• Sonuç bulunamadı

İbâdet; tazim, itâat ve saygı derecelerinin en yücesidir. Böyle bir şey ancak Allâh’ın hakkıdır ve yalnız O ’na yapılır. Allah’tan başka hiçbir varlık buna lâyık değildir. Zira O, her şeyi yoktan var eden, bütün nimetleri veren, eşsiz ve benzersiz Z â t’tır. Bundan dolayı Allah’tan başkasına secde etm ek haran ve yasaktır. Y aratıklardan hiçbiri ibâdette Allâh’m ortağı kabul edilemez. M antıklı bir düşünüş bunu gerektirir.

Aslında kulluk, ilim ve kudretiyle bütün kâinâtı kuşatan ve insanın gizli hallerini bilen Allâh’a en yüce tazim, ihlâs, sevgi ve saygıyı sunma gâyesiyle yapılan zikir, fiil ve hareketlerin göstergesi ve tezâhürüdür.

İslâm ’da ibâdetin ruhu, kalbin tamâmiyle Allah’a yönelmesi ve yalnız O ’na bağlanmasıdır. Belli vücut hareketleri, bu ruhun kalıbı ve cismi demektir. Ruhsuz cisim olamayacağı gibi, cisimsiz ruh da olmaz. İbâdet ânında her şeyden ve benliğimizden geçmemizin, tazim ve huşûun kemâline aykırı görülen en küçük bir hareketten uzak durmamızın sebep ve hikmeti de herhalde budur.

İbâdetin dereceleri arasında en yüce mertebesi, Allâh’a herhangi bir yarar düşüncesiyle değil, ancak Allah olduğu için son derece tazim ve ihlâs ile bütün gücüyle itâat etmektir. İşte bu, kulun ne okuduğunu ve ne yaptığını bilerek okuması ve yapması, şuurlu hareket etmesiyle gerçekleşir. Bunu lâyıkı ile tahakkuk ettiren zât da hiç şüphesiz, örnek insan Peygamberimiz Hz. M uhammed (S )’dir. İlâhî huzurda aczini hissetmeyen mütekebbirlerle, ne okuduğunu ve ne yaptığını farketm eyen gafiller ve beslemeyen bedbinler, ibâdetin zevk, şevk ve şerefinden uzaktırlar. Çünkü bunlar kul ile Allah arasındaki mânevî münâsebeti ölçülü ve dengeli bir tarzda kuracak seviyeye ulaşamamışlardır.

B. İBÂDET İÇİN TE M İZ LİK

K ur’an-ı K erim ’e göre ibâdet için temizlik gereklidir. N am az kılmak ancak baştan ayağa temizlenmekle m ümkündür. Namaz Allah’ın, kulunu huzuruna kabul etmesidir. İşte bu kabul, bir hazırlığı gerektirm ektedir. İlâhî huzura çıkan kişinin uyanık, şuurlu, içi ve dışı tem iz olması gerekir. Abdest ve gusül bunların gerçekleşm esi için en iyi hazırlık ve vâsıtadır. Suyun bulunmaması veya bulunduğu halde kullanılmasını engelleyen bir mâni yahut m âzeret ortaya çıkması durum unda teyem müm yapılır.

Teyemmüm her ne kadar maddî temizliği sağlamazsa da temizlik şuuru verm ekte ve kişiyi ibâdete devama hazırlamaktadır. Nitekim bir âyette şöyle buyurulm aktadır.

69

"Ey îman edenler! Nam az kılmak istediğinizde, yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp oldunuzsa boy abdesti alın. Hasta yahut yolculuk halinde bulunursanız veya biriniz tuvâletten gelirse, ya da kadınlara dokunm uşsanız (cinsel ilişkide bulunmuşsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez;

fakat sizi tertem iz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetlerini tam am lam ak ister; um ulur ki şükredersiniz”2.

