• Sonuç bulunamadı

Diğer İslami Devletlere Ait Maden Sanatı (XII – XIV.? y.y)

2.3. Erken İslam Maden Sanatı (VII IX y.y)

2.3.7. Diğer İslami Devletlere Ait Maden Sanatı (XII – XIV.? y.y)

Çalışmamızın içinde yer alan diğer İslami devletlere ait madeni eserlerle ilgili, daha önce kaynaklarda detaylı olarak açıklanmış olup; araştırma konusunun kapsam sınırını dağıtmamak için, fazla detaya girilmeden aşağıda geçen genel hususlar tespit edilmiştir.

9. asırdan beri İslam’la tanışan Türk devletleri hemen hemen her devirde maden sanatı ürünleri konusunda söz sahibi olmuştur. En erken devirlerden örneklerle açıklamaya çalıştığımız Türk ve İslam maden sanatı siyasi sosyal ve dini eğilimlerle gelişimini sürdürmektedir.

Çeşitli müze ve koleksiyonlara dağılan maden sanatı ürünleri tezimizi doğrudan teyit etmektedir.

İslam maden sanatı köklerini Orta Asya İslam öncesi Türk sanatı başta olmak üzere, siyasi ve sosyal sebeplerle ilişki kurduğu, Uzak doğu, Kafkasya, İran (Sasani), Anadolu Rum (Bizans) ve Mezopotamya (güneydoğu Anadolu), Suriye, Mısır (kuzey

68ERGİNSOY, Ü., a.g.e., s.327

Afrika) gibi kültürlerden etkilenerek ve onları etkileyerek gelişimini sürdürmüş ve yetkin bağımsız bir maden sanatı geleneği ortaya koymuştur.

“Bütün sanatlarda büyük bir devir yaratan Selçukluların Horasan’da gelişen parlak mâden sanatı, Zengî’lerle XIII. y.y. başında Musul a geçmiş ve burada kakma tekniğinin en ince eserleri meydana gelmiştir. Bunlardan Selçuklu geleneğinin devamı olarak, usta adları ile daha bol sayıda ince kaliteli maden işleri kalmıştır.

Altın ve gümüş kakma ile incelmiş maden tekniğinde bir gelişme görülür. Eserlerde süsleme unsuru olarak örgü ve meandr motifi çok kullanılmıştır. Gündelik hayat, taht, av, müzik ve dans sahneleri, orijinal kıyafetlerle temsil edilerek çok canlıdır. Sasanîlerin çok hareketli av sahnelerinin aksine, bunların sembolik, durgun av sahnelerinde, bazen bir uçan kuş veya ördek görülür. Bunlarda hiç kabarıklık belli olmaz. Çoğunda Musul ile ustaların adı yazılı olan bu Musul tunç işleri, ayrı bir ekol haline gelmiştir.

Musuldan, İran’a, Bağdat, Halep, Şam ve Kahire’ ye kadar bu mâden sanatı tekniği yayılmış olup, o şehirlerin adı ile birçok eserler de günümüze ulaşmıştır.

Musul işi maden sanatı eserlerine örnek olarak, Zengî Atabeklerinden Bedreddin Lü’lü tarafından (1231-1259) sipariş edilen ve onun adını taşıyan iki eser: Münih Völkerkunde Museum’da bulunan büyük leğen ile Victoria and Albert müzesinde bulunan bir tepsidir; ikisinin de ortasında, iç tarafta, (Cleveland ayaklı pirinç kâsesinde olduğu gibi) dört sfenksli, yuvarlak madalyon biçimli süsleme bulunması, bunların Musul ve Horasan işlerine bağlandığını göstermektedir.

Berlin İslâm Eserleri Müzesinde bulunan XIII. y.y. ortasına tarihlenen, Musul işi tunç leğen ve kubbeli emzikli ibrik, altın ve gümüş kakmalı olup, madalyonlar içinde figürlü tasvirler, hayvan motifleri, koşan hayvan frizi ve kitabelerle bütün yüzeyi süslemektedir, ibrik ‘Musullu Ali bin Abdullah el Alevî’ isimli ustanın imzasını taşımaktadır.”70

“Güneydoğu Anadolu’da Artuklular zamanından kaldığı anlaşılan diğer bir maden işi eser ise: Mardin Dunaysır (bugün, Kızıltepe) de satın alınarak Diyarbakır müzesine getirilen, (başka kaynaklarda Derik, merkez telbisim mevkiindeki Artuklu mezarı buluntusu) 12,5 cm. boyunda bir aslan figürlü sfenkstir. Dört ayağı üzerine oturan sfenks, üç dilimli tacı ile Selçuklu tiplerini aynen tekrarlayan örgülü saçlı bir insan başlı figürlüdür. Aslan biçimli Sfenks’in ‘S’ şeklinde kıvrılan kanatları birer ejder başı figürüyle tamamlanmaktadır”71.

