• Sonuç bulunamadı

1.4 DUYGUSAL ZEKÂ

1.4.4 Duygusal Zekâ Modelleri

Yapılan çalışmalarda duygusal zekâ kavramı ile ilgili iki farklı yaklaşımın dikkat çektiği görülmektedir. Bu yaklaşımlar ‘’yetenek yaklaşımı’’ ve ‘’karma yaklaşımı’’ olarak tabir edilirler (Akgül, 2011: 26). Duygusal zekâ bağlamında oluşan bu yaklaşımlardaki temel farklılıkların bir nedeni bilim adamlarının konuya kendi uzmanlık alanları üzerinden yaklaşmaları olarak gösterilebilir.

Yetenek Modeli; Salovey ve Mayer'in geliştirdikleri yetenek modelinin, karma

modele göre daha dar bir bakış açısına sahip olduğu ifade edilmektedir(Doğan & Şahin, 2007: 231). Yetenek modeli; duygusal zekâyı yetenekler gurubu şeklinde tanımlayarak, duygusal zekânın önemi ve duygular vasıtasıyla mantık yürütmenin potansiyel kullanımları üzerinde durmaktadır (Çakar, 2006: 119, Fernandez, Exremera, & Berrocal, 2014: 2). Duygusal zekânın işlevselliği üzerine yoğunlaşan bir yaklaşım olarak düşünülebilir.

Karma Modeli; literatürde daha ziyade Goleman ile anılan ve duygusal zekâyı

32

231) karma modeli yetenek modeline göre daha çok kabul görür. Karma modeli duygusal zekâ yeteneğini sosyal beceriler, özellikler ve davranışlarla harmanlayarak açıklamaya çalışmaktadır (Çakar, 2006: 119). Karma modelin duygusal zekânın anlaşılmasında daha etkili olduğu söylenebilir.

1.4.4.1 Mayer ve Solevey’in Duygusal Zekâ Modeli

Bir yetenek yaklaşımı modeli olarak kabul edilmektedir. John D. Mayer ve Peter Salovey (1990) oluşturdukları modelin duygusal yeterlilik olarak isimlendirilebileceğini ancak çerçevelerini zekâ üzerine olan tarihsel literatüre bağlamak için zekâ kavramını seçtiklerini ifade etmişlerdir. Kurmuş oldukları model Gardner’in ‘kişisel zekâ’ kavramıyla benzeşmekle beraber Mayer ve Salovey 1997’de bu tanımı geliştirerek ‘’…duyguları algılama ve ifade etme, duyguları düşüncenin içinde asimile etme, duyguyu anlama ve onunla mantık yürütme ve kişinin kendisinde ve diğerlerindeki duyguyu düzenleme yeteneği’’ olarak tanımlamışlardır (Çakar, 2006: 119). Bununla birlikte Mayer ve Salovey'in 1990'da geliştirdikleri bu model temel alınarak bazı ölçekler da geliştirilmiştir. Bu ölçekler katılımcıların algılanan duygusal yetkinliklerinin ihtiyaç duyulan yönlerini değerlendirmek için geliştirilmiştir. Örneğin Trait Meta-Mood Scale (TMMS) olarak bilinen ve dünyanın en çok kullanılan kişisel ölçeği Salovey ve Mayer'in modeline dayandırılmıştır (Fernandez, Exremera, & Berrocal, 2014: 1).

Mayer ve Salovey duygusal zekâyı beş ana başlık altında toplamışlardır, bunlar; 1. Duygularının farkında olma: Duygusal zekânın alt boyutları içerisinde

zihinsel süreçle en alakalı olanın duygularını anlama olduğu söylenebilir (Caruso & Salovey, 2010: 105). Bireyin belirli durumlarda hissettiklerinin farkında olması duygusal zekânın temelini oluşturmaktadır. İçgörü ve kendini anlayabilmede bireyin her an duygularının farkında olması çok önemlidir. Duygularını tanıyan bireyler ruhsal hallerinin farkında olmakla birlikte kendi sınırlarını bilir, daha sağlıklı ve özerk kararlar alabilir ve özerk davranışlar sergileyebilirler (Tuğrul, 1999: 15).

