• Sonuç bulunamadı

2.2. Anlam ve Metafor

2.2.2. Eğitim öğretim konulu çalışmalarda metafor kullanımı

Saban’a (2009) göre metaforlar, bir bireyin zihninin belli bir kavrayış

biçiminden başka bir kavrayış biçimine doğru yönelmesini sağlayarak o bireyin belli bir olguyu başka bir olgu olarak görmesine olanak tanırlar. Metaforlar, X olgusunun Y olgusu gibi olduğunun açık ya da örtük bir biçimde belirtilmesiyle oluşan yapılardır. Metaforlar, “bireylerin kendi dünyalarını anlamalarına ve yapılandırmalarına yönelik güçlü bir zihinsel haritalama ve modelleme mekanizması olarak” öne çıkmaktadır (Arslan ve Bayrakçı 2006). Bu anlamda gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında yapılan araştırmalara bakıldığında metaforlar kullanılarak yapılan çalışmaların giderek yaygınlaştığı görülmektedir. Bu araştırmalardan bazıları şöyle özetlenebilir:

YÖK’ün ulusal tez tarama sitesinde “metafor” anahtar kelimesi kullanılarak eğitim öğretim konulu tezler arasında yapılan araştırmada 10 doktora, 32 yüksek lisans tezi olmak üzere toplam 42 teze rastlanmıştır.

Ülkemizde eğitim öğretim konulu metaforlarla ilgili ilk çalışma 1999 yılında Balcı tarafından yapılmıştır. Çalışmasında Balcı, öğrenci, öğretmen ve velilerin okullarını nasıl kavramsallaştırdıklarını anlamak amacıyla okul metaforunu

kullanmıştır. Araştırmasının sonucunda, birinci kademe öğrencilerinin ikinci kademe öğrencilerine göre daha olumlu algıya sahip oldukları; öğretmenlerle ilgili genelde olumlu bir algının olduğu; öğretmenlerin temel rollerinin bakım, bilgi transferi, insanları aydınlatma, genç nesli şekillendirme olarak algılandığı; öğretmenlerin mesleklerine ve kendilerine yabancılaşma eğiliminde oldukları; okul yöneticilerinin otoriter, kaba, zarar verici, duyarsız olarak velilerin ise duyarsız ve sorumsuz olarak algılandığı sonucuna varılmıştır.

Girmen (2007), betimsel nitelikteki çalışması sonucunda öğrencilere konuşma fırsatı verildiğinde metafor oluşumlarının daha çok arttığı, yazma becerisi gelişmiş olan öğrencilerin daha çok metafor ürettiği ve öğrencilerin okula alışma durumlarının

metafor üretimini etkilediği sonucuna ulaşmıştır. Çalışma 28 beşinci sınıf öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir.

Aydoğdu (2008), ilköğretim öğrenci ve öğretmenlerinin, okul yaşamına ilişkin sahip oldukları algılar ile ideal okul yaşamına ilişkin algılarını metaforlar yardımıyla araştırdığı çalışmasında, öğrenci ve öğretmenlerden okul, öğretmen, öğrenci, okul yöneticisi, ideal okul, ideal öğretmen, ideal öğrenci ve ideal okul yöneticisi kavramları ile ilgili metafor üretmelerini istemiştir. Araştırma sonucunda, okulların temel

işlevlerinin bilgi vermek, korumak ve güven vermek, yeni nesli yetiştirmek ve onları şekillendirmek; öğretmenlerin temel rollerinin bilgi aktarmak, korumak ve güven vermek, yeni nesli yetiştirmek ve şekillendirmek; öğrencilerin rollerinin büyümek/ yetişmek, bilgi almak, otoriteye uymak, düzenli ve disiplinli bir şekilde çalışmak, öğretmenin istediği şekle girmek; okul yöneticilerinin ise kaba, zararlı, aşırı otoriter olarak algılandığı idealokul yöneticisinin ise temel rollerinin korumak ve güven vermek, otoriter olmak, bilgi aktarmak olduğu sonucuna varılmıştır.

Saban (2009), öğretmen adaylarının öğrenci kavramına ilişkin sahip oldukları metaforları incelediği çalışmasında katılımcılar “öğrenci …. gibidir; çünkü ….”

ibaresini doldurmuş ve araştırma sonucunda öğrenci kavramına ilişkin 156 adet geçerli metafor elde edilmiştir. Araştırma bulgularına göre bu metaforlar 11 farklı kavramsal kategori altında toplanmış ve kavramsal kategoriler öğretmen adaylarının program türü, cinsiyeti ve sınıf düzeyi bakımından önemli derecede farklılık gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu anlamda araştırma sonucunda metaforların öğretmen adaylarının belli eğitimsel olgulara ilişkin sahip oldukları kişisel algılarını anlamada güçlü bir araştırma aracı olarak kullanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır.

Kılıç (2010), ilköğretim beşinci sınıf öğrencilerinin sosyal bilgiler dersinde tarih konuları üzerinde oluşturdukları metaforları söylem analizi tekniği ile incelediği

çalışması sonucunda metaforların öğrencilerin geçmiş yaşantıları ve sosyo kültürel ortamları ile paralellik gösterdiği, elde edilen on farklı kodlamada öğrencilerin tarihi kendi yaşantısıyla detaylandırdığı görülmüştür.

