• Sonuç bulunamadı

3. KÜRESEL DENKLEMDE TEK YOL TEK KUŞAK GİRİŞİMİ

3.1. İpek Yolu Güzergâhları

3.1.7. Deniz İpek Yolu Girişimi

Çin’in Yirmi Birinci Yüzyıl Deniz İpek Yolu projesi, Kuşak Yol girişiminin deniz ayağını oluşturmaktadır. Güzergâh, Çin’i, Güney Çin Denizi ve Hint Okyanusu üzerinden Avrupa ve Pasifik Okyanusuna bağlamaktadır. Rotanın ana hedeflerinden biri, bölgeler arasında sadece ekonomik bağlantıları değil, aynı zamanda sosyal ve güvenlik alanındaki faaliyetlerin de entegrasyonunu sağlamaktır. Proje kapsamında mal, teknoloji ve insan akışını kolaylaştırmak için yeni limanlar ve nakliye altyapıları oluşturulmuştur. Pek çok alanda iş birliği öngören proje, girişime dahil olan partner

80

devletlerin aktif katılımını sağlayarak bütünleştirici bir proje olma gayesini taşımaktadır.

Proje, ekonomik anlamda Çin ile Asya’daki kıyı devletler arasında daha fazla ticaret alanı oluşturma fırsatı yaratmaktadır. Stratejik olarak en önemli hedeflerden biri, Hint ve Batı Pasifik Okyanuslarında bir deniz ağı oluşturarak Çin’in ana kaynak bağlantılarına olan erişimini arttırmaktır (Len, 2015: 7). Başka bir deyişle belirtilen altyapı yatırımları Çin’in denizaşırı kaynaklara erişiminin sağlanmasını amaçlamaktadır. Örneğin, Güneydoğu Asya’da, Çin tarafından finanse edilen ve Myanmar’ın batı kıyısında yer alan 2,5 milyar ABD doları değerindeki su limanı ve boru hattı projesi 2015’te faaliyete geçirilmiş ve bu enerji koridoru ile Çin, Orta Doğu petrol ithalatını -Malacca Boğazını atlayarak- gerçekleştirmektedir (Len, 2015: 7).

Dolayısıyla Çin’in Ortadoğu’ya erişimini sağlayan liman ve boru hattı altyapı projeleri, Çin’e petrol ithalatı için en kısa ve güvenli yolu sağlamaktadır.

Yaygın olarak araştırmacılar, girişimin ekonomik kaygılar çerçevesinde ortaya çıktığını ve Çin merkezli bir uluslararası pazar yaratılmak istendiğini ifade etmektedir. Bu açıdan Len; Deniz İpek Yolu’nun, Çin’in Asya’daki liderlik statüsünü pekiştirmesi, yüzyıllık rüyanın gerçekleştirilmesi ve Güney Çin Denizindeki kontrolü tekrar sağlamak istemesinden dolayı ortaya çıkmış bir girişim olduğunu ifade etmektedir (Len, 2015: 7). Buna karşılık, Çin Dışişleri Bakanlığı, Deniz İpek Yolu’nun ekonomik iş birliğini güçlendiren, bağlantıları iyileştiren, ticari yatırımları teşvik eden ve toplumsal kalkınmayı destekleyen bir girişim olduğunu belirtmektedir (Blanchard, 2016: 249). Benzer şekilde Çin Komünist Partisi de Deniz İpek Yolu’nun, ulusal ekonomik refah, bölgesel iş birliği ve kalkınmayı teşvik edecek olmasının yanı sıra küresel serbest ticareti ve liberal dünya ekonomisine katkıda bulunacağını ifade etmektedir (NDRC, 2015). Konu ile ilgili diğer temsilciler, Deniz İpek Yolu girişiminin stratejik ve politik etkilerine değinmektedir. Öyle ki Brahma Chellaney, Deniz İpek Yolu’nun denizcilik faaliyetleri ekseninde, Çin’in içerisinde bulunduğu statükoyu yeniden revize etme niyetinde olduğunu ve yapılan yatırım ve altyapı faaliyetleri ile Asya’da Çin merkezli bir yapılanma oluşturmak istediğini belirtmektedir (Project Syndicate, 2016). Bu perspektifin aksine Çinli araştırmacı ve liderler, Yirmi Birinci Yüzyıl Deniz İpek Yolu girişiminin partner ülkelerle birlikte ortak çıkar, ortak sorumluluklar, ortak bir gelecek ve siyasi karşılıklı güven

81

çerçevesinde oluşturulduğunu ve nitekim ekonomik entegrasyon, kültürel kapsayıcılık, dostane iş birliği ruhunu geliştirecek olan ortak kalkınma ve refah inşa edildiğini belirtmektedir (Blanchard, 2016: 251). Başka bir ifade ile Yirmi Birinci Yüzyıl Deniz İpek Yolu açıklık, kapsayıcılık, iş birliği, dayanışma ve koordinasyona dayalı bir girişim olmasının yanında küresel ekonominin entegrasyonuna dayalı bir dizi liberal unsuru da yansıtmaktadır.

