• Sonuç bulunamadı

2.1. Öğrenme Stillerinin Tanımı ve Önemi

2.1.5. Dunn ve Dunn Öğrenme Stilleri Modeli

Dunn ve Dunn öğrenme stilleri modeline göre bireyler farklı yollarla en iyi şekilde öğrenirler. Öğrenme stilleri benzer eğitim ortamı, yöntem ve kaynakların bazı öğrenciler için etkili iken bazıları için etkisiz olan biyolojik ve gelişimsel özelliklerden oluşur (Dunn ve Dunn, 1993, 1994; Dunn, Dunn ve Perrin, 1994; Thies, 2000). Modele göre öğrenme için bireylerin öğrenme ortamındaki tercihlerini belirlemek gereklidir. Bireyin tercihleri ile eşleşecek öğrenme ortamları sağlamak için farklı öğretimsel stratejiler kullanılmalıdır. Bunların sonucunda öğrenen öğrenme becerisini geliştirir (Hartman, 1995: 18, Dewar, 1996). Dunn ve Dunn öğrenme stili modeli iki tür aktiviteyi içermektedir; bireyin öğrenme stilini belirleme ve belirlenen öğrenme stiline göre bireye uygun öğretimi planlayarak uygulamadır.

Modelde öğretim için beş öğrenme stili uyaranları ve bunların alt öğeleri yer almaktadır.

Öğrenme stilleri

Çevresel Uyarıcılar: Ses, ışık, sıcaklık, düzen.

Duyuşsal Uyarıcılar: Motivasyon, süreklilik, sorumluluk, öğrenmede yapılanmışlık.

Sosyolojik Uyarıcılar: Bireysellik, ikili grup, üçlü grup, takım, yetişkinle öğrenme, çeşitlilk.

Fiziksel Uyarıcılar: Algısal tercih, alış tercihi, zaman tercihi, hareketlilik tercihi. Psikolojik Uyarıcılar: Bütünü ya da ayrıntıyı tercih etme, beyin yarım kürelerini tercih etme, tepkisel düşünsel tercih (Dunn ve Dunn, 1993; Otrar, 2006; Koçak, 2007).

Şekil 5. Dunn ve Dunn Öğrenme Stilleri Modeli

Dunn ve Dunn öğrenme stili modeli aşağıdakilere dayanmaktadır; 1. Bireylerin çoğu öğrenebilir.

2. Öğretimsel çevreler, kaynaklar ve yaklaşımlar farklı öğrenme stillerinin güçlü yönlerine karşılık verir.

3. Herkesin güçlü yönleri vardır ancak farklı kişilerin farklı güçleri vardır. 4. Bireysel öğretim tercihleri bulunmaktadır ve bunlar güvenli ölçüm

araçlarıyla belirlenebilir.

5. Öğretmenler öğrenme stillerini öğretimde kullanmayı öğrenebilirler. 6. Öğrenciler yeni ve zor bir bilgiye yoğunlaşırken, öğrenme stillerinin güçlü yönlerinden yararlanmayı öğrenebilirler (Dunn ve Dunn, 1993, 1999).

Dunn ve Dunn’ın belirlemiş olduğu öğrenme stillerini etkileyen değişkenler ve öğrenme stilleri şu şekilde ifade edilebilir.

1. ÇEVRESEL UYARICILAR

Ses, ışık, sıcaklık, oturma düzeni stresle ilişkili faktörlerdir. Bir kişi çalışırken ya da konsantre olurken çevresindeki değişkenlerden etkilenir ve uygun çalışma koşulları olmadığı zaman stres de beraberinde gelir. Stres, yapılan çalışmanın kalitesini düşüren ve verimliliğini azaltan en önemli sebeptir.