Yurt dışında yapılan çalışmalardan bazıları şöyledir:

Seung, Park ve Narayan (2011), okul öncesi öğretmenlerinin fen öğrenme ve öğretimindeki fen öğretmenlerinin rolleri hakkındaki inançlarını ve bu inançların ilkokul fen dersi yöntem kursu ile birlikte nasıl bir değişiklik gösterdiğini araştırdıkları çalışmalarında öğretmenlerin yazdıkları metaforları analiz etmiş ve verilerin analizinde sürekli karşılaştırmalı analiz yöntemi kullanılmıştır. 106 katılımcı ile yapılan

araştırmada öğretmenlerin kurs öncesinde daha fazla geleneksel inançlara sahipken, kurs sonrasında geleneksel olan bakış açılarına daha yapılandırmacı bir bakış açısı eklendiği sonucuna ulaşılmıştır.

Bauer (2012), öğrenci ve öğretmenlerin teknoloji ile ilgili nasıl bir kavramsallaştırma yaptıklarını ve bu kavramsallaştırmanın öğrenme ve öğretme işlemlerini ne doğrultuda etkilediğini metafor analizi ile incelediği çalışmasında öğrencilerin teknolojinin bağımlılık yaptığını ancak yaşamın gerekli bir parçası

olduğuna inandıkları, kolej okumalarının ise oldukça sıkıcı ve yorucu olduğunu düşündükleri sonucuna ulaşmıştır. Öğretmenlerin teknoloji ile ilgili

kavramsallaştırmaları öğrencilerinkinden çok daha farklı çıkmıştır. Bu durum teknolojinin uygulanması ve doğru akademik uygulamalar arasında kopukluğa

sebebiyet vermektedir. Ayrıca öğrencilerin teknolojiyi çok farklı iletişimsel nedenlerle kullandıkları, bu anlamda, iletişim kuramları ile okuma yazma uygulamaları arasında daha fazla bağlantı kurulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Pourali (2011), İranlı yüksek lisans programı öğrencilerinin öğrenme ve öğretme süreci ile ilgili ideal ve mevcut durum hakkında geliştirdikleri metaforları analiz etmeyi amaçladığı çalışmasında yüksek lisans programına devam eden öğrencilerin durumsal öğrenme kavramlarına dayalı öğrenme ve öğretme paradigmalarına temel oluşturmak isteğiyle öğrenme ve öğretme ile ilgili farklı kavramlara sahip oldukları sonucuna ulaşmıştır.

Sillman (1998), aday ilkokul öğretmenlerinin bilimin öğrenilmesi ve öğretilmesi ile ilgili üstbilişsel farkındalıklarının gelişimini metaforlar aracılığıyla analiz ettiği çalışmasında şu sorulara yanıt aramıştır: 1) ilkokul öğretmen adaylarının bilimin öğrenilmesi ve öğretilmesi ile ilgili inançları metaforlar ile yansıtıldığı oranda alan deneyimine bağlı olarak nasıl farklılaşmaktadır? A) bilimsel bir eğitim programında uygulamalı deneyimin rolunü nasıl algılamaktadırlar? B) ezberci öğrenme ile anlamlı öğrenme arasındaki farkı nasıl algılamaktadırlar? C) öğrencilerin öğrenmeleri ile kendi öğretmeleri arasında nasıl bir bağlantı olduğunu düşünmektedirler? 2) metaforlarda yansıtıldığı oranda ilkokul öğretmen adaylarının bilim öğretimi ile ilgili öğrenmelerinin üstbilişsel farkındalıkları yılların verdiği deneyime göre nasıl değişmektedir? A)

öğrenme ve öğretme ile ilgili inançlar metaforlar yoluyla nasıl yanstilır? B) Metafor yoluyla yansıtma nasıl farklılaşmaktadır? C) metaforlar yoluyla yansıtma alternatif inançları nasıl etkilemektedir? Dört öğretmen adayının katıldığı araştırmanın verileri grounded teori oluşturmak amacıyla tümevarımsal olarak analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda aday öğretmenlerin öğretmenlik eğitim programı kapsamında öğrenme ve öğretme stratejilerini düşünmeden önce örtülü inançlarını açığa çıkarmalarına gerek duyuluyorsa bunu yapmaları için dönüt almaya ihtiyaçlarının olduğu, öğretmenlerin örtülü inançlarının açığa çıkarılmasının onların eğitim kariyerleri açısından son derece önemli olduğu, bu anlamda metaforların öğrenme ve öğretmeyi birbirine bağlayan bir yansıtma aracı olarak kullanılabileceği sonuçlarına ulaşılmıştır.

Bu araştırmalar ve alanyazındaki pek çok araştırma göstermektedir ki metaforlar bireylerin bir konu ile ilgili inançlarını, tutumlarını, düşüncelerini anlayabilmek

amacıyla sıklıkla başvurulan araçlardır.