• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: İLETİŞİM, ÖĞRENME VE EĞİTİM

2.2. İletişim ve Eğitim

2.2.3. Eğitim Kavramı

Wilson, eğitimi bir etkinlik veya faaliyette etkin performans elde etmek için öğrenme deneyimi aracılığıyla bilgi, beceri, tutum veya davranışları değiştirmek için gerçekleştirilen planlı bir süreç olarak tanımlar. Eğitimin amacı, bireyin mevcut ve gelecekteki ihtiyaçlarını karşılamaktır (Wilson, 1999, s. 4). DeSario ve diğerlerine göre, eğitim devam eden gelişim sürecinin bir parçasıdır (DeSario, Faerman, & Slack, 1994, s. 6). Pepper eğitimi, kapasitenin edinilmesi ya da yeteneğin sürdürülmesi ile ilgili organize süreç olarak tanımlar (Pepper, 1984, s. 9). Ittner ve Douds eğitimi, bireylerin eğitim sonrası kullanacakları bilgilerin geliştirilmesi ve sunulması olarak tanımlarlar

50

(Ittner & Douds, 1997, s. 2). Bu tanım, eğitimi bireylerin bilgilendirildiği, fakat bu bilgiyi gerçek hayatta kullanması beklenmeyen diğer durumlardan ayırır. Ertürk, eğitimi bireyin davranışında yaşantı yolu ile ve bilinçli olarak değişim oluşturma süreci olarak tanımlamıştır (Ertürk, 1982, s. 12).

Fidan, literatürdeki bazı eğitim tanımlarını şöyle vermiştir (Fidan, 1986, s. 10): - Eğitim, bireyin, yaşadığı toplum içinde değerli olan, yetenek tutum ve diğer

davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür.

- Eğitim, bireylerin toplumun standartlarını, inançlarını ve yaşama yollarını kazanmasında etkili olan tüm sosyal süreçlerdir.

- Eğitim, önceden saptanmış esaslara göre bireylerin davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya yarayan planlı etkiler dizisidir.

Noe ve Schmitt, eğitimi örgüt kuramı açısından tanımlamış ve eğitimin; çalışanların bilgi, beceri ve tutumlarında kalıcı bir değişim yaratmak amacıyla örgüt tarafından planlanan ve uygulanan öğrenme faaliyetleri olduğunu iddia etmişlerdir (Noe & Schmitt, 1986, s. 497). Deryakulu’na göre, eğitimin en genel amacı bireyi bilgilerle donatmaktan öte, bireyin önceden belirlenmiş amaçlar doğrultusunda davranır hale gelmesine yardım etmektir. Eğitim, bireyde kendi yaşantıları yoluyla istenen yönde davranış değişimi sağlama sürecidir. (Deryakulu, 1992, s. 791).

UNESCO ISCED (International Standard Classification of Education) 2011’e göre, eğitim (programı), önceden belirlenmiş öğrenme hedeflerine ulaşmak veya belli bir süre boyunca belirli bir eğitim görevleri gerçekleştirmek için tasarlanmış ve organize edilmiş eğitim faaliyetlerinin veya iletişim dizisinin tutarlı bir seti veya dizisi olarak tanımlanır. Burada hedefler, kişisel, sivil, sosyal ve / veya istihdam ile ilgili bağlamda bilgi, beceri ve yetkinliklerin geliştirilmesini kapsar. Öğrenme hedefleri tipik olarak daha ileri çalışmalara ve / veya bir meslek, ticaret veya meslek sınıfına veya işyerine hazırlanma amacına bağlıdır, ancak kişisel gelişim veya boş zamanla ilgili olabilir. Bir eğitim programının ortak özelliği, öğrenme hedeflerinin veya eğitim görevlerinin yerine getirilmesinin ardından başarılı bir şekilde tamamlanmasının belgelendirilmesidir. Bu tanımlamada anahtar kavramlar şu şekilde verilmektedir (UNESCO Institute for Statistics, 2011, s. 7):

- eğitim faaliyetleri: öğrenmeyi sağlamak için yapılan bazı iletişim biçimlerini içeren kasıtlı faaliyetler,

- iletişim: iki ya da daha fazla kişi ya da cansız bir ortam ve kişiler arasında bilgi aktarımı (mesajlar, fikirler, bilgi, stratejiler, vb.) içeren bir ilişki. iletişim, sözlü

51

veya sözlü olmayan, doğrudan / yüz yüze veya dolaylı / uzak olabilir ve çok çeşitli kanallar ve medya içerebilir,

- öğrenme: deneyim, uygulama, eğitim veya öğretim yoluyla bilgi, bilgi, anlayış, tutumlar, değerler, beceriler, yetkinlikler veya davranışların bireysel olarak edinilmesi veya değiştirilmesi.

