• Sonuç bulunamadı

DENETİM SÜRECİ VE KÜLTÜR İLİŞKİSİ

1. DENETİM SÜRECİNE BAKIŞ

1.1. Denetim Süreci Aşamaları

1.1.1. Denetim İşinin Alınması Aşaması ve Kültür İlişkisi

Denetim sürecinin ilk aşaması müşteri işletme ile görüşmelerle başlar. Denetçi yeni müşteriyi kabul etme ya da var olan müşteriyle olan sözleşmesini sürdürme kararını değerlendirme aşamasıyla denetim sürecine başlamış olur. Denetçi kalite kontrol standartlarının öngördüğü gibi var olan müşterisini ya da yeni müşterisinin hesaplarını değerlendirir. Bu değerlendirme aşamasında müşteri işletmelerin yöneticileriyle işbirliği içinde çalışır, olası riskleri ve güvensizlikleri en aza indirgemeyi hedefler180.

180 William F. Messier,a.g.e.,s.45

Denetçi için kendisine önerilen her iş, kabul edilecek iş anlamında değildir.

Denetçinin kendisine gelen işleri özenle gözden geçirmesi ve işin parasal boyutuna bakmaksızın işin alınması konusunda sağlam bir yargıya varması gerekir. Aynı zamanda denetim işini sürdürdüğü işletme içinde yükümlülük anlaşması sonunda, işi sürdürüp sürdürmeme konusunda karar vermesi gerekir. Çünkü denetçi başta meslek ahlakı olarak sorumluluk taşımaktadır181.

Müşteri işletmenin kabul edilip edilmeme kararı denetim şirketinin geleceği açısından da büyük önem taşır. Eğer müşteri işletmenin finansal durumu iyi değilse denetçiden, müşteri işletme yönetimi mesleki davranış (etik) kurallarına uymayan isteklerde bulunabilir. Denetçinin bu isteklere her zaman kesin bir şekilde “hayır”

cevabı vermesi oldukça güç olabilir. Çünkü denetçinin denetim işini kabul etme aşamasından denetim raporunu hazırlamasıyla son bulan denetim yolculuğu sırasında alması gereken kararlarda her zaman bağımsız olması mümkün olmayabilir. Mesleki etik kuralları açısından bakıldığında, denetçi tarafından alınan her kararın sosyal sorumluluk ilkesine uygun olması ve bu karardan etkilenecek olan bilgi kullanıcılarının denetçi tarafından düşünülmesi beklenmektedir. Aynı zamanda denetçi eğer bir denetim firması adına çalışıyorsa, çalıştığı firmanın çıkarlarını da düşünmek durumundadır. Bu nedenle hangi davranışın etik hangi davranışın etik dışı olduğunu, kültürler arası farklılıklar göstermektedir.

Bu nedenle, denetim işinin kabulü aşamasında denetçinin ön inceleme aşamasını çok dikkatli ve titizlikle bir karara vardırması denetimin geleceği açısından oldukça büyük bir önem taşımaktadır. Denetçinin bu aşamada vereceği bir taviz bütün denetim sürecini etkileyecek ve denetçinin bağımsızlığını gölgeleyecektir.

Shafer, Ketchand ve Morris182 tarafından yapılan çalışmada “müşteri tercihli muhasebe ilkelerinin denetçi tarafından gönüllülükle savunulması ve denetim sözleşmesi öncesi müşterinin riskinin belirlenmesi” incelenmiştir. Çalışma 275 denetçi üzerinde test edilmiştir. Çalışmada oluşturulan senaryo yardımıyla denetim öncesi

181 Erdoğan, ( 2005),s.79

182 William E. Shafer, Alice A. Ketchand ve Roselyn E. Morris, Auditor’s Willingness to Advocate Client-Preferred Accounting Principles, Journal of Business Ethics, (2004), Cilt. 52, s.213-227

müşteri riskini belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmanın yola çıkış noktası, bağımsız denetçilerin etik kurallarına bağlılıklarını, profesyonel görüşlerini ve tarafsızlıklarını yitirip, git gide müşterinin tarafını tutup onun isteklerine ne kadar boyun eğeceği üzerinedir. Ketchand ve Morris çalışmalarında, denetçilerin profesyonel sorumlulukları olduğunu bunun ötesinde müşterinin muhasebe sistemini ancak Genel Kabul Görmüş Muhasebe Standartlarına göre değerlendirip kabul edebileceklerini vurgulamışlardır.

