• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3 : GİRİŞ ENGELLERİNE STRATEJİK YÖNETİM AÇISINDAN

4.1. Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlarla Girişlerin

4.2.1. Hakim Durumun Göstergesi Olan Faktörler

Bir teşebbüsün hakim durumda bulunduğunu gösteren değişik ekonomik ve sosyal faktörler vardır. Bu nedenle hakim durumun tespitinde çok yönlü değerlendirme yaklaşımına göre hareket edilmelidir. Diğer bir deyişle pazarda rekabeti etkileyen faktörler, diğer faktörlerin varlığına ya da yokluğuna bağlı olabilmektedir. Bu nedenle rekabeti etkileyen bir faktörün diğer faktörlerle birlikte değerlendirilmesi gereklidir. Bu çerçevede hakim durumun tespitinde göz önüne alınması gereken faktörler; pazar payı, dikey bütünlük, pazara giriş engelleri, fiyat farklılaştırmasıdır (Gül, 2000:12). Bu kavramların da kısaca incelenmesi önem arz etmektedir.

4.2.1.1. Pazar Payı

Bir işletmenin hakim durumunun en önemli göstergelerinden birisi, pazarda sahip olduğu paydır. Pazar payı teşebbüsün ilgili pazarda toplam talep içinde karşıladığı talep miktarıdır. Teşebbüsün pazar payını mutlak pazar payı ve nisbi pazar payı olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Mutlak pazar payı, teşebbüsün sahip olduğu pazar payıdır. Buna karşılık nisbi pazar payı, rakiplerinin mutlak pazar payı ile teşebbüsün mutlak pazar payı arasındaki farktır. Pazar payı, bir teşebbüsün ilgili pazarda hakim durumda bulunup bulunmadığının önemli bir göstergesidir. Gerçekten bir teşebbüs yüksek bir pazar payına sahip ise, rakiplerinin pazardaki gücü o derece azdır. Diğer bir deyişle pazar payının yüksekliği teşebbüsün pazardaki serbestisini arttırıcı önemli bir faktördür. Bir veya birden fazla teşebbüsün hakim durumda olduklarının göstergesi olarak pazar

payının ne olması gerektiğini kesin olarak belirlemek mümkün değildir35.

Muğla’nın Fethiye ilçesinde faaliyet gösteren 13 fırının aynı ilçede faaliyet gösteren

Selena Gıda Sanayi36 (Selena) ünvanlı ekmek fırınının maliyetin altında (yıkıcı fiyata)

ekmek satarak rakipleri zor durumda bıraktığı iddiasıyla ilgili soruşturmada, Rekabet Kurumu, Selena Gıda’nın ilgili pazarda hakim durumda bulunmadığı, piyasaya yeni giren bir firma olarak gerek ölçek ekonomisi ve gerekse tanıtım amaçlı olmak üzere, uyguladığı fiyat stratejisinin kötüye kullanma olmayacağı ve hakkında soruşturma

35 ABD’de Yüksek Mahkeme, 1920 yılında , U.S. Steel davasında %40’lık pazar payını tekel olarak kabul etmemiştir (Kovacic ve Shapiro 2000:51). Bir başka birleşme davasında ise,, ABD yüksek mahkemesi, 1962 Brown Shoe Co. Davasında ayakkabı üretim pazarında %4,5’luk bir pazar payının birleşme için engel olduğuna hükmetmiştir.

açılmasına gerek olmadığa hükmetmiştir. Rekabet Kurumu’nun burada baktığı ilk şart, firmanın hakim durumda olup olmadığıdır. Eğer firma hakim durumda olsaydı, hakkında rakiplerini pazar dışına itmek amacıyla yıkıcı fiyat uygulamaktan soruşturma açılabilecekti.

Hakim durumun belirlenmesinde pazar payı gerekli; fakat tek başına yeterli değildir. Rakiplerin pazar payına da bakmak gerekir. Örneğin; %30 pazar payına sahip bir işletme rakiplerinin pazar payının %1-2’den fazla olmadığı bir pazarda hakim durumda kabul edilebilir(Aslan, 2001:214).

Bu nedenle hakim durumun saptanmasıyla ilgili yargısal araştırmalar pazar payının saptanmasıyla başlar. Çünkü bir işletmenin istihdam sayısı, sermayesinin büyüklüğü, pazarlarının tüm dünyaya yayılmış olması ve üretim miktarı gibi büyüklük göstergeleri yeterli bilgi vermez. Esas olan onun rakiplerine göre nisbi büyüklüğüdür. Bu nedenle işletmenin ilgili olduğu pazardaki payı kadar rakiplerinin payları da önemlidir.