2. Duygularını yönetebilmek: Duyguları yönetebilmek asla duyguları işin içine katmamak anlamına gelmemektedir. Duyguları karar ve

33

davranışlarla bir arada işleyerek bireyin kendisi ve çevresini olumlu yönde etkilemesi olarak ifade edilebilir. (Caruso & Salovey, 2010: 120). Farkında olunan duygularla en doğru şekilde başa çıkabilmek duygusal zekânın temel özelliklerindendir. Duygularını yatıştırmak, karamsarlık, alınganlık, çekingenlik gibi duygulardan kurtulabilmek gibi yetenekleri kapsar. Duygularıyla başa çıkmakta zayıf olan kişiler sürekli olarak huzursuzluk yaşarken güçlü olanlar ise beklenmedik kötü sürprizlerle karşılaştıklarında kendilerini daha kolay toparlar, düştüklerinde daha çabuk kalkarlar (Tuğrul, 1999: 15).

Demir (2010), çalışmasında duygularını yönetebilme yeteneğine sahip yöneticilerin örgüt içindeki çatışma durumlarında çatışmanın taraflarında yöneticinin olaylara daha objektif yaklaştığı algısını oluşturduğunu ifade etmektedir (Demir, 2010: 209).

3. Kendini motive etmek: Bireyin kendini motive edebilmesinin yolu duygularını bir amaç etrafında toplayabilmesinden geçer. Duygusal özdenetim yani doyumu erteleyebilme ve fevri davranışlara engel olabilme her başarının altında yatan çok önemli bir yetenektir. Kendini motive etmeyi başaran bireyler işlerinde daha etkin ve üretkendirler (Tuğrul, 1999: 15).

4. Başkalarının duygularını fark etmek (empati): Bir başka deyişle empati kurabilmek duygusal zekânın ayrılmaz bir parçasıdır. Empati sahibi bireyler çevresindeki insanlardan gelen duygusal sinyallere karşı daha duyarlıdırlar. Empatinin 3 özelliğinden söz edilebilir;

 Bireyin olayları karşısındakinin gözüyle görebilmesi,  Bireyin karşısındakinin düşüncelerini doğru anlaması,

 Empati kuran bireyin zihninde oluşan empatik anlayışını empati kurduğu kişiye aktarması (Tuğrul, 1999: 15).

5. İlişkileri yürütebilmek ve sosyal beceriler: Diğerleriyle ilişkileri yürütebilmek duygusal zekânın diğer bir özelliğidir. Bu yetenek insanlar arasında sivrilmenin, karizmatik kişilik yapısının yani insanlar üzerinde etkili olmanın altında yatan unsurdur (Tuğrul, 1999: 15).

34 Şekil 7: Duygusal Zekânın Boyutları

Kaynak: (Mayer ve Salovey teorisi - Yazar tarafından hazırlanmıştır). 1.4.4.2 Bar-On’un Duygusal Zekâ Modeli

Duygusal zekânın öncü modellerinden birini oluşturan, “Duygusal Katsayı” ismiyle ilk duygusal zekâ ölçeğini geliştiren ve “Duygusal Bölüm” (EQ) terimini ilk kez kullanan Reuven Bar-On’dur. Ona göre duygusal zekâ genel olarak; bireyin yeteneklerinin farkında olması, kendisinin ve başkalarının duygularını düzenleyebilmesi için onu yönlendirmektedir (İşmen, 2001: 115). Bar-On’un temel olarak üzerinde yoğunlaştığı konu, bilişsel olmayan zekâ faktörleridir. Bu faktörler; zekânın kişisel, duygusal, sosyal ve hayatta kalma boyutlarını içermektedir. Tüm bu faktörlerin ortak özelliği, bireyin günlük hayatla başa çıkabilmesi açısından bilişsel zekâdan daha etkili olmalarıdır (Edizler, 2010: 141). Bunlar akademik hayatta değil, bireyin çevresiyle olan ilişkilerinde, iş ve aile hayatındaki başarısında etkili olan bazı faktörleri kapsamaktadır.

Bar-On geliştirmiş olduğu “Duygusal Katsayı Envanteri” ile kişilerin başarı potansiyelini ölçmeyi ve IQ ölçümlerinin eksik bıraktığı yanları tamamlamayı hedeflemiştir. Bar-On oluşturduğu modelin geçerlik ve güvenilirlik ölçümlerini 6 ayrı ülkede (Kanada, ABD, Arjantin, Almanya, Güney Afrika ve İsrail) 12 yıllık bir süreç içinde gerçekleştirmiştir. Bar-On yaptığı bu incelemelerde duygusal zekânın bilişsel zekâyla ilişkili olmadığını saptamıştır. Envanter 2000 yılında tekrar düzenlenmiş ve

DUYGUSAL ZEKÂNIN BOYUTLARI

• Duyguların Farkında Olma • Duygularını Yönetebilme • Kendini Harekete Geçirebilme

( Motivasyon)

• Başkalarının Duygularının Farkında Olma ( Empati)

35

eksiklikleri tamamlanmaya çalışılmıştır (Güllüce & İşcan, 2010: 14). Soru sayısı bir anketörün isteyeceğinden fazla olmakla birlikte en geçerli ölçeklerden biri olarak kabul edilmektedir.

