• Sonuç bulunamadı

1.6. Avrupa Birliği Bankacılık Sistemi

1.6.1. AB Bankacılık Sistemi Yasal Çerçevesi

Avrupa Komisyonu ve Bakanlar Kurulu tarafından alınan eylem kararları beş farklı zaman aralığında açıklanabilmektedir. Bunlar; iç pazara giriş için deregülasyon (1957-1973), düzenlemelerin uyumlaştırılması yönünde çeşitli girişimler (1973-1983), tek bir bankacılık lisansı ile ilgili “1992” direktifleri – iç pazarın tamamlanması (1983-1992), ortak para biriminin oluşturulması (1999) ve Finansal Hizmetler Eylem Planı’dır (1999-2005) (Dermine, 2002: 3-8).

İç Pazara Giriş İçin Deregülasyon (1957-1973)

1957’de imzalanan Roma Antlaşması’nın amacı, çok sayıda bölüme ayrılmış ulusal pazarı tek bir ortak pazara dönüştürmek olmuştur. Bu amacın gerçekleşmesi için iki türlü yol izlenmiştir: (1) gerekli olan her yerde iş kurma ve (2) mevzuat koordinasyonu haklarının tanınması. Haziran 1973’te Konsey, “serbest meslek sahibi bankalar ve diğer finans kuruluşları için hizmet özgürlüğü ile iş kurma kısıtlamalarının kaldırılmasına ilişkin bir yönerge”20 kabul etmiştir. Bu direktif ile bir ülkede faaliyet gösteren tüm firmalara eşit düzenleyici ve denetleyici muamelede bulunulması hakkını tanıyan ulusal muamele kuralı geçerli olmaktadır. 1973 yılından itibaren ilk antlaşmanın amacı ne yazık ki yerine getirilememiştir. Sınır ötesi hizmetlerin sunulması yoluyla gerçekleşen uluslararası rekabet, sermaye akımları üzerindeki ağır düzenlemelerle sınırlandırılmıştır. Dahası, bankacılık denetimlerine ilişkin hiçbir koordinasyon bulunmamaktadır, yani farklı ülkelerde faaliyet gösteren bankalar, farklı kurallara tabi olabilmektedir. Bu ek yük uluslararası faaliyet maliyetlerini yükseltmektedir. Bu da düzenlemelerin uyumlaştırılması için girişimlerin yapılması yönünde harekete geçilmesine neden olmuştur.

Düzenlemelerin Uyumlaştırılması Yönünde Çeşitli Girişimler (1973-1983)

Uyumlaştırma gelişmeleri ilk olarak 1977 yılında İlk Bankacılık Direktifi olan “ kredi kuruluşlarının faaliyete geçişi ve faaliyetlerinin sürdürülmesine ilişkin yasalar, yönetmelikler ve idari düzenlemelerin koordinasyonu”21 ile başlamıştır. Bu direktif, ev sahibi ülkenin denetim yetkisine sahip olması ilkesini inşa etmiştir. İki veya daha fazla üye ülkede faaliyet gösteren kredi kuruluşlarının denetimine ilişkin sorumluluk kademeli olarak ana bankanın misafir olduğu ülkeden kendi ülkesine kaymış olacaktır. 1977 İlk Bankacılık Direktifi’nden sonra, Avrupa bankacılık piyasaları aşağıdaki nedenlerden dolayı bölümlere ayrılmaya devam etmiştir:

 Başka bir ülkede faaliyet göstermek isteyen bir banka hala o ülkenin denetçileri tarafından yetkilendiriliyordu.

20 73/183 sayılı yönerge, Avrupa Ekonomi Konseyi. 21 77/780 sayılı yönerge, Avrupa Ekonomi Konseyi.

 Yabancı bir banka hala misafir olduğu ülke tarafından denetime tabi tutulmakta ve bu bankanın faaliyet yelpazesi misafir olduğu ülkenin yasaları tarafından kısıtlanabilmektedir.

