• Sonuç bulunamadı

Demokrat Parti İktidarı Döneminde Köy Enstitüleri Hakkında Komünistlik

9. DEMOKRAT PARTİ İKTİDARI DÖNEMİNDE KÖY ENSTİTÜLERİ VE

9.2 Demokrat Parti İktidarı Döneminde Köy Enstitüleri Hakkında Komünistlik

Muhalefette kaldığı süreçte ve 1950 yılında yapılan seçim propagandalarında Köy enstitülerine karşı yapmış olduğu olumsuz eleştiriler DP’nin iktidara gelmesinde büyük katkı sağlamış ve iktidara gelmesinin ardından Köy Enstitülerinin kapatılma süreci hızlandırmıştır. Köy Enstitülerinin toprakları dağıtılmaya başlanmış, enstitülerinin komünist yuvaları oldukları dillendirilmiş, kapatmak için gayret sarf edilmeye başlanmıştır.357

Demokrat Parti iktidarının ilk milli eğitim bakanı İzmir Milletvekili Avni Başman olmuş ve kendisinden enstitüleri kapatması istenmiştir. Ancak istifa ettiğinden dolayı bu isteğe karşılık verememiştir. Yerine Tevfik İleri, Milli Eğitim Bakanı olarak atanmıştır.358Tevfik İleri’nin bakan olmasıyla birlikte adeta Köy

Enstitülerine karşı bir savaş başlamıştır. Köy Enstitülerindeki eğitim-öğretim faaliyetlerini kısıtlayıcı önlemler alınmaya başlanmıştır. Bu konuda Tevfik İleri’nin siyasi görüşlerinin de etkisi olduğu konusunda yorumlar olmuştur. Tevfik İleri siyasi

354 Yiner, a.g.e,s.313

355 Kirby, a.g.e,s.337, 343 356 Aysal, a.g.e,s.280

357 Dokuyan:(2013), 2.Cilt, a.g.e,s.46

358 Toprak, G. N.(2008). Cumhuriyetin İlk Döneminde Türk Eğitim Sistemi Ve Köy Enstitüleri, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü). Afyon. s.100

yaşamında gerçekleştirdiği eylemlerin arka planında komünizm düşüncesi ile bir hesaplaşma ve bu düşünceyi yok etme isteği bulunduğu bilinmektedir. Komünizm düşüncesiyle mücadelede eğitim ve öğretmenlerin etkili bir silah olduğunu düşünmüştür. Zaten bakan olur olmaz komünist eğilimli oldukları belirlenen öğretmenler görevden uzaklaştırılmıştır.359 Köy Enstitülerinin, İlk öğretmen okulları

olarak eğitim-öğretime devam etmesi gerektiği düşüncesini ortaya atmıştır. Bunun üzerine 1950 yılında enstitülerin ne olacağına karar vermek amacıyla bir konferans düzenlenmiştir. Ancak toplantıya katılanların bir tanesi bile Köy Enstitüsü görmemiş kimseler olduğu için bir çözüm yolu bulunamamıştır. Bundan dolayı Tevfik İleri’nin etkisiyle konferansta, maddi imkanları kötü durumda olan enstitülerin kapatılması ve diğerlerinde ise kısıtlamaların arttırılması düşüncesi öne çıkmıştır. Bu toplantı sırasında herkesin hem fikir olduğu konular hemen hayata geçirilmiştir. Buna göre; Köy enstitülerinde eğitim-öğretim süresi 6 yıla çıkarılmıştır. Kızılçullu Köy Enstitüsü sadece kız öğrencilerin eğitim alabileceği bir kurum haline getirilmiştir. Burada bulunan erkek öğrenciler başka yerlere nakil edilmiştir. Kızılçullu eğitim binası NATO’ya verildiğinden dolayı okulun kız öğrencileri Bolu’daki eski Orman Okulu’na taşınmıştır. Bir diğer Kız Enstitüsüne dönüştürülen yer ise Beşikdüzü’nde bulunan okul olmuş ve buradaki erkek öğrenciler de farklı enstitülere dağıtılmıştır. 360

