• Sonuç bulunamadı

Deneklerin Sosyo-Demografik Özellikleri ve Medya ĠĢleyiĢine Yönelik

3.2. ALAN ARAġTIRMASI BULGULARI

3.2.4. Deneklerin Sosyo-Demografik Özellikleri ve Medya ĠĢleyiĢine Yönelik

Katılımcıların gazetecilik eğitimi hakkındaki düĢüncelerinin eğitim durumuna ve cinsiyete göre farklılaĢıp farklılaĢmadığını sorgulayan bu bölümde ki- kare (chi square) analizi uygulanarak bu iki durum arasında anlamlı bir farklılaĢma olup olmadığı ölçülmüĢtür. Bu bölümde aritmetik ortalama açısından deneklerin en fazla önem verdiği maddeler yorumlanmıĢtır.

Ki-Kare Testi sonucunda ortaya çıkan rakamlar, deneklerin eğitim durumu ile gazetecilik eğitimi arasında anlamlı bir farklılaĢma olduğunu ortaya koymaktadır. Buna göre çapraz tablo incelendiğinde (bkz. Ek 1, Tablo 1); “habercilik yapan kitle iletiĢim araçlarında görev alanlar gazetecilik eğitimi almalıdır” ifadesine katıldığını belirtenlerin oranı yüksek lisans düzeyinde yüzde 10,4, lisans düzeyinde yüzde 74,6, ortaöğretimde ise yüzde 14,8 olarak tespit edilmiĢtir. Ġlköğretim düzeyindeki denekler ifadeye katıldığına dair görüĢ bildirmemiĢtir. Bu sonuca göre; genel anlamda eğitim düzeyi arttıkça gazetecilik eğitimi konusundaki hassasiyetin arttığı görülmektedir (x²=71.80, df=12, p<.000). BaĢka bir ifadeyle, ilk ve ortaöğretim düzeyindeki katılımcılar, yüksek öğretim düzeyindekilere oranla gazetecilik eğitiminin gerekli olduğu konusunda daha olumsuz düĢünmektedir.

Katılımcıların gazetecilik eğitimi ile cinsiyetleri arasında farklılaĢma oluĢup oluĢmadığına iliĢkin tabloya bakıldığında (bkz. Ek 1, Tablo 2), eğitim durumlarının aksine anlamlı bir farklılık göze çarpmamaktadır. Yani ankete katılan erkek ve kadın denekler medya çalıĢanlarının gazetecilik eğitimi alması konusunda benzer yönde eğilime sahiptir (x²= 1.18, df= 2, p>.758). Bu sonuca göre cinsiyet açısından bakıldığında, mesleki eğitim konusu aynı düzeyde önemli görülmektedir.

Katılımcılara yöneltilen “öğrenim hayatım boyunca gazetecilik eğitimi aldım” ifadesine verilen yanıtların cinsiyet açısından anlamlı bir farklılaĢma ortaya çıkarıp çıkarmadığı sorgulanmaktadır. Cinsiyete göre, “öğrenim hayatım boyunca gazetecilik eğitimi aldım” maddesine verilen yanıt anlamlı farklılık göstermektedir (bkz Ek 1, Tablo 2). Erkek katılımcıların yüzde 79,5‟u gazetecilik eğitimi aldığını belirtirken kadın katılımcılardan yalnızca yüzde 20,5‟i yaĢamı boyunca gazetecilik eğitimi aldığını ifade etmiĢtir. Bu sonuca göre ankete katılan erkeklerin teorik gazetecilik açısından kadınlardan çok daha deneyimli oldukları söylenebilir (x²= 12.97, df= 2, p<.002).

Katılımcılara yöneltilen; “medya etiğinin genel kabul görmüĢ kuralları vardır” ifadesi ile deneklerin eğitim durumu arasında anlamlı bir farklılık oluĢup oluĢmadığı ölçülmüĢtür (bkz. Ek 1, Tablo 3). Görüldüğü gibi bu iki değer arasında anlamlı bir farklılık görülmemektedir. ÇalıĢmada yer alan deneklerin medyanın herkesçe kabul edilen etik unsurlarının bulunup bulunmadığına iliĢkin görüĢleri eğitim düzeyinin artıĢına bağlı olarak değiĢiklik göstermediği tespit edilmiĢtir. Özellikle ortaöğretim, lisans ve yüksek lisans seviyesindeki katılımcıların verdiği yanıtların yaklaĢık değerlerde olduğu Ek 1 Tablo 3‟te açık bir Ģekilde görülmektedir (x²= 16.01, df= 20, p>.715).

Katılımcıların eğitim durumları göz önüne alındığında medya etiğinin sektör içerisinde mi yoksa okulda mı öğrenildiğine iliĢkin yaklaĢımların anlamlı bir ayrıĢma gösterip göstermediğine iliĢkin tablo ekte verilmiĢtir. Farklı eğitim gruplarında yer alan deneklere yöneltilen “medya etiği okulda değil sektörde öğrenilen bir olgudur” yargısı tabloya göre anlamlı bir ayrıĢma ortaya koymamaktadır. Çapraz tablo incelendiğinde (bkz. Ek 1, Tablo 4); ifadeye katılmadığını belirtenlerin yüzde 33,3‟ü

ortaöğretim, yüzde 44,4‟ü lisans ve yüzde 22,2‟si yüksek lisans düzeyindedir. Dolayısıyla katılımcıların eğitim düzeyi arttıkça medya etiğinin öğrenimine iliĢkin bakıĢ açıları tutarlı bir farklılık ortaya koymamaktadır (x²= 14.78, df= 16, p>.540).