Ses: Öğrencinin öğrenirken çalıştığı ortamda sesi tercih etme/etmeme durumunu ifade etmektedir. Bazı öğrenciler öğrenirken veya odaklanırken sessiz bir ortama ihtiyaç duyarlar, bazıları ise çalışırken sese ihtiyaç duyarlar (müzik vb.) ya da ses onların verimli bir şekilde çalışmasını engellemez. Sessizlik ihtiyacı olan öğrenciler özellikle yeni ve zor bir bilgiyi öğrenirken rahatsız edilmeyecekleri sessiz ortamları tercih ederler ve böyle ortamlarda daha verimli sonuçlar elde edebilirler. Ses ihtiyacı olan öğrencilerin ise çevredeki olağan sesler dikkatini dağıtmaz, aksine odaklanmasını kolaylaştırır. Öğrenme ortamı çok sessiz olduğunda kendini gergin hissederler, ses ihtiyacını gidermek için kendi. Çalışırken sözsüz müzik dinleyebilirler. Öğretmenin sınıf içinde dolaşırken çıkardığı ses, evde oturma odasına yakın bir yerde çalışmak, çok sessiz olduğunda öğrendiği konu ile ilgili konuşmak; bu kişilerin öğrenirken daha rahat hissetmelerini sağlar.

Işık: Öğrencinin öğrenme ortamında tercih ettiği ışık miktarını ifade etmektedir. Öğrencinin konsantre olurken veya ders çalışırken tercih ettiği ışığın parlak, loş veya çok parlak olup olmamasını açıklamaktadır. Parlak ışık tercih eden öğrenciler biyolojik olarak iyi aydınlatılmış öğrenme ortamlarına ihtiyaç duyarlar. Parlak ışıklı ortamlarda dikkatini daha kolay toplarlar. Bu yüzden ihtiyaca göre ek aydınlatma araçları kullanmak, gün ışığını daha iyi alan pencere kenarı gibi yerleri tercih etmek, çalışma kağıdı olarak ışığı iyi yansıtan parlak renkli çalışma kağıtları seçmek öğrenme konusunda motivasyonunu arttırabilir. Öğrenme ortamında loş ışık tercih eden öğrenciler, biyolojik olarak ışığın doğrudan gelmediği ortamlarda daha verimli olurlar. Işık parlak olduğunda odaklanmakta zorlanır, gözlerini sık ovuşturabilir ve zaman zaman baş ağrısı çekebilirler. Çalıştığı ortamda ışığı azaltmak, ışığın doğrudan

gelmediği, pencereden uzak yerlerde çalışmak, çalışma kâğıtlarında daha yumuşak ve mat renkleri tercih etmek çalışmadaki verimini arttırabilir.

Sıcaklık: Öğrencinin öğrenme aktiviteleri sırasında tercih ettiği ortam sıcaklığını ifade etmektedir. Sıcaklık ifadesi soğuk, ılık ve sıcak ortamları belirtmektedir. Yeni ve zor bir konuyu öğrenirken öğrencinin tercihine uygun sıcaklık, öğrencinin konsantrasyon süresini uzatır ve stresini azaltır. Soğuk bir ortamda çalışmayı tercih eden öğrenciler, kendini dinç ve zinde hissederken, sıcak ortamlarda öğrenmedeki verimi azalır. Sıcak ortamlarda uykusu gelebildiği gibi dikkat süresi de azalır. Bu kişilerin öğrenme ortamlarının havalandırılması, kapı ya da pencere kenarı gibi hava akımının olduğu yerlerde oturmaları gerekir. Sıcak tutacak kıyafetler onu bunaltacağından hafif kıyafetler giymesi, öğrenirken kendini daha iyi hissetmesini de sağlayacaktır. Sıcak bir ortamda çalışmayı tercih eden öğrencilere, uygun bir ortam sağlandığı zaman çalışırken kendilerini daha rahat hisseder, gerilimleri azalır, daha uzun süreli odaklanabilir ve çalışmalarının kalitesi yükselir. Bulundukları ortam serin olsa bile kendilerini sıcak tutacak şekilde giyinmeleri gerekir. Kapı ve pencerelerden uzak, sınıfın ya da odanın merkezi bir yerinde oturabilirler.

