• Sonuç bulunamadı

Antlaşma Sonrasında Elçi Değişimi ve Diğer Gelişmeler

BÖLÜM 3: FRANSIZ İHTİLALİNİN GÖLGESİNDE OSMANLI-İSPANYOL

3.2. Antlaşma Sonrasında Elçi Değişimi ve Diğer Gelişmeler

Osmanlı Devleti ile İspanya arasında 1782 yılında imzalanan antlaşmanın ardından, antlaşmanın müzakerelerini yürütmüş ve antlaşmayı imzalamış olan Don Juan de Bouligny, İspanya kralı III. Carlos tarafından İstanbul’a elçi olarak atandı. Bu atamanın resmiyet kazanabilmesi için, öncelikle Bouligny’nin huzura kabul edilmesi ve kralının hediyelerini ve itimatnamesini Sultan I. Abdulhamid’e sunması gerekiyordu. Ancak İspanya’dan kralın hediyelerinin ulaşması iki yıla yakın sürdü ve bu süre zarfında Bouligny huzura kabul edilmedi.

      

3.2.1. Bouligny’nin Huzura Kabulü

1784 yılında, İspanya kralının iyi dileklerini Osmanlı sultanına iletmek ve kralın hediyelerini sultana sunmak amacıyla, Madridli Gabriel de Aristizabal’ın kumandasında üç gemilik bir donanma İstanbul’a gönderildi. Aristizabal, Cartagena limanından 24 Nisan 1784’te ayrıldı ve 10 Eylül’de İstanbul’a ulaştı306. Bu donanma, tarihte Osmanlı karasularındaki ilk dost İspanyol varlığı oldu ve iki taraf açısından da bir başlangıç olarak nitelendirildi307. Aristizabal, yazdığı 45 sayfalık raporunda, bu ziyareti, “Haçlılar zamanından beri savaş gemilerimizin bu tarafa ilk gelişi” olarak nitelendiriyordu308. İspanya’dan Osmanlı sultanına gönderilen hediyeler, bizzat kral III. Carlos tarafından seçilmişti. Hediyeler arasında, 16 çekmece kalıp çikolata, 24 koli kakao, 4 çekmece kinin, 4 çekmece toz Havana tütünü, 1 altın sofra takımı, 4 gümüş sofra takımı, 13 çekmece altın ve gümüş işlemeli kumaş, 21 çekmece bazıları ipek bazıları yün olan güzel kumaşlar, 1 muhteşem çadır ve sayısız çekmece dolusu kakao, kinin ve toz tütün bulunmaktaydı309. Bouligny ve İspanyol temsilciler, 6 Ekim 1784’te kralın hediyelerini takdim etmek üzere, Sultan I. Abdulhamid’in huzuruna kabul edildi310. Bouligny’nin elçiliği, huzura çıkmasının ardından, resmiyet kazandı ve İspanya’nın İstanbul’daki ilk daimî elçisi olduğu Osmanlı Devleti tarafından da kabul edilmiş oldu.

Aristizabal’ın İstanbul’daki ikameti 43 gün sürdü. Bu süre zarfında İstanbul’a Seyahat adıyla 1790’da Madrid’de Jose Moreno tarafından yayınlanan raporunu yazdı. Ayrıca İstanbul’un ve Boğaziçi’nin 40 adet harita ve planını çıkardı. Aristizabal, 24 Ekim 1784’te İstanbul’dan ayrılarak, 31 Mayıs 1785’te Cartagena limanına ulaştı311. Aristizabal’e bu seyahati sırasında, Luis Josef de la Torre ve Francisco Bautista eşlik       

306 Ricardo Gonzalez Castrillo, “Gabriel de Aristizabal y su Viaje a Constantinopla en el Año 1784”, Arbor, vol. 180, no. 711-712 (Mart-Nisan 2005), s. 708-710; Jose Maria Sanchez Molledo, “El Viaje de Federico Gravina a Constantinopla en 1788”, Arbor, vol. 180, no. 711-712 (Mart-Nisan 2005), s. 728.

