• Sonuç bulunamadı

Demokrat Parti Dönemi Petrol Politikası

1935 yılında MTA Enstitüsü kurulduktan sonra Türkiye’de petrol arama faaliyetleri düzenli bir hal almıĢtır. 1954 yılına kadar devam eden petrol arama faaliyetlerinde de toplamda 84.000.000 lira tutarında bir harcama yapılmıĢtır. Demokrat Parti dönemine kadar da Raman ve Garzan bölgelerinde ticari mahiyete sahip petrol bulunmuĢtur.252

Daha önceki yıllarda baĢlayan petrol arama ve çıkartma faaliyetleri Demokrat Parti döneminde de devam etmiĢtir. Adnan Menderes Hükümetlerinin ilk yıllarında Hükümet Programlarında kendisine yer bulan petrol iĢlerinin, olumlu neticelere bağlanılacağı ifade edilmiĢtir.253

Bu dönemde yapılan yeni düzenlemeler ile yabancı sermayenin Türkiye’ye giriĢi hızlandırılmıĢtır. Özellikle petrol araĢtırmaları ve iĢletmeciliğinin serbest rekabete açılması düĢüncesi ile 12 Kasım 1952 tarihinde 3/15833 Sayılı Kararname çıkarılmıĢ, böylece petrol politikasında özel Ģirketlerin önü açılmıĢtır. Bu kararname ile yabancı Ģirketlerin petrol iĢletimine dair çalıĢmalar da baĢlatılmıĢtır.254

19 Haziran 1952 tarihinde Zonguldak Milletvekili Hüseyin Balık’ın petrol istihsali miktarı ve rafinerisi hakkında hükümete sormuĢ olduğu soruyu dönemin ÇalıĢma

251

50. Yılında Yurdumuzun…, s. 77., Yurtoğlu, Türkiye’de Zonguldak- Ereğli…, s. 241

252 Ġlhami Binici, “Türkiye’nin Petrol Politikası Nedir?”, Elektrik Mühendisliği Dergisi, Cilt 15, Sayı

171-172, 1971, s. 6.

253 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 9, Cilt 6, BirleĢim 58, s. 64, 30 Mart 1951. 254

96 Bakanı ve ĠĢletmeler Bakan Vekili Nuri Özsan cevaplamıĢtır. Bakan Özsan, Raman, Garzan bölgelerinde çıkartılan petrol miktarı hakkında bilgi vermiĢ ve Ġskenderun ile Adana bölgesinde yapılan arama çalıĢmalarından bahsetmiĢtir. Bakan Nuri Özsan Ģu ifadeleri dile getirmiĢtir:

“Yüksek Heyetinizin de malumu olduğu üzere, Maden Tetkik Arama Enstitüsü tarafından yapılan aramalar sonunda Doğu illerimizin Raman ve Garzan bölgelerinde iktisadi işletmeye elverişli petrol bulunmuştur. Bugüne kadar Raman’da 17 adet kuyu açılmış olup bunlardan 6 sında istihsal yapılabilmektedir. Burada yeni 2 kuyunun daha delinmesine başlanmıştır. Raman’daki bu 6 kuyunun her birinin günlük verimi 50 - 130 ton arasında değişmektedir. Garzan bölgesinde delinen 3 kuyudan ise 2 sinde petrol istihsal edilebilmektedir. Burada son defa açılan kuyunun verimi 15 saatte 79 ton ham petroldür ki, bu miktar 24 saatte 126 tona tekabül eder. Böylece Raman ve Garzan bölgelerinde halen mevcut 8 adet müstahsil kuyunun mecmuu verimi günde altı yüz ton etrafındadır. Kümbetalan bölgesinde bugüne kadar iki kuyu delinmiş ve henüz katî ve müspet bir netice alınmamış ise de, burada petrol bulacağımızı kuvvetle ummaktayız. Delinmekte olan üçüncü kuyu yakında bunu gösterecektir. İskenderun bölgesinde çalışmalara devam olunmaktadır. Bu bölgenin Çengen mevkiinde açılan dördüncü kuyu ile burada petrol ve gazın mevcudiyeti tespit edilmiştir. Delinmesine başlanılmak üzere bulunan beşinci kuyu ile bu bölge hakkında da daha esaslı malûmat edineceğiz. Adana bölgesinde delinen üç adet kuyu ile bu bölgenin genel hüviyetinin tespitine çalışılmaktadır. Gerçi burada henüz müspet bir netice alınmamış ise de bugün delinmekte olan dördüncü kuyu ile daha kıymetli malûmat alacağımızı ummaktayız. Az önce işletmeye elverişli olduğunu işaret ettiğim Raman ve Garzan bölgeleri petrollerinin, kurulacak bir mahalli rafineride tasfiye edilmek suretiyle memleket ekonomisinin ve hususiyle Doğu illerinin kalkınması hizmetlerine tahsis için Batman’da bir petrol rafinerisi kurulması yolunda çalışmakta olduğumuz Heyetinizin yüksek malumudur.”255

