• Sonuç bulunamadı

Batı üniversitelerinin geçirmiş olduğu değişimi Wissema (2009) üç kuşakta incelemiştir: Ortaçağ üniversitesi ve birinci geçiş dönemi, Humboldt Üniversitesi ve ikinci geçiş dönemi ve son olarak üçüncü kuşak üniversite. Bu üç tip üniversiteden üçüncü kuşak üniversiteye doğru geçiş aşamasında olduğumuzdan bu üniversite tipi geleceğin üniversite tipi olarak görülebilir.

2.1.5.1. Birinci kuşak üniversite

Ortaçağda tamlık, bütünlük anlamına gelen “universitas”deyimi bir dizi ortak çalışma yapan dernek için kullanılmaktaydı. Üniversite sözcüğü ise hocalar ve öğrencilerin bir arada olduğu birliği ya da derneği ifade etmek için kullanılmıştır. Batı’da ilk üniversite olarak kabul edilen Bologna Üniversitesi’nin 1158’de beratını almasıyla birlikte Paris Üniversitesi, Oxford, Cambridge üniversiteleri kurulmuş ve üniversiteler hızla yayılmıştır (Wissema, 2000).

Birinci kuşak üniversiteler ya da ortaçağ üniversiteleri devletten ve kiliseden koruma gören, güçlü yapılardır. Devlet içinde devlettirler ve manastırlar gibi kendi kanun ve yargılama hakları da dahil olmak üzere çok sayıda ayrıcalıklara sahiptirler.

Ortak dil olarak Latince’nin kullanılması sayesinde gayrı resmi bir dil birlikteliği vardır. Üniversitelerin ana gayeleri yeni bilgi peşinde koşmak değildir. Aksine geçmişin

bilgeliğini korumak, kilise doktrinlerine itaati öğretmek asıl amaçtır (Wissema, 2000).

2.1.5.2. İkinci kuşak üniversite

İstanbul’un fethi beraberinde büyük coğrafi keşiflere tanık olunmuştur. Rönesans ve hümanizm hareketleri başladığı sıralarda ve matbaanın keşfi ile kitap basımı genel bir akım haline geldiğinde yeni fikirler çoğalmış, üniversiteler önemli değişimler yaşamışlardır. Kiliselerin üniversiteler üzerinde etkisi zayıflamış, mesleki bilimler, tıp, felsefe, ve ilahiyat fakültelerinin geleneksel yapıları bile kademeli olarak daha uzmanlaşmış fakültelerle değiştirilmiştir. Hümanizm, Rönesans, Reform, Karşı Reform ve Aydınlanma dönemlerinde meydan okumalarla karşılaşan üniversiteler statükolarını sürdürebilmek için yeni bilim dallarının açılmasını ve yeni araştırma yöntemlerini kabul etmeyerek yeni üniversitelerin kurulmasını engellemeye

çalışmışlardır. Nitekim bu karmaşada Almanya’da Humboldt Üniversite’si kurulmuştur (Wissema, 2000).

Humboldt Üniversitesi “modern kavram”a göre yapılan araştırmalara

odaklanmıştır. Ortaçağdan farklı olarak otoriteye güvenmek yerine yalnızca gerçekte gözlenen doğru olarak kabul edilmiştir. Bu anlayışa göre araştırmalardan elde edilen sonuçlar herkes tarafından kontrol edilebilir olmalıdır. Üniversiteler tek bilim dallı fakülteler olarak örgütlenmişlerdir. İkinci kuşak üniversitelerin genel belirleyici özellikleri şu şekilde özetlenebilir (Wissema, 2000):

1. Tek disiplinli fakülte örgütlenmesinin egemen olduğu ikinci kuşak üniversitelerin varlık sebebi temel bilimsel araştırmaları yürütmektir.

2. İkinci kuşak üniversiteler bilim dünyasıyla bilgi alış verişi yapan ancak başka kurum ve kuruluşlarla resmi hiçbir ilişkisi olmayan yalnız çalışan kurumlardır.

3. Üniversiteler birbirlerini rakip olarak görmezler, öğrenciler yakın çevreden gelir ve üniversiteler öğrenci çekmek için fazla rekabete girmezler.

4. Eğitim sadece okul kabul ölçütlerine uyan öğrencilere açıktır. Öğrencilerin çoğu hali vakti yerinde bir çevreden gelir.

