• Sonuç bulunamadı

Diyanet Đşleri Başkanının Diyalog Konseyi Başkanıyla Görüşmesi

BÖLÜM 3: DĐYANET ĐŞLERĐ BAŞKANLIĞI VE DĐNLERARASI DĐYALOG . 55

3.3. Vatikan’da Diyanet Đşleri Başkanı ve Papa Buluşması

3.3.2. Diyanet Đşleri Başkanının Diyalog Konseyi Başkanıyla Görüşmesi

Diyanet Đşleri Başkanlığı Heyeti ziyaret programının ikinci gününe Kardinal Francis Arinze’nin başkanı bulunduğu Papalık Dinlerarası Diyalog Konseyi Başkanlığı’nı ziyaretle başlamıştır. Diyanet Đşleri Başkanlığı’nın daveti üzerine II. Din Şurası’na katılan ve birkaç kez de ülkemizi ziyaret eden Kardinal Francis Arinze, Diyanet Đşleri Başkanlığı Heyetini oldukça sıcak bir şekilde karşılamıştır ve görüşme çok sıcak bir havada gerçekleştirilmiştir. Görüşmede Diyanet Đşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz “Diyalog konusunda önemli adımlar atmak üzere Vatikan’da bulunuyoruz. Tarih boyunca zaman zaman savaşlar sebebiyle kesilmeler söz konusu olsa da, Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında iyi ilişkiler olmuştur. Bugün dünya küçülmüş, global bir köy haline gelmiştir. Askeri, siyasi ve ticari birçok ilişkiler ve birliklerle insanlığın yararına çalışmalar yapılmaktadır. Bu ortamda din mensupları neden diyalog yapamasınlar?

Bizim çok sayıda vatandaşımız Avrupa ülkelerinde yaşıyor. Ülkemizde de Hıristiyan azınlıklar bulunmaktadır. Yani birbirimizle iç içe yaşıyoruz.

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Allah: “Her biriniz için bir yol ve bir yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet yapardı. Fakat size verdikleri ile sizi sınamak istedi. O halde iyiliklere koşun; hepinizin dönüşü Allah’adır. O ayrılığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.” buyurmaktadır. Bundan anlaşılıyor ki, bu bir sünnetullahtır ve muhtelif dinler bir arada yaşayacaktır. Đlahi irade böyle istemiştir. Yeter ki birbirimizi ilahlaştırmayalım ve ortak bir kelimede buluşalım. Đlahi irade gereği bir arada yaşacak olan muhtelif din mensuplarının kardeşlik içerisinde, huzur içerisinde yaşamalarını temin etmek de devletlerin görevleridir. Dinlerarası diyalogun gerçekleştirilmesi için, Türkiye olarak elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Dünya barışının sağlanması için dinlerarası diyalogun önemine inanıyorum. Diyalog değişik kültür ve dinlerdeki insanların birbirlerini daha iyi anlamalarını ve tanımalarını sağlayacaktır. Küreselleşme sonucu dünya büyük bir köy haline gelmiştir. Böyle bir ortamda siyasi, askeri, ekonomik alanlarda yapıla gelen uluslararası anlaşmalara, dinlerarası anlaşmaların da katılması yerinde olacaktır. Bu bakımdan dinlerarası diyalog çalışmaları bir seçenek değil, zorunluluk halini almıştır. Diyanet Đşleri Başkanlığı olarak, dinlerarası diyalog konusunda çalışmalar yapmak üzere bir ünite kurmuş bulunuyoruz. Ülkemizde insanlar, kendi hür iradeleriyle dinlerini seçmektedirler. Din bir vicdan işidir. Herkes kendi özgür iradesi ile dinini seçecek, çeşitli dinlere mensup insanlar bir arada yaşayarak barışa katkı sağlayacaklardır. Diyanet olarak biz de, bu barışın tesisi için gerekli gayreti göstereceğiz.

Her din, mensuplarının sayısının artmasını ister. Ancak bu bir idealdir. Burada önemli olan bir dinin mensuplarının, başka bir dine inanan mü’minlere yönelik çalışmalar yapmamalarıdır. Buna karşı olduğumuzu ifade etmek isterim. Her ülkede inançsız, ateist ve materyalist düşünceye sahip insanlar olabilir. Bu onların tercihidir. Đşte bu insanların hidayete ermeleri için din adamlarına büyük görevler düşmektedir. Dinlerarası diyalogun bu konuda yapılacak ortak çalışmalara büyük katkısının olabileceğini düşünüyorum. Đstatistiki bilgilere dayanarak söylüyorum, boşlukta olan bir gençlik var. Bu boşlukta olan gençlerin büyük bir kısmı uyuşturucu müptelası oluyorlar, birtakım kötü alışkanlıklara düşüyorlar. Bu konuda da gençliği korumak için din mensuplarının