307 Bowen, “The Spanish and Ottoman Empires”, 89.

308 Castrillo, “Gabriel de Aristizabal”, s. 708-710; Corrales, “İspanya-Osmanlı İlişkileri”, s. 236.

309 Sanchez Molledo, “El Viaje de Federico Gravina”, s. 728.

310 Tabakoğlu, XVIII. Yüzyılda Osmanlı-İspanya İlişkileri, s. 45.

etmekteydi. La Torre, bu yolculuk sonrasında 1784 Yılında İstanbul’a Yolculuk adlı bir rapor hazırladı. Türkçe, Yunanca, İtalyanca ve Fransızca öğrenimi gören La Torre, Ahmed Vasıf Efendi’nin İspanya sefareti sırasında, kendisine tercümanlık yapmakla görevlendirildi312. Aristazabal ve la Torre’nin bu raporları, İspanya’nın yeni dostunu tanıma ihtiyacından kaynaklanmaktaydı.

3.2.2. Ahmed Vasıf Efendi’nin İspanya Elçiliği

Osmanlı Devleti, İspanya heyetine karşılık vermek, İspanya ile bir ittifak antlaşması imzalanması ihtimalini araştırmak ve 1785 yılında imzalanan İspanya-Cezayir antlaşmasının içeriği üzerine bilgi almak istiyordu313. Ayrıca, Kırım’ı kurtarmak amacıyla Rusya’ya savaş ilan etmeyi düşünen Osmanlı Devleti, 1770 yılında Çeşme’de yaşadığı felaketi yeniden yaşamamak için, adımlarını dikkatli atmak niyetindeydi. Osmanlılar, dostane ilişkiler kurmuş bulundukları İspanyolların desteğiyle, Rus donanmasının muhtemel bir Akdeniz seferinin önüne geçmeyi amaçlıyordu. Bu nedenlerle Ahmed Vasıf Efendi, olağanüstü yetkili geçici elçi olarak İspanya’ya gönderildi. Vasıf Efendi, 1 Temmuz 1787’de bir Fransız gemisi ile Tophane’den ayrılarak 25 Temmuz’da Barselona’ya ulaştı314.

Vasıf Efendi ve maiyeti Barselona’ya ulaştığında, kendilerini karşılayan general, ülkelerinde salgın hastalık olduğunu ve İspanya’nın bu konuda çok titiz olduğunu belirterek, Afrika, Mısır ve Türkiye’den gelenlerin karantinaya alınmaları konusunda tembihlendiğini belirterek, elçilik heyetini Minorka Adası’nda karantinaya almak istedi. Vasıf Efendi ise karantinanın Barselona’da yapılması konusunda ısrar etti. Sonuçta, karantinanın Barselona’da yapılmasına karar verildi. Osmanlı elçilik heyeti, sağlık personeli ile yapılan 50 civarında toplantı dışında, 27 gün boyunca karantinada kaldı315.

      

312 Aceituno, “Bir Filolog Olarak Dragoman”, s. 217-218.

313 Önalp, “La Crónica de Ahmet Vasıf Efendi”, s. 177.

314 Sanchez Molledo, “El Viaje de Federico Gravina”, s. 43; Öksüz, Ahmed Vasıf Efendi’nin İspanya Elçiliği, s. 40-41.

315 Öksüz, Ahmed Vasıf Efendi’nin İspanya Elçiliği, s. 47-48; Sanchez Ortega, “Las Relaciones Hispano-Turcas”, s. 174-176.

Osmanlı elçilik heyeti, karantinanın ardından, büyük bir kalabalık eşliğinde Barselona’ya geldi. Barselona’da bir haftaya yakın bir süre ikamet eden heyet, daha sonra İspanya kralı III. Carlos ve oğlunun davetine katılmak için Granka’ya hareket etti. 26 günlük bir yolculuğun ardından Granka’ya ulaşan elçilik heyeti, kendileri için hazırlanan bir konağa yerleşti. İspanya, daha önce de Türk elçilik heyeti karşılamış olmasına rağmen, Vasıf Efendi’nin ziyaretinde ne tür törenler yapılması gerektiği konusunda Viyana, İtalya ve Fransa’dan tavsiye aldı316.