Oturma Düzeni: Öğrenme aktiviteleri sırasında öğrencinin bulunduğu ortamda yer alan eşyalardır. Başka bir ifadeyle eşya-mobilya kavramları kapsamında öğrenme ortamlarında yerlerin halıyla kaplı olup olmaması, sınıfta veya çalışma ortamında sıraların veya sandalyenin bulunması, pencerelerde perdelerin bulunup-bulunmaması, odanın, sınıfın büyüklüğü, duvarların, eşyaların rengi ve büyüklüğü, duvarlarda çeşitli tabloların, şekillerin bulunması vb. ifade edilmektedir. Öğrenciler, odaklanmaları gereken bir çalışma yaparken ya masa ve sandalyede dik bir şekilde oturmayı ya da rahat bir koltukta oturarak veya uzanarak çalışmayı tercih ederler. Kendilerine uygun bir oturma düzenine izin verilen bir öğrenme ortamında (formal ya da informal),öğrencilerin öğrenme ve test performansında anlamlı bir artış olduğu belirlenmiştir. Öğrenme ortamlarında formal oturma düzenini tercih eden öğrenciler dik bir sandalyede oturarak masada çalışmayı tercih ederler. Bu tarz oturma düzeni sayesinde daha uzun süre odaklanabilirler. Öğrenme ortamlarında informal oturma düzenini tercih eden öğrenciler yumuşak mobilyaları tercih ederler. Rahat bir sandalyede oturmuş ve ayaklarını masaya uzatmış olarak ya da yerde bir minderin üstünde otururken, kanepeye uzanmış çalışmayı tercih ederler.

2. DUYGUSAL FAKTÖRLER

Motivasyon, sorumluluk/ uyma, azim, yapılandırma bireyin öğrenmeye karşı eğilimini ve tutumunu içeren faktörlerdir. Bu eğilimler, kişinin zor görevleri başarmada geliştirdiği stratejilerin bir bütünüdür. Kişinin öğrenme verimini büyük ölçüde etkileyen duygusal faktörler, zaman içinde deneyimlere ve sosyal ortama göre değişebilir ve geliştirilebilir.

Motivasyon: Öğrencinin öğrenmede başarılı olabilmesi için sahip olması gereken motivasyon gereksinimini belirtmektedir. Bireyin kolay motive olabilmesi için öğretmenin vermesi gereken geribildirim ve pekiştirme davranışları, öğrencinin içten- dıştan motive olabilme yeteneği önemli görülmektedir. Bazı öğrencilerin içsel bir motivasyona sahip olduğunu görürken bazılarının ise motivasyonlarını arttırmak için başkalarına ihtiyaç duyduklarını belirtilmiştir. İçsel motivasyonu yüksek öğrenciler genellikle bir işi başardıklarında “bunu iyi yaptım” düşüncesine sahip kişilerdir. Motivasyon durumsal bir element olduğu için, öğrenilen konuya duyulan ilgi, beklenen geri dönüt ve övgü ihtiyacını etkileyebilir. İnsanlar yapmaktan daha az keyif aldıkları bir işi yaparken ya da bir konuyu öğrenirken daha çok dışsal desteğe ihtiyaç duyarlar. Öğrenirken açık, ulaşılabilir ancak zorlayıcı hedeflere ihtiyaç duyarlar çünkü neleri başarmaları gerektiğini bilmek isterler. Övülmek yerine cesaretlendirici stratejiler kullanılması bu kişilere faydalı olacaktır. Başkaları tarafından motive edilen kişiler, çalışırken /öğrenirken başkalarından (yaşıtları-öğretmenleri-ebeveynleri) sık geri bildirim aldıklarında daha iyi sonuçlar elde ederler. Dışsal motivasyona ihtiyaç duyan öğrenciler, özellikle de küçük yaşlarda her yaptıklarını öğretmenine göstermek isterler. Uyma: Bazı öğrenciler, alınan kararları ya da kuralları olduğu gibi kabul ederken bazıları sorgulamayı tercih ederler. Öğrendiği konuyu verildiği şekliyle kabul eden, belirlenen kuralları benimseyen ve uygulayan, verilen yönergeyi itiraz etmeden yerine getiren öğrenciler olduğu gibi öğretilen konuyu sorgulamadan kabul etmeyen, kurallara uymak için ikna edilmeye ihtiyaç duyan öğrenciler de vardır. Öğrenme ortamlarında uyma davranışı açısından farklı ihtiyaçları olan bireylere tek bir yöntemle yaklaşmak bazılarının öğrenme performansının düşmesine neden olacaktır. Uyma davranışı yüksek olan öğrenciler belirlenen sınırlar içinde yönergeleri izleyerek hareket etmeyi tercih ederler. Bu öğrencilerin öğrenirken kendilerini daha rahat hissetmeleri için, çalışma ile ilgili yönergeleri net bir şekilde açıklamalıdır. Öğretmenin söylediklerini ve davranışlarını model alır. Uyma davranışı düşük olan bireyler, öğrenme sırasında başkalarının yönlendirmelerini dinleseler de kalıpları kırmayı

