• Sonuç bulunamadı

DİN VE İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ’NÜN SINIFLANDIRILMASI

Din ve inanç özgürlüğü genel olarak literatürde düşünce ve vicdan özgürlüğüyle birlikte eşdeğer görülmektedir. Bu çalışmada din ve inanç özgürlüğü kavramsallaştırması aslında düşünce ve vicdan özgürlüklerini de kapsamaktadır. AİHS’in 9 maddesine göre din ve inanç özgürlüğü, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü olarak sınıflandırabilir.

4.1. Düşünce Özgürlüğü

En genel tanımıyla düşünce özgürlüğü kişinin hiç bir engele maruz kalmadan bilgi edinmesi, edindiği bilgiler sonucu bir kanaate varması ve kendi düşünceleri sebebiyle kınanmaması, düşüncelerini yayabilmesi olarak nitelendirilebilir. Bu çerçevede düşünce özgürlüğü, bilgi edinme, kanaat ve ifade özgürlüklerini içinde de barındırmaktadır. Her özgürlüğün bir sınırı olduğu gibi düşünce özgürlüğünün de bir sınırı vardır. Bu sınırı düşüncenin içsel alandan dışsal alana çıkmasıyla başlar.

İnsanın kendi iç dünyasına ve akıl ile sezgilerine dayanan düşünme yolu herkese, tarih boyunca ve bütün rejimlerde açık olmuştur. Dışarıya vurulmadığı takdirde düşünce ürünlerini keşfetmek henüz bilimsel bir imkân içinde değildir. Bundan dolayıdır ki düşünce hiçbir biçimde önlenemeyen, en mutlak bir özgürlüktür. (Mumcu,1994:164) Bu anlamda düşünce herhangi bir sınırlamaya tabi değildir.

4.2. Vicdan Özgürlüğü

Vicdan, kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç olarak tanımlanıyor. İnsanoğlunun iç mahkemesi olarak görülen vicdan, insana iyi ve kötüyü gösteren pusula gibidir. Bu anlamda din, bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir.

Vicdan özgürlüğü, devletin, bireyin vicdani kanaatlerini etkilemesini veya vicdani bir karara avantaj veya dezavantajlar getirmesini de yasaklamaktır. 9. Maddede öngörülen vicdan özgürlüğü, bazı yükümlülükleri reddetme hakkı vermektedir. Komisyona göre kişiyi ahlaki ve dini inançlarına aykırı işi kabule zorlamak 9. Maddenin ihlalidir. Örneğin Yehova Şahitleri’nin askerlik yapmaları dini inançlarına aykırıdır. Bu nedenle bazı ülkeler “vicdani ret” sistemini kabul etmiştir. (Arslan, 2005: 44) Bu sistemde askerlik yerine farklı kamu hizmeti yapılmasına karar vermektedir. Mahkeme, askerlik konusunda vicdani ret sistemi kabul edilmişse, kişinin askerlik hizmeti yerine örneğin daha uzun süre farklı bir hizmet yapmasını 9. Maddenin ihlali olarak değerlendirmemiştir.

4.3. Din özgürlüğü

Din, ilahi güç tarafından gönderilen emir ve yasakları ihtiva etmektedir. İnanan kişi bu emir ve yasaklara uygun davranmakla kendisini sorumlu hissetmektedir. Birey inandığı dinin

kapsamaktadır. Dinin gerektirdiği bireysel ve toplu ibadetler ve dini ayinler, yine dinin inanan kişiye yüklediği bireysel ve toplum hayatıyla ilgili ödevler bu özgürlüğün konusunu oluşturmaktadır. Ayrıca hukuk metinlerinde dinin ve din özgürlüğünün tam ve kapsamlı bir tanımını yapmak hep sorunlu olmuştur. Medeniyet ve dinlerin bazı teolojik, tarihsel ve kültürel yönlerini dikkate alarak bakmak gerekmektedir. (Bardakoğlu, 2004)

Din özgürlüğü, bireylerin, inandığı dinin gereklerini özgürce yerine getirebilmesidir. Prof. Dr. Arif Payaslıoğlu, din özgürlüğünün anlamının daha iyi anlaşılabilmesi için “İnsanlara din konusunda özgürsünüz demek, onlara bu alanda neleri yapmak veya yapmamakta serbestlik tanınmasını gerektirmektedir?, Din özgürlüğüne neden ihtiyaç duyulmuştur ve duyulmaktadır? Bu özgürlüğün sağlanması ve korunması için kamusal ve özel kişi ve kuruluşlara ne gibi görevler düşmektedir?” (Payaslıoğlu,1990:185) sorulara yanıt verilmesi gerektiğini belirtiyor.

