleyen bir program, öğretimi sürdürecek uzman bireyler, araç-gereç ve teknolojik donanım gibi belli unsurların bulunması gerekir. Bu unsurlardan biri ya da birkaçının eksikliği hiç kuĢkusuz öğretimi olumsuz yönde etkileyecektir. Ancak bu unsurlardan en önemlisi öğretime yön veren eğitim programlarıdır.

Öğretim, Demirel‟in de tanımladığı gibi bir program çerçevesinde ilerler. Diğer bir deyiĢle öğretim daha önceden hazırlanmıĢ olan bir eğitim programı çerçevesinde sürdürülür. Dolayısıyla öğretimin sağlıklı olabilmesi ve öğretimden olumlu sonuçlar alınabilmesi için eğitim programının sağlıklı ve eksiksiz olarak hazırlanmıĢ olması gerekir.

2.1.3. Eğitim programı

Eğitimi düzenleyen ve yönlendiren sistem olarak tanımlanan (Büyük Türkçe Sözlük, 2009) eğitim programının köklü bir geçmiĢe sahip olduğu düĢünülmekte ve program kavramının M.Ö. birinci yüzyıla kadar uzandığı sanılmaktadır (Oliva, 1988). Julius Ceaser ve askerlerin, Roma‟da yarıĢ arabalarının, üzerinde yarıĢtığı oval biçimdeki koĢu pisti Latince curriculum (izlenen yol) olarak tanımlanmıĢ ve bu kavram bugün ders programı olarak yeni bir anlam kazanmıĢtır (Demirel, 2010).

Eğitim programı ile ilgili tanımlara bakıldığında bir kavram kargaĢasının yaĢandığı görülmektedir. Kimi kaynaklarda eğitim programı ile öğretim programının birbirinin yerine kullanıldığı da görülmektedir. Ancak genel bir ifade ile belirtmek gerekirse eğitim programı kapsamı, öğretim programı ise yöntemi ifade eder. Dolayısıyla eğitim programı daha çok içerikle ilgilenir. Diğer bir ifadeyle eğitim programı öğrenme yaĢantılarını, amaçları ve bu öğrenme yaĢantıları ile hangi hedeflere ulaĢılmak istendiğini belirler. VarıĢ (1994)‟a göre eğitim programı herhangi bir eğitim kurumundaki tüm eğitim faaliyetlerini, ders dıĢı eğitim etkinliklerini kapsar. Öğretim programı ise eğitim programının içinde yer alır ve öğrenme-öğretme süreçleri ile ilgili etkinlikleri içine alır. Demirel de (2010) eğitim programını belirlenen hedefler doğrultusunda planlanan tüm eğitim etkinlikleri olarak tanımlarken, öğretim programını

ise bir eğitim basamağındaki çeĢitli sınıf ve derslerde ele alınacak konularla ilgili öğretim etkinliklerini kapsayan bir bütün olarak tanımlar.

Eğitim programı kavramı birçok eğitim bilimci tarafından farklı Ģekillerde tanımlanmıĢtır. Eğitim programı ile ilgili farklılık gösteren bazı tanımlar Ģu Ģekildedir:

Program geliĢtirme çalıĢmalarında Türkiye‟de ilk araĢtırmacılardan olan VarıĢ (1994) ve Tural (1990)‟a göre eğitim programı; bir milletin temel unsurlarını göz önüne alarak toplumdaki sosyal bağları düzenleyen, bunları gelecek nesillere aktaran, hedef kitlelere kazandırılması gereken davranıĢları içine alan hedefler dizisi, bir eğitim kurumunun, çocuklar, gençler ve yetiĢkinler için sağladığı, milli eğitim ve kurumun amaçlarının gerçekleĢtirilmesine dönük tüm faaliyetleri kapsayan sistematik bir bütündür.

Tanner ve Shubert gibi kimi eğitim kuramcıları, eğitim programını bir sistem olarak düĢünürler ve onlara göre eğitim programı, sistemi uygulamak için insanlar ve süreçler ya da iĢlemlerin ve personelin örgütlenmesi ile uğraĢan bir sistemdir. Kimi eğitim kuramcıları ise eğitim programını konu alanı ya da içerik olarak düĢünürler (Demirel, 2010).

Oliver (1977), eğitim programı ile öğretim programını eĢ anlamlı olarak tanımlayarak çalıĢma programı, yaĢantı programı, hizmet programı, örtük program (ders dıĢı etkinlikleri kapsayan) olarak eğitim programının dört öğeden oluĢtuğunu belirtirken Gagne (1967), eğitim programının öğelerinden içeriği konu alanı; davranıĢı ise hedeflerin ifadesi olarak tanımlamıĢtır. Bu iki öğenin birlikte ele alınması gerektiğini belirtmiĢtir. Buna karĢın Posner (1995) ise, eğitim programını öğretme-değerlendirme- karar verme arasındaki iliĢkiyi sağlayan ve bunların gerçekleĢmesini sağlayan öğrenme ürünleri dizisi olarak tanımlamıĢ; resmi eğitim programı, iĢe vuruk eğitim programı, örtük eğitim programı, öğretiĢiz eğitim programı ve destekleyici eğitim programı olarak beĢ farklı iĢlevinden söz etmiĢtir.

Bir baĢka tanımda ise Taba ve Tyler (1962) eğitim programını belirlenen hedeflere ulaĢmak ve istenen davranıĢları kazandırmak için yazılı olarak hazırlanan stratejiler bütünü ya da eylem planı olarak açıklar.

Tanner ve Tanner (1980)‟e göre okul ya da üniversitelerin sorumluluğu altında sistematik olarak geliĢtirilen bilgi ve yaĢantıların yeniden yapılandırılmasıdır.

