• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: BOSNA-HERSEK’TEKĐ TASAVVUF AKIMLARI ve BOŞNAK TEKKELERĐNDEKĐ ADÂB-ERKÂNBOŞNAK TEKKELERĐNDEKĐ ADÂB-ERKÂN

2.2. Boşnak Tekkelerinde Adâb-Erkân, Sembol, Uygulama ve Maddi Kültür Unsurları Unsurları

2.2.2. Derviş Kıyafetleri

Türk tasavvuf kültürünün kadim bir geleneğe sahip olması, tören ve pratiklerde giyilmek üzere zengin bir kıyafet kültürünün oluşmasını sağlamıştır. Tüm tarikatlarda giyilen kıyafetlerin yanında, farklı tarikatlar arasında da farklı kıyafet türleri de ortaya çıkmıştır. Çeşitli törenlerde giyilen derviş kıyafetleri; kıyafeti giyenin konumunu, aidiyetini, törenin türünü belirleme açısından çeşitli işlevlere sahiptir. Bu işlevlerden dolayı, derviş kıyafetleri dinî-mistik folklor açısından önemli maddi kültür unsurlarıdır. Türk tasavvuf geleneğinde yaygın bir şekilde görülen derviş kıyafetleri;

tac, hırka, haydarî, tennure, destegül, kemer, rida ve tığ bend olarak ifade edilebilir.

Bu kıyafetlere renkleri, şekillerine göre çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Boşnak tekkelerinde, ifade ettiğimiz derviş kıyafetleri bilinmekle birlikte işlevini sürdüren kıyafetlerin yanında, işlevselliğini yitiren derviş kıyafetlerinin de olduğu görülmektedir. Boşnak tekkelerinde tac, haydarî ve hırka fonksiyonelliğini devam ettirmekte ancak; tennure, destegül, kemer, rida ve tığ bend’in fonksiyonelliklerini kaybettikleri görülmektedir (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K7, K8, K9, K10, K11, K12, K13, K15, K16, K17, K18, K19, K20, K21, K22, K23, K24, K25, K26, K27, K28). Bir derviş kıyafeti olarak “Tac” ya da “Tac-ı Şerîf”; “Tarikat şeyhlerinin, rûhânî saltanat ve mânevî devlet simgesi olarak giydikleri külah” (Uludağ, 1991: 506), “Şeyhlerin ve dervişlerin serpuşu” (Koçu, 1996: 220), şeklinde tarif edilmektedir. Tarikattan tarikata, şeyhin ya da salikin tarikattaki mevkisine göre; tacın şekli, rengi değişmektedir (Atasoy, 2005: 154). Tac kavramı, hemen tüm tarikatlarda kullanılmakla birlikte Mevlevîler tac yerine, “Sikke” tabirini tercih etmektedirler (Gölpınarlı, 2006: 52).

Dinî-mistik folklorda tacın kutsiyeti, Hz. Muhammed’e dayandırılmaktadır. Hz. Muhammed’in Mirac’a çıktığında Cebrail tarafından kendisine tac ile hırka verildiğine inanılmaktadır. Evliya Çelebi, ilk tac giyenin Hz. Adem olduğunu belirtirken;

Müstakimzade Süleyman Sadüddin Efendi, tacı ilk olarak Hz. Muhammed’in giydiğini

vurgulamaktadır (Atasoy, 2005: 154–156).

Bosna-Hersek’te tac, tekke şeyhinin kıyafetidir. Dervişler tac giyemezler, tac bir yönüyle o tekkenin ve töreni yürüten mürşidin diğer dervişlerden ayırt edilmesi için bir

semboldür. Bosna-Hersek’te, bir diğer derviş kıyafeti olan haydarî’yi tüm dervişler giyebilir ancak; tac tekkenin şeyhine has bir kıyafettir. Bosna-Hersek’te tac dilimleri ve tacın rengi, biçimi ekoller arasında belirleyicilik göstermez. Boşnak tekkelerinde, önemli olan tekke şeyhinin tac takmasıdır. Tacın rengi ve şekli belirleyici olmamakla birlikte, Nakşîler genel olarak yeşil renkli, Rifâiler ise siyah renkli tac takarlar. Tacın dilimleri ve tac ile ilgili diğer şekli unsurlar Boşnak tekkelerinde güçlü bir işleve sahip değildir (Fotoğraf. 2, 38); K1, K2, K3, K4, K5, K6, K7, K8, K9, K10, K11, K12, K13, K15, K16, K17, K18, K19, K20, K21, K22, K23, K24, K25, K26, K27, K28).

Bosna-Hersek’te giyilen en belirgin derviş kıyafeti, “Haydarî”dir. Haydarî, “Gömlek üstüne giyilen yakasız önü açık, bele kadar gelen kolsuz, düz bir yelektir” (Gölpınarlı, 2006: 31). Haydarînin fonksiyonu, sembolik anlamları, bu kıyafete niçin böyle bir isim verildiği hakkında sağlıklı bilgiler veren kaynaklardan birisi Yahya b. Sâlih el- Đslâmbolî’dir:

Fukara dervişlerin ve kalenderlerin giydikleri kolsuz ve boyu göbeğe kadar olan kıyafettir. Bu kıyafetin “Haydarî” olarak isimlendirilmesi, ilk giyen kişinin ismine izafe edilmesi sebebiyledir. Bunu, ilk olarak giyen Dimyat’ta defnedilmiş kalenderî

şeyhi Şeyh Cemâleddin Sâvî Hazretlerinin halifesinin halifesi olan şeyh Haydar

Hazretleridir. O, nefis mücâhedesi için bir kıl çuvalın dip tarafını kesip iki tarafını delerek iç gömleği olarak kullanmıştır. Onun halifeleri de bu şekilde giyinmiş ve bu kıyafeti “Haydari” olarak isimlendirmişlerdir. Daha sonra gelen halifeler bu mücâhedeye tahammül edememiş ve daha yumuşak dokulu, çuha, keten, pamuk gibi malzemeden yapılmış haydarîleri dış elbisesi olarak kullanmışlardır. Đlave olarak omuzlarına, Hasan ve Hüseyin Efendilerimize işaret olmak üzere birer parça koyarak iftaharla giyinmişlerdir (Yahyâ b. Sâlih el-Đslâmbol, 2006:110).