Osmanlı elçilik heyetinin III. Carlos tarafından kabulünden önce, heyetin Kral için getirdiği hediyeler saraya gönderildi. Daha sonra, elçilik heyeti, Sultan I. Abdulhamid’in mektubunu krala teslim etmek için saraya ulaştı. Kabul töreninde, Vasıf Efendi, kendilerinin Sultan I. Abdulhamid’in mektubunu ulaştırmak ve 1782 antlaşmasını kuvvetlendirmek amacıyla gönderildiğini belirtti. Bunun üzerine III. Carlos, Osmanlı Devleti’ne karşı minnettar olduğunu ve antlaşmaya bağlılığını dile getirdi317.

Vasıf Efendi’nin Kral III. Carlos’a sunduğu Sultan I. Abdulhamid’in hediyeleri arasında, inci, yakut ve elmaslarla süslü bir semer, iki gümüş süs eşyası, Türk yapımı kılıçlar, elmasla süslü iki parça altın şeker kâsesi ve kaşığı, yüz dirhem gül esansı, elmasla süslü hintkamışı, inci, altın ve değişik taşlarla süslü 6 silah, 32 paket elbise ve 20 balya kahve bulunmaktaydı. III. Carlos, bu hediyeler üzerine, Vasıf Efendi’ye pembe bir elmas, bir elmas yüzük ve İspanyol fabrikalarında üretilen farklı hediyeler verdi318. Vasıf Efendi, kral tarafından kabul edildikten sonra, bir görüşme de başvekille yaptı. Başvekille yapılan görüşmede, kendisine Sadrazam Koca Yusuf Paşa’nın mektubu sunuldu. Vasıf Efendi ve elçilik heyeti, görüşmelerini tamamladıktan sonra, önce

      

316 Sanchez Ortega, “Las Relaciones Hispano-Turcas”, s. 174-176; Öksüz, Ahmed Vasıf Efendi’nin İspanya Elçiliği, s. 49-52.

317 Öksüz, Ahmed Vasıf Efendi’nin İspanya Elçiliği, s. 53-56.

İskorya ve oradan da Madrid’e geçti. Daha sonra Murcia’ya ve oradan da İstanbul’a hareket edecekleri Cartagena limanına ulaştı319.

Vasıf Efendi, 1 Nisan 1788’de Cartagena limanından ayrılmadan önce, Galvez bir imtiyaz olarak, elçilik maiyetindekilerin Hıristiyanlığa geçerek ülkede kalabileceklerini ifade etti. Katolik Hıristiyan olan Ermeni bir baba-oğul bu tekliften faydalandı320. Vasıf Efendi, 1 Nisan 1788’de Federico Gravina komutasındaki bir filo ile Cartagena limanından ayrılarak, 12 Mayıs’ta İstanbul’a ulaştı. Vasıf Efendi’nin İstanbul’a birlikte geldiği, Federico Gravina, İstanbul’da 31 gün kaldı ve İspanya’ya dönüşünün ardından, İstanbul’daki izlenimleri ile ilgili İstanbul’un Tanımı adlı 163 sayfalık eserini yazarak 1788 Kasım’ında III. Carlos’a sundu321. Gerek İspanya elçisi Bouligny’nin ve Aristizabal’ın daha önceden hazırlamış oldukları raporlar ve gerekse Gravina’nın eseri, III. Carlos’un, bu uzak dost ülke hakkında bilgilenmesini sağladı.

Vasıf Efendi’nin İspanya sefareti sırasında, kendisinin yokluğunda vekâlet edecek olan Enveri Efendi, vakanüvis olarak ordu ile birlikte hareket etmiş ve İstanbul’daki olayların kaydı için Edip Efendi vakanüvis vekili olarak tayin edilmişti. Vasıf Efendi, İstanbul’a dönmesinin ardından, eski görevine yeniden gelebilmek amacıyla harekete geçmiş ve sefareti sırasında kaleme almış olduğu sefaretnamesini Babıâli’ye sunmuştur322. Vasıf Efendi, sefaretnamesinde, İspanya’ya gidiş ve geliş yolculuğu, yaşadığı karantina uygulaması, huzura kabul edilişi, başvekille görüşmesi ve İspanya içerisinde yaptığı yolculukların yanı sıra, İspanya’nın sosyal ve ekonomik durumuna ilişkin bilgiler de sunarak323, Osmanlı Devleti’nin yeni dostu hakkında bilgi edinmesini sağlamıştır.