Kuşak Yol Girişimi, gelişmiş küresel bağlantıları, genişletilmiş üretim ve ticaret zincirleri ile uzun vadeyi kapsayan bir Çin vizyonudur. Buna ek, girişimin deniz yolu ayağını oluşturan Yirmi Birinci Yüzyıl Deniz İpek Yolu, liman inşaatı, Özel Ekonomik Bölge (SEZ) ve liman sanayi parklarının geliştirilmesi yoluyla bir liman ağı oluşturma konusuna odaklanmaktadır. Bu yolla, karasal tamamlayıcısına paralel olarak, Kuşak Yol girişimi, Asya, Afrika ve Akdeniz’de ekonomik olarak heterojen bir yapılanmaya sahip olan bölgelerdeki istikrarı sağlamayı hedeflemektedir. Öyle ki, Kuşak Yol girişimine, 90 ülke ve pek çok (Birleşmiş Milletler dâhil olmak üzere) uluslararası kuruluş katılım göstermiştir (Ghiasy, Su ve Saalman, 2018: 2). Diğer yandan, girişim ilk açıklandığı yıllarda öncelik sadece ASEAN ülkelerine verilmişken, ilerleyen süreçte Güney Pasifik, Akdeniz ve Atlantik bölgeleri de projeye dâhil edilmiştir. Ayrıca 10 Haziran 2017’de Çin, Kuzey Kutup Okyanusu’nu “Polar İpek Yolu” olarak tanımlanan koridoru da dâhil ederek erişim bağlantılarını arttırmıştır.

Dolayısıyla girişime üçüncü bir koridor eklenmiş ve bu yeni koridor “Kutup İpek Yolu” olarak adlandırılmıştır (Genç, 2019: 33). Kısacası Girişim, genel hatlarıyla üç ana güzergâha sahiptir. İlk koridor, Çin ve Hindiçini Yarımadası ekonomik koridoru ile bağlantı kurup, Güney Çin Denizinden Batı’ya ve Hint Okyanusuna ulaşmaktadır.

İkinci koridor, Güney Çin Denizinden güneye uzanıp, Pasifik Okyanusu, Okyanusya ve Güney Pasifik Ekonomik Koridoru proje kapsamında yer almaktadır. Üçüncü koridor ise Avrupa ile Arktik Okyanusu ile bağlantıyı sağlamaktadır (Genç, 2019: 33).

Deniz İpek Yolu, Güney Çin Denizi üzerinden Güneydoğu Asya’ya ve sonrasında Malacca Boğazı, Hint Okyanusu, Arap Denizi, Akdeniz ve Avrupa arasındaki deniz bağlantısını kapsayan küresel ölçekte bir proje olarak nitelendirilmektedir.

Dolayısıyla bu genişletilmiş coğrafi kapsam, Çin’e ve girişime dahil olan partner devletlere önemli bir “stratejik denizcilik” faaliyet alanı sunmaktadır.

82

Coğrafi kapsamın genişlemesinin yanı sıra Girişim, stratejik bir evrim süreci yaşamıştır. Öyle ki, uyarlanabilir ve gelişmiş bir proje olan Deniz İpek Yolu, Çin’in ulusal gücünü arttıran ve temel çıkarlarına hizmet eden stratejik fırsatları da bünyesinde barındırmaktadır. Özellikle 2017 yılında Çin’in gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 9,4 oranında katkıda bulunan Deniz İpek Yolu, gelişim sürecini ilerleterek Çin’in ekonomik büyümesini sürdürmesine yardımcı olmaktadır (Ghiasy, Su ve Saalman, 2018: 3). Bu açıdan belirtilen değişim Çin için oldukça büyük bir öneme sahiptir, çünkü karayolu üzerinden yapılan genişletilmiş yatırım ve iş birlikleri yetersiz kalmaktadır. Başka bir ifade ile ABD ve Avrupa’nın aksine Çin, yeterli bir deniz ağına sahip değildir. Bununla birlikte Doğu Çin Denizi konusundaki anlaşmazlıklar ve ABD’nin Doğu Asya’ya yönelik stratejik hamleleri Çin’i denizcilik faaliyetlerini güvence altına almasına ve konu ile ilgili faaliyetlerini arttırmasına neden olmuştur. Dolayısıyla Deniz İpek Yolu projesi Çin’in, jeostratejik ve ekonomik hedeflerine ulaşması yönündeki en önemli aracıdır.

Şekil 3.5: Deniz İpek Yolunun Güzergâhları

Kaynak: (Researchgate.net 2018).