Bakan Özsan’ın ifadelerinden hareket ile ülke çapında petrol arama faaliyetleri devam etmekle birlikte, olumlu neticelerin az sayıda olduğu anlaĢılmaktadır. Ayrıca Doğu Anadolu Bölgesinde çıkarılan petrolün, o bölgenin kalkınması için bir kullanılacağını vurgulaması da önem arz etmektedir.

255

97 Bakan Özsan, ülkedeki petrol arama ve çıkartma faaliyetleri ile ilgili vermiĢ olduğu bu bilgilerin devamında petrol politikasında özel Ģirketlerle birlikte çalıĢılacağının da bir göstergesi olarak Ģu ifadeleri dile getirmiĢtir: “Bu seneki bütçe müzakereleri

sırasında etütlerinin devam etmekte olduğunu söylediğim bu rafinerinin inşaatı işinin Amerikalı bir müteahhitlik, mühendislik firmasına birkaç gün evvel verilmiş bulunduğunu arz ederim. Anlaşmaya göre 1954 yılı ortalarında faaliyete geçecek olan bu rafineri senede 270 000 ton ham petrol işleyecek kudrette olacak ve ayrıca normal bir ihtiyat kapasiten de bulunacaktır.”256

Bu dönemde özel Ģirketlere verilen imtiyazlardan biri de Trakya Bölgesinin petrolleri üzerine olmuĢtur. Trakya’da petrol arama faaliyetleri yürütmek için Alman Deilmann Montan firmasına imtiyaz verilmiĢtir. 1954 yılı itibariyle Türkiye’de petrol arama ve iĢletme faaliyeti gösteren üç farklı özel Ģirketin olduğu, bu Ģirketlerin Türk, Alman ve Amerikalı Ģirketler oldukları dönemin gazete haberlerine de yansımıĢtır.257

1954 yılında petrol politikasını Ģekillendiren en önemli geliĢmelerden biri, bu dönemde artan taĢıt sayısı olmuĢtur. Çünkü Marshall Yardımlarının etkisi ile sert yüzeyli çift geçiĢli ana yollar yapılmıĢ, bu yeni yollar da kullanılmak üzere otomobil ve kamyon ithalatı artmıĢtır. Bun ek olarak tarımda makineleĢmenin artması ve traktör sayısında yükseliĢ gerçekleĢmiĢtir. TaĢıt sayısının artması petrol tüketiminin de hızla yükseleceği anlamına gelmektedir. Böylece ihtiyaç duyulan petrolün ithalat ile değil de Türkiye topraklarından çıkarılabilmesi için çalıĢmalara ağırlık verilmesi kaçınılmaz hale gelmiĢtir. Bu sebepten hareket ile petrol çıkarma için yapılacak yatırımların büyük sermaye, bilgi birikimi, teçhizat ve teknik eleman gerektirmesinden dolayı yabancı Ģirketlere petrol arama konusunda imtiyaz verilmesi ve bu imtiyazların verilebilmesi için de yasal düzenlemelerin yapılması çalıĢmaları baĢlatılmıĢtır.258

Ülkede iktisadi kalkınmayı yabancı sermaye eli ile gerçekleĢtirmeyi düĢünen Demokrat Parti bu konuda 18 Ocak 1954 yılında Yabancı Sermayeyi TeĢvik Kanunu çıkartarak önemli bir adım atmıĢtır. 6224 sayılı bu kanunda, yatırım yapacak yabancı iĢletmenin “memleketin iktisadi inkişafına yararlı olması” ve “Türk hususi

teşebbüslerine açık bulunan bir faaliyet sahasında çalışması” ifadelerine yer

256 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 9, Cilt 16, BirleĢim 87, s. 326, 327, 19 Haziran 1952. 257 Milliyet Gazetesi, 8 Ağustos 1954.