“Allah Taâlâ, kuşkusuz temizlenenleri sever” 1. Temizliğe riâyet etmeyen kişinin toplum da da yeri yoktur. Alemlere rahm et olarak gönderilen4 Hz. Peygamber (S )’e Y üce Allâh’ın hitâbı şöyledir: Ey örtüsüne bürünen Peygamberim! Kalk da yanlış yolda olanları uyar. R abb’ini tekbir et (O ’nun büyüklüğünü an). Pislikten kaçın” 5.

Meali verilen bu âyetler, İlâhî vahye m azhar olmuş bir Peygam ber’in gönlü, ameli ve ahlâkı ile birlikte elbisesinin, daha geniş anlamıyla iç âleminin ve dış görünüşünün de tem iz olması gerektiğini bildirmektedir. Bu sebeple temizlik, risâletin ayrılmaz bir özelliğidir; tevhîd yoluna davetin ve tebliğin vazgeçilmez bir husûsiyetidir.

Her türlü kötülük, engelleme ve tuzakların yer aldığı bir toplum içinde yapılan çağrı görevinin de bir um desi / esası kabul edilmektedir.

Hz. Peygam ber’in risâlet dönemi boyunca inen âyetlerde temizlik geniş olarak yer alm akta ve onun ne kadar önemli bir husus olduğu mânâ ve hükümlerinden anlaşılmaktadır. Bunlar, K ur’a n ’ın iç ve ruh temizliğine olduğu kadar, m addî temizliğe, hem de her türlüsüne ne kadar kapsamlı ve ne kadar vurgulu bir tarzda önem verdiğini ifâde eder.

K u r’an-ı Kerim Allâh’ın dîvanına durmanın, m ü’minin mîracı olan namaz kılmanın ilk şartının tam bir temizlik olduğunu açıkça belirtmektedir. Bu sebeple müslüman, el, yüz, ağız, burun, kulak, boyun, baş ve ayak gibi pislik ve m ikroplarla her an tem asta bulunan yerleri günde beş defa temizlediği gibi, namaz kılacağı yeri, üstünü başını ve çevresini de tem iz tutm ak zorundadır.

: Mâıdc. 5/6.

3 Bkz. Bakanı. 2/222: T e\b e . 9/108.

■' Bkz Enbiyâ. 21/107.

" Müddessir. 7 4/İ -4.

K u r’an-ı K erîm ’i açıklayan ve hükümlerini titizlikle uygulayarak örnek davranışlar sergileyen Peygam ber’imiz (S), toplum huzûruna çıkarken, camiye ve misâfırliğe giderken soğan, sarımsak gibi başkalarını rahatsız edecek şeyleri yememeye, tem iz ve güzel elbise giymeye, güzel ve hoş koku sürünmeye özel önem verir, Ashâbına da bu hususlara dikkat etmeleri tavsiyesinde bulunurdu6.

Yine K ur’an ’ın bir başka âyetinde, Allâh’ın insanlara perişan, derbeder ve hırpânî kılıkla değil; tertem iz ve uyumlu bir kıyâfetle, derli topju ve başkalarının hoşuna gidecek bir tarzda hazırlanarak gitmelerini emrettiği görülm ektedir: “Ey Adem oğullan!

Her mescide gidişinizde zînetli elbiselerinizi alıp giyin; yiyin, için fakat israf etmeyin;

çünkü Allah isrâf edenleri sevmez”7.

Âyet, câmilere giderken ve toplum içine girerden, insanların kişiliğini ortaya koyan ve onlara saygınlık kazandıran güzel elbiselerini giymelerini emretm ektedir.

Günde beş kez insanlar arasına karışan müslümanlar, caddelere, sokaklar, çeşitli iş yerlerine çıkan m ü’minler, üst ve başlarına giyim ve kuşamlarına dikkat etmek zorundadırlar. Bu, Allah’ın kullarından yapmalarını istediği bir hüküm dür. İşte bu sebeple Peygam ber’imiz (S) namazlarda, bilhassa Cum a ve bayram günlerinde beyaz elbise giymeyi, hoş kokular sürmeyi, hem Allâh’ın huzuruna ve hem de insanların arasına derli toplu, imrenilen ve sevilen kişiler olarak çıkmayı ashâbına tavsiyede bulunmuştur*.