Genel anlamda Çin’in temel çıkarları şu şekilde sıralanabilir: Siyasi sistemin ve devletin güvenliği, toprak bütünlüğü ve devlet egemenliği, sürdürülebilir ekonomik gelişme, bölgesel bütünlük, halkın refahı, sosyal kalkınma ve devletin sürdürülebilir güvenlik statüsü. Bunun yanında devlet egemenliği, toprak bütünlüğü, rejim istikrarı

83

ve sürdürülebilir ekonomik-sosyal kalkınma Çin’in temel çıkarlarının bir bileşenini oluşturmaktadır. Bunlar aynı zamanda Çin’in oluşturulması hedeflenen denizcilik ağları ve ekonomik koridorlar içinde temel yörüngeyi oluşturmaktadır. Bununla ilgili bir diğer bağlantıda Çin’in enerji güvenliği ile ilgilidir. 2017 yılında Çin, dünyanın en büyük ham petrol ithalatçısı olarak ABD’yi geçmiştir. Tahminlere göre 2035 yılına gelindiğinde, Çin’in ihtiyaç taleplerini karşılaması için petrolünün yaklaşık %80’ini ithal etmesi gerekecektir (Ghiasy, Su ve Saalman, 2018: 7). Bu açıdan Çin, büyük ölçüde Ortadoğu ve Afrika’ya petrol ithalatı dolayısıyla bağımlı hale gelmektedir.

Transit güzergâhlarının tümü Güney Çin Denizi üzerinden Malakka Boğazından gerçekleşmektedir. Belirtilen noktalarda meydana gelebilecek herhangi bir tıkanma, Çin’in enerji güvenliğine karşı bir tehdit oluşturmaktadır. Çin’in bu tehdidi hafifletmek adına önlemler aldığı ileri sürülmektedir. Bu duruma kanıt olarak Ghiasy, Su ve Saalman, Çin'in Kyaukpyu limanından Kunming'e uzanan Çin-Myanmar doğalgaz ve petrol boru hatlarını geliştirme faaliyetlerini göstermektedir (Ghiasy, Su ve Saalman, 2018: 7). Dolayısıyla faaliyete geçirilen bu boru hattının hedefi, Çin’in Güney Doğu Asya boğazlarına olan bağımlılığını azaltmaktır.

Ayrıca yukarıda belirtildiği gibi Çin, büyük ölçüde Basra Körfezi’ne enerji ithalatı açısından bağımlıdır. Dolayısıyla Yeni Avrasya Kara Köprüsü ve Çin-Orta-Batı Asya Ekonomik Koridoru, Rusya ve Orta Asya ülkeleri ile daha kuvvetli enerji ortaklığı kurmasına vesile olmaktadır. Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru ve Bangladeş-Çin-Hindistan-Myanmar Ekonomik Koridoru, Çin’in Basra Körfezi ve Afrika’dan gaz-petrol boru hatları yoluyla enerji ithalatını kolaylaştırmakta ve ABD’nin üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğu Malakka Boğazına olan bağımlılığını azaltmaktadır. Öte yandan İpek Yolu Kara Güzergâhları, Pekin’in kıtadaki jeopolitik etkisini genişletmesine yardımcı olmaktadır. Karşılıklı bağımlılığı arttıran bölgesel bağlantılar ve çok taraflı iş birlikleri, Çin’e sadece Avrasya ortaklıkları üzerindeki gücünü ve nüfuzunu arttırmakla kalmayıp aynı zamanda stratejik iç bölgeler ve jeopolitik alanların da genişletilmesini sağlamaktadır. Son olarak Deniz İpek Yolu, deniz güvenliğini arttırmakta ve deniz ağları vesilesiyle Çin’in deniz gücünü inşa etmesine ve Hint Okyanusundaki nüfuzunu arttırmasına yardımcı olmaktadır. Örneğin Çin’in Hambantota Limanı (Sri Lanka), Gwadar Limanı (Pakistan) ve Kyaukpyu Limanı (Myanmar) üzerine yapmış olduğu yatırım, Pekin’in Hint Okyanusundaki

84

deniz gücünü arttırmakta, ticaret ve enerji güzergâhlarının da güvenliğini sağlamaktadır (Zhou ve Esteban, 2018: 492).

Çin, projeye dahil olan partner devletler ile özellikle liman projeleri vasıtasıyla deniz ağlarını geliştirme hususuna büyük önem vermektedir. Bu duruma örnek olarak Pire Limanı verilebilir. Öyle ki Deniz İpek Yolu’nun Avrupa ayağını oluşturan ve önemli bir ticaret merkezi olan Pire Limanı inşası, koridor için oldukça önem arz etmektedir. Pire Limanı dışında Belçika, Hollanda, Malta, Polonya, Sri Lanka, Pakistan ve Mısır gibi Asya-Avrupa denizcilik koridorunda yer alan ülkelerde de bir dizi altyapı projesi yürütülmektedir (Changming ve Yılmaz, 2018: 257). Öte yandan, denizcilik faaliyetlerinin gelişimi limanlardan iç bölgelere doğru demiryolu ve karayolu bağlantıları ile de kuvvetlendirilmektedir. Dolayısıyla Kuşak Yol girişimi, kara ve deniz yolları bağlantıları ile güçlü bir altyapı faaliyet zinciri ortaya koymaktadır.

85

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM:

4. TEK YOL TEK KUŞAK GİRİŞİMİ VE DOĞU