1951 yılı Milli Eğitim Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında, Köy Enstitüleri hakkında çok sayıda eleştiri yapılmış ve enstitülerinin kapatılmasına dair fikirler ortaya atılmıştır. 361 Kastamonu Milletvekili Muzaffer Ali Mühto ise enstitülerle ilgili

komünistlik vurgusunda bulunmuş ve yaşadığı bir hikâyeyi şöyle anlatmıştır: “Köy

enstitüleri mezunları ile Abana İlçesinde bir toplantıda bulundum. Bana köy enstitüleri ile muallim ve şehir okulları ve mezunları arasındaki farkın kaldırılmasından bahsettiler ve kendilerine Tonguç ve Hasan Âli kulları denildiğini ve komünistlik şüphesi altında bulunduklarını bunda enstitü kelimesinin tesiri olduğunu köy öğretmen okulu olarak değiştirilmesini istediler. Kendilerine isim değişikliğinin bir tesiri

359 Aslaner, S. Fikriyattan İcraate Tevfik İleri’ye Dair Bir İnceleme, Dem Dergi, Sayı:2, s.97 360 Kirby, a.g.e,s.367

361Çakmak, F.(2007). Kuruluşundan Kapatılışına Kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi İçerisinde Köy Enstitülerine Yönelik Muhalefet, ÇTTAD, Vı/15, (2007/Güz), s.s.221-250, s.241

olmadığını güle gül denmese bile yine gül gibi kokacağım ve bu şaibeden temiz ve

dürüst çalışmaları ile aksini ispat edeceklerini söyledim.362

Demokrat Parti iktidarında Köy Enstitüleri ile ilgili en mühim eleştiriler komünistlik düşüncesi hakkında olmuştur. Komünistlik düşüncesi II. Dünya Savaşı’nın ardından, Türkiye’nin batı bloğu tarafında yer alması sonucunda, siyasi alandaki en mühim saldırı aracı olarak kullanılmıştır. Siyasiler birbirilerini komünistlikle suçlayarak çıkar sağlama gayreti içine girmiştir. Bu nedenle iç ve dış politikadaki komünizm karşıtlığı, komünistlikle suçlanan Köy Enstitülerinin uzun süre hayatta kalmasını engellemiştir. Demokrat Parti iktidarında, mecliste Köy Enstitüleri hakkında en fazla komünistlikle ilgili suçlama yapıldığı dönem Türk Ceza Kanunu’nun 141. ve 142. maddelerinin değiştirilmesi görüşmelerinde meydana gelmiştir.363

Mecliste 19 Kasım 1951 tarihinde yapılan kapalı oturumda Hükümet adına Askeri Yargıç Şevki Mutlugil’in konuşması dikkat çekicidir. Bu konuşmasında Köy Enstitüleriyle ilgili özetle şu ifadeleri kullanmıştır: Köy enstitülerinin başında bulunan İsmail Hakkı Tonguç sol düşüncelere sahip, özel ilişkileri itibariyle de bu düşünceye sahip kimselerle iletişim halinde olmuştur. Bu eğitim kurumlarının belkemiğini oluşturan kişiler koyu birer marksistir. Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi ile Hasanoğlan Köy Enstitüsü arasında aracısız irtibat kurularak, burada düzenli olarak konferanslar düzenlemiştir. Hasanoğlan Köy Enstitüsü tarafından çıkarılan dergi sol propaganda yapan bir yayın organıdır. Bu dergi diğer enstitülere de gönderilmiştir. Milli Eğitim aracılığıyla sol düşüncelerin benimsetilmesi amacı ile sol eserler bu eğitim kurumlarına gönderilmiştir. Emin Türkçelin tercüme ettiği komünist bir eser Çifteler Köy Enstitüsünde satışa sunulmuştur. Bu kurumun müdürü öğrencilere şu sözü etmiştir: “Siz ki bu davanın mücahitlerisiniz; biz de naçiz bir hizmette bulunmaya

çalışıyoruz.” Bunun yanında bu kurumda okuyan öğrenciler, okulda ahlaksızlığa kadar

varan geniş terbiye sistemi hakkında bilgi vermiştir. Hasanoğlan Köy Enstitüsünün

362 TBMMTD, 25 Kasım 1951, s.786-787 363 Çakmak, a.g.e,s.244

havadan çekilmiş bir fotoğrafında müzik salonu olarak inşa edilen kısma “Orak” şekli verilmiştir.364

