• Sonuç bulunamadı

1.3. DUYGUSAL ZEKÂ KAVRAMI

1.3.1. Duygusal Zekânın Tanımı

Duygusal zekâ son yıllarda psikolojik araştırma alanında büyük ilgi çekmeye başlamıştır. Duygusal zekânın yaşamda başarıyı ve psikolojik refahı belirleyen önemli faktörlerden biri olduğu iddia edilmektedir.80

Çalışmaların çoğunda Duygusal zekâ (Emotional İntelligence _EI) yeni bir kavram olarak tanıtılmaktadır. Oysa ki EI yeni bir kavram değildir. EI’nun kökenleri, araştırmacılar Spearman ve Thorndike’ın toplumsal yeteneğin zekânın önemli bir bileşeni olduğunu belirttiği 1920’lere kadar dayanmaktadır. Thorndike toplumsal zekâyı diğerlerini anlama ve diğerleri ile ilişkilerinde zeki bir şekilde davranma ve hareket etme olarak tanımlamıştır.81 Duygusal zekâ kavramı İngilizcedeki karşılığı olan “Emotional İntelligence” sözcüklerinin kısaltılmış şekli olan EI olarak anılmakla birlikte literatürdeki yaygın kullanımı daha çok “EQ” (Emotional Quotient) kısaltmasıdır ve “IQ” nun duygusal zekâdaki karşılığı olarak geniş kabul görmektedir.

Duygusal zekâ kavramı ilk kez ABD’ de bir doktora öğrencisi olan Wayne Leon Payne tarafından 1985 yılında “A study of emotion: Developing Emotional İntelligence; Self-integration; Relation to fear, Pain and Desire (Theory, Structure of reality, Problem – Solving, contraction, expansion, tuning in/coming out/letting go”

79

Morris, a.g.e., s.302.

80

Nina Ogińska-Bulik, “Emotional Intelligence in The Workplace:Exploring İts Effects on Occupational Stress and Health Outcomes in Human Service Workers”, International Journal of

Occupational Medicine and Environmental Health, 18, 2, (2005), ss.167-175, s.168. 81

Mehmet Aksaraylı,Işıl Özgen, “Akademik Yükselme ve Duygusal Zekâ Arasındaki İlişki: Fakülte Üyeleri Arasında Bir Çalışma”, International Emotional Intelligence and Communication

başlıklı doktora tezinde kullanılmıştır. Bu çalışma “Emotional İntelligence” kavramının akademik çevrelerde ilk kullanımıdır.82

Mayer, Di Paolo ve Salovey 1990 yılında duygusal zekâ terimini ortaya atmışlar ve “Kişinin kendisinin ve diğerlerinin hislerini ve duygularını izleme, bunlar arasında ayrım yapma ve bu bilgiyi düşünce ve eylemlerinde kullanma becerisini içeren sosyal zekânın bir alt kümesi” olarak tanımlamışlardır.83

Solovey ve Mayer “duygusal zekâ” yı kavram olarak ilk defa kullanarak dört ana alanda tanımlamışlardır: kişinin kendi duygularını bilmesi/anlaması ve yönetebilmesi ve diğerlerinin duygularını anlayabilmesi ve yönetilmesi.84

Ancak kavramın yaygınlaşması ve akademik çevrelerin dışına yayılmasını sağlayan psikoloji alanında doktoralı gazeteci- yazar Daniel Goleman’ın 1995 yılında yazmış olduğu “Duygusal Zekâ Neden IQ’dan Daha Önemlidir?” adlı kitap olmuştur. Kitap kamuoyunun ilgisini çekmiş ve ardından konu ile ilgili pek çok çalışma yayınlanmaya başlamıştır.85

Goleman duygusal zekâyı “kendini harekete geçirebilme, aksiliklere rağmen yoluna devam edebilme, dürtüleri kontrol ederek tatmini erteleyebilme, ruh halini düzenleyebilme, sıkıntıların düşünceyi engellemesine izin vermeme, kendini başkalarının yerine koyabilme ve ümit besleyebilme” yetenek ve becerilerini vurgulayarak tanımlamaktadır.Kişinin, kişisel bilinç, kişisel yönetim, sosyal bilinç ve sosyal becerilerini belirli şartlar altında etkili sonuç verecek şekilde uygun zaman ve şekillerde gereken sıklıkla kullanma yeteneği olarak tanımlamaktadır.86

82

http:// www.duygusalzekâ.com, Eray Beceren, 2004, (14.3.2009)

83

Lawrence E. Shapiro,Yüksek EQ’lu Bir Çocuk Yetiştirmek, 3. Baskı, Varlık Yayınları, İstanbul, 1999, s.19.

