• Sonuç bulunamadı

Diplomatik Alanda Osmanlı-İspanyol Mücadelesi

BÖLÜM 2: ATEŞKESTEN BARIŞA OSMANLI-İSPANYOL İLİŞKİLERİ …

2.2. Ateşkesten Barışa Osmanlı-İspanyol Mücadeleleri (1581-1782)

2.2.3. Diplomatik Alanda Osmanlı-İspanyol Mücadelesi

Osmanlılar ile İspanyollar arasındaki çatışma döneminin sona ermesine neden olan en önemli olay, Akdeniz’de yeni güçlerin de taraf olmaya başlamasıydı. Özellikle İngiltere ve Hollanda’nın güçlü donanmalarının Akdeniz’de görülmeye başlaması, İspanya ile Osmanlı Devleti’ni birbirlerine yakınlaştırdı166. Ancak Osmanlı Devleti, İspanya’ya karşı itimatsız bir politika izliyordu. Bu nedenle de onunla barış antlaşması imzalamaktan kaçınıyordu. Bununla birlikte, 1581 yılında imzalanan ateşkes antlaşması hükümlerine de riayet ediliyordu167.

Osmanlı Devleti ile İspanya, 1782’de imzalanan barış antlaşmasına kadar, birbirlerine karşı silahlı mücadele vermemiş olmalarına rağmen, diplomatik alanda ittifaklar kurarak, birbirlerini zor duruma düşürmeye çalıştı. Bu çerçevede ilk girişim, Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında, İspanya’ya karşı bir ittifak oluşturulması teşebbüsüydü. Bu teşebbüs, İspanya karşısında zor duruma düşen İngiltere’nin girişimi ile gerçekleşti. 16. yüzyıl sonlarında, İngiltere’nin Hollandalıları İspanya’ya karşı desteklemesi ve Protestanları koruması nedeniyle, İspanya ile İngiltere arasında bir husumet oluştu. İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in, İspanya Kralı II. Felipe’nin evlilik teklifini reddetmesinin ardından ilişkiler iyice gerilerek savaş noktasına ulaşmıştı. İspanya, Yenilmez Armada olarak bilinen donanmasını İngiltere üzerine göndermeden önce, Osmanlı Devleti’nin İspanya’ya saldırmasının önüne geçebilmek amacıyla, Osmanlı Devleti nezdinde ateşkesin yenilenmesi girişimlerinde bulundu ve 1583 yılında ateşkes bir yıl daha uzatıldı168. İngiltere’nin İspanyol armadasını mağlup etmesinin ardından, İspanya, içine kapanarak, Kuzey Afrika’daki emellerinden vazgeçmeye başladı.

İngiltere’nin ilk elçisi olarak 29 Mart 1583’te İstanbul’a ulaşan William Harborne, Osmanlı Devleti’yle, İspanya’ya karşı saldırgan bir ittifak antlaşması imzalamakla görevlendirilmişti. Harborne, kısa bir süre sonra, Sultan III. Murad’dan İngilizlerin İspanya’ya Atlantik’ten saldırmaları durumunda, kendisinin de İspanya’ya Akdeniz       

166 Bunes, “Akdeniz’de Çatışma”, s: 197.

167 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. 3/2, s. 217

kıyısından büyük bir güç yollayacağına ilişkin söz aldıysa da, bu sözü yerine getirmek için hiçbir faaliyette bulunulmadı. Bunun üzerine Harborne, Sultan III. Murad’a yazdığı 9 Kasım 1587 tarihli mektubunda, iki devletin aynı anda ve gecikmeksizin denizden İspanya’ya saldırmaları durumunda, mağrur İspanyolların ve yalancı Papa’nın mağlup edilerek cezalandırılabileceklerini ifade etti169. Harborne’un çalışmaları bir sonuç vermedi ve Osmanlı Devleti, İspanya ile mevcut ateşkes antlaşmasına sadık kaldı.

Harborne, tesiri altına aldığı Hoca Saadeddin Efendi sayesinde, Osmanlı-İspanyol ateşkesinin yeniden uzatılmasının önüne geçmeye çalıştıysa da, bunda da başarılı olamadı ve 1587 tarihinde ateşkes iki yıl daha uzatıldı. Harborne, daha sonra Osmanlı donanmasının Navar kralına yardım etmesi ve İspanyollara karşı savaşması konusunda tahriklerde bulunduysa da, bu tahrikler de sonuçsuz kaldı170.