Yine aynı gün yapılan meclis toplantısında dönemin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri yaptığı konuşmada Köy Enstitüleri hakkında özetle şu ifadelere yer vermiştir: Komünizm düşüncesini aşılamak için aile ve din kavramları yok edilmektedir. Öğrenciler toplum değerlerine uymayan davranışlar içerisinde hal ve hareketler içerisinde bulunmaktadır. Bu nedenlerden dolayı karma eğitime son verilerek Kız Köy Enstitüleri kurulmuştur.365 Bu konuşmaların dışında kapalı

oturumda gerçekleşen bu meclis görüşmeleri sırasında iktidar ve muhalefet partisinin milletvekilleri köy enstitülerini kötüleme yarışına girmiştir. Köy Enstitülerinin kuran CHP’den hiçbir milletvekili bu kurumları savunmamıştır. Meclisteki bu durum Köy Enstitülerine karşı ortak olumsuz düşüncelerin varlığını en iyi şekilde ortaya koymuştur.366

1952 yılının ağustos ayında Köy Enstitüsü ve öğretmen okullarının müfredat programları değiştirilmiştir. Köy Enstitülerinin haftalık ders saati 44’te 34’e indirilmiştir. Tarih, coğrafya, yurt bilgisi derslerinin yanı sıra insan ilişkileri bakımından çalışmaların yapılacağı sosyal bilgiler grubu oluşturulmuştur. Bunun yanında fizik, kimya ve biyoloji dersleri birleştirilmiştir.367

14 Kasım 1952 tarihinde Zonguldak Milletvekili Abdürrahman Boyacıgiller’in Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’ye Köy Enstitüleri hakkında yazılı soru önergesi sunarak enstitülerin durumunu tekrar gündeme getirmiştir. Zonguldak Milletvekili Abdürrahman Boyacıgiller bu yazılı önergesinde şu ifadeleri kullanmıştır: “Komünistlik töhmeti altında bulunan köy enstitüsü mezunları ile diğer okullar ve

üniversite gençleri hakkında yapılan takibat neticesine, köy okulları ihtiyacını karşılamak üzere köy bütçelerine konan ödeneklerin zamanında sarfı için ne gibi tedbir alındığına, köy öğretmenlerinin tatil devresinde bilgi ve görgülerinin artırılması, köylü için neşir vasıtaları sağlanması ve köylere yakın sair okulların öğretim araçlarından köylünün faydalanması hususlarında ne düşünüldüğü” Milli

364 TBMMTD 19 Kasım 1951, s.31-32 365 TBMMTD 19 Kasım 1951, s.42 366 Çakmak, a.g.e,s.246

Eğitim Bakanı Tevfik İleri bu soruya özetle şu şekilde cevap vermiştir: Yurdun çeşitli yerlerinde bulunan ve özellikle Ege ve Güney Marmara Bölgesi’ndeki Köy Enstitüsü mezunları hakkında komünistlik suçlamaları yapılmaktadır. Fakat tüm Köy Enstitülerinin komünist yuvası haline getirildiği hakkında ortaya atılan iddialar gerçek değildir. Köy Enstitülerinin başına titiz bir çalışma sonrasında görev verilen yönetici ve öğretmenler bu eğitim kurumlarında böyle düşüncelerin engellenmesi için gerekli çalışmaları yapmaktadır. Köy Enstitüsü mezunlarının çalışmaları yakından takip edilmektedir. Bu mezunların yapılan teftişler, kurslar ve mesleki toplantılar sayesinde fikri gelişimleri sağlanmaya çalışılmaktadır. Köy Enstitüsü mezunları arasından 16.677 kişi öğretmenliğe atanmıştır. Bunların arasından komünistlikle ilgili takibata uğrayanlardan bir tanesi meslekten ihraç edilmiş, beşinin görevine son verilmiş ve dokuzu bakanlık emrine atanmıştır.1950 yılından bugüne kadar komünistlikle ilgili olarak takibata uğrayan 26 ilkokul öğretmeninden 25’i Köy Enstitüsü mezunu bir tanesi ise öğretmen okulu mezunudur. Bu öğretmenlerden beş tanesi beraat etmiştir.368

Hasanoğlan Köy Enstitüsünde görev yapan edebiyat öğretmeni Veli Uysal’ın derslerinde öğrencilerine Kemalizm aleyhine ve komünizm lehine propaganda yaptığı öğrenilmiştir. Bu sebeple hakkında takibat başlatılarak adliyeye sevk edilmiştir.369