 Çoğu ülkede bankanın şubeleri sanki yeni bir bankaymış gibi bloke sermaye ile faaliyete geçmesi talep edilmektedir.

 Son olarak, yukarıda da belirtildiği gibi, sermaye akışı üzerindeki ağır kısıtlamalar uluslararası hizmetlerin sunulmasını zorlaştırmaktadır.

Bir dizi ortak düzenlemenin oluşturulmasına yönelik gösterilen beceriksizlik Avrupa entegrasyonuna doğru yeni bir yaklaşımın gerekliliğini ortaya koymaktadır.

İç Pazarın Tamamlanması (1983-1992)

1985 yılında, Avrupa Komisyonu, AB içinde kişilerin, malların ve sermayenin serbest dolaşımını sağlamak için İç Pazarın Tamamlanması üzerine resmi bir rapor (White Paper) yayınladı.Bankacılık bağlamında, resmi rapor, tek bir bankacılık lisansı, bankanın merkezinin bulunduğu ülke tarafından kontrol ve karşılıklı tanıma çağrısında bulunmaktaydı.Bu ilkeler, bir AB ülkesinde yetkili tüm kredi kuruluşlarının AB’nin diğer ülkelerinde daha fazla izne gereksinim olmadan şube açmasını ya da sınır ötesi finansal hizmetler gerçekleştirmesini mümkün kılan İkinci Bankacılık Direktifi’ne22 dâhil edilmiştir.

AB tarafından kabul edilen bankacılık modeli, bankalara yatırım bankacılığı faaliyetlerini üstlenme yetkisi vererek ve ulusal düzenleyicilere finansal holdingleri, bankaların sahiplik yapısını ve sanayi ile ilişkilerini kontrol etme görevlerini bırakarak bir evrensel bankacılık modelidir. İkinci Bankacılık Direktifi kapsamında, ödeme güçlüğü üzerinde bankanın merkezinin bulunduğu ülke tarafından kontrolün sağlanması, bankanın yabancı ve ulusal ortaklıklarının ve yurt dışı şubelerinin denetim amaçları için konsolide edilmesi söz konusudur.

İkinci Bankacılık Direktifi, düzenlemelerin asgari uyum ihtiyacını karşılamak, uyumlaştırılmış sermaye yeterliliği standartlarını sağlamak ve finans dışı sektörde bankaların sürekli katılımının denetimi için kabul edilmiştir. Mevzuatın önemli bir destekleyici parçası 1988’deki Sermaye Akımlarının Liberalleşmesi Direktifi olmuştur. Ancak, bu yönerge ödemeler bilançosu problemleri durumunda gerekli önlemleri almak üzere üye devletlere yetki veren güvenlik maddesini içeriyordu. Dolayısıyla, sermaye akımlarının tam ve kalıcı özgürlüğüne ilişkin bir belirsizlik durumu ortaya çıkmıştır.

Bakanlar Kurulu tarafından 1994 yılında Mevduat Garanti Programları Üzerine Bir Direktif23 kabul edilmiştir. Bu yönerge tüm AB finansal kurumları için zorunlu sigorta sistemi sağlamaktadır. Mevduat sahibinin teminat kapsamı minimum 20.000 avro ve sigorta muafiyeti maksimum yüzde 10’dur.

2007 finans krizi sonrasında banka iflasları gündeme oturmuş ve tasarruf sahipleri birikimlerini güvence altına almak için bankalardaki mevduatlarını çekmeye yönelmişlerdir. Bu gelişmeler sırasında güvensizlik ortamının daha kötüye gitmemesi adına hükümetler mevduata verdikleri garanti uygulamasında iyileştirmelere gitmişlerdir. Küresel krizin ardından İrlanda, Almanya, Yunanistan, Danimarka, Avusturya ve İzlanda olmak üzere birçok banka sınırsız mevduat garantisi vermeye başlamıştır. İngiltere, daha önce 35.000 pound olan mevduat garantisi kapsamını 50.000 pounda, Fransa 20.000 avrodan 70.000 avroya, İtalya ise 20.000 avrodan 103.291 avroya çıkarmıştır (Acar, 2012: 154).