84

Ebru Aktan, Duygusal Zekâ Kavramına Kişisel Gelişim Yaklaşımı-Örgütte Kişisel Gelişim, Nobel Yayınları, Ankara, 2002, s.407.

85

Çakar, Arbak, a.g.m., s.34.

86

Duygusal zekâ, yaşamın talepleriyle başarılı bir şekilde başa çıkmamıza aracılık eden duygusal ve sosyal becerilerden oluşmaktadır. 87

• Duygusal hayatımız ve ilişkilerimiz konusunda zeki olmaktır. • Duygusal ve sosyal kaynaklarımızı sonuna kadar kullanmaktır.

• Yön bulma kılavuzumuzdur- nerede olduğumuzu, ne kadar yol aldığımızı ve nereye gideceğimizi belirlememizde yardımcı olur.

• Her ikisi de yaşam boyunca oldukça stabil olan, kişilik faktörleri (uzun süreli özellikler) ve IQ (bilişsel zekâ) dan farklıdır.

İnsan zihnini inceleyen çalışmalarda bilişsel alan genellikle soyut düşünme, yargılama, akıl yürütme ve hafıza gibi fonksiyonları içerir. Zekâ, genellikle bu fonksiyonların ne kadar iyi çalıştığı ile karakterize olur. Duygular, duygulanım adı altındaki zihinsel fonksiyonlar içerisinde ele alınırlar. Duygulanım; duygu ve heyecanları, duygu durumunu, değerlendirmeleri içerir. Duygusal zekâ ise, içinde bu iki kavramı da barındırır.88

Derksen, Kramer ve Katzko (2002) duygusal zekâ ve genel zekânın, yaş üzerindeki korelasyonlardaki değişiklikler, vurgulanan psikolojik yapıların nasıl etkileşim gösterdiği konusunda daha karmaşık bir süreç yorumunu göstermektedir. Bir kimse yaşamın hem ilk hem de son dönemlerindeki daha yüksek korelasyonların genel zekâ ve duygusal zekâ arasında bir edinim ve muhafaza ilişkisini yansıttığını düşünmektedir. Ancak, korelasyonların kendileri bu tür süreçlerin işleyişleri ile ilgili çok az ip ucu vermektedir ve bu konu ayrıntılı bir deneysel araştırma ile incelenmelidir.89

87

Daniel A.Feldman,The Handbook of Emotionally Intelligent Leadership,Leadership Performance Solutions Pres, 1999, s. 16.

88

A.Esra İsmen, “Duygusal Zekâ ve Aile İşlevleri Arasındaki İlişki”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7,11, (2004), ss.55-75., s.56 89

Jan Derksen, Ingrid Kramer, Michael Katzko, “Does a Self-Report Measure for Emotional Intelligence Assess Something Different than General Intelligence”, Personality and Individual

Duygusal zekâ, duyguların gücünü ve hızlı algılayışını, insan enerjisi, bilgisi, ilişkileri ve etkisinin bir kaynağı olarak duyumsama, anlama ve etkin bir biçimde kullanma yeteneğidir. 90

Bir başka tanımda ise duygusal zekâ, duygularımızı ve hislerimizi, sezgilerimizi etkili şekilde ifade etmeye yönelik olarak yönetmek ve insanlar arasında uyum ve sinerji yaratmak için duyguları kullanmak olarak ifade edilmektedir. 91

Salovey ve Mayer'in duygusal zekâ konusunda yapmış oldukları çalışmanın temel varsayımına göre, "Bireylerin duyguları algılama, anlama ve bu duygusal bilgiyi kullanabilme yetenekleri birbirinden farklıdır ve bireyin duygusal zekâ seviyesi, gerek entelektüel gerekse duygusal başarısına ve gelişimine çok önemli katkı sağlar.92