Komünizm propagandasının en yoğun yapıldığı yer Hasanoğlan Köy Enstitüsü olmuştur. Buradan yetişecek öğretmenler sayesinde bütün enstitülerde komünizm düşüncesinin hâkim olması hedeflenmiştir. Bu enstitüye Sabahattin Ali, Pertev Boratav, Sabahattin Eyüboğlu, Behice Boran, Mediha ve Niyazi Berkesler gibi solcu düşünceye sahip yazarlar birçok kez davet edilmiştir. Enstitünün kütüphanesinde o dönemin komünist yayınları, Adımlar, Ant, Pınar, Gün, Ses, Yurt ve Dünya gibi dergiler bulundurulmuştur. Darendelioğlu’na göre Köy Enstitülerinde komünistlikle ilgili kesin kanıtların şunlar olduğu iddia edilmektedir:

1.Enstitülerde (Manifeste Commüniste) Marks ve Engels’in kaleme aldığı ünlü komünist beyannamesi çoğaltılarak yayılmak istenmiştir.

368 TBMMTD, 14 Kasım 1952, s.158 369 Milliyet Gazetesi, 26 Kasım 1952, s.3

2. Rus eğitim sistemi övülmüş, eğitim-öğretimin buna göre yapılması düşüncesi savunulmuştur.

3.Düziçi Köy Enstitüsünde Türk bayrağındaki Ay-Yıldız yerine orak ve çekiç çizilmiştir. Yine aynı enstitüde bayrağımız kirletilerek toprağa gömülmüştür. Bunun sanıkları komünist yazarlar tarafından himaye edilmiştir.

4.Sabahattin Ali ve diğer komünistlerin derslerindeki konuşmaların bir bölümü şu şekildedir: “Bugün biz hala komünizmi kabul etmiyorsak, bu rejimin kötülüğünden

değil, bizim kafa geriliğimizdendir.”

5.Bir öğrencinin hazırladığı SSCB’deki eğitim konulu konferansta buradaki eğitim- öğretimi öven ifadelere yer verilmiştir.

6. Enstitülerde Karl Marks ve Engels’in hayatları ödev olarak verilmiş ve öğretilmiştir.

7.Kız ve erkek öğrenciler Rus okullarını andıran bir kayıtsızlık ve edepsizlik içinde serbestlik verilmiş, bazı öğrenciler ise adi ve çirkin saldırılara maruz kalmıştır.

8.Hasanoğlan Köy Enstitüsü tarafından çıkarılan derginin 4. sayısında Demokrasi ve Sosyalizm başlıklı bir yazı kaleme alınmıştır.370

Köy enstitüleri ile ilgili süren bu tartışmalar neticesinde 20 Ocak 1954 tarihinde Köy Enstitüleriyle İlk Öğretmen Okullarının birleştirilmesine dair kanun mecliste oylanmıştır. Bunun neticesinde kanun kabul edilmiştir. Çıkarılan kanunla birlikte İlk Öğretmen Okullarının eğitim süresi, ilkokul mezunları için 6 yıl, ortaokul mezunları için 3 yıl olarak belirlenmiştir.371 27 Ocak 1954 gün ve 6234 sayılı kanunla, “Köy

Enstitüleri” tamamen kaldırılarak öğretmen okullarına dönüştürülmüştür.372

27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Köy Enstitülerinin tekrar açılması fikri ortaya atılmıştır. Ancak Milli Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer döneminde(1946- 1948) başmüfettişlik görevinde bulunan Fethi İsfendiyaroğlu Köy Enstitüleri hakkında olumsuz düşünceler ortaya atmıştır. Havadis Gazetesi’nde Köy Enstitüleri hakkında

370 Darendelioğlu, a.g.e,s.313, 315-317 371 TBMMTD, 20 Ocak 1954, s.261 372 Resmi Gazete, 4 Şubat 1954, s.1

düşüncelerini kaleme almıştır. Müfettişlik yaptığı yıllardaki denetlemeler sırasında, enstitülerin kütüphanelerinde komünizm veya Sovyetler Birliğini öven kitapların bulunduğunu belirtmiştir. Bunun yanında Milli Eğitim Bakanlığının ayırdığı bütçe ile yayınlanan Köy Enstitüsü Dergisi’nde tarihe, geleneklere, ahlaki değerlere aykırı yazıların yayınlandığını ve komünizm propagandası yapıldığını belirtmiştir.373