5. İkinci kuşak üniversitelerin araştırma ve eğitim olmak üzere iki ana hedefi vardır. Bilimin ilerlemesi için yürütülen araştırmalardan elde edilen bilimsel sonuçlar herkese açıktır. Üretilen bilginin uygulanması amaçlarla çelişir, uygulama başkalarının girişimine bırakılmıştır. İkinci amacı olan eğitim ise geleceğin bilim insanlarını ve

bilimsel olarak eğitilmiş profesyonellerini yetiştirmek için sürdürülür.

6. İkinci kuşak üniversiteler genellikle devlet tarafından finanse edilir. Ayrıca özel şahısların ya da başka kurumların bağışları olabilir.

2.1.5.3. Üçüncü kuşak üniversite

21. yüzyıl itibariyle yaşanan gelişmelerle birlikte üçüncü kuşak üniversitelere ihtiyaç doğmuştur. Bu üniversite kuşağının dış hatları gelişim halinde olmakla birlikte Cambridge Üniversitesi bir model olarak ele alındığında üçüncü kuşak üniversitelerin nitelikleri genel hatlarıyla ortaya çıkmaktadır (Wissema, 2000):

1. Üçüncü kuşak üniversitelerin hedefi “yeteneklerin topluma aktarılması”dır. Üniversiteler sadece seçkinlerin gidebildiği bir topluluk değildir. Sadece bilimsel kanunlara tabi olan bağımsız bir “devlet içinde devlet” değildir. Üniversite tüm toplumun hizmetindedir ve üniversiteden topluma hizmet etmesi beklenmektedir.

2. Girişimci olan üçüncü kuşak üniversitelerde teknoöncülerin desteklenmesi, fikri mülkiyet haklarından para kazanılması yoluyla toplum için değer yaratılması desteklenir.

3. Üçüncü kuşak üniversiteler ulusal değil küreseldir. Akademik dil olarak İngilizceyi kullanan, dünyanın her yerinden akademisyen ve öğrenci çeken uluslar arası bir bilgi tekerleğinin merkezidir. Endüstri, yan şirketler, araştırma enstitüleri ve yabancı ülkelerdeki diğer üniversitelerle işbirliği yapar.

İkinci kuşak üniversite ile üçüncü kuşak üniversitelerin belirgin nitelikleri Tablo 1’de özetlenmiştir.

Tablo 1.

İkinci Kuşak Üniversitelerle Üçüncü Kuşak Üniversitelerin Nitelikleri

Belirgin Nitelikler

İkinci Kuşak Üniersite Üçüncü Kuşak Üniversite 1. Esas olan temel bilimsel araştırmalardır.

2. Tek disiplinli araştırma ve fakülte yapısının egemenliği

3. Başka kurum ya da kuruluşlarla ilişki içinde olmayan yalnız kurumlar

4. Yerel piyasaya yönelik işleyiş. Diğer üniversiteler meslektaş kabul edilir. 5. Esas olarak maddi durumu iyi olan öğrencilere elit eğitim

6. “Yaratıcı” fakültelerin üniversitede yeri yoktur.

7. Ulusal üniversite.

8. İki amaç: araştırma ve eğitim. Yaratılan bilginin nasıl kullanılacağına yönelik bir ilgi söz konusu değildir.

9. Devlet finansmanı ve devlet müdehalesi önemli rol oynar

1. Esas olan temel bilimsel araştırmalardır. 2. Disiplinlerötesi araştırma ve enstitü yapısının yükselişi.

3. Pek çok ortakla işbirliği halindeki açık üniversiteler

4. Uluslararası ve rekabetçi bir piyasaya yönelik işleyiş

5. Çok kültürlü organizasyonlar; kitelesel ve elit eğitim

6. Yaratıcılığın rolü geri verilmiştir. Tasarım fakülteleri merkezi rol oynar. 7. Kozmopolit üniversite.

8. Bilginin kullanımı, bilgiden

yararlanılması temel iştir ve üçüncü hedef haline gelir.

9. Devlet doğrudan fon sağlamaz. Devlet müdehalesi söz konusu değildir.

İkinci Kuşak Üniversitelerle Üçüncü Kuşak Üniversitelerin Nitelikleri (Wissema, 2000).

2.1.6. Değişen üniversite algısına göre öğrenci ve öğretim elemanı