• Sonuç bulunamadı

Dış politika oluşumunun en önemli kısmı olan karar alma mekanizması, dış politika kararlarının yapıldığı sürecin özünü oluşturmaktadır.20 Bu açıdan dış politikada karar verme süreci daha çok dış politikanın yapılışı ile ilgili bir kavramdır.

Bu süreç, dış politikada kararın alınmasında takip edilen aşamaların ve kararların alınmasına katılan kişi, kurum ve kuruluşların incelenmesine ilişkindir. 21

Karar verme kuramcıları, karar vericinin akılcı davranacağını ve bunun sonucunda tüm alternatifleri gözönünde bulundurarak ve bunların sonuçlarını iyi analiz ederek en yararlı olanı tercih edeceğini varsaymaktadırlar. Bu açıdan, karar verme sürecinde en can alıcı noktalardan biri karar vericinin kişisel özellikleridir.

Karar vericinin çocukluk yılları, eğitimi, dinsel inancı, yaşam deneyimi, meslek eğitimi ve daha önceki siyasal tecrübeleri önemli etkenlerdir.

Bununla birlikte dış politika karar alıcıları, dış politika sürecinde sadece kendi dünya görüşlerini, ulusal çıkar algılamalarını ve amaçlarını işin içine katmazlar.

Uluslararası ve ulusal ortamlardan gelen tepkileri, destekleri ve talepleri de dikkate

20 Ramazan Gözen, Amerikan Kıskacında Dış Politika: Körfez Savaşı, Turgut Özal ve Sonrası, Ankara, Liberte Yayınları, 2000, s.151.

21 Tayyar Arı, Amerika’da Siyasal Yapı Lobiler ve Dış Politika: Türk, Yunan, Ermeni, İsrail ve Arap Lobilerinin ABD’nin Dış Politikasına Etkileri, İstanbul, Alfa Yayınları, 2000, s.26.

almak zorundadırlar. Ayrıca, sivil toplum bireylerinin karar alma süreçlerinde temsil edilebilmeleri ve fikirlerinin dikkate alınması bir diğer önemli noktadır.

Netice itibariyle ortaya çıkan politikalar ne sadece liderlerin, ne sadece ulusun tamamının, ne de sadece uluslararası ortamın bir ürünüdür. Ürün tüm bu faktörlerin bileşimidir.

Bununla birlikte devletlerarasındaki toplumsal ve kültürel ilişkiler, iç politikada yaşanan gelişmeler ve bunların dışında yaşanan birçok dolaylı etmenler dış politikada karar verme sürecinde etkin olan faktörlerdir. Buna bağlı olarak karar vericiler de kendilerinin dışında meydana gelen bazı durumlara ve faktörlere de tepki göstermek zorunda kalmaktadırlar. Bu faktörleri iç ve dış faktörler olarak iki çevrede ele alabiliriz:

İç faktörler, iç politika, siyasal partiler, kamuoyu, baskı grupları ve coğrafi konumu (Jeopolitik konum) kapsamaktadır.

Dış faktörlerden kasıt ise, devletin sınırlarının dışında gerçekleşen ve diğer devletlerin ve toplumların eylem ve karşı eylemlerinin yer aldığı çevredir. Burada dış çevre, tüm küresel sistemi ve güç ilişkilerini kapsamaktadır.

Dış politikada karar verme süreci algılama, durumun yorumlanması ve tanımlanması, kararın verilmesi ve politikanın uygulanması adı verilen dört aşamadan geçerek oluşmaktadır.

1 – Algılama

Karar verme süreci, hakkında karar verilecek olayın farkına varılmasıyla başlamaktadır. Yani karar vericinin olayın farkına varması bu sürecin fiili başlangıcı

sayılmaktadır. Bu açıdan, karar vericiler gelişmelere karşı son derece duyarlı olmak ve olayları en doğru biçimde algılamak zorundadırlar.

Bu itibarla da, karar vericilere ulaştırılan bilgilerin özenle seçilmesi, çok derin araştırma ve incelemeye tabi tutulması ve tabi ki kusursuz biçimde yorumlanması gerekmektedir.22

Ayrıca, “karar verme” kuramcıları dış politikada yaşanan gelişmeleri ve bu gelişmelerin algılanmasında karar alma süreçleri ile karar vericiler ve onların sosyo-psikolojik ortamlarının da etkili olduğu tezini savunmaktadırlar.23

Bu çerçevede, karar verme sürecinin ilk ayağını oluşturan algılamanın bu süreçte büyük bir önemi bulunmaktadır. Zira takip edilecek olan dış politika bu algılamanın bir neticesi olacaktır. 1950’lerin sonunda Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin Vietnam’a “askeri uzman” göndermesini bu algılamaya örnek olarak verebiliriz. ABD’nin böyle bir eylemde bulunması ise Amerikalı karar vericilerin konuyu Komünistlerle – hür dünya arasında bir mücadele olarak algılamalarıyla ilintilidir.

2 - Durumun Yorumlanması ve Tanımlanması

Bilgilerin karar verici tarafından algılanmasından sonra ikinci aşama olarak algılanan bu bilgilerin yorumlanmasına ve tanımlanmasına geçilmektedir. Bu aşamada çeşitli bürokratlar ve örgütler de etkin rol oynamaktadırlar. Bu kişilere ulaşan bilgiler çeşitli kıstaslara ve yorumlamalara tabi tutulmaktadır. Tabi ki bu yorumlamalar ve değerlendirmeler karar vericinin görüşleri ve değer yargıları göz

22 Arı, op. cit., 1999. s.139 – 140.

23 Tayyar Arı, Irak, İran ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, İstanbul, Alfa Yayınları, 2004, s.21.

önünde bulundurularak gerçekleşmektedir. Burada değinilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise, daha önceden de bahsedildiği gibi, karar vericinin psikolojik yapısı, çevresi ve edindiği tecrübelerdir. Her üç unsur da kararın biçimlenmesinde etkin rol oynamaktadır.