Köy enstitülerinin kapatılması Demokrat Parti’nin dinci politikasından kaynaklandığını savunan görüşler ortaya atılmaktadır. Ayrıca Demokrat Parti Hükümeti sömürgeci devletlerle işbirliği yaparak köylünün aydınlanmasını istemediği, hatta daha ileri giderek köylülerin bir yük hayvanı gibi düşündüğü söylenmektedir.374 Fakat Demokrat Parti Köy Enstitülerini solcu düşüncelerinden

dolayı kapatmıştır. Zaten görüldüğü üzere Köy Enstitüleri hakkındaki solculuk suçlamaları daha CHP’nin iktidarda bulunduğu yıllarda başlamıştır.375

10. 27 MAYIS DARBESİ VE SOLCU YAZARLARIN DÜŞÜNCELERİ 27 Mayıs 1960 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin “Milli Birlik Komitesi” isimli temsilcileri bir darbe sonucu Demokrat Parti iktidarına son vermiştir. Basın yayın organları kullanılarak yapılan açıklamalarda Demokrat Parti iktidarının kısıtlamış olduğu özgürlüklerin yeniden getirileceği, demokratik yönetimin tekrardan sağlanacağı, en kısa süre içerisinde yeni bir anayasa hazırlanacağı açıklanmıştır. Yeni bir anayasa hazırlamak amacıyla darbeden 7 ay sonra 272 üyeden oluşan kurucu meclis toplanmış, yapılan çalışmalar neticesinde anayasadaki milliyetçilik ifadesi kaldırılarak yerine sosyal devlet ifadesi getirilmiştir. Bu durum dönemin sol hareketleri tarafından yanlış anlaşılmıştır. Darbenin özgürlük için yapıldığını ifade edenler, sosyal devlet anlayışını “sosyalist devlet” olarak anladıklarından dolayı 27 Mayıs sonrasında bu durum kötü niyetli bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır.376

Darbenin yapılmasının ardından Türkiye iç siyasetinde meydana gelen değişiklikler işçi ve sosyalist hareketi olumlu yönde etkilemiştir.377 Demokrat Parti

373 Anık, a.g.e,s.301-302 374 Bilecik, a.g.e,s.337 375 Anık, a.g.e,s.306 376 Darendelioğlu, a.g.e,s.487 377 Şişmanof, a.g.e,s.144

iktidarında pasif bir durumda kalan sosyalist hareket aktifleşmeye başlamıştır. 27 Mayıs darbesi her ne kadar sosyalist bir devlet hedefiyle yapılmamış olsa da ortaya atılan düşünceler ve siyasi durum sosyalist düşünceleri teşvik etmiştir.378 Demokrat

Parti iktidarında susan veya susturulan tüm solcular darbeden hemen sonra seslerini çıkarmaya başlamıştır.379 Türkiye’de sol düşüncelere karşı kısmen de olsa bir hoşgörü

hakim olmaya başlamıştır. Hatta ülkede sosyalizme ilgi ve alaka her geçen gün artmaya başlayarak halk arasında savunucuları çoğalmıştır. Bundan dolayı dönemin burjuva partileri sosyalist harekete karşı farklı mücadele yöntemleri tercih etmek zorunda kalmıştır.380 Çünkü güçlü bir şekilde büyüyen bu düşünceye karşı daha özenli

