• Sonuç bulunamadı

2. DEVLETİ OLUŞTURAN UNSURLAR

2.2. HALK

2.2.1. Halkın Devlet Başkanı Üzerindeki Hakları

Taşköprülüzâde, halkın hükümdar üzerindeki haklarını Ahlâk-ı Adudiyye Şerhi yanında İnsânî Hilafet ve Manevî Saltanatın Sırları risalesinde açıklar.269 Müstakim Arıcı, müellifimizin küçük farklılıklar dışında, Hemedânî’nin metnine sadık kalarak bu bölümü kendisinden aldığını ifade eder. Diğer Ahlâk-ı Adudiyye şârihleri Müneccimbaşı, İstanbulî, Kâzerûnî ve Kirmânî bu bölümü şerhlerine almamışlardır. Hatta Tusî’nin Ahlâk-ı Nâsırî’si ve Kınalızâde’nin Ahlâk-ı Âlâî’sinde de yoktur.

Burada zikredilen hakların sayısı yirmidir. Birincisi, devlet başkanının halkına karşı mütevazı olmasıdır. İnsânî Hilafet ve Manevî Saltanatın Sırları risalesinde bu       

269 Taşköprîzâde, Şerhu’l-Ahlâki’l-Adudiyye, s. 252; Taşköprîzâde, Ahlak ve Siyaset Risaleleri, s. 54.

görüşünü bir hadis ile destekler. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Allah, bana birbirinize karşı mütevazı olmanızı, kimsenin kimseye üstünlük taslamamasını vahyetti.”270

İkincisi fasıkların, hasetçilerin, tamahkârların ve belirli bir gayeyi güdenlerin kendisi veya bir başkası hakkındaki sözünü dinlememelidir. Çünkü hasetçiler güzelliği ayıp görürler, tamahkârlar bir lokma için insana eziyet çektirirler, bir gayenin peşinden koşanlar ise yalan ve iftiraya meylederler. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Eğer bir fasık size bir haber getirirse, onun doğruluğunu araştırın.” (Hucurât, 49/6).

Üçüncüsü, verilecek cezayı üç güne kadar ertelemelidir. Dinî hususlar hariç, diğer cezaları affetmek evlâdır. Bu konuda Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Kim bir Müslümanın kusurunu giderirse, Allah Teâlâ kıyamet günü onun günahını affeder.”271

Dördüncüsü, Müslüman ve kâfir ayrımı yapmadan adalet ve ihsanı halkın geneline yaymalıdır. Çünkü devlet başkanı Allah’ın gölgesidir. Allah kullarına nimetini dağıtırken adaletli şekilde, ayrım yapmadan dağıtıyorsa, devlet başkanı da öyle vermelidir. Bu hususta Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Dinden sonra aklın başı, insanlara muhabbet duymak, iyi ve kötü, herkese hayr yapmaktır.”272

Beşincisi, Müslümanların mahremine bakmamalıdır. Ev halkının izni olmadan evlerine girmemelidir. Nitekim Hz. Peygamber bu konuda şöyle buyurmuştur: “Bir yere girmek için izin almak maksadıyla kapı üç kere çalınır, izin verilirse girersin; verilmezse dönersin.”273

Altıncısı, insanlarla konuşurken seviyelerini dikkate almalıdır. Kimseye yüklenebileceğinden fazlasını yüklememeli, yapamadıkları şeyler için onları mazur görmeli, herkesle görüşmeye gayret etmelidir. Rivayete göre Davut (as): “Ya Rabbi!

İnsanların beni sevmesi ve senin gözünden düşmemem için ne yapmalıyım?” dedi. Allah Teâlâ vahyetti: “İnsanlara kendi ahlâkına göre muamele et ve seninle benim aramda olan şeylerde de güzel davran.”274

      

270 Müslim, “Cennet”, 64.

271 İbn Mâce, “Ticârât”, 26.

272 Beyhakî, Şu’abü’l-İmân, 6, 256.

273 Müslim, “Âdâb”, 34.

274 Tirmizî, “Birr”, 15.

Yedincisi, çocuklara karşı şefkatli, yaşlılara, özellikle dindarlara hürmetli olmalıdır. Hz. Peygamber bu konuda şöyle buyurmuştur: “Bir genç bir ihtiyara yaşından dolayı hürmet ederse, Allah Teâlâ da o gence yaşlandığında hürmet edecek kimseleri bahşeder.”275 Taşköprülüzâde bu hadisi, yaşlıya hürmet eden gencin yaşlılığını göreceğine bir delil olarak kabul eder.

Sekizincisi, devlet başkanı vaadinden dönmemelidir. Nitekim Hz. Peygamber:

“Vaadde bulunma borçtur”276 buyurmuştur.