4.2.1.2. Dikey Bütünlük

Dikey bütünlükten anlaşılması gereken üretim zincirinin bir önceki ve sonraki aşamasının aynı teşebbüs tarafından gerçekleştirilmesidir. Ürünün üretim ve dağıtım aşamalarının aynı teşebbüs tarafından yerine getirilmesi teşebbüsün hakim durumda bulunduğunu gösterebilir. Teşebbüsün dikey bütünlüğü gerçekleştirmesi, rakiplerine göre maliyet avantajı sağlar. Dikey bütünlük özellikle ilgili ürün pazarının dar yorumlanması durumunda teşebbüsün hakim durumda bulunduğunun göstergesi olarak kabul edilebilmektedir (Gül, 2000:13).

Bir işletmenin, üretimden dağıtıma kadar ürünün pazara ulaşmasındaki zincirde her halkayı kendisi oluşturacak şekilde bir bütünlük sağlamış ise, bu rakipler için önemli bir giriş engelidir.

ATAD Chiquita davasında, dikey bütünlüğü giriş engeli olarak kabul etmiştir. ATAD’a göre United Brands şirketinin sattığı muzların yarısını kendi tarlasında yetiştirmesi; yeni, dayanıklı ve verimli bir muz geliştirmesi; muzları taşımakta kullandığı kamyonların 2/3’sinin kendisine ait olması, Avrupa’daki olgunlaştırıcı dağıtıcılarla sözleşmelere dayanılarak oluşturulmuş iyi bir satış ağına sahip olması, Chiquita

tercih etmesine sebep olmaktadır. Dikey olarak bütünleşmek rakiplere göre maliyet avantajları ve olası bir fiyat savaşında şirketin daha uzun süre dayanmasını sağlar (Aslan, 2001:216).

4.2.1.3. Pazara Giriş Engelleri

Pazarda faaliyet gösteren teşebbüslere rakip olarak yeni teşebbüslerin pazara girmesinin mümkün olmaması veya güç olması, teşebbüsün ya da teşebbüslerin hakim durumda bulunduğunu gösterebilir. Pazara giriş engellerinin başında ölçek ekonomileri, sermayenin büyüklüğü, teknolojik üstünlük, fikri ve sınai mülkiyet hakları gelmektedir. Yasayla tanınan imtiyazlar da giriş engeli yaratmaktadır. Pazara giriş engellerinin var olduğu bir pazarda teşebbüsler rekabetin yarattığı baskıdan uzak bir piyasa politikası izlerler. Bu durum hakim durumda bulunan bir teşebbüsün konumuna eşdeğerdir. Pazara giriş engelleri, özellikle potansiyel rekabet açısından önemlidir. Gerçekten pazarda faaliyet gösteren teşebbüslerle doğrudan rekabet etmeyen; fakat pazar şartlarının uygun olması durumunda pazara girebilecek teşebbüslerin bulunması, pazarda faaliyet gösteren teşebbüslerde dolaylı bir rekabet baskısı yaratır. Bu baskı, özellikle ilgili ürün fiyatının aşırı kar elde etme imkanı sağlayacak düzeye gelmesiyle ayrı bir öneme sahip olur (Öz, 2000:110).

Rekabet Kurulu, Benkar A.Ş.’nin taraf olduğu bir kararında, Damat Tween (DT) Mağazaları, Benkar A.Ş. tarafından yeni oluşturulan “Advantage Card” sistemine geçiş için başvurmuş ancak bu talep Benkar tarafından reddedilmiştir. Orka grubu, başvuruda önceliğin Benkar tarafından holding bünyesindeki şirketlere verildiği, Orka’nın faaliyet gösterdiği sektörde de holdinge bağlı bir başka şirketin (Altınyıldız) sisteme dahil edildiği, dolayısıyla Orka’nın başvurusunun reddedildiğini öne sürmüştür. Rekabet Kurulu olayı 4054 sayılı kanunun 6. ve 4. maddesinin (d) ve (e) bendleri açısından incelemiş ve bunun sonucunda, Benkar ile DT arasındaki kredi kartı sözleşmesinde yer alan cezai şartın RK 4/d maddesi bağlamında rekabeti engellemediği; zira, ticari faaliyet gösteren bir teşebbüsün müşterilerini kendine bağlamak için bu nitelikte cezai şartlar getirebileceğini, Altınyıldız’ın Advantage Card sistemine alınıp DT’nin alınmamasının RK Md.4(e) bağlamında Rekabet Kanunu’na aykırılık oluşturmadığını, Altınyıldız’ın Benkar’ın dahil olduğu holdinge bağlı olduğundan 4. madde anlamında bir anlaşma veya uyumlu eylemin bulunmayıp, bir ekonomik birliğin mevcut olması