severler. Kendi deneyimlerine dayanarak, bir çalışmayı kendileri nasıl yapmak istiyorlarsa öyle yaparlar. Söylenen yöntemlerin dışında çözümler bulmaktan ve hislerine güvenmekten çekinmezler. Kurallara uymadan önce sorgularlar. İkna edilmeye ihtiyaçları vardır. Öğrendiği konu ya da yapılan iş aklına yatarsa uyumlu çalışırlar. Öğretmenlerin bu öğrencilerin yorum yapmasına izin vermesi gerekir; böylece kendi fikirlerini oluşturmak yolunda önemli bir adım atılmış olur. Ancak bu kişilerin kendilerini ifade ediş tarzlarına dikkat etmeleri gerekir ve başkalarının görüşlerine karşı çıkarken bunu uygun yollarla yapmayı öğrenmeleri önemlidir.

Azim: Bazı öğrenciler bir çalışmayı tamamıyla bitirdikten sonra bir diğer çalışmaya geçerken, bazıları ise birçok işi bir arada yapmayı tercih ederler. Çoklu görev azmi olan kişiler, aynı anda birden fazla çalışma ile uğraşmayı tercih ederler. Genellikle bir çalışmanın bir kısmını tamamladıktan sonra başka bir çalışmanın bir kısmı ile devam edip yeniden ilk çalışmalarına dönerler ve çalışmalarını bu şekilde bitirirler. Tek bir çalışma üstünde uzun süre çalıştıklarında kendilerini sıkılmış ve yorgun hissederler; verimleri düşer. Çalışmaları sırasında küçük molalar vermek yenilenmelerini sağlar ve odaklanmalarına yardımcı olur. Süreli, ulaşılabilir hedefler belirlemek ve takip etmek gerekir. Aynı anda uğraştıkları çalışmaların sayısı, ne kadarını gerçekleştirebilecekleri dikkate alınarak belli bir miktarda tutulmalıdır. Aksi takdirde çalışmaları tamamlaması zorlaşır ve önemli noktaları gözden kaçırabilirler. Tekli görev azmine sahip kişiler tek seferde tek çalışma ile uğraşmayı tercih ederler. Başladığı işi bitirmek onların en temel özelliğidir. Bu onun birden fazla işi bir arada yapamayacağını göstermez ancak tek bir çalışma ile uğraştığında elde ettiği verim ve çalışmanın kalitesi daha yüksektir. Aynı anda birden fazla çalışmayla ilgilenmesi istendiğinde fazla yüklenilmiş, yorgun hissedebilirler bu da motivasyonlarını düşürür. Birden fazla çalışması olduğunda, yapacağı çalışmaları önem sırasına koyması gerekir; en önemli çalışmadan başlayıp diğerleriyle devam etmelidir. Zaman yönetimine dikkat etmelidir, bir çalışmaya çok fazla odaklanıp diğerlerini unutmamalıdır. Bu nedenle çalışma için gerekli süre belirlenmelidir.

