• Sonuç bulunamadı

Bazı Eğilimler, Riskler ve Öneriler

BÖLÜM I I NEOLİBERAL POLİTİKALARIN BASKISI ALTINDA ÜNİVERSİTE 1980'lerde uluslar arası sermayenin öncülük ettiği, sermayenin her alanda koşulsuz

2.10. Bazı Eğilimler, Riskler ve Öneriler

Bütün bu gelişmeler bugünün ve geleceğin öğretim üyelerinin, bilimsel formasyonlarını, ilgi alanlarını, araştırma konularını özel kesim ve büyük şirketlerin talepleri doğrultusunda yeniden düzenlemeye yöneltebilecektir. Bu yöneliş üniversitelerin, bilimin, araştırmanın ve bilimsel çalışmaların metalaştırılmasını gündeme getirebilecektir. Üniversiteler ve bu üniversitelerde yapılan bilimsel çalışmalar tek tipleşebilecek, özel kesimin çıkarlarına uygun olarak tasarlanabilecektir. Demode, yerleşik yaklaşımları sorgulayan, piyasaya yönelik olmayan ancak bilimsel düşünceye ve toplumsal ilerlemeye katkı sağlama potansiyeline sahip olan çalışma konuları unutulmaya terk edilecek veya marjinalleşerek egemen söylemin şiddetli saldırılarıyla karşı karşıya kalabilecektir.

Bütün bunlardan belki de daha önemlisi, üniversitelerde toplumsal faydanın tamamen göz ardı edildiği bir yükseköğretim sisteminin yerleşiklik kazanacak olmasıdır. Gerek öğretim elemanlarının yaptıkları bilimsel çalışmalar, gerekse öğrencilerin aldıkları eğitim-öğretim, bireysel faydayı ençoklaştırma doğrultusunda tasarlanacaktır. Öğretim elemanları kendilerine en yüksek kazancı getirecek alanlar üzerinde odaklanacak, öğrenciler/müşteriler de büyük meblağlar karşılığında satın aldıkları hizmetin karşılığını kısa zamanda yüksek kazanç getirecek işlere yönelerek elde etmekte herhangi bir sakınca görmeyeceklerdir. Bu arada toplumun uzun dönemli gelişiminin hangi doğrultuda olması gerektiği, bireylerin toplumsal değişim süreci içindeki yerleri ve dolayısıyla toplumsal sorumlulukları tamamen gündemin dışına kayacak, eğitimde toplumsal fayda ilkesi gelecek nesillerin anlamakta güçlük çekeceği bir kavram haline gelecektir.

Üniversiteler bilgi üretme, kültürü aktarma, toplumun gereksinimlerine cevap verecek bireyler yetiştirme gibi işlevleri olan kurumlardır. Bu işlevlerini yerine getirebilmesi için üniversiteler mutlaka özerk bir yapıya sahip olmalıdır. Üniversiteler, tüm yönetim organlarını özgürce seçebiliyor, eğitim, araştırma, kaynak kullanımı ve diğer etkinliklerinde politikalarını kendisi belirleyebiliyor ve uygulayabiliyorsa özerktir. Bu özelliklere sahip olmayan üniversitenin varlığı istenilen üniversiteden çok uzakta olacaktır.

Yükseköğretimin malî sorunları üniversiteleri şirketleştirerek ve eğitimi metalaştırarak çözüme kavuşturulacak sorunlardan değildir. Benzer şekilde üniversiteler, yeni liberal yaklaşımların, TÜSİAD için hazırlanan raporların, devleti küçültme gayretlerinin, özelleştirmelerin ve serbest piyasa egemenliğini genişletmenin uygulama alanı olarak da görülmemelidir. Dünyanın birçok ülkesinde ve bu arada gelişmiş kapitalist ülkelerde de, üniversitelerin donanımı ve bu üniversitelerde yapılan bilimsel araştırmaların büyük bir kısmı kamu kaynaklarınca finanse edilmektedir.5 Dolayısıyla, üniversitelerin mevcut sorunlarının çözülmesi için kamu kaynaklarından genel olarak eğitime, özel olarak da yükseköğretime daha fazla kaynak ayırmak gerekmektedir.