Harborne’un diğer bir girişimi, II. Felipe tarafından işgal edilen Portekiz tahtı üzerinde hak iddia eden Don Antonio ve oğlu Don Christobal’ı destekleyerek, onu Portekiz tahtına geçirmek amacıyla Osmanlı-İngiliz-Fas ittifakı oluşturmaktı. 1587 yılında, Harborne, sultanın bir donanma göndererek, İspanyollar tarafından tahtından edilen Don Antonio’nun yeniden Portekiz tahtını ele geçirmesine yardımcı olmasını istedi171. Bu çerçevede, Don Antonio, oğlu Christobal’ı iyi niyetlerine teminat olarak Fas’ta bırakmasının yanı sıra, Osmanlı Devleti, İngiltere ve Fas arasında savaş giderleri konusunda müzakereler yapıldı172. Ancak Osmanlı Devleti, İran savaşları nedeniyle söz verdiği yardımı yapamadı ve bu ittifak gerçekleştirilemedi.

İspanya ile İngiltere arasında yapılan ve İspanyol armadasının İngilizler tarafından mağlup edildiği savaş sırasında da, İngiltere Kraliçesi Elizabeth, Osmanlı Devleti’ni kendi yanında savaşa çekebilmek için çaba sarf etti. Elizabeth, Osmanlı Devleti’nin İspanya’ya bir donanma ile saldırıya geçmesi durumunda, kendi topraklarını daha rahat       

169 Edwin Pears, “The Spanish Armada and the Ottoman Porte”, The English Historical Review, c. 8, no. 31, Oxford Üniversitesi Yayınları, Oxford, 1893, s. 445-446.

170 Öksüz, Ahmed Vasıf Efendi’nin İspanya Elçiliği, s. 28-29; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. 3/2, s. 218.

171 Pears, “The Spanish Armada”, s: 446.

172 Christine Woodhead, “England, the Ottomans and the Barbary Coast in the Late Sixteenth Century”, State Papers Online, 1509–1714, Cengage Learning, Reading, 2009, s. 5.

savunabilecekti. Birkaç yıl boyunca sürekli olarak Babıâli’ye başvurularak, II. Felipe’nin kendilerine karşı mücadelelerinde başarılı olması durumunda, sıranın Osmanlı Devleti’ne geleceğini ifade ederek, bu mücadelede Osmanlıların kendilerine katılmasını istedi173. Ancak gerek Harborne’un girişimleri ve gerekse Kraliçe Elizabeth’in mektupları, Osmanlı Devleti’ni ikna etmeye yetmedi. Harborne döneminde, İngiltere, İspanya karşıtı diplomasisinde herhangi bir başarı elde edemedi. 1588’de Harborne’un yerine elçi tayin edilen Sir Edward Barton174 da Osmanlı Devleti’ni İngiltere’nin yanında savaşa sokabilmek için girişimlerde bulundu. Göreve gelir gelmez, 30 Kasım 1588 tarihinde Sultan III. Murad’a bir mektup yazarak, kendisinin Kraliçe Elizabeth’e gönderdiği 3 mektupta verdiği söz gereğince, İspanya’ya karşı ortak bir harekâta başlanmasını talep etti. Girişimlerinden sonuç elde edemeyen Barton, 3 Ocak 1589’da İspanya hükümetine, Osmanlı hükümetinin verdiği sözü yerine getirmek konusunda herhangi bir şey yapmadığını bildirdi175.

Venediklilerin İstanbul’la dostane ilişkilerini sürdürmek için Madrid’deki elçileri olan Hieronimo Lippomano’yu İstanbul’a tayin etmelerinin ardından, Barton’un girişimleri sonucunda, Hieronimo İspanyol casusluğu yapmakla suçlandı. Venedikliler, Osmanlı Devleti’nin şikâyeti üzerine, Lorenzo Bernardo’yu özel yetkili temsilci olarak kıymetli hediyelerle birlikte İstanbul’a gönderdi. Bernardo, Lippomano’yu tutukladı ve yargılanmasını sağladı. Lippomano, yargılama sonucunda casusluk suçundan idama mahkûm edildi176. Barton’un girişimleri sonucunda, İspanya’nın başında olduğu Kutsal Lig’i destekleyen Jacques Savary de İspanyol casusu olmakla suçlandı. 1589’da IV. Henri’nin Fransız tahtına geçmesinin ardından geri çekildi ve Fransa’nın temsilciliği geçici olarak Barton’a verildi. Savary’nin yetkilerini Barton’a devretmek istememesi üzerine, Edward’ın da kışkırtmaları sonucunda, Jacques Savary tutuklandı ve 1592

      

173 Pears, “The Spanish Armada”, s. 439.

174 İngiltere’nin İstanbul’daki ikinci elçisi olan Edward Barton, elçilik görevini 1588-1597 yılları arasında yürütmüştür. Bkz. Woodhead, “England, the Ottomans …”, s. 2.