Yapılandırma: Öğrencinin öğrenme sürecinde düzenli, yapılandırılmış faaliyetleri tercih edip etme-etmeme durumlarıdır. Öğrencilerden yapacakları işler için ayrıntılı yönergelere ihtiyaç duyanları da vardır, kendi kendilerine yollarını bulan ve rehberlik edilmeye ihtiyaç duymayanları da vardır. Bazıları çalışmaya başlamadan önce açık yönerge ve kuralları duymak isterken bazıları çalışmayı kendi bildiği yöntemlerle yapmak ister. Yapılandırmaya az ihtiyaç duyan öğrenciler, bir çalışmayı nasıl

yapacaklarına kendileri karar verdiklerinde daha verimli olurlar. Süreci adım adım takip etmektense öğretmenin birkaç yönlendirme yapması onlar için yeterlidir. Öğretmen bir çalışmayı dağıtıp, nasıl yapacaklarını anlatmaya başladığında bu tarza sahip öğrenciler genellikle yönergeleri dinlemek yerine hemen başlamayı tercih edenlerdir. Süreci kendileri yapılandırmak isterler ancak bu başkalarının yöntemlerinden yararlanmayacakları anlamına gelmez. Süreci yapılandırma istekleri yoğun olsa bile hata yapmamak için ilk defa yaptıkları bir çalışmada önemli yönergeleri dikkate almaları gerekir. Çalışmanın hangi kısımlarının esnek tutulduğunu ve kendi istedikleri yöntemle yapabileceklerini, hangi kısımlarının ise belirtilen yöntemlerle yapılması gerektiğini belirlemeleri gerekir. En iyi verim alacakları yöntemi kullanırken bunu nasıl gerçekleştirecekleri ile ilgili bir planlamaları olmalıdır. Başkalarının çalışmayı nasıl yaptığını gözlemlemeleri farklı bir bakış açısı kazanmalarına yardımcı olu ve kendi yöntemleri ile ilgili fikir edinirler. Bu sayede çalışmalarını eksiksiz tamamlarlar. Yapılandırmaya çok ihtiyaç duyan kişiler, bir çalışmayı yaparken çalışmanın içeriği ve hedefi hakkında açık yönergeler verilmesini ve kuralların belirlenmesini isterler. Çalışmayı net kurallarla yaptıklarında daha verimli sonuçlar elde ederler. Çalışmaya başlamadan önce mümkün olduğunca çok bilgi elde etmek isterler. Bu tarz öğrenciler, net bilgileri elde edene kadar öğretmenlerine sorular sorar. Çalışma sırasında belli aralıklarla öğretmeniyle ya da kendisini yönlendirebilecek biriyle bir araya gelmek verimlerini arttıracaktır.

3. SOSYOLOJİK FAKTÖRLER

Bireysellik, ikili grup, üçlü grup, takım, yetişkinle öğrenme, çeşitlilik motivasyonu etkileyen faktörlerdir ve diğer alt faktörlerle de yakından ilişkilidir. Aynı zamanda psikolojik bir durumdur, değişebilir ve öğretilebilir. Bir kişi çalışırken ya da konsantre olurken sosyal değişkenlerden etkilenir ve ortamın koşulları uygun olmadığında motivasyonu düşebilir. Öğretiminin kalitesi ne olursa olsun bazı çocuklar bir yetişkinden öğrenmekte zorlanırlar. Öğretmenin baskın olduğu otoriter bir sınıfta bu öğrenciler baskı altında hisseder ve odaklanmakta zorlanırlar. Bazıları tek başına çalışmayı tercih ederken bazıları grupla çalıştığında daha verimli olur. Bazıları kendilerinden iyi bildiğini düşündükleri bir otorite figürü ile çalıştıklarında daha başarılı olurlar. Yapılan birçok araştırma, sosyal tercihlerine uygun öğrenme ortamına sahip olan öğrencilerle sahip olmayanlar arasında öğrenmeye karşı tutum ve sınav sonuçları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunduğunu göstermiştir.