Daha açık bir ifadeyle kamu kaynakları, savunma harcamaları, faiz ve borç ödemeleri yerine, sağlık, eğitim gibi alanlar üzerinde yoğunlaştırılmalıdır. Çünkü bu alanlara aktarılacak kaynakların uzun dönemde fizikî ve beşerî sermaye birikimine katkı sağlayacağı son yıllarda yapılan çalışmalardan elde edilen bulgulardan açıkça anlaşılmaktadır. Dolayısıyla yükseköğretim, piyasanın "görülmez elinin" eşitsizlikçi işleyişine terk edilmeden, ülkenin uzun dönemli ekonomik ve toplumsal gelişimi doğrultusunda bilinçli bir kamusal yaklaşım çerçevesinde yönlendirilmeli ve kamu kaynakları tarafından daha fazla desteklenmelidir.

Bu çerçevede, Üniversiteler başta olmak üzere, DPT, TÜBİTAK ve TUBA gibi kurumlar eşgüdümle Türkiye toplumunun kalkınma ihtiyaçları doğrultusunda bilim ve teknoloji alanında kısa ve uzun vadeli ana hedefler belirlemelidir. Her üniversite, fakülte, bölüm ve enstitülerin ana hedefler çerçevesinde somut araştırma gündemleri ve öncelikleri belirlenmeli ve mevcut malî kaynaklar bu doğrultuda dağıtılmalıdır. Hedeflere yönelik güdümlü projeler desteklenmelidir. Başarı ve başarısızlıklar izlenmeli, hedefler sürekli gözden geçirilmeli ve yenilenmelidir.

Üniversitelerin mevcut malî sorunları üniversite yöneticilerini, üniversitelerin kendi kaynağını kendi bulması gerektiği görüşüne sevk etmektedir. Bu doğrultuda, bir görüşe göre, üniversiteleri katma bütçeli statüsünden özerk bütçeli statüsüne geçirmeli ve üniversitelerin kaynak bulma imkânları genişletilmelidir. Bu suretle üniversitelerin yürütme organına bağımlılığı azalacak ve idarî özerklikleri genişleyebilecektir (Sevük, 8.S.).

Bu görüşte bir isabet payı olabilir. Fakat üniversitelerin kendi maddî kaynaklarını temin etmeğe mecbur etmekle üniversitelerin eğitimi paralı hâle getirmesi, ve araştırma ve öğretim faaliyetlerini üst gelir gruplarının ihtiyaçlarına yönlendirmesi (üniversitenin 'ticarileşmesi') muhtemeldir.

Bu açıdan üniversitelerin bütçelerinin esas itibariyle genel bütçeye katma bütçe olması savunulmalıdır. Üniversitelerin başka kurumlara (mühendislik, danışmanlık vs.) sunduğu hizmetlerden kazançları ve döner sermaye kârları devletin genel bütçesine gelir kaydedilmelidir. Bu gelirler üniversite bütçesine ve öğretim üyelerinin maaşlarına yansımamalıdır.

Üniversite eğer kendi kaynağını kendi yaratmayacak ise, malî özerklik adına genel bütçenin ilkeleri dışında bir bütçe sistemini savunmak zor görünmektedir. Bu durumda da yürütme ve yasama organları karşısında akademik ve idarî özerkliğin haleldar olması

5 1998-2000 döneminde eğitime ayrılan kamu harcamalarının gayrisafi millî hâsıla'ya oranı Küba'da yüzde 8.5,

Danimarka'da yüzde 8.2, İsveç'te yüzde 7.8, Estonya'da yüzde 7.5 iken, Türkiye'de sadece yüzde 3.5'dir ve eğitime ayrılan toplam kamu harcamaların yüzde 27'si yükseköğretimde kullanılmaktadır (UNDP 2003).

ihtimali baş göstermektedir. Üniversitelerin genel çerçeve yasası, genel bütçeden tek tek üniversitelere ayrılan payların belirlenmesini üniversiteyi malî baskı ile yönlendirme tehlikesine karşı koruyan tedbirlerle (örneğin paylaşma ilkelerini üniversiteler arası kurulun belirlemesi gibi kurallar ile) donatılmalıdır.

BÖLÜM I I I . ÖĞRETİM ELEMANI YETİŞTİRME POLİTİKASIZLIĞI