AB, 1992 Maastricht Antlaşması ile “tek bir ortak pazar” programını onaylamıştır. Avrupa Merkez Bankaları Sistemi’nin (ESCB) temel amacı fiyat istikrarını sağlamak olsa da, antlaşmada düzenleme ve denetimlere açık göndermeler vardır. Antlaşma, görevlerin dağıtılması ilkesine ve düzenleme-denetleme yetkilerinin ulusal merkez bankalarına tahsisine açık olduğunu göstermektedir. Avrupa Merkez Bankası’na sadece çok özel durumlarda ve Avrupa Konseyi’nin oybirliği ile finans kurumlarını düzenlemek ve denetlemek izni verilmektedir.

Tek bankacılık pazarı, AB’nin on beş üyesinden öteye geçerek, 13 Mayıs 1992 tarihinde Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA)24 ülkeleri, İsviçre hariç, Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (EEA) katılmışlardır. Bankacılık ile ilgili olarak, bu, EEA ülkeleri için tek bir bankacılık lisansını kapsayan Avrupa bankacılık mevzuatının, bankanın merkezinin bulunduğu ülke tarafından kontrolünün, karşılıklı tanımanın ve ortak düzenlemelerin kabulü anlamına gelmektedir.

Ortak Para Biriminin Oluşturulması (1999)

1989 yılında, Ekonomik ve Parasal Birlik İnceleme Komitesi, on yıllık süreçte üç fazdan oluşan bir geçişle ortak para biriminin oluşturulmasını önermiştir. Birinci faz, 1 Temmuz 1990 - 31 Aralık 1993 aralığını kapsamakta olup, sermaye akımlarının özgürlüğünü ve ulusal parasal politikaların koordinasyonunu sağlamaktadır. İkinci faz, Avrupa Para Enstitüsü’nün oluşturulması ile Temmuz 1994 yılında başlamıştır. Avrupa Para Enstitüsü’nün görevlerinden biri parasal kurumları ve Avrupa Merkez Bankaları Sistemi’ni hazırlamaktır.

23 94/19 sayılı yönerge, Avrupa Konseyi.

24 EFTA ülkeleri İzlanda, Liechtenstein, Norveç ve İsviçre’yi kapsamaktadır. Ocak 1995’te üç EFTA ülkesi

Son olarak, üçüncü faz, 1 Ocak 1999’da Avrupa Birliği Ekonomik ve Parasal Birliği’nin (EMU)25 kurulmasıyla tamamlanmıştır. Perakende pazarı eski ulusal para birimi üzerinden faaliyetine devam ederken, öncelikle para ve sermaye piyasaları geri dönülmez sabit bir döviz kuru ile avroya taşınmıştır. Avro banknotları ve madeni paraları Ocak 2002 yılında kullanılmaya başlanmıştır. Slovenya 1 Ocak 2007’de, Malta ve Kıbrıs 1 Ocak 2008’de, Slovakya 1 Ocak 2009’da, Estonya 1 Ocak 2011’de, Letonya 1 Ocak 2014’te ve Litvanya 1 Ocak 2015’te avro kullanmaya başlamış ve böylece avroyu resmi para birimi olarak kullanan ülke sayısı on dokuza çıkmıştır.

Finansal Hizmetler Eylem Planı (1999-2005)

Son olarak, 1999 Mayıs ayında, Konsey, 2005 yılına kadar bankacılık ve sermaye piyasaları tam entegrasyonunu sağlamak için büyük bir dizi girişimden oluşan Finansal Hizmetler Eylem Planı’nı (FSAP) başlatmıştır. Planın hedefleri, yasal ve yasal olmayan çerçeveler geliştirerek tek bir AB toptan pazarı oluşturmak, açık ve güvenli bireysel bankacılık ve sigortacılık pazarı geliştirmek, geleceğe yönelik kurallar ve denetleme sistemi düzenlemek ve optimal ortak finans piyasası için önemli mali kurallar yaratmaktır.