• Sonuç bulunamadı

1.4. Mali Başarısızlık Maliyetleri

1.4.2. Doğrudan Maliyetler

Mali başarısızlığın doğrudan maliyetleri genellikle firmanın temerrüde düştükten sonraki yeniden yapılandırılmasına ilişkin yasal süreçle alakalıdır. Bu nedenle, doğrudan maliyetler Chapter 1113 altındaki yeniden yapılandırmalar bakımından incelenmektedir. Doğrudan maliyetler, yasal müzakere süreçlerinin takibi sırasında emeği geçen avukatlar, muhasebeciler, danışmanlar ve bilirkişilere sağlanan ücretleri temsil etmektedir (Bris vd., 2006: 295-296). Ekonomik açıdan değerlendirilirse, doğrudan maliyetler alacaklılardan uzmanlara (örn. muhasebeciler, bilirkişiler, avukatlar) ödemeler şeklinde yapılan aktif transferi olarak betimlenmektedir (Branch, 2002: 40). Bu tanımlamalardan yola çıkıldığında, doğrudan maliyetlerin sadece yeniden yapılandırma veya tasfiye durumlarında ortaya çıktığı söylenebilir. “Kaybedilen fırsatların” aksine mali başarısızlığın doğrudan maliyetleri literatürde daha fazla ilgi uyandırmıştır. Birçok araştırmacı, analizlerini tasarladıktan sonra diğer yazarların bulguları ile kendi tahminlerini karşılaştırmaktadır. Bu çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre, doğrudan maliyetlerin değeri ampirik çalışmalar arasında çok da farklılık göstermemektedir. Ortalama olarak, iflas süreci boyunca yeniden yapılandırma üzerinde çalışan farklı taraflara ödenen uzman ücretleri firmanın iflas etmeden önceki değerinin % 3,1’i ila % 4,3’ü arasında değişmektedir (Branch, 2002: 54). Ancak, veri toplarken karşılaşılan zorluklar ve incelenen örneklerin farklı büyüklüklerinin olması nedeniyle ilgili literatür, kurumsal değerleme açısından doğrudan maliyetlerin anlamlılığına ilişkin karışık bir resim sergilemektedir. Warner (1977) ve Altman (1984) doğrudan maliyetlerin tahminine ilişkin etkinliği azaltan en önemli sorunun ücret kayıtlarını toplayan toplu bir veri tabanının olmayışı olarak ifade etmektedirler (Warner, 1977: 339; Altman, 1984: 1073).

Son otuz yılda doğrudan maliyetler üzerine yapılan ampirik analizler iflas maliyetlerinin aşağıdaki yönleri üzerine yoğunlaşmıştır:

 Doğrudan maliyetlerin büyüklüğü ve belirleyicilerinin tahmin edilmesi (Warner, 1977; Altman, 1984; Weiss, 1990; Betker, 1997; Branch, 2002; LoPucki ve Doherti, 2004),

 Doğrudan maliyetler ile sermaye yapısı kararları arasındaki ilişkinin araştırılması (Ang vd., 1984),

13 Amerikan yasalarına göre, Chapter 11, ödeme güçlüğü içinde olan işletmelere iş ilişkilerini, borçlarını ve

 Doğrudan maliyetlerin öneminin diğer kurumsal olaylar ile karşılaştırılması (Lubben, 2000),

 Chapter 11 reorganizasyonu ile Chapter 714 tasfiyesi arasındaki farklılıkların doğrudan maliyetler açısından belirlenmesi (White, 1983; Fisher ve Martel, 2005; Bris vd., 2006).

Doğrudan maliyetler ile ilgili geçmiş çalışmaların özetlerini çıkaran araştırmalar kronolojik olarak sıralandığında, Lubben (2000), Branch (2002) ve Bris ve diğerlerine (2006) ait araştırmalar dikkat çekmektedir.

İflas etmiş on bir demiryolu şirketine ait doğrudan maliyetleri inceleyen Warner (1977) iflastan bir yıl önce bu maliyetlerin firmanın piyasa değerinin % 4’üne tekabül ettiğini bulmuştur (Warner, 1977: 343). Altman (1984) iflas etmiş on iki perakendeci ile farklı sektörlerden altı şirketin maliyetlerini tahmin ettiği çalışmasında doğrudan maliyetlerin firma değerinin % 6,2’sine eşit olduğunu bulmuştur (Altman, 1984: 1078). Örneklem setinde 86 iflas olayını kaydeden Ang ve diğerleri (1982) çalışmalarında idari maliyetlerin firmanın tasfiye değerinin % 7,5’ine denk geldiğini hesaplamışlardır (Ang vd., 1982: 224). Betker (1997), doğrudan maliyetlerin iflas öncesi toplam değerin % 3,93’üne eşit olduğunu ifade etmiştir (Betker, 1997: 61). Weiss (1990), Lubben (2000) ve LoPucki ve Doherty (2004) büyük özel ve kamu şirketlerinde ortaya çıkan doğrudan maliyetlerin oldukça düşük olduğunu göstermişlerdir. Bunu sayısal olarak ifade etmek gerekirse, sırasıyla iflastan bir yıl önceki toplam aktif değerinin % 3,1’i, % 1,82’si ve % 1,4’ü olarak bulmuşlardır (Weiss, 1990: 289; Lubben, 2000: 540; LoPucki ve Doherty, 2004: 13). Son olarak, Bris ve diğerleri (2006), iflas öncesi aktif değerinin içinde ortalama maliyetlerin payını hesapladıkları analizlerinde sonucu % 2 gibi oldukça düşük bir oran olarak açıklamışlardır (Bris vd., 2006: 1287).

