• Sonuç bulunamadı

KÜLTÜREL KİMLİĞİYLE DENETÇİ

3. DENETÇİNİN ŞEKİLLENDİĞİ KÜLTÜREL ORTAM VE HOFSTEDE’NİN KURAMI İLE İLİŞKİSİ

3.2. A.B.D’de Denetçilerin Şekillendiği Kültürel Ortam

A.B.D’de bir çok kültür bir arada yaşamaktadır. Çok çeşitliliğe sahip olan bu kültürel yapıda tek bir etnik yapıdan söz etmek oldukça güçtür. A.B.D kültürünü, Afrikalı Amerikalılar, Asyalı Amerikalılar, Avrupalı Amerikalılar ve Latin Amerikalılar oluşturmaktadır173.

172 Türk ,a.g.e, s.163

173 S. Ting- Toomey, K.K. Yee-Jung, R.B. Shapiro, W. Garcia, T. J. Wright, J.G. Oetzel, “Ethnic/

Cultural Identity Salience and Conflict Styles in Four US Ethnic Groups”, International Journal of Intercultural Relations, (2000), S. 24, s.47-81

1990-2000 arasında A.B.D’nin nüfusta gözlenen artış oranı şöyledir; Latin Amerikalıların nüfusu % 57.9 oranında artış gösterirken, Asyalı Amerikalıların nüfusu

%48 artarmış, Afrikalı Amerikalıların nüfusu %15.6 artarken, beyaz nüfus ise sadece

%5.9 oranında artmıştır174.

Amerika'nın yerleşik etnik azınlığı sadece etnik kimliği oluşturmakla kalmıyor aynı zamanda Amerikan kimlik formlarının da temsilcisi sayılıyorlardı. Citrin, Wrong ve Duff ulusal kimliği; iç içe girmiş ve bir arada yaşayan farklı sosyal kimliklerin oluşturduğunu belirtmişlerdir175. “Amerikalı” farklı kültürleri olan farklı insanlar şeklinde tanımlanmıştır176. Amerika’da yaşayan bazı etnik gruplarda gerçek Amerikalının olmadığına inanılmaktadır. Çünkü kültürü simgeleyen ortak inanışlar, ortak değerler, ortak mutfak gibi değerlerin Amerikalılarda çok sınırlı olduğu savunulmaktadır177. Böylesine karmaşık bir yapısı olan Amerikan halkı için net bir tanımda bulunmak oldukça güçtür.

Phinney, etnik azınlıkların yaşayışlarından yola çıkarak etnik kimliği açıklamaya çalışmış ve Amerikan kimliğinin daha çok Avrupalı Amerikalılardan etkilendiğini belirtmiştir178. Hofstede’nin çalışmasına bakıldığında Amerikan kültürünü daha çok Avrupalı Amerikalıların etkilediği anlaşılmaktadır.

Hofstede çalışmasında bir çok Afrika ülkesinin kolektiflik puanının oldukça yüksek olduğunu belirtmiştir. Aynı zamanda Asya ülkelerinin ve Latin ülkelerin de kolektiflik puanı yüksek bulunmuştur. Avrupa ülkelerinde ise bireycilik puanı daha yüksektir. A.B.D’nin bireycilik puanının yüksek olması da Amerikan kültürünün daha çok Avrupa kültürünün etkisinde kaldığını göstermektedir.

174R.S. Weisskirch, Ethnicity and Perceptions of Being a “Typical American” in Relationship to Ethnic Identity Development, International Journal of Intercultural Relations, (2005), S.29, s.355-366

175 Aynı, s. 356

176 J.L. Tsai, H. Mortensen, Y. Wrong, D. Hess, “What does Being American Mean? A comparison of Asian American and European American Young Adults” Cultural Diversity and Ethnic Minority Psychology, (2002), S.8, s.257-273

177 Ting-Toomey ve Arkadaşları (2000), s.357

178 J.S. Phinney, When We Talk about American Ethic Groups, What do We Mean?, American Psychologist, (1996), S.51, s. 918-927

Bir çok batı ülkesi gibi A.B.D.’li bilim adamları tarafından da milli karakter ve kültür tipleştirmesi yapılmıştır. W. Lloyd Warner bir incelemesinde Amerikan toplumuyla, ilgili olarak şu ilkeleri ortaya koymuştur179:

• Bütün insanlar eşittir.

• Bazı insanlar statüde üstün, bazıları ise aşağı düzeydedir.

• Bütün mesleklerin saygınlığı vardır.

• Uzmanlık isteyen işler, uzmanlık istemeyen işlere göre daha üstündür.

• Eğitim sürecine dayanan işler daha üstündür.

• Toplumca temiz olarak bilinen işler, yasa dışı işlere göre daha ilgi görür.

• Başarı, insanın işteki konumuyla ölçülür.

• Para ne kadar fazla ise ekonomik statü o kadar yüksektir.

• Para biriktirmekten daha çok harcamak içindir.

• Gelir yatırımı statüyü yükseltir.

• Sınıf atlamanın temel ilkesi para biriktirmekten kaynaklanır.

Sosyolog Warner’in Amerikan sosyal sistemi üzerine bu tipleştirilmesi kapitalist bir toplumda kültür değerlerinin yönelim ve hedeflerini göstermektedir.