hamle yapmalarının gerektiğine inanıyorum. Uyuşturucu ve kötü alışkanlıklarla ortak mücadele etmeli, boşlukta kalan gençlerle ilgilenmeliyiz. Dinlerin kurduğu dünyada huzur, birlik, barış ve kardeşlik vardır. Diyalog, sadece din temsilcileri arasında kalmamalı, tabana yayılmalıdır. Önemli olan onu halka indirmektir. Bunun için de, dinler arasında karşılıklı olarak sağlam bilgiye ihtiyaç vardır. Bunu temin için buradan Türkiye’ye, Türkiye’den de buraya araştırma yapmak üzere uzmanlar gelmelidir. Karşılıklı olarak burslar temin edilerek öğrenci, uzman ve akademik personel değişimi teklif ediyorum. Ayrıca dinlerarası diyalogun gelişmesi için din mensuplarını rencide eden eksik, yanlış bilgilere dayanılarak kötü imajın oluşmasına neden olan hususların ders kitaplarından çıkartılması hususunda ortak çalışma yapılmasını öneriyorum. Dinlerarası diyalog çalışmaları ile birlikte bu konuların da yer alacağı karşılıklı bir protokolün yapılmasının gerektiğini düşünüyorum.” demiştir (Yılmaz, 2000:10-11). Buna karşılık Kardinal Francis Arinze ise; “Verdiğiniz bilgilerden ötürü teşekkür ederim. Ekselanslarını burada görmekten gerçekten çok memnun olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim. Din, insan hayatı için çok önemli bir unsurdur. Dinlerarası diyalog her ülke için çok önemlidir. Katolik Kilisesi için her ülke iyidir, güzeldir ve kutsaldır. Fakat Türkiye’nin başka bir özelliği var. Türkiye, ilk dönem Hıristiyan tarihi açısından önem arz ediyor. Çok büyük bir onurla ülkenizi defalarca ziyaret ettim. Söylediklerinize tamamen katılıyorum. Tarihte Türkiye’de yaşayan Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında çok büyük temaslar olmuştur. Bu güzel ilişkilerin devamını arzuluyoruz. Bugün dünya global bir köy gibidir. Bu diyalogu kurmazsak, herhangi bir bahanemiz olamaz. Đnsanların özgür iradeleriyle dinlerini tatbik etmeleri gerekir. Biz de bu hususa çok önem veriyoruz. Katolik Kilisesi de insanların özgür iradesiyle dinlerini tatbik etmesi konusunda bir bildiride bulunmuştur. Devletler insanların özgür iradeleriyle dinlerini tatbik etme ortamı sağlamalıdırlar. Bu, devletin görevidir. Bir ülkenin diğer dine saygı göstermesi esastır. Eğer Avrupa’da Türk Müslümanlar varsa, biz onlara saygı göstermek zorundayız. Türkiye’de de Hıristiyanlar varsa, siz de saygı göstermelisiniz. Biz biliyoruz ki, sizin ülkeniz laik bir ülkedir. Ama şu da gerçektir ki, nüfusunuzun büyük bir kısmı Müslüman’dır. Bu bizim için önemlidir. Türkiye’deki Hıristiyanların özgür iradeleriyle dinlerini tatbik edebildikleri hususunda söyledikleriniz de çok önemlidir.

Dinlerarası diyalogu yüzde yüz destekliyoruz.

Za

ten başında bulunduğum bu bölüm tamamen bu konu üzerinde çalışmaktadır. Diyalog çalışmalarının her ülke arasında olması yanında, her ülkede mevcut Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında da gerçekleşmesi gerekir. Diğer ülkeler kadar ülkeniz için de bu husus geçerlidir. Türkiye’deki Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında tam bir ahengin gerçekleşmesi arzusundayız. Bu bakımdan yayınladığınız Tarsus Deklarasyonu’nu önemsiyoruz. Ayrıca din adamları ve üniversite mensupları arasındaki diyalog çalışmalarının yanında, sokaktaki insanların da bu diyaloga dahil edilmesinin gerektiği görüşünüze de tamamen katılıyorum. Din adamları bunu teşvik etmelidirler. Karşılıklı araştırmacı ve uzman değişiminden mutluluk duyarız. Mali kaynaklarımızın elverdiği ölçüde bu kişilere burs vermeye hazırız. Ankara Üniversitesi ile Gregorian Üniversitesi ve Đslam Enstitüsü arasında böyle bir çalışma yapılmaktadır. Sizin teklifiniz doğrultusunda da bir çalışma yapılabilir. Karşılıklı olarak burs temini memnuniyet verici bir girişim olacaktır. Her türlü işbirliğine açığız. Müslümanlarla Hıristiyanlar, dünya nüfusunun yüzde ellisini oluşturmaktadır. Allah bizlere bu diyalogun kurulup kurulmadığını soracaktır. Bu buluşmadan sonra artık verebileceğim bir cevabım var.” demiştir (Özdemirci, 2000:11). Daha sonra Diyanet Đşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ile Papalık Dinlerarası Diyalog Konseyi Başkanı Kardinal Arinze işbirliği konusunda bir Taslak Protokol’ün Diyanet Đşleri Başkanlığı’nca hazırlanıp Vatikan Makamlarına iletilmesi konusunda mutabakata varmışlardır (Özdemirci, 2000:11-12).