Y üce Allah süsü, güzel rızkları kulları için yaratmıştır. Bunlar dünya hayatında insanların hakkıdır. Çünkü kâinâtın Y aratıcı’sı, verdiği nimetlerini kullan üzerinde görm ek ister Bu güzel nimetlerden istifâde etmeyenleri, ya da onların haram olduğunu zannedenleri Cenâb-ı Hak kesin bir ifade ile kınar ve bu tarz bir düşüncenin yanlışlığını şöyle belirtir: “De ki: Allâh’ın, kulları için çıkardığı şeyleri ve güzel rızıkları kim haram kıldı9 De ki: Onlar dünya hayatında (diğer insanlarla birlikte) inananlarındır. Kıyamet gününde ise yalnız m ü’minlerindir. İşte bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklıyoruz”9.

Bu âyetten de anlaşılıyor ki, güzel ve uyumlu giyinmek, kendine çeki düzen vermek, dünya nimetlerinden istifade etm ek müslümanlar için helâldir; Allah’ın emrini

6 Bkz. EBÛ D Â V Û D . Libâs. 1. 2. 3: E t'im e , 40: N ESÂÎ. İ ş râ tü ’n-N isâ. 1: BUHÂRÎ. İ ’tisâm. 24;

Ayrıca diş temizliği için bkz. İBN MÂCE. I. 106. nr. 289.

‘ Ârâf. 7/3 1

* EBÛ D Â V Û D . Libâs. 2. 3: E t ’ime. 40: NESÂÎ. İ ş râ tü ’n-Nisâ. 1: BUHÂRÎ. İ ’tisâm. 24.

9 Ârâf. 7/32.

71

yerine getirm ektir. Zira Allah, Razzâk sıfatının gereği olarak, dünya nimetlerini bütün insanların yararına vermişse de, burada öncelikle inananlar için bunları yarattığını belirtm ektedir Şu halde, müslümanların, “ Dünya geçicidir" diyerek, ona zindan gözüyle bakmaları, bir lokma, bir hırka düşüncesiyle hareket etmeleri doğru değildir M utlaka Islâm ’ın izzetini, ülkelerinin şerefini korumaları gerekir. Yer altı ve yer üstü kaynaklarını değerlendirecek hem kendi milletine refah ve hem de bütün insanlığa yarar sağlamaları îcabeder,

K u r’an-ı K erim ’in temizlik konusundaki bir çok emir ve tavsiyesine rağmen, ne yazık ki, bazı müslümanlar günüm üzde buna gerekli hassasiyeti gösterem em ektedirler Abdest almaktan esas maksadın, uzuvların temizlenmesi değilmiş de namazdan önce yerine getirilmesi îcabeden bir form alite imiş gibi bir tutum izlemektedirler. Cuma, bayram, beş vakit namazları ve terâvihlerde câmîlere, kirli ve kötü kokan çoraplarla, tozlu ve ter kokulu elbiselerle gelenler, diğer m ü ’minleri son derece rahatsız etm ektedirler. Bir de sigara tiryakileri gibi ağızları kokanlar da ibâdet esnasında insanları bunaltmaktadırlar. Başkasına ezâ verm ek günahtır. Temizliğe özen gösterm eyenlerin, câmileri ve namaz kılınabilen diğer yerleri kirletmeye, müslümanları daraltıp onların rahatsız olmasına sebep olmaya hakları yoktur.

Ayrıca ev temizliği de önemli bir husustur Etrafı kirletmemek, park, cadde, sokak ve mahalle aralarının da temizliği konusunda son derece duyarlı davranm ak g erek ir10.

Benzer Belgeler