• Sonuç bulunamadı

III. BÖLÜM

3. SANATI

3.1. Öykü Anlayışı ve Öyküleri

3.1.7. Öykü Unsurları

3.1.7.7. Dil ve Üslup

Şipal tüm eserlerinde, yaşamı gibi, yalın, duru, açık bir dil kullanır. Yazarın öykü karakterlerinde ağız özelliği, memleketi Adana’ya ait söylemleri, kullandığı olmuştur. Ancak bu durum mizahî unsur oluşturma gayesinden daha çok kişinin öğrenim seviyesini belirtmek için ortaya çıkarılır. “Tohtor mu ki?” adlı hikâyede cahil insan karakterini ancak yerel konuşmasıyla tamamlayabiliriz. Ancak yine de kişilere yorum getirerek müdahale etmez. Füruzan da bu konuda aynı fikri taşımaktadır:

“Türkçeyi en küçük bir kıymık olmaksızın kullanışı, anlatmayı yeğlediği konulara dingin bir uzaklıkla bakma titizliği, onun edebiyattaki yadsınamaz ustalığının açık bir kanıtıydı.”75

Yazarın anlatımı yoğundur. İçsel süreçlerini, derin bunalımlarını açık bir dille aktarmıştır. Ancak diğer eserlerine göre farklılık gösteren Buhûrumeryem’deki “Kamalar” hikâyesinde dil bambaşkadır. Yazar bu hikâyede, nedendir bilinmez, daha canlı bir dil kullanmış, eksiltili cümlelere, yinelemelere yer vermiştir. Aynı canlılığı Buhûrumeryem’in “Nar Çiçeği” adlı öyküsünde de görmekteyiz. Yazar yine şiirimsi bir tat bırakmış, sıklıkla soru anlamlı cümleler ile anlatımını hareketlendirmiştir.

Franz Kafka ve Sait Faik Abasıyanık’ın öykü tarzının yazarın üslubunda belirgin olduğu su götürmez bir gerçektir. Muzaffer Uyguner, Şipal’in, Kafka’ya benzeyen bir öykü dünyası olduğunu düşünür:

“Başlangıçta klasik hikâye düzenine uyan, geleneğe bağlı, olay, zaman ve yer koşullarına bağlı bir hikâye yazdı. Yalnızlık, tedirginlik, mutsuzluk, çaresizlik, ayrılık ve

74

Necip Tosun, “Kâmuran Şipal Öykücülüğü”, s.94. 75

pişmanlık gibi temaları geleneksel öykü düzeni içinde, Kafkavari bir anlatımla işlemeye çalıştı.”76

Yazarı bu etkilerden uzaklaştırıp özgünlüğünü yakalamış biri olarak görenler de vardır. Ancak yine de Kafka’ya en çok yaklaşan yazarımızdır. Muzaffer Uyguner bu konuda olumlu bakış açısına sahiptir:

“Hikâyelerinin anlatımında tam bir Kafka anlatımı değilse de ona çok yakın bir anlatım buluyoruz. Şipal, Kafka anlatımı dışında kalabilmekte ve kendi öz anlatımını kurabilmiş bulunmaktadır. Zaman zaman Kafka’nın anlatımının çekim alanına girmekle birlikte bu alandan çabucak kurtulmayı, onun bünyesinden sıyrılmayı başarmaktadır.”77

Şipal hikâyelerinde iki ayrı dil kullanır. Kimi zaman öztürkçeci bir anlayışa varır, kimi zaman da ortalama bir dil tutturur. Ancak bu durumun bir hata olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Nitekim yazarın dili ve üslubu tutarlılık göstermelidir. Çünkü yazarın karakteri bu öğelere de sıkı sıkıya bağlıdır. İhsan Işık ve Hikmet Dizdaroğlu bu ikiliğin kusur olduğunu ifade ederler:

“Kâmuran Şipal, hikâyelerinde iki ayrı dil kullanmaktadır. Kimilerinde arı dile yaklaşan bir öztürkçecilik eğilimini bulmaktayız. Çoğu hikâyelerinde ise ılımlı bir dilin belirtisini görmekteyiz. Üslubun temel öğesi dil olduğuna göre, bu ikiliğin ortadan kalkması gerekmektedir. Roman ve hikâyede üslubun önemi söz götürmez. Sanatçı dili ve o dilin üslup dediğimiz düzen içinde aldığı biçimle kişiliğini gösterir. Kaldı ki Türkçenin izleyeceği yön artık kesinleştiği için bu konuda kararsızlık ve tereddüdün yeri yoktur.”78

Kâmuran Şipal’in hikâye dili en çok eleştirilen yönlerinden biridir. Ancak böyle tutarsız bir dile rağmen konuyu ve biçimi iyi bir şekilde bir araya getirdiği de gözlerden kaçmaz. Yazarın kurgusu başarılıdır. Ne söylemek istediği anlaşılabilmektedir.

Ramazan Dikmen, Şipal’in kurgusu için olumlu görüşlere sahiptir ve düşüncelerini şöyle dile getirir:

“Şipal’in öyküleri, ‘Buhûrumeryem’ ve ‘Büyük Yolculuk’a göre zaman zaman dil olarak yorgunluk belirtileri gösterseler de iyi ölçülüp biçilmiş, tüm öğeleri yerli yerinde kurguları sağlam ürünler. Gerek konuların doluluğu, gerekse anlatımların sıcaklığıyla daha ilk satırlarında okuyanı çekiveriyorlar.”79

76

İhsan Işık, Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi, s.3365. 77

Muzaffer Uyguner, “Buhûrumeryem”, Varlık, S.787, Nisan 1973, s.10. 78

Hikmet Dizdaroğlu, “Kâmuran Şipal ve Hikâyeciliği”, s.12-13. 79

Muzaffer Uyguner yazarın kurgusu hakkında Ramazan Dikmen gibi düşünmektedir. Şipal’in hikâyelerinde serim, düğüm, çözüm bölümleri yoktur. O duygusunu, düşüncesini en iyi nasıl verecekse öyle verir. Öz ile biçemi bu sayede iyi oturtmuş, kaynaştırmıştır.

Ömer Lekesiz, Şipal’in dilini beğendiğini söylemektedir:

“Çağrışımlara ve kitabi kavramlara bağlı anlatımında sağlam bir dille tutarlı bir üsluba ulaşıyor Kâmuran Şipal. Dini literatüre olan hâkimiyeti, insana ve onun bilinç yapısına ilişkin psikolojik bilgisi, tecrübesi teknik çabalarını daha da yetkinleştiriyor.”80

Yazarın en tutarlı yanı olaylara karışmadan, gerçekçi bir bakışla yaşayan güncel dili kullanmasıdır. Şipal’in dilini beğenenlerden biri de Necip Tosun’dur. Ona göre yazarın dili akıcı, hatasız ve kekeme olmayan bir yapıdadır. O, kurmaca ile sorunu olmayan biridir:

“Şipal, cinselliğin en uç noktalarıyla kutsal göndermeleri iç içe anlatırken, niyetinin bizzat insanlık durumu ve estetik olduğunu gözler önüne seren dengeli bir dil kullanır.”81

Yazarın dili ılımlıdır. Kırmaz, incitmez. Kimseyi töhmet altında bırakmaz, eleştirici bir dil kullanmaz. Aynı zamanda ustaca kullanır. Kişilerin eğitim durumlarını, yaşam biçimlerini konuşmalarından anlarız.

Şipal kısa cümleler ile samimi bir öykü kurmaktadır. İlk dönem öyküleri sonrakilere göre daha sadedir ve düz anlatıma sahiptir. Duygularını anlatırken dili özenle kullanan yazar, duyguları sömürmez. Abartısız bir anlatımı yeğler. Dil bir sahneleme tekniğine hizmet eder. Sonraki öykülerde anlatım yoğunlaşmıştır. Sembolik ifadeler, soyut anlamlı sözcükler öne çıkar. Yazarın ikinci dönemini Buhûrumeryem ile başlatabiliriz. Öncesinde ve sonrasında kişiler birbirine benzese de anlatım somuttan soyuta belirgin bir şekilde değişir.

Benzer Belgeler