Doğrudan maliyetlerin göreceli miktarının çok yüksek çıkmamasına ve bu nedenle kurumsal kararlar açısından hayati öneme sahip olmamasına rağmen, ödenecek ücretlerin banknot karşılığı ödenmesi sebebiyle bu maliyetlerin firmaya yüklediği yük, özellikle de büyük kamu şirketleri tarafından ödenmesi durumunda, oldukça yüksektir. Örneğin, 1994 yılında iflas etmiş olan 22 şirketin ortalama avukatlık ücretleri 300 bin dolar olmakla birlikte bu şirketlerin toplam doğrudan maliyetlerinin ortalaması 420 bin doları geçmektedir (Lubben, 2000: 529). Mutlak ücretlerle ilgili başka bir örnek Betker (1997) tarafından verilmektedir. LTV adlı şirketin 1982 ila 1993 yılları arasında yeniden yapılandırma süresince gerçekleşen yasal maliyetleri 237 milyon doları bulurken, bir başka firma olan Southland firmasının iflası bir yıl sürmüş ve bu süreç firmaya 61 milyon dolara mal olmuştur (Betker, 1997: 59).

14 Chapter 7, tasfiye iflası süreci olup, bu süreçte işletme faaliyetleri durdurur, bir mütevelli aktfilerin tamamını

Doğrudan maliyetlerin büyüklüğüyle ilgili tartışmanın içinde yer alan bir diğer önemli konu ölçek etkisinin var olup olmadığı sorusudur. İlk hipotez Warner (1977) tarafından öne sürülmüş ve ölçek etkisinin varlığı Ang ve diğerleri (1982), Betker (1997), LoPucki ve Doherty (2004) ve Bris ve diğerleri (2006) tarafından onaylanmıştır. Ölçek etkisi, iflasla ilgili doğrudan maliyetlerin firmanın piyasa değerinin içbükey (konkav) fonksiyonu olarak tanımlanmaktadır. Firmanın büyüklüğü arttıkça büyüklüğün karesi kadar azalan bir oranda artar. Doğrudan maliyetlerin bir diğer belirleyici faktörü iflasın süresidir. Firma ne kadar uzun süre iflas durumunda kalırsa, yasal ücretler de o kadar yüksek olur. Tüm diğer şeylerin aynı kalması şartıyla, iflas süresi iki katına çıktığında doğrudan maliyetler % 57 oranında artmaktadır (LoPucki ve Doherty, 2004: 17).

Özetlemek gerekirse, yasal ücretler yani doğrudan maliyetler mali başarısızlığın dolaylı maliyetlerine göre oldukça düşüktür. Ancak, mutlak sayılarla ölçüldüğünde, ödenen miktar oldukça yüksek olabilmektedir. Dolaylı maliyetler gibi doğrudan maliyetler de doğrusal değildir. Buna karşın, yasal ücretlerin dolaylı maliyetlere kıyasla daha farklı belirleyicileri vardır. Dolaylı maliyetler başarısızlık riskinin yoğunluğuna güçlü şekilde bağlılık gösterirken, doğrudan maliyetler iflas süresinin uzunluğu ile olumlu ilişkidedir ve firmanın büyüklüğü arttıkça azalan bir oranda artmaktadır. Dahası, Fisher ve Martel (2005) çalışmalarında doğrudan maliyetlerin yeniden yapılandırma seçimiyle hiçbir alakası olmadığını bulmuşlardır. Firmanın düşük yasal ücretler yerine daha düşük dolaylı maliyetlerle ilişkili yeniden yapılandırma seçenekleri arayacağını varsaymışlardır (Fisher ve Martel, 2005: 166). Buna ilaveten, iflas süresince ortaya çıkan yasal ücretler, yeni menkul kıymetlerin ihracı, satın alma teklifi ya da birleşme/devralma gibi kurumsal olaylardan dolayı ortaya çıkan doğrudan maliyetlerden önemli ölçüde düşüktür (Lubben, 2000: 542). Bu nedenle, tasfiye oldukça büyük bir pazarlık ortamı sağlamakta ve firmanın sermaye portföyünü diğer alternatiflerle karşılaştırıldığında daha düşük maliyetle tamamen yeniden tasarlama olanağı sunmaktadır.