258 UlaĢ Altun, Marshall Yardımı ve Türkiye, Ankara Üniversitesi Türk Ġnkılap Tarihi Enstitüsü,

98 verilmiĢtir. Bu kanun ile birlikte Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı Ģirketlerin sayıları artmıĢ, özellikle petrol iĢletmelerinde Amerikan Ģirketleri Anadolu ve Trakya’nın çeĢitli bölgelerinde petrol arama ve iĢletme çalıĢmaları için ruhsatnameler almıĢlardır.259

Yabancı Sermayeyi TeĢvik Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte yabancıların ülkeye yaptığı yatırım miktarı 56.609.000 lira olmuĢtur.260

18 Ocak 1954 tarihli Yabancı Sermayeyi TeĢvik Kanunu, dünyanın en liberal yabancı sermaye kanunlarından biri olarak tanımlanmıĢ, bu kanun ile Demokrat Parti döneminde izlenen politika yabancı sermayenin madencilik ve petrol gibi iĢletme alanlarında da dahil olmak üzere Türkiye’de çalıĢmalarına müsaade edilmiĢtir. Buna ek olarak kanun metninde gerçekleĢtirilmiĢ olan bazı güncellemeler ile yer alan yabancı sermayenin yatırım yapabilme sınırlandırması kaldırılmıĢ, böylece 1954 yılında sayıları 150’yi bulan yabancı iĢletme yatırım yapabilmek için Türkiye’ye müracaatta bulunmuĢtur. 261

2.5.1. 6326 Sayılı Petrol Kanunu ve 6327 Sayılı Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) Kurulması ile ġekillenen Petrol Politikası

Türkiye Cumhuriyeti’nin petrol politikalarına iliĢkin önemli geliĢmelerden biri de liberal uygulamaları içeren 1954 yıllı Petrol Kanunu’nun kabul edilmesi olmuĢtur. Zira Yabancı Sermayeyi TeĢvik Kanununun kabul edilmesinin ardından Türkiye petrol konusuna daha fazla eğilmiĢ, petrolün ülke topraklarından çıkarılması durumunda döviz gelirlerinin yükselebileceği hesaplanmıĢtır. Halihazırda geçerli olan 792 sayılı Petrol Kanunu ihtiyaçlara cevap verebilme özelliğini yitirmiĢ olması nedeniyle de yeni bir petrol kanununa ihtiyaç olduğu genel kanı olarak kabul edilmiĢtir. Yeni bir petrol kanununa ihtiyaç duyulmasında temel amaç ise; Türkiye’nin petrol çıkarma konusunda teknik imkan ve tecrübe birikiminin yeterli seviyede olmamasından dolayı, bu açığı yabancı sermayenin ülkeye giriĢine müsaade edebilecek tarzda bir petrol kanununun hazırlanması suretiyle kapatmak olmuĢtur. Böylece Türkiye’nin, petrol çıkarma ve iĢletme açısından istenilen seviyeye yükselinceye kadar petrol üzerinden elde edebileceği gelirlerden de mahrum

259

Milliyet Gazetesi, 13 Ağustos 1956., TBMM Kanunlar Dergisi, Dönem 9, Cilt 36, s. 88, 18 Ocak 1954., Resmi Gazete, Sayı 9214, 23 Ocak 1956.