Başaran, eğitimin niteliğine ilişkin olarak dört temel ilke önermiştir (Başaran, 1991, s. 17):

- Eğitim, eğitilende istenilen davranışı kazandırmadır. - Birey, bir davranışı ancak yaşayarak edinebilir.

- Eğitilende oluşturulacak davranış, önceden saptanan hedeflere uygun gerçekleşmelidir.

- Bu nedenle, bireyde davranışın oluşturulabilmesi, planlanmış bir eğitim sürecinden geçmesine bağlıdır.

Merrill, eğitimde yerine getirilmesi gereken “ilk ilkeler” kavramını ortaya atmıştır. Bu “ilk beş ilke” aşağıda sunulmuştur (Merrill, 2002, s. 44):

- Eğitilenler gerçek dünya sorunlarını çözdüklerinde öğrenme gerçekleşir. - Mevcut bilgiler yeni bilgiler için bir temel olarak etkinleştirildiğinde öğrenme

gerçekleşir.

- Yeni bilginin uygulaması eğitilene gösterildiğinde öğrenme gerçekleşir. - Yeni bilgi eğitilen tarafından uygulandığında öğrenme gerçekleşir. - Yeni bilgi eğitilenin yaşamıyla bütünleştirildiğinde öğrenme gerçekleşir. Eğitimin bu ilk beş ilkesinin oluşturduğu kavramsal çerçeve Şekil 2-14’te verilmektedir ve McCarthy’nin 4MAT Çevrimi’nin (yukarıda sunulmuştur) benzeri olarak ele alınabilir:

Şekil 2-14: Etkili Eğitim Aşamaları

Kaynak: Merrill, M. (2002). First Principles of Instruction. Educational Technology Research and Development, s.45.

Bütünleştirme Etkinleştirme

Uygulama Gösterme

52

Sorun: Eğitilenler yapabilecekleri görev veya çözebilecekleri sorun gösterildiğinde, öğrenme gerçekleşir. Bu nedenle, eğitilenler sadece çalışma veya faaliyet düzeyinde bırakılmamalı, sorun veya görev düzeyine de yükseltilmelidir. Ayrıca, eğitilenler açıkça birbirleriyle karşılaştırılabilen ve gittikçe yükselen bir sorun dizisini de çözmelidir ki, öğrenme gerçekleşebilsin. Burada sorun olarak tanımlanan şey, gerçek dünyada rastlanacak ve yerine getirilecek bir görev ya da aşılacak bir olay veya durumdur.

Etkinleştirme: Eğitilenler, yeni bilginin temelleri olarak kullanılabilecek geçmiş deneyimlerden kaynaklı bilgileri çağırmak, ilişkilendirmek, tanımlamak veya uygulamak üzere yönlendirildiklerinde eğitim gerçekleşir. Eğitilenler, yeni bilgileri organize etmek için kullanılabilecek bir yapıyı çağırabiliyor ya da yaratabiliyor ise öğrenme gerçekleşir.

Gösterme: Gösterme, öğrenme hedefiyle tutarlı olduğunda öğrenme gerçekleşir: - kavramsal örnekler,

- prosedürel uygulamalar, - süreçlerin görselleştirilmesi ve - davranışsal modeller.

Medya, tutarlı ve yerinde kullanıldığında ve öğrenenlerin odaklaşmasını bozmadığında öğrenme gerçekleşir.

Uygulama: Uygulama açık veya gizli hedeflerle tutarlı olduğunda öğrenme gerçekleşir:

- bilgiyi geri çağırma veya tanıma,

- her bir parçayı yerleştirme ve adlandırma veya tanımlama, - yeni örnekleri saptama,

- prosedürel uygulama ve

- verilen bir sürecin sonucunu tahmin etme.

Eğitilenler, uygun geribildirim ve koçluk ile sorun çözme konusunda yönlendirildiklerinde öğrenme gerçekleşir.