davranmak zorunda kaldıklarını anlamış, eskiden olduğu gibi sert ve kaba önlemler almanın olumsuz sonuçlar meydana getireceğini fark etmişlerdir. Dönemin şartlarına ve zemine uygun politikalarla hareket edilmeye başlanmıştır. Her ne kadar sol hareketler daha rahat faaliyetlerde bulunacakları bir ortama kavuşmuş olsalar da darbe sonrasında komünizm propagandası yapmak, komünistlik faaliyetlerinde bulunmak suçlamalarıyla mahkemeye verilen yazar, gazeteci, parti üyeleri de olmuştur. 27 Mayıs 1960 tarihinden sonra bir öncekinden daha ilerici bir Anayasa hazırlanmıştır. Ancak bu anayasa içerisinde de sol hareketleri kısıtlayıcı maddeler yer almıştır. Özgürlüklerle ilgili maddeler sol hareketlere imkân tanımayacak şekilde yorumlanmıştır. Demokrat Parti iktidarında düzenlenen 141. ve 142. Maddelerin yürürlüğü devam etmiştir. 27 Mayıs’tan sonraki süreçte Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar, bazı parti üyeleri, Sosyalist Kültür Derneği Üyeleri, öğretmenler, üniversiteliler, yazarlar gazeteciler, bu maddelerin halen var olmasından dolayı komünistlik propagandası yapmaktan yargılanmıştır. Ataç Dergisinde, Adnan Berk ve İsmail Timuçin, Fransızcadan tercüme ederek yayınladıkları sosyalizm hakkındaki makaleden dolayı, Aziz Nesin Akşam ve Tanin Gazetelerinde yazdığı yazılardan dolayı yargılanmıştır. 27 Mayıs darbesi sonrasında düşüncelerini yayma özgürlüğü kazanan solculara ait bir gazete kurulmamıştır. Gazete sahiplerinin bir kısmı bu sebeple geniş okuyucu kitlelerine ulaşan, halk tarafından sevilen solcu yazarlara, ekonomik beklentilerle iş vermeye başlamıştır. Örneğin dönemin önemli yazarlarından Aziz Nesin, Akşam Gazetesi’nde çalışmaya başlamış daha sonrasında Tanin Gazetesi’nde yazıları

378 Şişmanof, a.g.e,s.167

379 Darendelioğlu, a.g.e,s.488 380 Şişmanof, a.g.e,s.168-169

yayınlanmıştır. Çalıştığı bu gazetelerde ülke işçilerinin durumu ve haklarını sürekli dile getirmiş, sosyalizm düşüncesini halka tanıtan yazılar yazmıştır.381

Demokrat Parti iktidarına bir darbe sonrası son verilmesiyle birlikte 1950-1960 yılları arasında sol hareketlerin içerisinde yer almış, komünizm propagandası yapmış, bundan dolayı hapis yatmış birçok solcu yazar, gazeteci, parti üyesi darbenin yaşanmasını sevinçle karşılamıştır. Öyle ki bu duruma methiyeler düzen, darbeyi yapanlara tebrik telgrafları gönderen, halka darbenin haklı gerekçelerle yapıldığını anlatan birçok solcu ortaya çıkmıştır.

Bunlardan bir tanesi Demokrat Parti iktidarı döneminde komünistlik suçlamasıyla hapse atılmış, Vatan Parti’nin kurucusu Dr. Hikmet Kıvılcımlı’dır. Türkiye tarihinin önemli solcu simalarından bir tanesi olan Dr. Hikmet Kıvılcımlı, “İkinci Kuvay-i Milliyeciler” olarak belirttiği darbecilere, darbeden hemen bir gün sonra, 28 Mayıs 1960 tarihinde Milli Birlik Komitesi Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti ve Hükümet Başkanı görevlerini üstlenen Orgeneral Cemal Gürsel’e bir telgraf göndermiştir. Bu telgrafta şunları söylemiştir: “Millî Birlik Komitesi Başkanı ve T.C.

Devlet ve Hükümet Başkanı Sayın Orgeneral Cemal Gürsel Ankara Tarihimizde daima kuvvetle çarpan kalbimizin; yiğit Ordumuzun kötülüğe baş eğdirişini huşûla selâmlarım. İkinci Kuvay-i Milliye Gazânız kutlu olsun. Gerçek Demokraside Allah

yanıltmasın.”382 Darbe hakkında yazdığı bir başka yazıda ise şunları söylemiştir: “En

son 27 Mayıs gecesi silahlı kuvvetlerimiz siyaseti ellerine almasa idiler, bugün Yassı

ada hainlerini alkışlayan sözde çoğunluktan yüzü kızarmayan Türk kalmayacaktı.”383

Hikmet Kıvılcımlı daha da ileri gidererek darbeyi gerçekleştiren subaylara; “iktidarı

bırakmayın, parti kurun ve köklü reformlar gerçekleştirin” çağrısında bulunmuştur.

