• Sonuç bulunamadı

3. ÇHC DIŞ POLİTİKASINDA KÜRESEL GÜÇ OLMA ÇABASI

1.5. Türkiye-ÇHC İlişkilerindeki Sorunlar

1.5.1. Doğu Türkistan Sorunu

“Doğu Türkistan” kelimesine bakıldığında, “neyin doğusu olduğu”na dikkat etmek gerekmektedir. Değişik kaynaklarda değişik açıklanan kelime nasılsa merkezi hâkimiyetin, bölgenin batısında olduğunu ima etmektedir.

“Doğu Türkistan” kelimesi Şincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yasaklanan bir kelimedir. Türkiye’nin yıllardır bu kelimeyi kullanmaya devam etmesi de Çin’in, Türkiye’ye şüpheli bakmasına sebep olmuştur.

Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal birçok konuşmasında Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar uzanan Türk Dünyası, kelimesi ile tüm Türki halklarına olan tarihi yakınlığı belirtmektedir. Ancak Çin ve Rusya’nın pek hoşuna gitmeyen bu kelime, Türkiye’ye karşı uyanık olma tavrına gidilmesine sebep olmuştur.147

SSCB’in dağılması ile Türkiye liderlerinin Türkçülük hakkındaki heyecan verici konuşmaları devlet içindeki milliyetçi güçleri etkilediği gibi Türkiye’deki Uygur Bağımsızlık Hareketleri lobilerinin harekete geçmesine de manevi destek vermişti.

Özal’in bahsettiği Türk Dünyası bir coğrafya adlandırması mıdır ya da bir siyasi

147 Fikret Bila, “Bir Millet Altı Devlet”, Milliyet, http://www. Milliyet.com.tr, (Erişim tarihi:07.12.2015).

84 tanımlama mıdır? Gerçek nedir? On sene sonra, ilk anda yaşanan heyecan kalmamıştır.

Bahsedilen coğrafyada, altı tane bağımsız devlet ve Türkiye; çok akıllıca davranması gereken iki devlet, Çin ve Rusya bulunmaktadır. Türk dünyası sadece edebiyat, kültür için kullanılan bir kelime olarak kalmıştır.

Türkiye-Çin ilişkilerindeki Uygur sorununa bakıldığında en büyük zararı görenler yine de Uygurlar’dır. Şincan Uygur Özerk Bölgesi, yaşanan binlerce olaya rağmen Çin’in batısındaki tüm bölgeler içinde en gelişmiş olan bölgedir. Çin’in, demokrasi açısından daha gelişmesi için uzun bir yolu bulunmaktadır. Uygur Bölgesi’nin gelişimi ve geleceği artık Çin’in gelişmesi ve geleceğinden ayrı değildir.

Soğuk Savaş sonrası 1990’larda, SSCB’nin dağılması ile tekrar umutlanan Uygur Bağımsızlık hareket liderleri, dönemin Türkiye cumhurbaşkanları Özal ve Demirel’in konuşmalarından destek bularak harekete geçmiştir.

Mart 1992’de Uygur Bağımsızlık Hareketi lideri İsa Yusuf Alptekin, Turgut Özal ile İstanbul’da görüşmüştür, bu esnada Özal, Orta Asya’daki bağımsız Türk devletlerinden sonra, sıranın Doğu Türkistan’a geleceğini söylemiştir.148 1995’te İsa Yusuf Alptekin İstanbul’da vefat ettiğinde, İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan evini ziyaret etmiş ve onu “büyük mücahit” diye övmüştür. Sultan Ahmet yakınındaki bir parka İsa Yusuf Alptekin adı verilmiş, buraya Doğu Türkistan bayrağı dikilmiş ve Doğu Türkistan Anıtı yapılmıştır.

Çin Dışişleri Bakanlığı’nın sert tepkisiyle, önce bunun Türkiye’nin iç sorunu olduğunu belirten Ankara, bir sene sonra Doğu Türkistan Anıtı’nı yıkmış ve parkın

148 Selçuk Çolakoğlu, “Türkiye’nin Doğu Politikası Çerçevesinde Kuzeydoğu Asya Ülkeleriyle İlişkileri”, (der.)Sedat Laçiner, Haci Ali Necefoğlu ve Hasan Selim Özertem. Türk Dış Politikası, Uluslararası III Türk dış Politikası Sempozyomu Tebliğleri, USAK, 2001, Ankara. s.170.

85 adını da değiştirmiştir.149 Bu olay Çin-Türkiye ilişkilerindeki değişimlerin ilk sinyallerini vermiştir.

Türkiye’nin Çin’e karşı farklı politika izlemesinin sebepleri şunlardır:

Birincisi, 1990’lardan başlayarak Çin ekonomisinin dünya iktisadının zirvesinde göze çarpması; diğeri ise, Güney Kıbrıs konusunda Çin’in BM daimi üye devleti olarak destek oyu vermesi olmuştur. Bundan başka, Türkiye’nin gittikçe karmaşıklaşmaya başlayan iç sorunları da yükselen Çin ile iyi geçinmesini icap ettirmiştir.

Soğuk Savaş sonrası Çin’in Orta Asya’da bağımsızlığına kavuşan Türk devletlerinin hükümetleri ile anlaşmaya varması Uygur bağımsızlık hareketçilerinin yeni topraklara göç etmesine sebep olmuştur. 1990’larda ABD’de kurulan Uygur Amerikan Derneği (UAD) her yıl ABD Hükümeti’nden 250.000$ alarak demokrasi ve insan haklarını koruma adına hizmet vermiştir.150 Ayrıca merkez ofisi Almanya’da bulunan Dünya Uygur Meclisi (WUC)’nin de Avrupa’da aktif olarak faaliyette bulunduğu malumdur. Türkiye ise, Orta Asya’dan sonra en çok Uygur nüfusu bulunduran, hem de Uygur sorununu en çok dile getiren ülkedir. On bine151 yakın Uygur’u barındırmakta olan Türkiye, Çin tarafından her zaman şüpheli olarak görülmektedir.

1990 ile 1997 yılları arasında Türkiye, Çin’in hassasiyetini göz ardı ederek, Türk Dünyası sloganıyla Uygur bağımsızlık hareketine destek vermiştir. Buna karşın Çin hükümeti, Şincan’da “Yan Da” sert vuruş politikasını icra etmiştir.

149 Ibid.

150 Michael Clarke, Insaide Xinjiang: Space, Place and Power in china’s muslim Far Northwest, Anna Hayes (ed.), London, Rogutledge, 2016. s.242.

151 “Türkiye'de Yaşayan Dogu Türkistanlılar Vatandaşlık İstiyor”, Türkiye Gazetesi, https://www.turkiyegazetesi.com.tr/7.6.2016. (Erişim tarihi:25.03.2019).

86 Çin’in güçlenmesiyle, Çin ile yakın ilişkileri başlatmayı düşünen Türkiye, Çin Cumhurbaşkanı Jiang Ze Min’in Türkiye ziyaretinde teröre karşı ortak nizam anlaşmasını imzalamış, Uygur bağımsızlık hareketlerinin terör hareketi olduğunu kabul etmiştir.

2009 yılındaki 5 Temmuz olayı nedeniyle soğumaya yüz tutan Türkiye-Çin ilişkileri bir taraftan, Türkiye’nin Uygurlar politikasını değiştirmiştir. Öbür taraftan ise Ticari ilişkilerin en önemli unsur olduğuna inanan Çin’i, Türkiye konusunda yeni bir politika izlemeye mecbur etmiştir.