175 Pears, “The Spanish Armada”, s. 459-461.

yılına kadar hapiste kaldı177. Barton, bu girişimleri sayesinde, selefinden devraldığı başarısız İspanya karşıtı diplomasinin, başarı kazanmamaya başlamasını sağladı.

Barton, İspanya’ya karşı ortak sefer girişiminin başarısız olması üzerine, bu sefer girişimlerini politik alanda sürdürmeye başladı. Görevinin ilk yıllarında, İngiltere’nin İspanyol armadasını mağlup etmesinin getirdiği prestijle, Osmanlı Devleti üzerinde bir etki sahibi oldu178. Ciğalazade Sinan Paşa’nın 1591 tarihinde Kaptanıderya olarak atanması da iki taraf ilişkileri açısından önemli bir rol oynadı. Nitekim Sinan Paşa’nın Kaptanıderyalığı sırasında Osmanlı Devleti’nde İspanya karşıtı diplomasi yeniden ortaya çıktı179.

İngiltere, İspanyollarla devam ettikleri mücadeleye Osmanlı Devleti’ni dâhil etme girişimlerini 1590’larda da devam ettirdi. Edward Barton’un bu konudaki çalışmalarının yanı sıra, İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth’in Sultan III. Murat’a gönderdiği mektuplarla da Osmanlı Devleti, İspanya’ya karşı İngiltere-Fransa ittifakına dâhil edilmeye çalışıldı. Elizabeth, mektuplarında Fransa kralının İspanyol kuvvetleri karşısında çok zor durumda olduğunu, İngiltere’nin Fransa’ya yardım etmek için elinden geleni yaptığı ve eğer Osmanlı donanması, Fransa’ya yardım etmezse, Fransa’nın İspanyolların egemenliğine geçeceğini belirterek Osmanlı Devleti’nin yardımını istiyordu. Osmanlı Devleti, bunun üzerine, Trablusgarp, Tunus ve Cezayir beylerine, Akdeniz sahilinde Henri’nin krallığını kabul etmeyen şehirleri baskı altına almakla görevlendirdi180. Bu çerçevede, Ciğalazade Sinan Paşa’nın 1592-1594 Akdeniz seferlerinde İspanyolların İtalya’daki topraklarına saldırmasının amaçlarından birinin de Fransa’ya yardım etmek olduğu söylenebilir.

Barton, 1593 yılında Osmanlı Devleti’ni, Hint Okyanusunda faaliyetlerde bulunan İspanya’ya karşı harekete geçirmeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Barton’un kazandığı en önemli başarılardan biri, İstanbul’da oluşturduğu İspanya karşıtı hava sayesinde,       

177 Feridun Emecen, “16. Asır Sonlarında Batı Akdeniz’de Siyaset Sahnesi: Osmanlılar-Fransızlar-İspanyollar”,

Kanuni’den Günümüze Türk-Fransız Münasebetleri, ed. Mehmet İpşirli vd., Mostar Yayıncılık, İstanbul, 2012, s. 79.

178 Woodhead, “England, the Ottomans …”, s. 4.

179 Bunes, “Akdeniz’de Çatışma”, s. 188.

Osmanlı Devleti ile İspanya arasında olası bir dostluk ve ticaret antlaşmasını engellemekti181. Barton’un faaliyetleri sonucunda, Osmanlı-İspanyol barışı yaklaşık iki yüzyıl geri kaldı.

II. Felipe’ye karşı ortak düşmanlık, İngiliz diplomasisinin Osmanlı Devleti’nde başarılı olmasının en önemli sebebiydi. Osmanlı Devleti, coğrafi konumu ve donanma gücü nedeniyle, İspanya’ya karşı muhtemel ortak seferler açılabileceğini düşündüğü için İngiltere’yi çekici bulmaktaydı. Barton’un İspanya’ya karşı ortak bir sefer düzenlenmesini sağlamaya çalıştığı sırada, Osmanlıların Avusturya ile mücadele içerisine girmesi, bu girişimin sonuçsuz kalmasında etkili oldu182. Barton, 1597 yılında Heybeliada’da183 ölümüne kadar, Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında, İspanya’ya karşı bir ittifak oluşturmaya ve İspanya’yı iki cepheli bir savaşa sürükleyecek ortak bir mücadelenin adımlarını atmaya çalışmışsa da bu konuda başarılı olamadı.

Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında İspanya karşıtı diplomasinin devam ettiği sıralarda, İspanya Kralı II. Felipe de, diplomatik araçları kullandı ve Osmanlı-Safevi anlaşmazlığını kışkırtarak, Osmanlıları zayıflatma yoluna gitti. Bu sayede Osmanlı ordusu İran’da meşgul olacak ve İspanya’ya karşı mücadele edemeyecekti. II. Felipe, 1581’de İran ile dostluk ilişkileri kurmak için kral naibi olarak Don Francisco Mascarenas’ı görevlendirdi ve ayrıca Napoli’den de temsilci göndermesini istedi. İspanyol ve Napoli temsilcileri, görüşmenin yapılacağı, İspanya’ya bağlı Hindistan’daki Goa şehrine ulaştılar. Ancak İran elçisinin gemisinin batması ve Goa’ya ulaşamaması, taraflar arasında yapılacak görüşmelere engel oldu. II. Felipe, 1594 ve 1596 yıllarında, Hindistan kral naipleri Albuquerque’ye ve Don Francisco de Gama’ya İran Hükümdarı I. Abbas nezdinde büyükelçilik kurma emri verdi184. Ancak II. Felipe’nin İran ile dostluk ilişkileri kurma girişimleri başarısız oldu. II. Felipe’nin 1598 yılında vefat etmesi, bu girişimleri de sona erdirdi.

      

181 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. 3/2, s. 226-227.

182 Woodhead, “England, the Ottomans…”, s. 4.

183 Pears, “The Spanish Armada”, s. 465.

III. Felipe’nin 1598’de İspanya kralı olmasının ardından, Ciğalazade’nin ikinci Kaptanıderyalık döneminde, İspanya’da da Osmanlı karşıtı bir politika başladı. III. Felipe, Akdeniz ve Balkanlar’da bazı saldırgan eylemler planladı. Napoli ve Sicilyateyn krallarının da yardımlarıyla, Mora ve Dalmaçya’da isyanlar başlattı. Bu dönemde İspanyollar, Osmanlıların Kuzey Afrika’daki hasımlarıyla ittifaklar kurdu. Bu girişimlere rağmen, iki taraf arasında silahlı bir mücadele olmadı. 1603 yılında Osmanlı Devleti’nin İran’la savaşa başlaması öncesinde, III. Felipe, Safevilere destek olmaya başladı185.

Şah I. Abbas’ın 1590 yılında topraklarının büyük kısmını Osmanlılara terk etmek zorunda kalması, onu Avrupa’da müttefikler bulmaya itti. Bu çerçevede, İran elçisi Kasım Alibey, 1599 yılında Moskova, Polonya, Almanya, Venedik, Papalık ve İspanya’ya giderek, bu devletlerin Osmanlı Devleti ile ilişkilerini kesmesi ve Osmanlılara savaş açmalarını istedi. Buna karşılık, İran’da serbest ticaret, oturma izni ve serbest ibadet vaat eden Kasım Alibey, 1601 Ağustos’unda İspanya sarayında yaptığı görüşmede bunlara ek olarak İspanya kralının elçisinin kendisiyle birlikte İran’a dönmesini istedi. Ayrıca İspanya’nın Osmanlılarla savaşması durumunda, ele geçirilecek toprakların paylaşılması tasarlandı. III. Felipe, Şah Abbas’a İspanya’nın Osmanlılara saldıracağını ve Alman imparatorunu da Osmanlılarla çatışmaya ikna edeceğini vaat etti. Şah Abbas, 1603 yılında, III. Felipe’nin de Osmanlılara saldıracağına emin olarak, Osmanlı Devleti ile mevcut antlaşmayı bozdu. Ancak, İspanya’nın Avrupa meseleleri ile meşguliyeti ve Osmanlıları oyalayamaması nedeniyle İran, Osmanlılarla tek başına mücadele etmek zorunda kaldı ve 1605’te barış imzalamak zorunda kaldı. 1620’li yıllara kadar iki taraf arasında birçok elçi gidip gelmesine rağmen, Osmanlı Devleti’ne karşı etkili bir ittifak kurulamadı186.

İspanya bu faaliyetleri ile İngiltere ve Osmanlı Devleti arasında cereyan eden İspanya karşıtı diplomasiye karşılık vermek istedi. İki devlet arasında kurulabilecek bir ittifak antlaşmasının, İspanya’yı çok zor duruma düşüreceği aşikardı. Bu nedenle, II. Felipe ve III. Felipe, Osmanlı Devleti’ni zor durumda bırakarak, İngiltere ile ittifak antlaşması       

185 Bunes, “Akdeniz’de Çatışma”, s. 194-196.

imzalamasını engellemek amacıyla, Osmanlı karşıtı faaliyetlere destek oldu. Osmanlı Devleti’nin sürekli olarak, İspanya’nın da desteklediği, bu faaliyetlerle mücadele içerisinde olması, İngiltere ile bir ittifak imzalamasını engelledi. Bu çerçevede, İspanyol diplomasisinin başarılı olduğu söylenebilir.