Dokuzuncusu, devlet başkanı halkının seçkinlerine de, avamına da aynı şekilde davranmalıdır. Onlara güler yüz göstermeli, zayıf olanlarına yumuşaklıkla muamele etmelidir. Bu hususta Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Cennette birtakım odalar vardır. Dışları içlerinden, içleri de dışlarından görülür.” Bunlar kimin içindir diye sorulduğunda, Hz. Peygamber: “Sözü güzel yapan, yemek yediren, oruca devam eden, gece herkes uyurken namaz kılan kimselere ait!” buyurdu.277

Onuncusu insaflı olmalı, kendisine karşı nasıl davranılmasını istiyorsa, kendisi de başkalarına karşı öyle davranmalıdır. Hz. Peygamber bu konuda: “Bir kimse cehennemden kurtulup cennete girmeyi istiyorsa, başkalarına, kendine davranılmasını istediği gibi davransın”278 buyurmuştur.

On birincisi, kin ve düşmanlığı yok etmek amacıyla arabuluculuk yapmalı, husumetleri bir an önce bitirmeli, bu konuda hüküm verirken kararını geciktirmemelidir.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Size namaz, oruç ve sadakanın derecesinden daha üstün olan bir şeyi haber vereyim mi? Evet, dediler. Rasûl-i Ekrem; ‘İnsanların arasını düzeltmektir’ buyurdu.”279

On ikincisi, devlet başkanı ayıpların peşine düşmemeli, hataları örtmeli, insanları küçük hatalarından dolayı cezalandırmamalıdır. Hz. Peygamber buyurmuştur ki: “Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah Teâlâ da onu dünya ve ahirette örter.”280

      

275 Tirmizî, “Birr”, 75.

276 Taberânî, el- Mu’cemu’l-Evsat,( Kahire: Dâru’l- Harameyn, t.y.), 4, 23.

277 Tirmizî, “Birr”, 53.

278 Müslim, “İmâre”, 46.

279 Ebû Dâvûd, “Edeb”, 58.

280 Ebû Dâvûd, “Edeb”,46.

On üçüncüsü, şüpheli şeyler yapmaktan kaçınmalı, kendini töhmet altında bırakacak davranışlarda bulunmamalıdır. Bağımlı olduğu bir günah var ise bunu gizlemelidir. Çünkü halk başkanın âdeti üzeredir. Hz. Peygamber bu hususta şöyle buyurmuştur: “Kim iyi bir çığır açarsa, bununla amel edenlerin ecri kadar ecri bu çığırı açan alır. Kötü bir çığır açan da, bununla amel edenlerin günahı kadar günahı yüklenir.”281

On dördüncüsü, kendi kararı sayesinde gerçekleşecek işleri ihmalkâr davranmadan yapmalıdır. Kendisinin tek bir sözüyle bitecek işleri hemen yapmalıdır.

On beşincisi aciz, fukara ve sâlihler ile oturmalı, kalbini onların sohbetleriyle temizlemelidir. Zira başkanlar insanlar ile iç içedir. İnsanların halleri kalbe tesir eder.

Zengin olanların ve dünyaperestlerin kalbe olan etkisini temizlemek için Allah dostlarıyla bir arada olmalıdır. Böylece ayette şu şekilde zikredilenlerden olmasın: “Hayır! Doğrusu şudur ki, yapıp ettikleri kalplerini kaplayıp karartmıştır.” (Mutaffifîn, 83/14)

On altıncısı gariplerin, muhtaçların, dul ve yetimlerin ihtiyaçlarını karşılamayı görev bilmelidir. Hak sahiplerinin haklarını talep edeceği hesap gününü hatırında tutmalıdır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “İnsanoğlu kıyamet günü Allah’ın huzuruna getirilir ve Allah Teâlâ der ki: ‘Ey âdemoğlu ben senden yiyecek istedim, ama sen beni doyurmadın.’”282

On yedincisi yerleşim yerleri dışındaki yol güzergâhlarına gözcüler yerleştirmek suretiyle yolların güvenliğini sağlamalıdır. Yol kesicileri ele geçirdiğinde ise en ağır ceza ile cezalandırmalıdır.

On sekizincisi, insanların yolculuğunu kolaylaştırmak için ihtiyaç duyulan yerlere han ve köprüler yaptırmalıdır.

On dokuzuncusu, devlet başkanı yerleşim mekânlarında cami yaptırmalı, imam ve müezzinlerin geçimlerini karşılamalı ki vazifelerini düzgün yapabilsinler. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Kim Allah için bir ev inşa ederse, Allah da cennette onun için bir ev yapar.”283

      

281 Müslim, “Zekât”, 69.

282 Müslim, “Birr”, 43.

283 Buhârî, “Salât”, 65.

Yirmincisi, iyiliği emretmeyi ve kötülükten sakındırmayı ihmal etmemelidir. Hz.

Peygamber şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz, bir kötülüğü gördüğünde onu eliyle düzeltsin, buna gücü yetmezse dili ile düzeltsin, buna da gücü yetmezse kalben o kötülüğü hoş görmesin, imanda bundan ötesine yer yoktur.”284