Shafer, Ketchand ve Morris tarafından küçük muhasebe firmalarında çalışan denetçilere yapılan anket sonucuna göre bu denetçilerin farklı koşullar altında müşterilerin en uygun olarak düşündüğü muhasebe davranışlarını anlamadıkları sadece Genel Kabul Görmüş Muhasebe Standartlarına uygun olanları dikkate aldıklarını belirlemiştir. Bu çalışmada yapılan anketin sonucunda, denetim öncesi belirlenen risk ya da işletme riskinin büyüklüğünün denetçi acısından zarar verici olabileceğidir.

Ayrıca çalışma sonucu oluşan diğer bir bulgu da, denetim anlaşması sırasında denetçi tarafından risk belirlenmesi yapılırken müşteri tarafından savunulan fikirlerin denetçi tarafından her zaman kabul görmemesinin yarattığı sıkıntıdır.

Denetim anlaşması sırasında denetçi bağımsızlığını etkileyen bir başka etken de denetçinin ve denetim firmasının yapacağı işten kazanacağı para miktarıdır.

Craswell183 ve arkadaşları “denetçi bağımsızlığı ve kazanılacak paraya olan bağlılık” adlı bir araştırma yapmışlardır. Bu araştırmada denetçi bağımsızlığını tehdit eden unsurlardan birinin de denetimden kazanılacak para miktarı olduğu ortaya çıkmıştır. Craswell ve arkadaşları “eğer denetimden kazanılacak para miktarı denetçinin bağımsız yargı gücünü etkiliyorsa, denetçilerin hesaplar üzerindeki etkinlikleri olasılıkla azalacaktır” hipoteziyle yola çıkmışlardır. Araştırmalarını Avustralyalı denetçiler üzerinde test etmiştir. Craswell ve arkadaşları çalışmaların sonunda, denetim işinden kazanılacak para miktarı ne kadar önemli olursa olsun iş kabul edildikten sonra hesapların incelenmesi sırasında denetçinin etkinliğinin azalmadığını ortaya koymuştur. Ayrıca, uygulama sırasında denetçinin bağımsız yargı gücünü kullanırken denetimden kazanacağı para miktarına karşı koymaya çalışması

183 A. Craswell, D. J. Stokes, J. Laughton, Auditor Independence and Fee dependence, Journal of Accounting and Economics, (2002), Cilt.33. s. 253-275

denetçi üzerinde oldukça ağır bir baskı oluşturmaktadır. Bu araştırma denetimden kazanılacak para miktarıyla denetimin kalite planlanması ve yürütülmesinin ilişkili olmadığını da göstermiştir.

Hofstede’nin kuramına göre kolektif kültür yapısına sahip olan ülkemiz gibi kültürlerde şekillenen denetçilerin denetim işinin kabulü aşamasında denetlenecek olan şirketin isteklerine daha kolay “evet” demeleri ve işi kabul etmeleri beklenmektedir.

TÜSİAD184’ın yapmış olduğu bir çalışmaya göre, yapılan işte kuşkulu bir durum varsa

“yönetici ya da müşteri ne emrediyorsa onu yap”, “işin doğası bu”, herkes yapıyor”

gibi nedenler bulup etik olmayan davranışı yapan kişilerin kendilerini haklı çıkardıkları saptanmıştır.

Hofstede’ye göre belirsizlikten kaçınma olasılığının büyük olduğu Türkiye gibi ülkelerde bireyin işini kaybetme korkusu, iş vereni tarafından istenen şeyi yapması gerektiği duygusunu kişide uyandırabilir. Kendisine teklif edilen para miktarı gelecek kaygısı yaşayan ve risklerden sakınan kolektif kültür yapısında şekillenen birey için daha cazip olabilir. Denetim sonrası ya da yapılması istenilen iş sonrası kazanılacak para miktarı güç mesafesi fazla olan ülkeler için de çok önemlidir. Çünkü güç mesafesi çok olan ülkelerde para, saygınlık ve statü sembolüdür.

Denetim işinin kabulünden sonra sıra denetimin ikinci aşaması olan planlama aşamasına gelmektedir.