260 Haykır ve Demir, s. 257.

261 Hikmet Zeki Kapcı, Ġmren Aydın, “Demokrat Parti Döneminde Türkiye-ABD ĠliĢkilerinde Petrol

99 kalmayacağı hesaplanmıĢtır.262

Bu kanunun hazırlanma aĢamasında CumhurbaĢkanı Celal Bayar bir petrol kanununa ihtiyaç olduğunu dile getirerek Ģunları ifade etmiĢtir:

“Raman ve Garzan’da istihsal olunan ham petrollerin tasfiyesi için Batman’da bir rafinerinin inşasına ait muamele tamamlanarak bir Amerikan firmasına ihale olunmuştur. 35 milyon liraya mal olacak bu tesisatın senelik istihsalinin kıymeti 27 milyon lira civarında olacak, rafinerinin ilk mahsulleri 1955 yılında piyasaya çıkarılacaktır. Memleketimizde petrolün bol miktarda mevcudiyeti, eldeki delillerle anlaşılmaktadır. Bu mühim servet kaynağımın, milletimizin kalkınma ve ilerleme hizmetine girmesi için, petrol politikamıza yeni bir veçhe vermiş bulunuyoruz. Yerli, yabancı hususi sermaye ve müteşebbislerle el birliği ederek, bir an evvel netice almak istiyoruz. Bu maksatla dünya tecrübelerinden muhtelif memleketlerin mevzuat ve tatbikat şekillerinden istifade ederek bu şartlara ve memleketimiz menfaatlerine uygun yeni bir Petrol Kanunu projesi hazırlanmak üzere bir mütehassıs celp ettik. Hazırlanmakta olan petrol kanunu tasarısı yakında Yüksek Meclise takdim edilecektir. Bununla beraber dünya petrol sanayiinin tanınmış 8 firmasına jeolojik tetkikat yapmak üzere müsaade verilmiştir. Firmaların mütehassısları 4-5 aydan beri, memleketimizin muhtelif bölgelerinde çalışmaya başlamışlardır.”263

Bayar’ın da ifadelerinden anlaĢılacağı üzere Türkiye’de petrol rezervlerinin bol miktarda olduğu devlet kademeleri tarafından da düĢünülmüĢ, elde edilebilecek gelirden mahrum kalınmaması için de yabancı yatırımcının ülkeye çekilebilmesi adına yeni bir petrol kanunu hazırlanması gerektiği vurgulanmıĢtır.

Zira yabancı sermayenin ülkeye çekilebilmesi için elveriĢli koĢulların oluĢturulması gerekmektedir. Bu konuda çıkarılması planlanan petrol kanunu için çalıĢmalar baĢlatılmıĢ, Yüksek Mühendis ve aynı zamanda Raman’da ilk petrolün bulunmasını sağlayan bürokratlardan olan Enver Necdet Egeran ve Petrol Jeoloğu Cevat Eyüp TaĢman Maden Kanununa paralel yeni bir petrol kanununa ihtiyaç olduğunu o dönem Sanayi Bakanı olan Sıtkı Yırcalı’ya aktarmıĢlardır. Bakan’ın onay vermesi üzerine Maden Dairesi MüĢaviri Safi Teziç, Hukuk Fakültesi profesörlerinden Necdet Egeran, Muvaffak Akbay ve Cevat Eyüp TaĢman’dan oluĢan bir ekip tarafından tasarı hazırlanmıĢtır. Ancak hazırlanan bu tasarı ile yabancı petrol

262 Murat Yıldız, Demokrat Parti Dönemi Türkiye’de Sanayi Politikaları, Fırat Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Elazığ 2015, s. 135,136.

263

100 Ģirketlerinin yatırım için Türkiye’ye çekilemeyeceği gerçeği ile yüzleĢilmiĢtir. Bu sebepten dolayı tasarıya katkı sunabilecek yabancı bir uzmana ihtiyaç duyulmuĢ, Ġsrail Petrol Kanunu’nu hazırlamıĢ ve Petrol Dairesi BaĢkanlığı da yapmıĢ olan ABD’li hukukçu ve uzman Max Ball Ankara’ya davet edilmiĢtir. Hükümet, ABD’li uzman Max Ball’a kanunda “Türkiye’nin ihtiyacını karşılayıp ihracata imkân