Bu duruma ilişkin en iyi örneklerden biri Kuzey Kore’nin Güney Kore’yi işgali sırasında ABD’nin Güney Kore büyükelçisi ile ABD Dışişleri Bakanlığı’nın durumu farklı yorumlarıdır. İşgalden kısa bir süre önce ABD’nin Güney Kore büyükelçisi Washington’dan Güney Kore’ye daha fazla askerî yardım talep etmesine rağmen, bu istek ABD Dışişleri Bakanlığı tarafında reddedilmiştir. Bunun nedeni ise Dışişleri ile büyükelçinin olayı farklı tanımlamalarından ileri gelmekteydi. Dışişleri Bakanlığı’na göre, olası bir Sovyet saldırısı Avrupa için söz konusuydu ve nükleer silahlardaki dengesizlikten ötürü Sovyetler ABD ile büyük bir savaşı göze alamayacakları için böyle bir eyleme atılmazdı. Ayrıca, Güney Kore’nin askerî gücünün olası bir Kuzey Kore saldırısına karşı koyabilecek durumda olduğu düşünülmekteydi.24

3 - Kararın Verilmesi

Bu aşama gerçekleşebilecek iki olguya göre şekillenmektedir. Bunlardan ilki karşı karşıya kalınan durumun aniden ortaya çıkması veya hazırlıksız yakalanılması gibi uluslararası kriz dönemleridir. Bu gibi olağanüstü durumlarda klasik dış politika karar alma süreci terk edilmektedir.

24 Arı, op. cit., 1999. s.141 – 142.

Bu durumun tehdit derecesi yüksek ise ve zaman açısından da bir kısıtlılık bulunuyorsa karar alma sürecinin hızlı işleyebilmesi ve seri kararların alınabilmesi için kararlar az sayıda yetkili tarafından ve en üst seviyede alınmaktadır. Bu tür kriz zamanlarında sivil toplum bireylerinin karar alma sürecine katılma olasılıkları pek bulunmamaktadır.25 Örneğin, 1962’deki Küba füzeleri krizinde, ABD Başkanı Kennedy ve danışmanları, Sovyet füzelerinin Küba’ya konuşlandırılma işleminin birkaç hafta içerisinde tamamlanmış olacağını fark ederek bir an önce karar vermek zorunda olduklarına inanmışlardır. 26

Olgulardan ikincisi ise, ilkinin tam tersi bir durumu yansıtmaktadır. Yani yüz yüze gelinen hadise beklenen, sonuçları daha önceden tahmin edilebilen veya ipuçları daha önceden beliren bir gelişme ise, tehdit derecesi kaygı uyandıracak düzeyde değil ise ve zaman açısından da herhangi bir sınırlama bulunmuyorsa o zaman kararlar daha geniş bir kitle içerisinde ve daha aşağı seviyede bürokratların katılımıyla alınmaktadır. Örneğin, 1949’da Çin’de Chiang Kai-Shek’in milliyetçi rejiminin Mao karşısında yenilmesinden önce ABD tüm büyükelçiliklerine Amerika’nın komünistlerin kontrolündeki Çin’e karşı yürüteceği dış politikası hakkında gerekli bilgileri vermişti.

Ayrıca, bu iki durumun dışında gerçekleşebilecek bir üçüncü durumla da karşı karşıya kalınabilmektedir. Eğer meydana gelen olay bir sürpriz gelişme ise, tehdit oranı yüksek seviyede olup, karar için de yeterli zamana sahip bulunuluyor ise bu tür durumlarda kararlar az sayıda ve en üst düzeydeki yetkililer tarafından alınır ve daha sonra durum üzerinde daha geniş araştırma ve incelemeye gidilmektedir.

25 Gözen, 2000, op. cit., s.152.

26 Arı, op. cit., 1999. s.143.

4 - Politikanın Uygulanması

Gelinen son aşama politikanın uygulanması aşamasıdır. Bu aşamada alınan karar devletin politikası olmuştur ve artık politikanın uygulanmasına sıra gelmiştir.

Fakat bu aşamada da politikanın uygulamaya dönüştürülebilmesi için bazı konularda kararlara gerek duyulmaktadır. Bu konulardan bazıları şunlardır: Kaynakların tahsisi, ve miktarı, girişilecek politik davranışların zamanlanması, izlenecek stratejilerin belirlenmesi, ve takip edilecek stratejinin askerî mi yoksa sivil bürokrasi aracılığıyla mı gerçekleştirileceği.

Mesela, ABD Irak operasyonuna kara verdikten sonra, Başkan Bush’un Kongre’den kaynak çıkartması beklenmiş ve harekâtın başlama zamanı da buna göre belirlenmiştir.

Bu çerçevede politikalar uygulamaya geçirildikten sonra uluslararası camiadan gelen tepkiler uzman kişi ve kurumlarca değerlendirilir.

Bu değerlendirmeler sonucunda karar alıcıların alınan kararları uygulamaya devam edip etmemeleri veya takip edilen politikalar üzerinde değişikliklere gidilip gidilmemesi gerekliliği ortaya çıkar. Çıkan bu neticelere göre de takip edilen politika üzerinde herhangi bir değişikliğe gidilir veya gidilmez. Hükümetler bazen yanlış politikalarında ısrarcı olabilirler, bazen de bu politikalarından radikal dönüşler sergileyebilirler. Örneğin, Başkan Johnson Vietnam savaşında sert bir politika seyrederken, Başkan Nixon ise radikal bir adım atarak savaşı sonlandırmıştır.

Benzer Belgeler