Bireysellik: Öğrencinin öğrenme faaliyetleri sırasında kendi kendine çalışmayı tercih etme durumudur. Öğrencinin grup çalışmalarındaki etkileşim ortamı dikkatinin dağılmasına neden olur ve dikkatli düşünemez. Sessiz ortama ihtiyaç duyan öğrenciler de bireysel çalışmayı tercih ederler. Grup çalışması konusunda becerilerini geliştirmek için çalışmalarının bir kısmını (önemli buldukları, daha çok odaklanma gerektiren kısımlar) tek başına tamamladıktan sonra gruba katılabilirler.

İkili grup: Öğrenme eylemini gerçekleştirirken öğrencinin bir arkadaşıyla birlikte çalışmayı tercih etmesidir. Bu öğrenciler genellikle bir tek arkadaşıyla çalışmayı tercih ederler, birkaç kişiden oluşan küçük gruplarla veya yalnız çalışamazlar. Kendi tarzlarına uygun bir kişi ile eşleşip çalıştıklarında daha verimli olurlar. İkili çalışmada, grup çalışmasında odaklanmalarını engelleyen durumlar azalır ve ayrıca ihtiyaç duyduklarında birbirlerine destek olabilecekleri bir arkadaşları olur.

Üçlü Grup: Öğrencinin öğrenme faaliyetlerini iki arkadaşıyla birlikte yapmayı tercih etmesidir. Üç kişilik grup şeklinde çalıştıklarında dikkatleri daha az dağılır ve daha çok motive olurlar. Bu da çalışmanın veriminin artmasını sağlar. Grup içindeki devamlı iletişim, enerjik olmalarını ve çalışmaya daha çok odaklanmalarını sağlar. Grup içerisinde iş bölümü yapabilirler.

Takım: Öğrencinin öğrenmek için küçük grupları veya takımları tercih etmesidir. Öğrenmedeki sosyal tercihleri takımla öğrenmek olan öğrenciler, büyük gruplar içerisinde öğrendiklerinde çalışmaya daha ilgili olurlar ve daha iyi odaklanırlar. Bir takımın parçası olmak motivasyonunlarını artırır. Bu öğrenciler akran öğretiminden fazlasıyla yararlanırlar. Çalışma için bir plan yapılmalı ve süresi belirlenmelidir.

Yetişkinle Öğrenme: Öğrenme faaliyetlerinde öğrencinin bir konu uzmanıyla veya otoriteyle etkileşimini veya bir yetişkinin rehberliğini tercih etmesidir. Özellikle yeni ve zor konulara çalışırken bir yetişkinin cesaretlendirmesi ve süreç içinde yönlendirmesi olduğunda daha iyi ve kolay öğrenir. Otorite figürünün ulaşılabilir olması çalışma sırasında öğrencinin kendisini güvende hissetmesini sağlar. Sınıfta genel anlatılan konuların teneffüste birebir öğretmeni ile ya da eve gidince anne baba ile üzerinden geçmek isteyebilir.

Çeşitlilik: Öğrencinin öğrenme faaliyetlerinde belirli tercihlerinin olmaması ve öğrenme malzemesine göre değişen tercihlerinin olmasıdır. Bazı öğrenciler çalışmalarını yaparken değişik tarz ve yöntemler kullanırlar. Bazı öğrenciler ise değişiklikten hoşlanmaz, bildiği/ alıştığı yöntemleri kullanır. Rutin çalışmaları uzun süreçte yaptıklarında, çeşitlilik ihtiyacı olan kişilerin motivasyonu ve üretkenliği azalır.

Rutinden kaynaklanan sıkıcılığı ve stresi azaltmak gerekir. Değişim, olumlu ve geliştiricidir ancak ivme kazanmak için biraz istikrar da gereklidir. Çeşitliliğe az ihtiyaç duyan kişiler, çalışmaları bildikleri eski yoldan yapmayı tercih ederler. Eğer bir yöntem işe yarıyorsa; yeni bir yöntem bulmaya gerek görmezler. Yapılacak değişiklik ve çalışma ile ilgili bilgi verilmesi ve küçük adımlarla ilerlenmesi bu kişilere iyi gelebilir.

