• Sonuç bulunamadı

1.3. Duygusal Zeka

1.3.2. Duygusal Zeka Tanımları

Duygusal zekâ kavramı alan yazına ilk kez New Hampshire Üniversitesi’nden John Mayer ve Yale Üniversitesi’nden Peter Salovey ile girmiştir. Mayer ve Salovey 1990 yılında duygusal zekâyı; “kendi ve başkalarının duygularını izleme, bunlar arasında ayrım yapma ve buradan elde ettiği bilgileri düşünce ve davranışlarına yön vermede kullanabilme yeteneğini kapsayan sosyal zekânın bir boyutu” olarak tanımlamışlardır (Mayer ve Salovey, 1997: 10).

1980’lerin başında, İsrailli Psikolog Dr. Reuven Bar-On, duygusal zekâyı " “çevresel baskı ve taleplerle etkin bir şekilde başa çıkma becerisini etkileyen bilişsel olmayan kapasiteler, yeterlilikler ve beceriler düzeni” olarak tanımlamıştır (Aktaran: İşmen, 2001: 115).

Daniel Goleman 1995 yılında yayınlanan ve duygusal zekâ kavramının tanınmasına büyük ölçüde katkı sağlayan “Duygusal Zekâ Neden IQ’ den Daha Önemlidir” adlı kitabında, duygusal zekâyı; kendini harekete geçirebilme, aksiliklere rağmen yoluna devam edebilme, dürtüleri kontrol ederek tatmini erteleyebilme, ruh

19

halini düzenleyebilme, sıkıntıların düşünmeyi engellemesine izin vermeme, kendini başkasının yerine koyabilme ve umut besleme yetenekleri olarak tanımlamaktadır (Goleman, 2005: 50-51).

Washington Üniversitesi’nden psikolog John Gottman duygusal zekayı, kendi duyguları kontrol, hazzı erteleme ve zorluklarla başa çıkabilme yeteneklerini kapsayan duygularını bilme, empati ve insanlarla ilişkileri güzel ele alabilmek için gerekli olan başkalarının duygularını tanımlayabilme yeteneği, iyimser ve kendine güvenir şekilde bireyin kendisini motive edebilme yeteneği olarak tanımlamıştır (Epstein, 1998). Fuimano’ ya (2004) göre, duygusal zeka, kendimizin ve karşımızdaki, insanların duygularını pozitif ve üretici bir tutumla etkili bir şekilde algılama, ifade etme, anlama ve kontrol etme kapasitesidir ve eğitimle gelişebilir bir kader değildir.

En basit ifadeyle duyguların akıllıca kullanılması olarak

tanımlayabileceğimiz duygusal zekâ, daha kapsamlı olarak duyguları kontrol edebilme, sağlıklı ve uyumlu sosyal ilişkiler kurabilme ve mutlu yaşam sürebilme için kazanılması gereken bütün yetenekleri ihtiva eder. Ayrıca bireyin daha verimli ve etkin bir hayat yaşayabilmesi için kendi değerini ve gücünü tanımasıdır. Duygusal zeka kişinin iç dünyasında ve toplumsal yaşamında vazgeçilmez bir yardımcıdır. Duygusal zekâ, kendini ve başkalarını motive edebilmek için, serinkanlılık, gayret, sebat ve yetenek gibi duygusal kalitenin bir kompozisyonu olarak da nitelendirilebilir (Konrad ve Hendl, 2003: 13).

Duygusal zeka kavramının tanınmasına ivme kazandıran bilim insanlarından biri de Davies’tir. Davies, bütün duygusal zeka literatürünü incelemiş duygusal zekanın dört yönlü bir tanımını geliştirmiştir. Davies bütün ölçekleri araştırdıktan sonra duygusal zekanın anlaşılması zor karmaşık bir yapı olduğunu belirtmiştir. Davies tarafından geliştirilen dört duygusal zeka boyutu; duygunun anlaşılması ve ifade edilmesini, başkalarının duygularının anlaşılmasını ve fark edilmesini, kişinin kendi duygularını düzenlemesini ve kişinin duygularını performansını geliştirmek için kullanmasını içermektedir (Yüksel, 2006).

Merlevede vd. (2006: 26) duygusal zekayı, "insanın başarılı bir şekilde vizyon ve misyonunu gerçekleştirebilmesini sağlayan tüm karmaşık davranış, yeterlik, inanç ve değerlere verilen ortak isim" olarak tanımlar ve ikiye ayırır.

20

a) Kişisel zeka: Kişinin ruh halleri, hisleri ve diğer zihinsel durumlarıyla

bunların davranışı etkileme şeklini belirleme, bu durumları yönetme, kendini motive etme durumudur.

b) Sosyal zeka: Başkalarındaki duyguları tanıma, bu bilgiyi davranış, ilişki kurma ve koruma için rehber olarak kullanma durumu olarak belirlerler. Sosyal zekaya sahip kişilerin ilişkilerinde duygusal bağlar olur.

Duygusal zekayı, Cooper ve Savaf şöyle tanımlar: “Duygusal zeka, duyguların gücünü ve hızlı algılayışını, insan enerjisi, bilgisi, ilişkileri ve etkisinin bir kaynağı olarak duyumsama, anlama ve etkin bir biçimde kullanma yeteneğidir”. “Duygusal zekanın ortaya çıkış nedeni mantığın etkisinin azalması değil, insan kalbinin çalışmasıdır. Duygusal zeka, satış hileleri yapmak ya da nesnelere güzel maskeler takmakla ilgili olmadığı gibi, kontrol ve çıkar amaçlı kullanım ya da yönlendirme psikolojisi ile de ilgili değildir. Heyecan kelimesi ister basitçe ister metaforik, isterse edebi açıdan olsun, özsel duyguları “hareketlendirmek” biçiminde tanımlanabilmektedir. Bireyleri kendi potansiyelleri ve hedefleri peşinde koşmaya sevk eden, en içten değerler ve özlemleri harekete geçiren, onları, hakkında düşünülen şeylerden yaşadığımız şeylere dönüştüren şey, duygusal zekadır” (Cooper ve Sawaf, 2003: xii).

Duygusal zekâyı karşılıklı çalışan bilişsel ve duyuşsal bir sistem olarak kabul eden Brockert ve Braun (2000)’a göre dört ana bölümden oluşur. Bu bölümler aşağıya çıkarılmıştır:

1. Duyguları algılama ve tanımlama 2. Duyguları anlama

3. Duygusal düşüncelerden yararlanma

4. Duyguların bireyin kendisi ve başkaları için denetlenmesidir.

Weisiger’de (1998) duygusal zekânın bir biriyle sıkı bağları olan dört temel yetenek olduğunu söylemektedir. Bunlar; duygunun tam ve doğru olarak kavranması, yorum ve tanımlanması yeteneği, kişinin kendisini ve başkalarını anlayabilmesi, gerek duyulduğu ve istenildiği zaman duygulara ulaşabilme ya da üretebilme yeteneği, duyguları ve onlardan gelen bilgiyi anlama yeteneği, duygusal ve entelektüel gelişmeye itici güç olacak duyguları düzenleme yeteneği.

21

Yapılan tanımlardan yararlanarak duygusal zekanın tanımını yaparsak: Kişinin, kişisel ve kişiler arası becerilerine dayanan, duygu merkezli davranışlarıyla, kendisinin ve başkalarının ruhunu incitmeden, hayatın üstesinden gelebilme becerisidir.

Benzer Belgeler