Đslâmbolî, haydarî ile ilgili çeşitli rivayetler aktarmıştır. Birinci rivayete göre; Ca’fer Bin Ebi Tâlib, Bizanslılarla savaşırken sağ ve sol kolu kopmuş, Hz. Ali bu durumu öğrenince çok üzülmüştür. Hz. Ali, kardeşinin üzüntüsünden hırkasının kolları kesmiş ve hırkayı bu şekilde giymiştir. Hz. Ali’ye, “Haydar” denilmesinden dolayı bu elbiseye de, “Haydarî” denilmiştir. Đkinci rivayete göre; “Hz. Ali, Hayber kalesinin kapısını omuzlayıp yerinden sökünce, hırkanın bir kolu kopmuş, bunun üzerine diğer kolunu da kendisi koparmıştır” bundan dolayı bu tarz hırkaya haydarî ismi verilmiştir1 (Yahyâ b. Sâlih el-Đslâmbol, 2006: 110-111).

1 Yahyâ b. Sâlih el-Đslâmbolî, bu rivayetleri aktardıktan sonra söz konusu rivayetlerin güçlü olmadığını

Bosna-Hersek’te, hem dervişler hem tekke şeyhleri haydarî giyebilir. Boşnak dervişler daha çok yeşil, kırmızı ve siyah renkteki haydarîleri tercih etmektedirler. Yeşil renk haydarîleri daha çok Nakşî ve Kadirîler, siyah rengi ise Rifâi dervişleri tercih etmektedirler. Kırmızı renkli haydarî çeşitli törenlerde giyilmekle birlikte, matem rengi olarak kabul edilir. Bu sebepten dolayı Muharrem ayında daha çok kırmızı haydarîler tercih edilmektedirler (Fotoğraf. 39, 40); (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K7, K8, K9, K10, K11, K12, K13, K14, 17).

Bosna-Hersek’te haydarîlerin ön tarafında sağ ve sol yakalarından başlayıp kıyafetin bitimine kadar on iki adet ince dikiş görülmektedir. Haydarîlerin üzerinde görülen on iki adet dikiş, “On Đki Đmam” ve “On Đki Tarikat”ın sembolüdür. Bu dikişlerin işlevi, On Đki Đmam ve hak kabul edilen on iki tarikata sadakat ve saygı belirtisidir. (K1, K2, K3, K4, K5, K7, K11, K14, K17).

Bosna-Hersek’te görülen bir diğer derviş kıyafeti “Hırka”dır. Bir derviş kıyafeti olarak hırka, dervişlerin genellikle zikir esnasında giydikleri “önü açık, genişçe kollu” (Cebecioğlu, 2005: 270), çoğunlukla diz altına kadar uzanan, farklı dönem ve coğrafyalarda; hulle, aba, kaba, bürde, biniş, cübbe, rida, ferece, burnaz, maşlah,

kepenek vd. isimlerle adlandırılan bir kıyafet türüdür (Yahyâ b. Sâlih el-Đslâmbolî,

2006: 103). Hırka giymek, tarikata girmek ve bir mürşidin rehberliğini kabul etmek anlamına gelmektedir. Hırka; tasavvuf geleneğinde önemli bir sembol olmuş, çeşitli tören ve uygulamalar giyilmek üzere, Hırka-i Sıddik, Hırka-i Ömer, Hırka-i Osman,

Hırka-i Ali, Hırka-i Murakka, Hırka-i Peşmine, Hırka-i iradet gibi birçok hırka ismi

zikredilmiştir (Cebecioğlu, 2005: 272–273).

Sûfiyye, hırka giymeyi ve hırkaya verilen dinî-tasavvufî önemi, Hz. Muhammed’e dayandırmaktadır. Bir rivayette, Cebrail’in Hz. Muhammed’e hırka getirdiği ve o hırkayla, Hz. Muhammed’in Mirac’a çıktığı ifade edilirken; bir diğer rivayette, hırkanın Hz. Muhammed’e Miraç’ta verildiği ifade edilmektedir (Atasoy, 2005: 220-221).

Bosna-Hersek’te hırka, haydarî kadar yaygın olarak giyilen bir derviş kıyafeti değildir. Daha çok tekke şeyhlerinin giydiği hırka, çoğunlukla yeşil renklidir (Fotoğraf. 41). Bosna-Hersek giyilen yeşil rengin tasavvufî mertebelere bağlı anlamından çok,

Nakşîbendîliğin Boşnak tekkeleri üzerindeki etkisinden kaynaklanmaktadır. Bosna-Hersek Nakşibendîlerinin farklı coğrafyalardaki Nakşîler gibi yeşil rengi tercih etmelerinden dolayı, giyilen hırka da yeşil renkli olmak durumundandır. Türk tasavvuf geleneğinde hırkanın etkinliğini, Boşnak tekkelerinde haydarî almıştır. Hırka daha özel törenler için kullanılırken, normal törenlerde haydarî giyilmektedir.