      

319 Öksüz, Ahmed Vasıf Efendi’nin İspanya Elçiliği, s. 56-63.

320 Sanchez Ortega, “Las Relaciones Hispano-Turcas”, s. 182.

321 Molledo, “El Viaje de Federico Gravina”, s. 729.

322 Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, c: 2, s. 51.

323 Ahmed Vasıf Efendi’nin sefaretnamesinin Osmanlıca Metni için bkz. Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, c. 4, s. 348-358, sefaretnamenin İngilizce metni için bkz. Ethan L. Menchinger, “The Sefaretname of Ahmet Vasıf Efendi to Spain (Ahmet Vasıf Efendi’nin İspanya’ya Dair Sefaretnamesi)”, History Studies, c. 2, sayı. 3 (Sonbahar 2010), ss. 367-383.

3.2.3. Diğer Bazı Gelişmeler

1787-1791, 1792 Osmanlı-Avusturya, Rusya Savaşı’nda, savaş giderlerini karşılamak için borç arayışına giren Osmanlı Devleti, bu konuda İspanya’ya da başvurdu. Bouligny, 4 milyon Peso’luk bir borç teklifi hazırladıysa da bu teklifini olumsuz görüşleri ile birlikte hükümetine gönderdi. İspanya hükümeti, henüz savaşın başlarında tarafsızlığını ilan etmiş olduğu ve borç vermenin tarafsızlık hükümlerine aykırı olduğunu ifade ederek bu borç talebini reddetti324.

Savaş sırasında, Ekim 1787’de Alman ve Fransız temsilcileri, Osmanlı Devleti’ne arabuluculuk teklif ettiler. 20 Ekim’de Alman temsilci, Bouligny’nin de barış için baskı yapmasını istedi. İspanya Başvekili Floridablanca, İstanbul’daki temsilcisi Bouligny aracılığı ile arabuluculuk teklif etti. 26 Temmuz 1787’de İspanyol Galvez, 6 maddelik bir barış önerisinde bulundu. Buna göre, Bog ve Dniester nehirleri arası tarafsız bölge olacak, Oksakov Rusya’ya terk edilecek, Rusya, Osmanlı Devleti’nin bölgedeki ruhanî önderliğine saygı duyacak ve Dniester’de gemiciliği kontrol edecekti. İspanyol Galvez ve Bouligny’nin barış misyonu ve İspanya’nın tarafsızlığını sürdürmesi, hem Türk hem de Rus taraflarınca takdir edildi ve hem Rusya hem de Osmanlı Devleti, İspanyol dostluğundan bahsetmeye başladı325.

Bouligny, Kasım 1788’de arabuluculuk teklifini yineledi. Savaşla hiçbir ilgisi ve savaştan çıkarı olmadığını ifade eden Bouligny, eğer istenirse hemen harekete geçebileceğini bildirdi. Reis Efendi, kendisine İspanya’nın arabuluculuk teklifinin reddedilemeyecek bir teklif olduğunu, ancak Rusya ve Avusturya tarafından bir teklif gelmedikçe barış imzalanmasının mümkün olamayacağını belirtti. Ocak 1789’da toplanan meşveret meclisinde, coğrafi konumu ve askerî gücü nedeniyle arabuluculuğu Prusya’nın yapmasına karar verildi326.

15 Eylül 1789’da İspanya, Bouligny aracılığıyla Osmanlı Devleti’ne barış için arabuluculuk teklifini tekrar yinelediyse de Prusya’nın arabuluculuğuna karar verildiği       

