• Sonuç bulunamadı

Cinsiyete Göre Dağılım

3.2. ALAN ARAġTIRMASI BULGULARI

3.2.5. Katılımcıların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Medyada Etik

3.2.5.1. Cinsiyete Göre Dağılım

“Habercilik yapan kitle iletiĢim araçlarında çalıĢanlar gazetecilik eğitimi almalıdır” ifadesi cinsiyete göre incelendiğinde genel olarak benzer yönde bir eğilim görülmektedir. Erkek deneklerin yüzde 67,9‟u ifadeye kesinlikle katıldığını belirtirken, kadınların yüzde 62,5‟i ifadeyi kesin olarak desteklemektedir. Ancak, gazetecilik eğitimine önem vermeyenlerin oranına bakıldığında kadınların

erkeklerden hayli fazla olduğu gözlemlenmektedir. Bu durum, erkek yerel medya çalıĢanlarının kadınlara oranla daha eğitimli olmalarının sonucu olarak yorumlanabilir (bkz. Ek 1, Tablo 10).

“Yerel medya çalıĢanları medyayı tartıĢmak amacıyla toplantılar düzenlemelidir” yargısı incelendiğinde, erkeklerin yüzde 90‟a varan oranda ifadeyi destekledikleri görülmektedir. Kadın deneklerde bu oran yüzde 75‟lerdedir. Ġfadeye kesin olarak karĢı olduğunu belirtenlerde ise kadınların oranı yüzde 12,5‟ken, erkeklerde bu oran yüzde 1,2 ile oldukça düĢük kalmıĢtır. Bu sonuç erkeklerin, yerel medyanın sorunlarının tartıĢılması için oluĢturulabilecek platformlara kısmen daha sıcak baktığının göstergesidir (bkz. Ek 1, Tablo 11).

ÇalıĢmada yanıtı aranan sorulardan birisi de reklâmın haberciliğe etkisine yöneliktir. Bu anlamda deneklere yöneltilen, “reklâm kaygısı habercilik anlayıĢını olumsuz etkilemektedir” yargısını kesinlikle destekleyen erkek katılımcıların oranı yüzde 69, ifadeye katıldıklarını belirtenlerin oranı yüzde 21,4 ve ifadeyi desteklemediklerini belirtenlerin oranı ise yüzde 6‟dır. Kadın deneklere bakıldığında ise, ifadeye kesin olarak destek verdiklerini belirtenler yüzde 62,5 ile birinci sırada yer alırken, katıldıklarını belirtenler yüzde 18,8 olarak tabloya yansımaktadır. Tabloya yansıyan sonuçlar arasında en dikkat çeken kadın kararsızların oranıdır. Kadın deneklerin yüzde 12,5‟i reklâmın haber içeriğine olumsuz etki edip etmediği konusunda kararsız olduğunu belirtmiĢtir. Buna göre, erkek katılımcıların kadınlara oranla daha kısmen daha kararlı ve olumsuz görüĢe sahip oldukları görülmektedir (bkz. Ek 1, Tablo 12).

Medyada etik standartların yükseltilmesi için gerekli görülen geri bildirimlerin medya yapılanmalarına ilkesel anlamda katkı sağlayıp sağlamayacağı yönündeki soruya verilen yanıtlar cinsiyete ciddi farklılık oluĢturmamaktadır. Kadın deneklerin yüzde 62,5‟i, erkek deneklerin ise yüzde 60,7‟si geri bildirimler konusunda iyimserdir. Ayrıca kadınlar geri bildirimler konusunda olumsuz görüĢ bildirmezken, erkek katılımcıların yalnızca 3,7‟lik bir bölümü etik standartların yükseltilmesinde geri bildirimlerin iĢlevsiz olduğunu düĢünmektedir. Kararsızların oranı da kadın ve erkek katılımcılar için düĢük seviyelerde kalmaktadır. Buna göre,

medya çalıĢanlarının cinsiyetleri geri bildirimler konusunda farklılık ortaya koymamaktadır (bkz. Ek 1, Tablo 13).

Medya yapılanmalarını yasalar ve özdenetim mekanizmaları denetim altında tutmaktadır. Özdenetim mekanizmalarının kurumsal boyuttaki örneklerinden birisi de kurumun kendisi tarafından belirlenen ilkelerdir. Deneklere bu anlamda yöneltilen “bir basın organının kendisi tarafından belirlenen etik ilkeler bulunmalıdır” yargısına verilen cevaplar incelendiğinde; kadın deneklerin ifadeye yüzde 75 ile erkeklerin ise yüzde 69 ile katıldığını ortaya koymaktadır. Bu sonuca göre de kadın ve erkek medya çalıĢanlarının kurumsal etik ilkeler konusunda oldukça olumlu baktıkları söylenebilir. Burada dikkat çeken tek nokta, erkek deneklerin çok küçük bölümünün kararsız ve yine bir o kadarının da olumsuz düĢünce içerisinde olduklarıdır (bkz. Ek 1, Tablo 14).