nedeniyle Benkar’ın uygulamalarının ilgili piyasada rekabet oluşumunu ve gelişimini önemli ölçüde engellemediğini, Benkar’ın ilgili piyasada pazar paylarının çok sık ve çabuk gelişme eğiliminde olduğunu, piyasaya girişte kayda değer bir güçlüğün bulunmadığını, piyasaya yeni giren bankaların da kapsamlı veri tabanları, kuvvetli mali yapıları nedeni ile rekabet güçlerinin yüksekliği göz önüne alınarak hakim durumda olmayacağının kabulü gerektiğini, dolayısıyla hakim durumunu kötüye kullanmadığını ve Benkar’ın ilgili piyasadaki “Advantadge Card” sistemine rakip mağazaları almamasının ve DT mağazalarının başka kredi kartı teşebbüsleri ile anlaşma yapmasını önlemeye yönelik uygulamalarının kredi kartları piyasasındaki etkin rekabetin

oluşumu ve gelişimi açısından önemli bir engel teşkil etmediğini kabul etmiştir37.

Rekabet Kurulu’nun bu kararının örtülü olarak içerdiği piyasaya giriş engeli tanımı, yeni girenin köklü bir firma haline gelmek için katlanmak durumunda kalacağı maliyetleri esas almaktadır. Kararda, piyasaya yeni girenlerin de kapsamlı veri tabanları ve kuvvetli mali yapıları olması nedeniyle piyasada önceden bulunanlara benzeri pozisyonda bulundukları yargısı hakimdir.

4.2.1.4. Fiyat Farklılaştırması

Bir veya birden fazla teşebbüsün hakim durumda olduklarının göstergesi olarak pazar payının büyüklüğü yeterli değilse, fiyat farklılaştırması hakim durumun göstergesi olabilir. Diğer bir anlatımla pazarı bölerek fiyat farklılaştırmasına gidebilen teşebbüs için sadece pazar payı hakim durumda bulunduğunu göstermeyebilir. Ancak, pazar payı fiyat farklılaştırması ile birlikte değerlendirildiğinde fiyat farklılaştırmasına gidebilen teşebbüs, hakim durumda bulunabilir. Fiyat farklılaştırmasından anlaşılması gereken üreticinin, pazarı talep elastikiyetleri farklı olan alt pazarlara bölerek malı alt pazardaki müşterilerine farklı fiyattan satmasıdır (Pashigian, 1995:438). Teşebbüsün fiyat farklılaştırmasına gitmesinin en önemli nedeni karını maksimuma çıkarma isteğidir. Diğer bir deyişle aşırı kar elde etmek istemesidir. Teşebbüsün fiyat farklılaştırmasına gitmesi hakim durumda bulunduğunu gösterebilir.

4.2.1.5.Talep Koşulları

koşulları ile birlikte değerlendirildiğinde söz konusu teşebbüs, hakim durumda bulunabilir. Gerçekten talebin fiyat elastikiyeti ve büyüme hızı, talep koşulları olarak birlikte hakim durumun belirlenmesinde önemlidir.

Talebin fiyat elastikiyetinin düşük olması teşebbüsün fiyat ayarlamalarını daha kolay yapmasını sağlar. Bu kolaylık oligopolistler arasında paralel davranışların daha kolay kurulmasını sağlar. Buna karşılık talebin fiyat elastikiyetinin yüksek olması teşebbüsün fiyat yükseltmeye karar verirken, müşterilerini kaybetme korkusu dahilinde hareket etmesine neden olur. Bu korku, oligopolistler arasında paralel davranışların kurulmasını veya devamını zorlaştırabilir (Gül; a.g.e., :15).

4.2.1.6. Diğer Faktörler

Yukarıda açıklanan faktörler dışında hakim durumun tespitinde göz önüne alınması gereken başka faktörler de vardır. Bunlar; ürüne bağımlılık, kullanılmayan kapasite, rakiplerin sayısı, indirim sistemi, üründe çeşitlilik, teknolojik üstünlük, performans v.b. gibi faktörlerdir. Bu faktörler her olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir. Tek bir faktörle değerlendirme yanlış sonuçlara ulaşmaya neden olabilir. Bu sebeple her olayın özelliğine göre bu faktörlerin hepsinden mümkün oldukça yararlanılmalıdır.