324 Tabakoğlu, XVIII. Yüzyılda Osmanlı-İspanya İlişkileri, s. 50-51.

325 Sanchez Ortega, “Las Relaciones Hispano-Turcas”, s. 165-168.

için kendisine olumlu bir cevap verilemedi. 1791 yılı başlarında, Bouligny, İngiltere elçisi ile Türkiye’yi barışa zorlama konusunda anlaştı. Sonuç olarak Bouligny’nin çabaları Türkiye tarafından kabul edildi327. Yaş Antlaşmasının imzalanması sürecinde de, İspanya, Fransa ve Napoli ile birlikte, Avusturya’yı barışa zorlama ve Osmanlı lehine tavizler kopartma konusunda faaliyetlerde bulundu328. İspanya, bu çabaları sırasında, gerek uluslar arası alanda ve gerek yeni dostu olan Osmanlı Devleti’nin gözünde prestij kazanmayı hedeflemekteydi. Antlaşmaların imzalanma sürecinde, diğer devletlerle birlikte oluşturulan baskı sistemine katılması ve tarafsızlığından ödün vermemesi, Osmanlı Devleti’nin gözünde İspanya’nın prestijini arttırmıştır.

1782 yılında Osmanlı Devleti ile İspanya arasında imzalanan antlaşma, iki devlet arasında ticarî ilişkilerin kurulmasına ve gelişmesine de ortam hazırladı. 18. yüzyılın sonlarında iki taraf arasındaki ticaret artmaya başladı. Bu çerçevede, Bouligny’ye göre, Akdeniz-Karadeniz ticaretinde İspanya’nın durumu, Fransa’nınkinden bile daha iyi durumdaydı. İki taraf arasındaki ticaret, Alicante ve Mahon limanından yürütülüyordu. İspanya-Osmanlı ticaretinde, Osmanlılar İspanya’ya pamuk, ipek, çeşitli yünler, kürk, inek ve bufalo, balmumu, bal, kahve ve ilaç ihraç ediyordu329.

Osmanlıların İspanya’dan ve sömürgelerinden gelen mallara ilgisi, İspanyolların doğudan gelen kumaş ve mallara olan ihtiyacı kadar fazla değilse de, İspanyol limanlarına giden Osmanlı tüccarının sayısında 18. yüzyıl sonlarında büyük artış görüldü. Osmanlı tüccarı, Doğu Akdeniz ile İspanya arasında mal taşımacılığı yapmasının yanı sıra, İspanyol limanları ile Livorno, Ceneviz, Marsilya ve Lizbon gibi limanlar arasındaki taşımacılığa ve İspanya’nın Amerika sömürgelerindeki ticaretine de aktif olarak katıldılar330.

      

327 Sanchez Ortega, “Las Relaciones Hispano-Turcas”, s. 165-170.

328 Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, c. 5, s. 96.

329 Sanchez Ortega, “Las Relaciones Hispano-Turcas”, s. 185.

Tablo 1

1797-1807 yılları arasında İspanyol limanlarına giden Osmanlı ticaret gemileri

Yıl Cadiz Malaga Barselona Alicante Mahon

1797 - 5 12 - 4 1798 16 44 41 1 10 1799 - - - - 1 1800 - 2 2 - - 1801 - 3 3 - 4 1802 2 6 15 - - 1803 - 3 10 6 - 1804 33 18 22 28 - 1805 34 84 21 - - 1806 11 50 49 - - 1807 15 20 9 - - Toplam 111 235 185 35 19

Kaynak: Corrales, “İspanya-Osmanlı” İlişkileri, s. 238.

Tablodan anlaşılacağı üzere, Fransızların Mısır’ı işgal ettiği 1798-1801 tarihleri arasında, İspanya ile resmi ilişkilerin de kopması üzerine, Osmanlı tacirleri, İspanyol limanlarına gitmekten vazgeçmişlerdir. Bunda, Jose de Bouligny’nin ve konsoloslarının sınır dışı edilmesinin de etkisi olduğu söylenebilir. Nitekim 1782 antlaşmasına göre, Osmanlı tacirleri, İspanya limanlarına gidebilmek için, İspanya konsolosluklarından pasaport almak zorundaydı. Bu süreçte, Osmanlı Devleti bünyesinde İspanya konsolosu bulunmadığından, tacirlerin pasaport alamadıkları için bu ülkeye gitmedikleri de öngörülebilir. İki tarafın ilişkilerinin normalleşme sürecinden itibaren, Osmanlı tacirlerinin İspanya limanlarındaki faaliyetleri de yeniden başlamış ve artarak devam etmiştir.