4. FİZYOLOJİK FAKTÖRLER

Algısal tercihler (görsel, işitsel, dokunsal ve kinestetik), yeme-içme, zaman, hareketlilik gibi faktörlerdir. Odaklanmayı ve öğrenmeyi etkileyen biyolojik tercihlerdir. Algısal tercihler (görsel, işitsel, dokunsal ve kinestetik) kişinin öğrenme ve bilgiyi çağırmadaki algısal yatkınlığı ile ilgilidir. Kişinin öğrenirken birden fazla algısal tercihi olabilir; ama yine de bunlardan bir tanesi baskındır ve güçlü algısal tercih üzerinden alınan bilgiler, daha kolay hatırlanır. Algısal tercihlere göre öğretim stratejileri geliştirmek iyi sınıf yönetimi için çok önemlidir. Çalışma sırasında kişinin yeme-içme ihtiyacı duyup duymamasını, günün farklı saatlerinde daha verimli çalışmasını ve yaptığı çalışmalara konsantre olabilmek için hareketliliğe ihtiyaç duyup duymamasını fizyolojik faktörlerle ilgili biyolojik tercihleri belirler. Fizyolojik faktörlerin her zaman değişmesi mümkün olmasa bile kişinin tercihlerinin farkında olması ve mümkün olduğunca kendine uygun yöntemleri seçmesi, daha iyi ve kolay öğrenmesine yardımcı olur.

Algısal Tercihler: Kişinin öğrenme ve bilgiyi çağırmada hangi duyularını kullanmaya daha yatkın olduğu ile ilgilidir. Kişi tek bir algısal tercihe de birden fazla algısal tercihe de sahip olabilir. Birden fazla algısal tercihi olan kişilerin genellikle ağırlıklı kullandıkları bir-iki tane algısal tercihleri vardır. Tek bir algısal tercihi olan kişiler kendilerine uygun öğretim yöntemleri kullanılmadığında zorlanabilirler. Güçlü olunan algısal tercihle yapılan eğitimden daha fazla verim elde edilir ve alınan bilgiler daha kolay hatırlanır.

Görsel: Bazı öğrenciler algısal olarak görsel materyallere karşı daha duyarlıdır ve en iyi bu yolla öğrenirler. Görsel tercihleri güçlü olan kişiler resimleri, grafikleri, şemaları kullanarak daha iyi öğrenir ve hatırlarlar. Yeni bilgileri zihninde resimler oluşturarak algılarlar. Çalıştığı ortamın görüntüsü onun için önemlidir. Çalışırken masası dağınık bile gözükse kendine has bir düzeni vardır. Renkler hatırlamasını kolaylaştırır; çalışırken renkli kalemlerden faydalanabilir. Çalışmaları sırasında öğrendikleri ile ilgili resimler çizebilir ve bunları daha sonra hatırlatıcı notlar olarak

kullanabilir. Görsel öğrenciler öğrendiklerini resim ve şekillerle zihinsel imgelere dönüştürdükleri için, soru sorulduğu zaman tavana bakıp düşünebilirler. Böyle durumlarda öğretmen görsel öğrencinin kendini dinlemediğini düşünmemelidir. Görsel öğrenciler, sınıfta öğretmeni takip eder ve göz teması kurarlar. Ders sırasında anlatılanlarla ilgili defter ya da kitaplarının kenarlarına hatırlatıcı karalamalar yapabilirler. Görsel algıları yüksek olan öğrenciler, yazılı metinleri okuyarak da çok iyi öğrenirler. Ders kitapları, çalışma kağıtları, bilgisayar ekranındaki yazılar kolay öğrenebildikleri içeriklerdir. Sözel olarak anlatılanları yazılı bir metinden takip etmek ister ya da konu ile ilgili yazılı metinleri daha önceden okumak ister. Metinde önemli gördüğü yerlerin altını çizer ve renkli kalemlerle belirtir. Yazılı yönergeleri tercih

Benzer Belgeler