Hofstede kültürü; aklın ya da düşüncenin kolektif programlanması olarak tanımlamış ve bir grup ya da bir sınıf içindeki insanların aynı sosyal ve kültürel yapıyı paylaşması olarak tanımlamıştır. Hofstede kültürün miras bırakılamadığını (maddi olmayan kültürün) ancak öğreti yoluyla yeni kuşaklara aktarıldığı üzerinde önemle durmuştur. Düşünsel programının birey tarafından kendi içinde kabul edildiği daha sonra içinde bulunduğu kültürel çevre ve gruplar tarafından geliştirildiği Hofstede tarafından vurgulanmıştır. Kişi içinde bulunduğu çevrenin inançlarını, geleneklerini, değerlerini etkileşim içinde olduğu ortamdan öğrenir.

Hofstede’nin çalışmasına göre A.B.D.toplumunun özellikleri şunlardır:

179 Türkdoğan,a.g.e., s.35

• A.B.D’nin bireycilik puanı 91 dir. Bu puanla A.B.D. bireycilik düzeyi en yüksek kültürdür.

• Güç mesafesi açısından bakıldığında A.B.D. nin puanı 40’dır. Bu puanla A.B.D güç mesafesi fazla olamayan ülkeler arasında yer almaktadır.

• Belirsizlikten kaçınma puanı olarak A.B.D’nin puanı 46’dır. Bu puanla belirsizlikten kaçınma oranı düşük olan ülkeler arasında yer almaktadır.

• Erkeklik olgusu açısından bakıldığında A.B.D. 62 puanla erkeklik olgusu yüksek ülkeler arasındadır.

Hofstede’ nin çalışması sonucu A.B.D’nin bireycilik puanı 91 çıkmıştır. Bu puanla A.B.D’de bireycilik puanı en yüksek ülkedir. Bu da bize bireyci bir toplum olan A.B.D.’de şekillenen denetçilerin Türk toplumunda şekillenen denetçilerin aksine

“ben” duygusunun yüksek olacağını göstermektedir. Daha çocukluk yıllarında küçük ailelerde büyüyen denetçi kendine güvenen, özgüveni yüksek bir birey olarak yetişecektir. Eğitim hayatına başladığında kendini ifade etmede sıkıntı çekmeyen yeni şeyler öğrenmeye istekli bireyler olarak şekillenecektir.

A.B.D. güç mesafesi fazla olmayan ülkeler arasındadır. Bu nedenle A.B.D’deki denetçilerin iş verenleri ile ilişkileri karşılıklı faydaya dayanmaktadır. İş verenle çalışan arasında ücret yönünden büyük farklar bulunmamaktadır. Çalışanlar görüşlerini iş verenlerine rahatça söyleye bilmektedir. Bu durumda A.B.D.’de şekillenen denetçilerin denetim sürecinde iş verenlerinin etkisinde kalmadan rahatça karar alması beklenecektir.

Belirsizlikten kaçınma eğilimi düşük olan A.B.D’deki denetçilerin riske girmekten ve belirsiz ortamlarda karar almaktan kaçınmaması beklenir.

Erkeklik/kadınlık olgusu puanlarına bakıldığında A.B.D.’nin erkeklik olgusu puanı Türkiye’nin puanından daha yüksektir. Hofstede’ye göre erkeklik olgusu yüksek olan kültürlerde şekillenen denetçiler çalıştığı işin kendilerine yükselme daha fazla para kazanma fırsatı sunmasını bekleyecektir. Yine denetçi işi ile ilgili yaptığı şeylerde onaylanmak isteyecektir. Denetçi işi yükselme fırsatı versin isteyecektir.

Hofstede’nin yapmış olduğu çalışmayı tablo şeklinde aşağıdaki gibi özetlemek olanaklıdır.

Tablo 13 a. Hofstede’nin Kuramına Göre Türkiye ve A.B.D. Karşılaştırması

Hofstede’nin Kuramı Türkiye A.B.D.

Bireycilik /Kolektif 37 91

Güç Mesafesi 66 40

Belirsizlik Kaçınma 85 46

Erkeklik/Kadınlık 45 62

Tablodaki sonuçlara bakıldığında; Türkiye; kolektif, güç mesafesi fazla, belirsizlikten kaçınma ve kadınlık olgusu yüksek bir toplumdur. A.B.D.’ye bakarsak bireyci, güç mesafesi az, belirsizliklerden kaçınmanın düşük olduğu ve erkeklik olgusu yüksek bir toplumdur.

Hofstede’in belirlediği kültür boyutlarının sonuçlarını, Avrupa Birliği ülkeleri ile karşılaştırmak, bu konuda AB içinde de kültürel yerimizi belirleme yardımcı olacaktır.

Tablo 13 b. AB Ülkelerinin Hofstede’nin Kuramına Göre Karşılaştırması

Bireycilik

Karşıtı Kolektif Güç Mesafesi Belirsizlikten

Kaçınma Erkeklik Olgusu Karşıtı Kadınlık

Türkiye 37 66 85 45

Almanya 67 35 65 66

Avusturya 55 11 70 79

Belçika 75 65 94 54

Finlandiya 63 33 59 26

Fransa 71 68 86 43

Hollanda 80 38 53 14

İrlanda 70 28 35 68

İspanya 51 57 86 42

İsveç 71 31 29 5

İtalya 76 50 75 70

Portekiz 27 63 104 31

Yunanistan 35 60 112 57