verecek ham petrolün memlekette aranması ve bulunmasının özel teşebbüs eli ve yatırımları ile süratli ve fasılasız sağlanması” ve “Özel teşebbüsün kuracağı rafinerilerin işleyeceği ham petrolden elde edilen ürünlerle memleket ihtiyacının karşılanması” özelliklerinin bulunması talimatı vermiĢtir. Max Ball’ın baĢkanlığında

oluĢturulan komisyon, çalıĢmalarına baĢlamıĢtır.264

Kapsamlı çalıĢmalar ile hazırlanmıĢ olan Petrol Kanunu 4 Mart 1954 tarihinden itibaren mecliste görüĢülmeye baĢlanmıĢ ve 7 Mart 1954 tarihinde de kabul edilmiĢtir.Bu kanunda yer alan maksat ikinci madde de Ģu Ģekilde ifade edilmiĢtir: “Bu kanunun maksadı, Türkiye Cumhuriyeti petrol kaynaklarının hususi teşebbüs eli

ve yatırımları ile süratle, fasılasız ve verimli bir şekilde geliştirilip kıymetlendirilmesini sağlamaktır.” Bu ifadeden de olmak üzere petrol arama ve

çıkartma faaliyetlerinde yerli ve yabancı özel müteĢebbislerin önü devlet eli ile açılmıĢ, yabancı yatırımcıların bu konuda ülkeye çekilmesi hedeflenmiĢtir.265

Petrol Kanunu kabul edildikten sonra, Türkiye dokuz petrol bölgesine ayırılmıĢ, bu bölgelerin sınırlarının belirlenmesi için de çalıĢmalar baĢlatılmıĢtır.266

Petrol Kanunu yabancı Ģirketlerden en fazla ABD menĢeli Ģirketlerin ilgisini çekmiĢ, ABD’li petrol Ģirketleri, sermaye ve teknik açıdan yeterliliği olmayan Ortadoğu bölgesine yatırımları hızlandırarak II. Dünya SavaĢı yıllarında ABD’nin yaĢadığı petrol açığını, ileride çıkması muhtemel bir dünya savaĢında yaĢamaması için yeni kaynaklar oluĢturma politikasına gitmiĢlerdir. Böylece ABD kendi petrol rezervlerini zor zamanlar için saklama imkanı elde etmek istemiĢtir. Çünkü Petrol Kanunun ile Türkiye’de yabancı iĢletmeler tarafından çıkarılacak petrolün geliri Ģirket ve ülke arasında eĢit miktarda paylaĢtırılması belirlenmiĢtir. Yabancı Ģirket için karlı bir

264 Ferhat Kökyay, 1923’ten Günümüze Türkiye Cumhuriyeti’nin Petrol Yatırım Politikaları,

Hacettepe Üniversitesi Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılap Tarihi Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Ankara, 2008, s. 102,103.

265 TBMM Kanunlar Dergisi, Dönem 9, Cilt 36,s. 879, 7 Mart 1854., Resmi Gazete, Sayı 8659, 16

Mart 1954., Akalın ve Tüfekçi, s. 57.

266 BCA, Kararlar Daire BaĢkanlığı, 30-18-1-2, 135-36-7, 10 Nisan 1954., Petrol Dairesi NeĢriyatı,

101 durum taĢıyan bu geliĢme en çok ABD’li firmaların ilgisini çekmiĢ, 1954‐1965 arası dönemde Türkiye’de yatırım yapmak üzere ülkeye gelen yabancı sermayenin %30.5’i ABD Ģirketleri olmuĢtur.267

Petrol Kanunu’nun kabul edilmesi ile birlikte bu kanunu destekleyecek olan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Kanunu kabul edilmiĢtir. Türkiye’de petrol üretiminde kurumsal yapının ön plana çıkarılmasına istinaden 7 Mart 1954 tarihinde bu kanun kabul edilmiĢtir. Kabul edilen bu kanunu amacı ikinci madde de Ģu Ģekilde ifade edilmiĢtir: “Petrol Kanunu hükümleri dahilinde Türkiye’de petrol ameliyelerini

ve icabında petrol ve petrol mahsullerinin alım, satım ve tevziini yapmak ve faaliyet mevzuuna dâhil işler için her türlü ticari muamelelere girişmek, faaliyetiyle ilgili olmak üzere ticaret şirketleri kurabilmek, Türkiye’de ve yabancı memleketlerde kurulmuş bu nevi şirketlere iştirak edebilmektir.”268