“Türk İslam sanatında önemli bir yeri olan aynalar, Osmanlı dönemi maden sanatına kadar kullanım görmüştür.

İstanbul Topkapı Sarayı Müzesinde bulunan tunç ayna (ölçüleri: yükseklik 20 cm) rumi, palmet frizi ile dar dış bordürden sonra, rumilerle süslü geniş kufi kitabe kuşağı içeriği besmele ile başlayan bir duadır. Aynanın ortası simetrik olarak ince damarlı rumiler ve palmetler simetrik olarak işlenmiştir. Söz konusu ayna, yapımı ve süsleme özelliklerine göre XIII. yüzyıl ortaları Anadolu Selçukluları veya Artuklu döneminden kaldığı düşünülmektedir.

Fotoğraf 18: İstanbul Topkapı Sarayı Müzesinde bulunan tunç ayna (O,

ASLANAPA’dan).

“İstanbul Topkapı Sarayı Müzesinde bulunan ikinci ayna, çelik üzerine kakmalı olarak değişik figürlü ve hareketli biçimde tasvir edilen rölyef süsleme göstermektedir. Kakma işçiliğinde oluşturulan ince, altın varaklar, küçük oyuklara çekiçle yerleştirilmiştir. Ortada, daire içinde sol elinde bir doğan tutan bir süvari ile sembolik bir av sahnesi canlandırılmıştır. Süvari, avcı köpeği ve av tilkisi ile önünde bir ejderha figüründen oluşan kompozisyon, daire formlu zemine çok başarılı bir şekilde yerleştirilmiştir.

Doğan kuşu ile süvari avcı figür içerikli sahnenin benzeri, Konya Kılıç arslan köşkünden çıkan minaî tekniğinde yapılan çinilerde de kullanılan bir figürdür.

Ermitage müzesinde bulunan Karahanlı dönemine tarihlenen iki adet, tunç ayna üzerinde de kabartma olarak aynı avcı süvari figürlü sahnelerin yer alması söz konusu figürlerin Türk sanatında erken devirlere kadar dayandığını göstermesi açısından çok önem arz etmektedir.”72

“İslam maden sanatında 10. ve 11. yüzyıllarda gelişmiş eser veren, “Fatımi devrine ait madeni eserlerden günümüze kadar gelebilen örneklerin sayısı çok olmamakla birlikte, tarihi kaynaklardan bu devrin maden sanatı hakkında bazı bilgiler edinmek mümkündür. XI. yüzyılın başlarında Mısır’ı ve Suriye’yi dolaşmış İranlı gezgin Nâsır-ı Husrev, Sefernâme adlı eserinde, Fâtımî devri madeni eserlerinden bahsetmektedir. “Seyyah kitabında 1012 yılında, Kahire’deki Amr Camii için; içinde yedi yüzden fazla kandil yanabilen büyük bir gümüş avize yapılmış olduğunu ve çok büyük boyda olduğundan içeri sokulabilmesi için camiin kapılarının çıkarılması gerektiğini belirtmektedir.Nâsır-ı Husrev, Fâtımî halifesi el- Mustansır’ın altından yapılmış, av sahneleri, çeşitli manzara resimleri ve yazılarla süslü, gümüş merdivenli tahtını da tasvir etmektedir.”73

72 ASLANAPA, O, a.g.e., s. 338, 339.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

İSLAMİ DÖNEM MADEN SANATINDA KULLANILAN TEKNİKLER

İslami dönemde bakır, demir, altın, tunç (bakır-kalay alaşımı), pirinç (bakır- çinko alaşımı), kurşun ve Çelik madenleri kullanılmıştır. Maden sanatında madenlerin işlemesi (lehim, parlatılması veya yaldız kaplama için kurşun ve civa kullanılmıştır.

Yukarıda adı geçen sekiz madenin sekizi de İslamiyetken önceki devirlerde yakın doğu topraklarında biliniyor ve işleniyordu 74.

Söz konusu madenlerin hangi tekniklerle imal edildiği ve üzerlerinde uygulanan süsleme teknikleri konusunda, tezin kapsamı içinde incelenecektir.

3.1. Maden Yapım Teknikleri