Bar-On, bireysel ve sosyal yetilerin dışında farklı kavramların duygusal zekâ kapsamında ele alınmasında da öncü olmuştur. Reuven Bar-On, temelde duygusal zekâyı, “çevreden gelen talep ve baskılarla başa çıkma yeteneğini etkileyen bir dizi kişisel, duygusal ve sosyal yeti” olarak betimler (Edizler, 2010: 142). Bar-On’un modeli beş genel boyut ve on beş yetiden oluşur. Bunlar (İşmen, 2001: 115);

1. Kişiye Dönük:

- Duygusal benlik farkındalığı - Güvenli girişkenlik - Benlik saygısı - Kendini gerçekleştirme - Bağımsızlık 2. Kişiler Arası - Empati

- Kişiler arası ilişkiler - Sosyal sorumluluk 3. Stres Yönetimi - Problem çözme - Gerçeklik testi - Esneklik 4. Uyumluluk - Strese dayanıklılık - Dürtü kontrolü

5. Genel Duygu Durumu - Mutluluk

36 1.4.4.3 Goleman’ın Duygusal Zekâ Modeli

Goleman (1995) kitabında duygusal zekânın pek çok önemli ilişkisinin olduğunu, anlama kabiliyeti ve duyguların ifade edilmesinden etkilenen, oldukça geniş ve çok sayıda; karmaşık yapıya sahip sosyal ve iletişim becerilerini içerdiğini öne sürmüştür (Schutte, vd., 1998: 168). Goleman'a göre; duygusal zekâ bireyin hayatın pratik yanlarıyla başa çıkabilmesi için ciddi önem taşır (Dutoğlu & Tuncel, 2008: 15, Çetinkaya & Alpaslan, 2011: 15) ve başarılı bir hayat için EQ, IQ'dan daha önemlidir. Mayer ve Salovey'in modelinden esinlenerek oluşturmuş olduğu duygusal zekâ modeli 5 unsurdan oluşmaktadır. Bunlar (Gürbüz & Yüksel, 2008: 178);

1- Bireyin kendi duygularının farkında olması, 2- Duygularını yönetebilmesi,

3- Empati kurabilmesi,

4- Kendini motive edebilmesi ve 5- Sosyal beceriler

olarak ifade edilmiştir .

1.4.4.4 Cooper ve Sawaf’ın Duygusal Zekâ Modeli

Cooper ve Sawaf (1997) ''Executive EQ'' isimli kitaplarında ''Duygusal Zekâ Haritası'' testi hazırladılar. Test Cooper ve Sawaf'ın oluşturdukları duygusal zekâ modelinin 21 alt ölçeğine temellendirilmiş 250 sorudan oluşuyordu (Schutte, et al., 1998: 168). Cooper ve Sawaf'ın duygusal zekâyı dört boyutta ele alarak incelediler. Kitaplarında (Cooper & Sawaf, 2000: 33);

1- Duygusal okuryazarlık-öğrenme (Emotional Literacy), 2- Duygusal zindelik (Emotional Fitness),

3- Duygusal derinlik (Emotional Depth), 4- Duygusal simya (Emotional Alchemy)

37

olmak üzere duygusal zekânın bu 4 boyut altında toplanabilecek bilgi ve becerilerden oluştuğunu ifade etmişlerdir. Yazarlar modellerini duygusal zekâyı psikolojik çözümleme ve felsefe alanından çıkararak doğrudan bilime, keşfe ve uygulamaya sokan 'Dört Köşe Taşlı Model' olarak ifade etmişlerdir (Cooper & Sawaf, 2000: 33). Duygusal zekâ haritası ses getirse de Mayer, Salovey ve Carusso tarafından uyum sağlayıcı tutumları duygusal zekâ olarak adlandırma açısından eleştiriye maruz kalmıştır (İşmen, 2001: 113-115). Duygusal zekâ karmaşık bir yapıda olması bilim adamlarının bu kavramı farklı şekillerde açıklamaya çalışmalarını beraberinde getirmiştir. Bilim bir yanlışlama süreci olduğundan bir diğer açıklamanın eksikleri üzerinden giderek birbirlerini eleştirmişlerdir.

Benzer Belgeler