Bütünleştirme: Eğitilenlere yeni bilgi ve becerilerini çevrelerine göstermek için bir fırsat verildiğinde öğrenme gerçekleşir. Bu yeni bilgi veya beceriler üzerinde düşünebilir, tartışabilir ve savunabilirlerse öğrenme gerçekleşir. Eğitilenler, yeni bilgi veya becerilerini kullanmaları için yeni ve kişisel yollar yaratabilir veya keşfedebilirlerse eğitim gerçekleşir. Rosenshine, daha modern ve faydacı bir ilkeler listesi önermiştir (Rosenshine, 2012, s. 19):

53

- derse, kısa bir gözden geçirme ile başlamak;

o günlük gözden geçirme, öğretimin önemli bir bileşenidir; bu faaliyet, öğrendiğimiz materyallerin bağlantılarını güçlendirmemize ve önceki öğrenmenin gözden geçirilmesi, sorunları çözmeye veya yeni materyali anlamaya ihtiyaç duyulduğunda kelimelerin, kavramların ve prosedürlerin çaba harcamadan kolayca ve otomatik olarak geri çağırılmasına yardımcı olabilir.

- eğitilenlerin bir defada alacağı materyal miktarını belirlemek ve yeni bilgiyi küçük adımlarla ve uygulamalarla sunmak;

o bilişsel süreç göstermektedir ki, çalışan belleğimiz yani bilgiyi işleme alanımız küçüktür; yüklenen aşırı bilgi çalışma belleğinden taşar; etkili eğitimde herhangi bir zamanda küçük ya da yeterli miktarda yeni bilgi aktarılır ve eğitilenler, verilen bilgileri hazmettikten sonra, bir sonraki adıma geçilir.

- açık ve ayrıntılı bilgiler vermek,

- çok sayıda soru sormak ve anlayışları kontrol etmek;

o eğitilenlerin yeni bilgiyi uygulaması gerekir; araştırmalarda görülmüştür ki, kalıcı öğrenme, eğitimde uygulama yapmak ve sorular sormakla gerçekleşmektedir, bu nedenle sorular, eğitmenin aktardığı bilginin hangi miktarda öğrenildiğini ve ek aktarıma ihtiyaç olup olmadığını belirlemesini sağlar.

- yüksek düzeyde aktif katılım ve uygulama sağlamak, - uygulamaya başlarken eğitilenleri yönlendirmek;

o eğitilenlere yeni bilgiler aktarmak yeterli değildir, çünkü yeterli prova yapılmadıkça bilgi unutulacaktır ki, bu alandaki araştırmaların önemli bulgularından biri, eğitilenlerin bu bilgiyi uzun süreli belleğine depolamak için yeni bilgiyi çağırmak ve yeniden dile getirmek ve özetlemek için ek zaman harcaması gerektiğidir, dolayısıyla yeterli bir prova olduğunda, eğitilenler bu bilgiyi çağırabilir ve problem çözmede kullanabilirler; hülasa, prova, bilgiyi nerede depoladığımızı hatırlamamızı sağlar.

- yüksek sesle düşünmek ve eğitim akışını modellemek, - işe yaramış gerçek problem modelleri sağlamak;

o eğitilenlerin problemleri çözmeye yardımcı olmak için bilişsel desteğe ihtiyaçları vardır; modelleme bir problemin nasıl çözüleceğini gösterdiği gibi, yüksek sesle düşünen eğitmen de bilişsel destek örnekleridir.

54

- eğitilenlerden öğrendiklerini açıklamalarını istemek, - eğitilenlerin tümünün yanıtlarını kontrol etmek, - sistematik geri bildirim ve düzeltmeler sağlamak, - açıklamalar yapmak için daha fazla zaman kullanmak, - birçok örnek vermek,

- gerektiğinde yeniden öğretmek,

- eğitilenlerin kendi başlarına uygulama yapmasına hazırlamak;

o eğitilenlerin modelleme ve görgü yoluyla problemleri çözmesine yardımcı olma, bilişsel çıraklık olarak tanımlanabilir, bu nedenle eğitilenler, çıraklık döneminde yetkinliklerini pekiştirmelerini sağlayan stratejileri öğrenirler. - kendi başlarına uygulamaya başladığında eğitilenleri izlemek.

Rosenshine’ın bu ilkeleri, aynı zamanda eğitim sürecinin bazı adımlarını da içinde barındırmaktadır ki, süreç konusu ilerleyen sayfalarda detaylı olarak ele alınacaktır.

Benzer Belgeler