Hikmet Kıvılcımlı gibi darbecilere umutla bakan bir diğer kişi Mihri Belli oluştur. Yeni Yol Dergisinde yayınlanan bir makalesinde; Milli Birlik Komitesi’ni toprak reformu yapmaya davet etmiştir. Türkiye İşçi Partisi’nin 1962 yılında Genel Başkanı olarak seçilen Mehmet Ali Aybar, darbeden altı ay sonra Cemal Gürsel’e gönderdiği bir mektupta Milli Birlik Komitesi’nin ortaya attığı tasarıları övmüştür.384Attila

381 Şişmanof, a.g.e,s.170, 174, 193

382 Kıvılcımlı, H.(2014). İkinci Kuvay-i Milliyeciliğimiz(M.K.B’ne iki açık mektup), Hikmet Kıvılcımlı Enstitüsü Derneği, s.5

383 Kıvılcımlı:(2014), a.g.e,s.91 384 Aydınoğlu, a.g.e,s.55-56, 59

İlhan’da 27 Mayıs hakkında düşüncelerini, Varlık Dergisinde 1960 yılında yazdığı şiirle dile getirmiş, darbe için “Kuvay-i Milliye” ifadesini kullanmıştır.385 Aziz Nesin

Azizname Taşlamalar isimli kitabında 27 Mayıs darbesinin ortaya çıkardığı durumu şu şekilde anlatmıştır: “Politik bunalımın ve gerilimin arttığı dönemlerde taşlamaların

mücadele silâhı olarak birden önem kazandığını görüyoruz. Gazeteler bile bu olağanüstü dönemlerde hemen Fikret’in, Eşref’in taşlamalarıma el atarlar. 27 Mayıs 1960’dan önceki bir iki ay içinde, sıkıyönetim baskısı altında, bu kitaptaki taşlamalardan birkaçı, daktiloda, teksir makinesinde çoğaltılarak, bir yapraklık kâğıtlara basılarak sokaklarda, gizli gizli halka dağıtılıyordu. Daha önce dergilerde yayınlanmış olan bu taşlamaları yayanlar ve halk bunları gizlice yazılmış sanıyordu. Bu taşlamalardan binlerce bastırılıp yayılanlarından birinin altına, kim bilir hangi

erekle, Behçet Kemal adı konulmuştu. Yönetimin baskısı arttıkça gizlilik de artıyor.”386

27 Mayıs 1960 öncesi ve sonrasını kıyasladığı bu satırlardan da anlaşılacağı gibi darbenin yaşanmasına sevinenlerden bir tanesi de Aziz Nesin olmuştur.

İlk kez 20 Aralık 1961 tarihinde Doğan Avcıoğlu öncülüğünde, 27 Mayıs darbesi sonrasında ortaya çıkan siyasi ve fikri atmosfer içerisinde aktif rol almak isteyen solcu aydınların bir araya gelmesiyle “Yön Dergisi” yayınlanmaya başlamıştır.

387 Yön Dergisinde, “Basından” başlığıyla yayınlanan bir haberde Avrupa’da

yayınlanan Neue Züecher Zaltung adlı gazetede yayınlanmış bir yazıya yer verilmiştir. Bu yazıda şu ifadeler bulunmaktadır: “27 Mayıs ihtilalinden sonra sağlanan basın

hürriyeti ile sosyal meseleler ve hatta sosyal huzursuzluklar Türkiye’de konuşulmaya başladı. İhtilalden önce solcu olarak sadece İshisar eden sosyalist partisi mevcuttu, bugün sosyalist temelleri kabul eden ikinci parti(Çalışanlar Partisi) kurulmak

üzeredir.”388 Solcu basın-yayın faaliyetleri içerisinde bulunan “Yön Dergisi” bu tarz

bir yazıyı yayınlayarak darbenin yararlarını halka duyurmayı amaçlamıştır. Yabancı bir basın organında yine böyle bir yazı yayınlanmış olması da uluslararası alanda Türkiye’de yaşanan darbenin memnuniyetle karşılandığı düşüncesini akıllara getirmiştir. Doğan Avcıoğlu Yön Dergisinde yazdığı bir yazıda 27 Mayıs Darbesi

385 Kahraman, N.(2016), Türkiye Solunda Bir Figür Olarak Attila İlhan, İLEF Dergisi 3(1) ss.91-119 s.106 386 Nesin A.(1970). Taşlamalar 3, İstanbul: Tekin Yayınevi, s.7

387 Altun, F.(2004). Kemalist Bir Modernleşme Yorumu Olarak Yön Dergisi, Türkiye Araştırmaları Literatür

Dergisi, Cilt:2, Sayı:1 ss.551-575 s.553

hakkında olumlu düşüncelerini özetle şu şekilde ifade etmiştir: 27 Mayıs Hareketi,