Yerel düzeyde Basın Konseyi ya da benzeri bir yapılanmanın gerekli olup olmadığına iliĢkin soruya verilen yanıtlarda da farklılık gözlemlenmemektedir (bkz. Ek 1, Tablo 15). Buna göre, hem kadın deneklerin hem de erkek deneklerin ifadeyi büyük ölçüde destekledikleri söylenebilir. Bu ifadenin destek bulması, tıpkı yerel düzeyde medyayı tartıĢacak toplantılara iliĢkin yargıda olduğu gibi bir eksikliğin bulunduğu ve çalıĢanların bu doğrultuda görüĢlerini Ģekillendirdiği ortadadır.

Medya kuruluĢları için önem taĢıyan baskı sayısı, izlenme gibi ölçülerin de zaman zaman etik ihlallere ve suiistimallere yol açtığı bilinmektedir. Bu doğrultuda yerel medya çalıĢanlarına yöneltilen, “baskı sayısı, izlenme, takip edilme vs. gibi kaygılar haber içeriklerini magazinleĢtirmektedir” ifadesine verilen yanıtlar incelendiğinde kadın ve erkek çalıĢanlar arasında ciddi bir farklılaĢma bulunmadığı görülmektedir. Kadın deneklerin yüzde 87,6‟sı ifadeye destek verdiğini belirtirken, erkeklerde bu oran yüzde 91,7‟ye ulaĢmaktadır. Kadınlarda kararsızların oranı kısmen daha yüksek görünse de ortaya çıkan sonuç, baskı sayısı ve izlenme oranı gibi kaygıların yayın içeriklerini olumsuz etkilediğini net biçimde ortaya koymaktadır (bkz. Ek 1, Tablo 16).

Basın Konseyi‟ne iliĢkin yöneltilen yargılardan bir diğer ise konsey üyelerinin yaptırım gücüne iliĢkindir. Ortaya çıkan sonuçlar, cinsiyet anlamında

farklılık ortaya koymasa da konseyde görev alanların yaptırım gücüne sahip olmaları yönünde güçlü bir mesaj çıkmaktadır. Buna göre kadınların yüzde 87,6‟sı “basın konseyinde görev alanların yaptırım gücü olmalı” derken, bu görüĢe destek verdiğini belirten erkeklerin oranı yüzde 84,5‟i bulmaktadır. Erkek katılımcıların yüzde 10‟dan biraz fazlasının Basın Konseyi üyelerinin yaptırım gücüne sahip olmalarına karĢı çıkması da dikkat çeken bir diğer sonuçtur (bkz. Ek 1, Tablo 17).

“Medya çalıĢanlarının gelir düzeyi etik ihlallere yol açabilmektedir” ifadesine yönelik yanıtların da cinsiyete göre ciddi bir farklılık gösterdiği söylenemez. Ancak tabloda dikkat çeken nokta (bkz. Ek 1, Tablo 18), kadın denekler arasındaki kararsızların oranıdır. Bu oran erkeklerde yüzde 10 seviyelerinde iken, kadınlarda yüzde 20‟ye ulaĢmaktadır. Buna göre erkeklerin düĢüncelerini Ģekillendirmede kadınlardan kısmen daha kararlı oldukları ve bireysel anlamda ekonomik durumun etik ihlallere yol açtığı konusunda daha net bir bakıĢa sahip oldukları söylenebilir.

Medya kuruluĢlarının haksız çıkar ve amaçlara alet edilip edilmediği en çok sorulan sorulardan birisidir. Bu soruya verilen yanıtların cinsiyete göre kısmen farklılık gösterdiği görülmektedir. Kadın ve erkek medya çalıĢanlarının medya kuruluĢlarının haksız çıkar ve amaçlara alet edilip edilmediğine yönelik düĢünceleri benzer yönde yani karamsar olsa da erkek deneklerin yarıdan fazlası ifadeye kesin olarak destek vermektedir. Bu oran kadınlarda yüzde 37,5 seviyesinde kalmıĢtır. Tabloda ayrıca (bkz. Ek 1, Tablo 19) az sayıda karamsar da dikkat çekmektedir.