• Sonuç bulunamadı

2.1. Kavramsal Çerçeve

2.1.3. Girişimciliği Etkileyen Faktörler

2.1.3.2. Eğitim

Girişimciliği etkileyen faktörlerden ikincisi eğitimdir. Kişinin aldığı eğitim onun girişimciliğini geliştirecek nitelikte olmalıdır.

Kişiler aldıkları eğitimlerle iyi bir girişimci olma konusunda bilgi ve becerilerini arttıracak ve o ana kadar fark etmemiş oldukları konulara duyarlılık kazanacaklardır (Çetinkaya Bozkurt, 2011, s. 21).

Hisrich, Peters ve Shepherd (2008) eğitimin girişimciliğin başlangıcında önemli olduğunu vurgulayarak, eğitim seviyesi yüksek bireylerin karşılaştıkları problemle baş etme becerisinin artacağını belirtmişlerdir. (Hisrich, Peters ve Shepherd, 2008, s.58).

Diğer taraftan Eyüboğlu (2007) girişimcilik eğitiminin, örgün eğitimin tüm kademelerine yayılması gerektiğini ifade etmiştir ve eğitimin hedef kitlesinin birkaç grupta toplanabileceğini ifade etmiştir. “O halde, hedef kitleyi halihazırda girişimci olanlar, potansiyel girişimciler ve girişimcilik potansiyeli geliştirilmeye uygun kişilerin yetiştirilebileceği bir eğitim sistemi oluşturmak şeklinde sınıflandırmak mümkündür. Hatta eğitim-öğretim sistemini bu yönde yeniden tasarımlamak bile söz konusu olabilecektir (Eyüboğlu, 2007, s. 8).

Kent (1990) de girişimcilik eğitiminin çerçevesinin genişletilerek tüm eğitim programlarına eklemlenmesi gerektiğini belirtmiştir. “Girişimcilik potansiyeline sahip genç öğrencileri doğru tanımlamak zor olduğu için girişimcilik eğitimi bütün eğitim programlarına geniş çerçevede yayılmalıdır ki böylece gelecekte girişimci olabilsinler”(Kent, 1990, s. 3).

Rushing (1990) girişimcilik eğitiminin örgün eğitimden sonra da devam etmesi gerektiğini savunmuştur “girişimcilik eğitimi tek seferde öğrenilecek bir durum olmadığı için bütün örgün eğitime dahil edilmeli ve ilk kademelerden yetişkinlerde danışmanlığa kadar örgün eğitim boyunca devam etmelidir” (Rushing, 1990; Akt. Kent, 1990, s. 3).

Karadeniz (2012), diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’de okurken ve okul sonrası girişimcilik eğitimi alanların % 6 ile en düşük orana sahip ülke olmasının nedenin girişimcilik eğitiminin yetersizliğinin göstergesi olarak kabul etmiştir. Bu durumun eskiden girişimciliğin doğuştan gelen bir yetenek olarak görülmesinin sonucu olduğunu belirtmiştir. “Bugünlerde, girişimciliğin örgün eğitimle öğrenilebileceği düşünülmektedir. Girişimciliği, okul sistemine dahil etmek çok önemlidir ve geniş çapta araştırılmalıdır. Daha fazla öğrenci girişimciliğin elementlerini öğrenmelidir. İlkokuldan başlanmak suretiyle uygun girişimcilik eğitimi okullarda verilmelidir. Girişimcilik eğitiminde nitelik ve nicelik açısından gelişime ihtiyaç duyulmaktadır” (Karadeniz, 2012, s.53).

Avrupa ülkelerine bakıldığında, Avrupa Komisyonunun girişimcilik eğitimi ile ilgili raporunda girişimciliğin birçok ülkenin ilkokul ve ortaokul seviyelerinde öğretildiği görülmüştür. “Girişimcilik eğitiminin diğer disiplinlerin içerisinde öğretilmesine yönelik disiplinler arası yaklaşım yaygındır. Girişimciliğin öğretildiği dersler ekonomi, iktisadi bilimler, kariyer eğitimidir ve bu dersler bazı ülkelerde zorunlu, bazılarında seçmelidir. Birçok ülkede zorunlu olarak okutulan Sosyal Bilgiler halen girişimcilik eğitiminin yer aldığı derstir”(Avrupa Komisyonu, 2012, s. 13-14).

Avrupa Birliği Komisyonu, girişimcilikle ilgili eğitim faaliyetlerinin eksik olduğu konusunda fikir birliğine vardıktan sonra tüm işletmeler girişimcilik ile ilgili bilgilendirmelerin istisnasız bütün eğitim kademelerine yayılması gerektiğini kabul etmiştir. Bu nedenle 2002 yılından itibaren girişimciliğin öğretilmesi ve teşvik edilmesi amacıyla girişimcilikle ilgili eğitim faaliyetleri başlatılmıştır (Taş, 2010, s. 175).