Duygusal zekâ resmen, bir kimsenin kendisinin ve diğerlerinin duygularını izleme, duyguları ayırt etme ve bir kimsenin düşüncelerine ve eylemelerine rehberlik etmek için duygu bilgilerini kullanma yeteneği olarak tanımlanmaktadır.93 Spesifik olarak, 4 ayrı yetenek kümesini içermektedir. (1) duyguyu tam ve doğru olarak algılama, değerlendirme ve ifade etme yeteneği; (2) bilişi kolaylaştırdıklarında duygulara erişme ve duygu üretme yeteneği; (3) duygu-yüklü bilgileri anlama ve duygusal bilgiyi kullanma yeteneği; ve (4) duygusal ve entelektüel gelişimi ve refahı artırmak için duyguları düzenleme yeteneği.94

Citibank'ın üst düzey yönetici geliştirmekten sorumlu başkan yardımcısı Linda Keagan, "Tüm yönetici eğitim programlarının altında yatan önerme, duygusal zekâdır" diyor. Yine Amerikan Eğitim ve Gelişim Derneği tarafından, önde gelen şirketlerin kıstas oluşturan uygulamaları üzerinde 1997 yılında yapılan bir anketin bulgularına göre, beş şirketten dördü, performans değerlendirirken ve işe eleman

90

Robert K.Cooper-Ayman Sawaf, Liderlikte Duygusal Zekâ, Çev: Zelal Bedriye Ayman, Banu Sancar, 3.Baskı, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 2003, s.xii.

91

Murat Toktamışoğlu, Aklın Öteki Sesi Duygusal Zekâyla Başarı, Kapital Yayıncılık, İstanbul, 2004, s.79.

92

Füsun Acar, “Duygusal Zekâ ve Liderlik”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Dergisi, Sayı 12, (2002), ss.53-68., s.55. 93

John D. Mayer, Peter Salovey, “Emotional Intelligence”,Imagination, Cognition, and Personality, 9, 3, (1990), ss.185-211.

94

alırken, eğitim ve geliştirme programlan yolu ile elamanlarının duygusal zekâlarını yükseltmeye çalışmaktadır.95

Duygusal zekâ, kendimizle ve başkalarıyla başa çıkabilmeyi kolaylaştıran duyguları tanıma, anlama ve etkin biçimde kullanma yeteneğidir, yani, başkalarının neyi istediklerini,neye ihtiyaç duyduklarını,güçlü ve zayıf yanlarını duyguları değerlendirerek anlayabilmek,stresle başa çıkabilmek ve insanların çevrelerinde görmek istedikleri gibi biri olmak için gerekli bir yetkinliktir.96

Cooper ve Sawaf ise duygusal zekâyı şu şekilde tanımlamaktadır:“Duygusal zekâ, duyguların gücünü ve hızlı algılayışını, insan enerjisi, bilgisi, ilişkileri ve etkisinin bir kaynağı olarak duyumsama, anlama ve etkin bir biçimde kullanma yeteneğidir.”97

Daniel Goleman’ın bize ilettiği iyi haber şu: “Düşünme, planlama, uzun vadeli bir işin tasarımı ve problemlerin çözümü konusunda duygularımız bizi etkilediği veya sekteye uğrattığı ölçüde, kabiliyetlerimizin sınırını çizmiş oluyor. Dahası; hislerimiz,fıtratımızda zaten var olan becerilerimizi kullanarak hayatımızdaki başarıları belirliyorlar ve yaptığımız işte duyduğumuz heyecan ve sevgi hislerinin ölçüsü de - bazen de yeterli ölçüde korku hissi- bizi başarı doruklarına çıkarmakta. Bu anlamda duygusal zekâ diğer becerilerimize derinlemesine etki eden – teşvik edici veya engelleyici- idareci bir güçtür.”98

Damasio ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmalar, beyindeki bilişsel faaliyetlerle duygusal faaliyetlerin bütünleştiğini göstermektedir. Bu araştırma grubunun yürüttüğü psiko-fizyoloji ve MR çalışmaları duygu ve düşünceyi oluşturan anatomik yapılardaki farklılaşmalar üzerine yoğunlaşmaktadır. Karar verme durumunda, beyinde düşünceden sorumlu alanlar kadar duygudan sorumlu alanlarda izlendiğinde, her iki alanında birbirine paralel faaliyete geçtikleri görülmektedir.99

95

Daniel Goleman, İşbaşında Duygusal Zekâ, Varlık Yayınları, İstanbul,1998, s.17.