Genel olarak eğitim programı, eğitim yaĢantılarının tüm ayrıntıları ile planlanması süreci ve bu sürecin çıktısı olarak tanımlanabilir. Keza tanımların ortak noktası da eğitim programı kavramının bir planlama süreci olarak belirtilmesidir. Bu planlama sürecinde okul içi ve okul dıĢı tüm öğrenme yaĢantıları yer alır. Amaç- hedefler belirlenir ve bu hedeflere ulaĢmak için etkinlikler düzenlenir. Ancak hedeflere ulaĢmak için eğitim programının nitelikli olması gerekir.

Eğitim programlarının niteliklerine bakıldığında programın iĢlevsel, ekonomik, esnek, amaçlara yönelik, bilimsel, ihtiyaçlara ve toplumun hedeflerine cevap verebilen, uygulayanlara yol gösterici olması beklenir (ĠĢman, 2003). En önemlisi programın amaçlarına yönelik hedefler oluĢturulması gerekir. BaĢka bir ifadeyle amaçlarla hedeflerin tutarlı olması gerekmektedir. Aksi durumda diğer ölçütleri taĢısa da program geçerliğini yitirir.

Eğitim programı ile iç içe olan bir diğer kavram öğretim programıdır. Öğretim programı eğitim programının içerisinde yer alır ve programın daha çok yöntem kısmını oluĢturur.

2.1.4. Öğretim Programı

Öğretim programı kavramı eğitim programının bir alt basamağıdır ve eğitim programının içinde yer alır; eğitim programına göre daha sınırlı bir kapsama sahiptir.

TDK (2005) öğretim programını, “bir okulu bitirmek veya bir alanda uzmanlaşmak için okunması gereken ders ve konuları kapsayan plan, müfredat, ders programı, müfredat programı” olarak tanımlamaktadır. Bunun yanında pek çok eğitim bilimci buna benzer ya da bundan farklı tanımlamalar yapmıĢlardır.

VarıĢ (1994)‟a göre eğitim programı, kurum içi ve kurum dıĢı faaliyetleri de içine alan tüm eğitim faaliyetleriyken; öğretim programı eğitim programının içinde yer alan öğretme-öğrenme faaliyetleridir. VarıĢ öğretim programının eğitim programından bu yönden ayrıldığını ve eğitim programının içinde yer aldığını, baĢka bir ifadeyle de eğitim programının genel, öğretim programının ise daha özel olduğunu vurgulamaktadır.

Demirel (2010) ise öğretim programını, okulda ya da okul dıĢında bireye kazandırılması planlanan bir dersin öğretimi ile ilgili bütün etkinlikleri kapsayan yaĢantılar düzeneği olarak tanımlamaktadır. Buna göre öğretim programı bir eğitim

basamağında çeĢitli sınıf ve derslerde ele alınacak konularla ilgili tüm öğretim etkinliklerini kapsamaktadır.

Tanımlamalardan anlaĢıldığı gibi öğretim programı eğitim programının içinde yer alır ve eğitim programının yöntem kısmını oluĢturur. Diğer bir ifadeyle öğretim programı varılmak istenen hedeflere ne Ģekilde, nasıl bir yol izlenerek ulaĢılacağının cevabını verir.

Programlara bakıldığında genelden özele doğru ilerleyen bir hiyerarĢi görülmektedir. Bu hiyerarĢinin en üst basamağında eğitim programı, bir alt basamağında öğretim programı, öğretim programının altında ise ders programı yer alır. Bu sıralama hem genelden özele hem de dıĢtan içe doğrudur. Her bir program bir üsttekinin içinde yer almaktadır.

2.1.5. Ders Programı

Ders programı yukarıda da belirtildiği gibi öğretim programının bir alt basamağını oluĢturur. Öğretim programına göre daha özeldir. VarıĢ (1997) ders programı kavramında konunun özel amaçlarını gerçekleĢtirmek üzere planlanmıĢ ünitelerin, konunun öğretimine uygun ilke ve yöntemlerin, ders kitapları ve diğer materyallerin geliĢtirilmesinin esas olduğunu belirtir. Buna göre ders programı eğitim- öğretim programlarındaki esasları öğrenci davranıĢlarına dönüĢtüren programdır.

Bir baĢka ifadeyle ders programı, her bir ders için hazırlanan ve o ders içerisindeki bütün etkinlikleri kapsayan programlara verilen addır.

Demirel‟e göre ise (2010) ders programı, bir ders süresi içinde planlanan hedeflerin bireye nasıl kazandırılacağını gösteren tüm etkinliklerin yer aldığı bir plandır. Tanımlardan da anlaĢılacağı üzere ders programı hedeflerin öğrenci davranıĢlarına dönüĢtürülmesi noktasında önem arz etmektedir. O nedenle ders programı uygulanabilir, düzeye uygun bir biçimde düzenlenmiĢ, esnek ve anlaĢılabilir olmalıdır. Diğer yandan ders programı çağın Ģartlarına göre güncellenebilir nitelikte olmalıdır. Özellikle teknolojik geliĢmelerin büyük bir hızla ilerlediği günümüzde ders programlarının güncellenebilir niteliği çok önemlidir.

Programlar hiç Ģüphesiz eğitimin en önemli ayağını oluĢturmaktadır. Zira eğitim süreci programa göre Ģekillenmektedir. O nedenle bundan sonraki kısımda eğitimde program geliĢtirme süreci ve bu süreçte Türkçe öğretiminin amaçlarına değinilecektir.

Benzer Belgeler