4.4. Din Özgürlüğü’nün Diğer Özgürlükler ile Bağlantısı

Din özgürlüğü, aynı zamanda AİHS’in diğer maddelerinde öngörülen bazı haklarla da bağlantılıdır. 9. Maddeyi, sözleşmenin ifade özgürlüğünü içeren 10. Maddesi, özel yaşama saygı hakkını içeren 8. Maddesi ve eğitim esnasında ana babanın inançlarına saygı gösterilme prensibini öngören Ek 1 nolu protokolün 2. Maddesi ve ayrımcılık yasağını düzenleyen 14. Maddesinde öngörülen haklarla da beraber değerlendirmek mümkündür.

Düşünce ve vicdanın birleşkesinden fikirlerin oluştuğunu kabul edersek, fikirlerin ortaya konması olan ifade de, bir bakıma kişinin düşüncesi ve vicdanının tezahürünü de oluşturmaktadır. Bu açıdan 9. madde tarafından korunan düşünce ve vicdana sahip olma özgürlüğü ile 10. madde de korunan ifade özgürlüğü arasındaki ilişki göz ardı edilmemelidir. Düşünce ve vicdan özgürlüğünün iç boyutunun 9. madde, dış boyutunun ise 10. madde tarafından korunduğunu kabul edilebilir.

9. maddede ana-babanın çocuklarının din eğitimini sağlama hakkı düzenlenmemiştir. Fakat protokole ek olarak getirmiştir. Ek 1. No’lu protokolün, 2. Maddesinin ikinci cümlesindeki “anne ve babaların çocuklarına, kendi dini ve felsefi inançlarına uygun olan bir eğitim ve öğretim verilmesini isteme hakkı”nı öngörmektedir. Bu madde de anne babanın eğitim programını değiştirme hakkı mevcut olmamakla beraber, devlete, var olan ve gelişen eğitim sistemi içindeki bu inançlara saygı duyma mükellefiyeti getirmektedir. Devletin eğitim hakkı önce gelmekte olup, anne babanın inançları ek hüküm konumundadır. Onlara sadece seçme hakkı verilmektedir.

Mahkeme, özel okullarda eğitim görme durumunun mevcut olması halinde, devletin bu dini öğretimi yapmaya mecbur tutulamayacağını ancak kendi isteği doğrultusunda yaptırabileceğini ve ebeveynin buna itiraz edemeyeceğini kabul etmektedir. Çünkü Mahkeme bir şeyin zorunlu olup olmamasından daha çok, ana babanın çocuklarını kendi dini ya da felsefi inançları doğrultusunda yetiştirme hakkına saygı gösterilip gösterilmediğine bakmaktadır. Zira Mahkeme’ye göre, devlet okullarında din eğitim-öğretimi ancak isteğe bağlı olarak yapılması halinde bu özgürlükle uyuşabilir; kimse kendi adına dini inancına veya vicdani kanaatine aykırı olarak din eğitimi almaya zorlanamaz. Ancak, belli din ve/veya mezhebin eğitimi şeklinde olmamak kaydıyla, dinler ve ahlaki öğretiler hakkındaki genel kültür bilgisi veren derslerin müfredatta yer alması din ve vicdan özgürlüğüne aykırı değildir.

AİHM’in kararlarına göre kişinin dini inancı erken yaşta evliliğe izin vermesine rağmen iç hukukun bunu engellediğine ilişkin bir müracaatta konuyu düşünce, vicdan ve din hürriyeti açısından değil, evlenme hakkını öngören 12. madde kapsamında değerlendirmiştir.

Mahkeme sözleşmede güvence altına alınan hakların çatışması durumunu, olayın özelliklerine göre farklı değerlendirmiştir. Çoğunluk dininin, inançlarını tahkir etme ihtimali olan bir filme el konulmasını düşünce, vicdan ve din hürriyeti kapsamında değerlendirmiştir.

AİHM, Otto Preminger Institute /Avusturya kararında 9. Maddeyi ifade özgürlüğünden üstün görmüştür. (Arslan, 2005: 55)