Katılımcıların yaĢ dağılımları ve “Türkiye‟de basın özgürlüğünün tehdit altında olduğuna inanıyorum” yargısı arasında anlamlı bir farklılık bulunup bulunmadığına bakıldığında ortaya çıkan sonuçlar ek tablolarda verilmiĢtir. (bkz Ek 1, Tablo 5) Ġfadeye “kesinlikle katılıyorum” yanıtını verenlerin oranı yaĢ ortalaması yükseldikçe düĢüĢ eğilimi göstermektedir. 18 – 25 yaĢ aralığında bulunan deneklerin yüzde 42,5‟i Türkiye‟de basın özgürlüğünün tehdit altında olduğuna kesinlikle inandığını belirtirken, bu oran 26 – 35 yaĢ aralığındaki deneklerde yüzde 35‟e, 36 – 45 yaĢ aralığında bulunan deneklerde ise yüzde 12,5‟e düĢmektedir. 46 – 55 yaĢ aralığındaki deneklerde yüzde 7,5 olarak tespit edilen bu oran 56 ve üzeri yaĢtaki katılımcılarda yüzde 2,5 düzeyine kadar gerilemektedir. Dolayısıyla deneklerden ileri yaĢtakilerin genç deneklere oranla medya etiğinin belirleyici unsurlarından basın özgürlüğüne olumlu yaklaĢtıkları görülmektedir (x²= 65.99, df= 20, p<.000).

ÇalıĢmada ortaya çıkan ilgi çekici sonuçlardan birisi de deneklerin yaĢ dağılımlarına göre gazetecilik eğitimlerinin gösterdiği farklılaĢma olmuĢtur (bkz. Ek 1, Tablo 6). Buna göre “öğrenim hayatım boyunca gazetecilik eğitimi aldım” ifadesine “evet” diyenlerin oranı 18 – 25 yaĢ aralığında yüzde 31,5, 26 – 35 yaĢ aralığında yüzde 37, 36 – 45 yaĢ aralığında yüzde 16,7 ve 46 – 55 yaĢ aralığında yüzde 13 olarak gerçekleĢmiĢtir. 56 yaĢ ve üzerindeki denekler içerisinde gazetecilik eğitimi aldığını ifade edenlerin oluĢturduğu dilim ise yalnızca yüzde 1,9 düzeyinde kalmıĢtır. Bu sonuçlara göre “hayatım boyunca gazetecilik eğitimi aldım” diyen katılımcıların yaĢ ortalaması düĢtükçe oranın arttığı açıkça görülmektedir (x²= 36.47, df= 8, p<.000).

Ankete katılan yerel medya çalıĢanlarının yaĢ dağılımları ve eğitim durumları karĢılaĢtırıldığında iki değer arasında anlamlı bir farklılık gözlenmektedir (bkz. Ek 1, Tablo 7). Bu farklılık ankete katılan medya çalıĢanlarının sektörde bulunma süreleri arttıkça eğitim durumlarının düĢtüğünü ortaya koymaktadır. Gazeteciliğe 1 ila 4 yıl arasında baĢlamıĢ olanların yüzde 60,7‟si lisans

düzeyindeyken, 5 ila 10 yıldır gazetecilik yapanların yüzde 23‟ü lisans seviyesinde görülmektedir. Bu oran meslekte 20. yılını doldurmuĢ olanlarda yüzde 3,3‟e düĢerken, 25 yıldan daha fazla gazetecilik yapanlarda da yine yüzde 3,3 olarak tespit edilmiĢtir. Buna göre, medya sektörüne yeni adım atanların eğitim seviyelerinin gittikçe yükseldiği söylenebilir (x²= 39.73, df= 16, p<.001).

Katılımcıların en çok önem verdiği konulardan birisi de medya çalıĢanlarının gelir düzeyidir. Bu bağlamda katılımcılara “medya çalıĢanlarının gelir düzeyi etik ihlallere yol açabilmektedir” ifadesi yöneltilmiĢtir. Buna göre deneklerin yaĢ dağılımları ile ifade arasında anlamlı bir farklılaĢma olduğu gözlemlenmektedir (bkz. Ek 1, Tablo 9). 18-25 yaĢ grubundaki deneklerin yüzde 44,2‟si, 26-35 yaĢ grubundaki deneklerin yüzde 40,4‟ü ve 36-45 yaĢ aralığındaki deneklerin yüzde 11,5‟i ifadeyi kesin olarak desteklerken, ileri yaĢ grubundaki deneklerde bu oran yüzde 3‟lere kadar düĢmektedir. Dolayısıyla mesleğe yeni baĢlayan deneklerin, medya çalıĢanlarının gelir düzeylerinin etik ihlallere neden olabileceği yönündeki düĢüncesi kuvvetlilik kazanmaktadır. Böylece, genç deneklerin gelir seviyelerinin düĢük olması nedeniyle daha eleĢtirel baktıkları sonucuna varılabilir (x²= 44.30, df= 20, p<.001).

3.2.5. Katılımcıların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Medyada