Girişimcilik eğitiminin örgün eğitimin tüm kademelerine yayılması ve örgün eğitimden sonra devam ettirilmesi gerektiği hem Türkiye’de hem dünyada kabul edilen bir durumdur. Nitekim daha önceleri üniversite öğrencileri için sunulan girişimcilik eğitiminin diğer öğretim kademelerine de yayılması gündeme geldikten sonra birçok Avrupa ülkesi, girişimcilik eğitimini ilkokul ve ortaokul düzeyindeki öğrencilere de sunmaya başlamıştır. Ülkelerin çoğunda kademelerdeki girişimcilik eğitimi diğer derslerle ilişkilendirilerek verilmektedir ve ilişkilendirilen derslerden birisi de Türkiye’de olduğu gibi Sosyal Bilgilerdir (Avrupa Komisyonu, Eğitim, Görsel-İşitsel ve Kültür Yürütme Ajansı, 2012).

2.1.3.2.1. Sosyal Bilgiler Dersi ve Girişimcilik İlişkisi

Sosyal Bilgiler dersi ve girişimcilik ilişkisini açıklamak için öncelikle Sosyal Bilgilerin tanımı verilmiştir.

Çağlar’a (1992) göre “Sosyal Bilgiler, çeşitli sosyal bilim disiplinlerinden ilköğretim amaçlarına ve çocukların seviye ve ilgilerine uygun olan konuların seçilerek iç tutarlılığı olan bir yapı halinde bir araya getirilmesiyle oluşan dersin ortak adı olarak tanımlanabilir” (Çağlar, 1992, s.16).

Diğer taraftan Sönmez’e (1994) göre Sosyal Bilgiler "toplumsal gerçekle kanıtlamaya dayalı bağ kurma süreci ve bunun sonucunda elde edilen dirik bilgiler olarak tanımlanabilir. Toplumsal gerçek denildiğinde, toplumsal yaşamı düzenleyen her türlü etkinlik akla gelebilir. İnsanın ortamında kullandığı ve zorunlu olan, onun daha kolay, rahat, mutlu yaşamasını, kendi gizil güçleri doğrultusunda geliştirip gerçekleştirmesini sağlayan tüm toplumsal kurallar ve ilişkiler bu kavramın içine girebilir” (Sönmez, 1994, s.8).

Sosyal Bilgilerin aktarıldığı sosyal bilgiler dersi öğrencilere toplumda yaşamak için ihtiyaç duydukları bilgi ve beceriyi aktarır. “Sosyal bilgiler dersi, öğrencileri en iyi şeklide topluma hazırlamayı hedefler ve bu hedefleri gerçekleştirmek için bilgi ve beceriyi öğrencilere donatmakla sorumludur” (Doğan, 2014, s.86). Sosyal bilgiler dersinin öğretilmesi için hazırlanmış Sosyal bilgiler programı “antropoloji, arkeoloji, ekonomi, coğrafya, tarih, hukuk, felsefe, politika, psikoloji, din ve sosyolojiden aynı zamanda beşeri bilimler, matematik ve doğa bilimlerinin uygun içeriğini kullanarak düzenli ve sistematik bilgi sağlar”(Ellis, 2007, s. 4).

“Sosyal bilgiler, hemen her bakımdan değişen ülke ve dünya koşullarında bilgiye dayalı karar alıp problem çözebilen etkin vatandaşlar yetiştirmek amacıyla sosyal ve beşeri bilimlerden aldığı bilgi ve yöntemleri kaynaştırarak kullanılan bir öğretim programıdır” (Deveci, 2011, s. 2).

Duygulu (2008), girişimcilik kavramının toplumdaki rolünü anlatırken, girişimciliğin Sosyal Bilgilerde olduğu gibi kültür, psikolojik, sosyolojik, ekonomik boyutları ile ele alındığını belirtmiştir (Duygulu, 2008, s.96).

Sosyal Bilgiler öğretiminin hedeflediği becerilerle ilgili olarak literatürde farklı gruplamalar bulunmaktadır.

Deveci (2011), Sosyal Bilgilerin çalışma, düşünme ve kişiler arası- grup becerilerini geliştirmeyi hedeflediğini belirtmiştir. Çalışma becerileri, bilgiye ulaşma, düzenleme ve değerlendirme; düşünme becerileri, eleştirel ve yaratıcı düşünme, problem çözme, karar verme ve genelleme ve kişiler arası- grup becerileri ise grupla çalışma, liderlik ve görev alma gibi alt becerilerden oluşmaktadır (Deveci, 2011, s. 4-5).