96

Zuhal Baltaş, Duygusal Zekâ, Remzi Kitabevi, 3.Baskı, İstanbul, 2006, s.7.

97

Cooper, Sawaf, a.g.e., s. xii.

98

Konrad, Hendl, a.g.e., s.15-16.

99

California üniversitesinde yapılan bir araştırmada temel sosyal ve duygusal zekâ yeterliliklerini içeren bir ölçüt kullanılarak yüksek IQ’lu kişilerle, yüksek duygusal yetenekleri olan kişiler karşılaştırılmıştır. Yüksek IQ’lu kişilerin, zihin dünyasında uzman, kişisel dünyada yetersiz bir entelektüel; hırslı, istikrarlı, sebatkar, eleştirici, tepeden bakan, duygusal açıdan mesafeli, kapalı, soğuk ve kayıtsız oldukları saptanmıştır. Duygusal zekâsı yüksek olanların ise; sosyal açıdan dengeli, dışa dönük, neşeli, korkaklığa yatkınlığı olmayan kişiler olduğu görülmüştür. Bu iki açının, kadın ve erkek olma durumlarına göre farklılıklar gösterdiği de bulunmuştur. Kadınların duygusal zekâ açısından daha fazla becerilere sahip olduğu görülmüştür.100

Gözden kaçırmamamız gereken nokta bilişsel zekânın ve duygusal zekânın birbirinin alternatifi değil,tamamlayıcısı olduğudur. Bunu akıl-gönül birliği olarak da tanımlamak mümkündür. Akıl gücü duygusal zekânın hayata yansıttığı olgunluk olmadan verimli olamaz. Aklından geçenle gönlünden geçenin kesişmesi bireyin potansiyelini ortaya koyma gücünü artırır. Hayatın anlamı ve yaşanabilirliği, aklın ve duyguların etkin kullanımından doğan sinerjide gizlidir. Yani aslolan duygusal zekâ ile bilişsel zekânın iş birliğidir.101

Tek başına IQ insanın hayatta başarılı olmasını sağlayamaz, ancak duygularla ilişkilendirildiği takdirde başarı elde edilebilir.Tabii ki duygusal zekâ IQ’ya bir alternatif değil, sadece bir ilavedir. Elinden geleni ortaya koyabilmek için her iki zekâya da ihtiyaç vardır. Duygusal zekâ, kendini ve başkalarını motive edebilmek için, serin kanlılık, gayret, sebat ve yetenek gibi duygusal kalitenin bir kompozisyonudur.102

Duygusal zekâ göstergeleri, bireylerin işe girme süreçlerinde de belirleyici rol oynamakta, iş görüşmelerinde duygusal farkındalığı, benlik bilinci ve duygusal kontrolü yüksek bireylerle çalışmayı tercih etmektedirler. Forbes ve Jackson araştırmalarında,görüşmeciyle gülümseme,göz teması kurma,öne eğilme ve baş sallama gibi beden dilinde ilgi ve isteklilik göstergelerini kullanarak iletişim kuran

100

Ayşe Kocayörük, Duygusal Zekâ Eğitiminde Drama Etkinlikleri, 1.Basım, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2004, s.12.

101

Zuhal Baltaş, a.g.e., s.7.

102

adayların,daha yüksek olasılıkla işe önerildiklerini ortaya koymuşlardır.Ayrıca görüşmelerde seçilmeme nedeni olarak adayların daha çok dik bakış,daha az gülümseme ve göz temasının zayıf olması,güvensiz duruş gibi sözsüz iletişim tarzlarını gösterilmiştir. 103