“Sosyal bilgilerde öğrenilen bilgi ve beceriler sınıf ve okul yönetimince, kişinin potansiyellerini fark etmesinde, toplumda diğerlerinin farkındalıklarını ve refahla alakalarını, toplumsal gruplara özgürce ve tam katılımını arttırmada direkt uygulamaya konulmalıdır” (Ellis, 2007,s.4).

“Sosyal Bilgiler dersi, ilköğretim programı içinde önemli bir yere sahiptir. Zaman boyutu içinde insanların etkileşiminin ortaya çıkardığı bilgi, değer ve becerileri, yeni yetişen kuşağın hizmetine sunması nedeniyle dünyadaki hızlı değişimin sosyal bilgiler dersine yansımaması düşünülemez. Bugün dünyadaki hızlı değişim genelde tüm eğitim sistemine, özelde sosyal bilgilere önemli görevler yüklemektedir” (Doğanay, 2004, s.204).

Sosyal bilgiler dersi ile öğrencilere kazandırılmak istenen hedefler incelendiğinde, onların toplumsal yaşama ve değişen dünya koşullarına uyum sağlamalarını kolaylaştıran becerilere odaklanıldığı göze çarpmaktadır. Değişen dünya düzeninde öğrencilerin ihtiyaç duyduğu becerilerden biri de girişimciliktir. Dolayısıyla, hem sosyal bilgilerin hedeflediği beceriler arasında bulunması hem de bilgi toplumunun ihtiyaç duyduğu bireylerin sahip olması gerektiği beceriler arasında olmasından dolayı girişimcilik ile Sosyal Bilgiler arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır.

2.1.3.2.2. Sosyal Bilgiler Öğretim Programı ve Ders Kitabı

Ülkemizde sosyal bilgiler programıyla ilgili gelişmelere bakıldığında, cumhuriyetten önce bugünkü sosyal bilgiler öğretim programında yer alan derslerin ve konuların ilköğretim programına girdiği görülmektedir (Öztürk ve Dilek, 2005; Akt. Kaymakçı, 2009, s. 1531). Sosyal Bilgiler Öğretim Programındaki önemli değişiklikler 1968, 1998 ve 2005 programlarında gerçekleştirilmiştir. 1968 programı ile ilk kez sosyal bilgiler isimli ders okutulmaya başlandı. 1998 programında bütüncül bakış açısı benimsenerek Sosyal bilgiler dersinin ilköğretimin 4-5-6 ve 7. Sınıflarında okutulma kararı alınmıştır. 2005 programında ise yapılandırmacı eğitim anlayışını barındırması ve disiplinler arası yaklaşımın benimsenmesi açısından önemlidir (Akpınar ve Kaymakçı, 2012, s. 609).

Programlarda belirlenen hedeflere ulaşılması için okutulacak ders kitapları önemlidir. “Milli Eğitim Bakanlığı, Ders Kitapları Yönetmeliğinde ders kitabını, her tür ve derecedeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında kullanılacak olan, konuları öğretim programları doğrultusunda hazırlanmış, öğrenim amacı ile kullanılan basılı eser olarak tanımlamaktadır” (Demirel ve Kıroğlu, 2005, s.2).

“Ders kitabı, çocuğun yaşadığı toplumla bütünleşmesini sağlayan, o toplumun inançlarını, kültürünü, yaşam biçimini, felsefesini, etkileşim biçimlerini, gelenek ve göreneklerini açıklayan ve öğreten ilk kaynaktır. Bu yönüyle orada hem toplumun bu özelliklerini ve değer yargılarını görmek, hem de tarihsel süreç içerisindeki gelişimini okumak olasıdır” (Baştürk, 2005, s. 14).

Kabapınar (2007), ders kitabının öğrencilere sağladığı faydalardan birinin, onların Tarih, Matematik, Kimya gibi bilim dallarına ilişkin kavram, bilgi ve becerileri öğretmek olduğunu ifade etmiştir (Kabapınar, 2007, s. 337).

Johnsen (1993), Tertemiz ve Ercan (2001) ve Güneş (2002), eğitimde çeşitlenen kaynaklara rağmen ders kitaplarının öğretim programlarının içeriğini oluşturduğu için öğretim sürecindeki önemini koruduğunu ifade etmiştir (Johnsen (1993), Tertemiz ve Ercan (2001) ve Güneş (2002); Akt. Kabapınar, 2007, s. 336-337).

Benzer Belgeler