Bu kanun ile MTA Enstitüsü elinde bulunan bütün petrol sahaları ve petrol aramalarında kullanılan teknik araç ve gereçler de TPAO’ya devredilmiĢtir. Daha önce çıkarılan Yabancı Sermayeyi TeĢvik Kanunu ve 7 Mart 1954 tarihinde yasalaĢmıĢ olan Petrol Kanunu ile birlikte yabancı özel müteĢebbislerin yanında, TPAO’da devlet adına hidrokarbon arama, sondaj, üretim, rafineri ve pazarlama faaliyetlerini üstlenmiĢtir. 269

Petrol Kanunu’nun kabul edilmesi ve TPAO’nun teĢekkülü ile birlikte ülke çapında hem yabancı özel sermayelerin petrol arama ve çıkarma iĢlemleri hızlanırken hem de devlet adına TPAO’nun faaliyetleri hız kazanmıĢtır. Bu dönemde Mobil, California Texas, BP, Shell gibi uluslararası Ģirketlerin bulunduğu toplam da 58 Ģirket yasadan yararlanarak Türkiye’de yatırım yapmıĢtır. 1955 yılı baĢlarında dönemin Maliye Bakanı Hasan Polatkan ülke çapında 8 yabancı özel petrol Ģirketinin saha araĢtırmaları gerçekleĢtirdiğini ifade etmiĢtir. Bu dönemde yabancı sermaye aracılığı ile ilk petrol arama çalıĢması Gilliland Oil Corporation tarafından Ġskenderun’un Arsuz bölgesinde yapılmıĢtır. 1956 yılında CALTEX, Shell, Esso Standart, Soconi Vakum gibi Ģirketler baĢta olmak üzere 75 petrol arama belgesi yabacı Ģirketlere verilmiĢ, aynı yıl TPAO’nun aldığı ruhsat sayısı 7’de kalmıĢtır. 1957 yılında Kırklareli, Ġskenderun ve Nizip’te olmak üzere 3 Ģirket 3 farklı sondaj faaliyetine baĢlamıĢtır. Yine bu yılda farklı Ģirketler aracılığıyla Ġstanbul, Kırklareli, Tekirdağ,

267 Kapcı ve Aydın, s. 222.

268 TBMM Kanunlar Dergisi, Dönem 9, Cilt 36, s. 908, 7 Mart 1954. 269

102 Edirne, Çanakkale, Sinop, Niğde, Adana, Hatay, Gaziantep, Urfa, Adıyaman, Mardin, Diyarbakır ve Siirt’te jeolojik ve jeofizik etütlerle arama sondajları yapılmıĢtır. Bunlara ek olarak coğrafi açıdan ümit vadeden Trakya bölgesinde 5 Ģirket tarafından yaklaĢık bin adet sismik araĢtırma kuyusu açılmıĢtır. 1957 yılının baĢına kadar 10 yabancı, 2 Türk olmak üzere toplam 12 Ģirkete, 70 bin kilometrekare bir alanda 165 petrol arama ruhsatı verilmiĢtir. Petrol aramaları için sermaye yatırımı 1957’de 70.000.000 lira iken, 1958 yılında bu sayı ciddi bir artıĢ göstererek 126.000.000 liraya çıkmıĢtır. Bu süreçte ülke genelinde toplam 898 kuyu açılmıĢ, bu faaliyetlerin % 62’sini TPAO, % 38’ini özel Ģirketler tarafından gerçekleĢtirmiĢtir. 1958 yılında yabancı özel Ģirketler arasında Mobil - BP - California Texas - Shell ortaklığıyla Anadolu Tasfiyehanesi A.ġ. (ATAġ) kurulmuĢtur. ATAġ’ın görevi ise rafinaj iĢlemleri ile ham petrolün iĢlenerek, benzin, motorin ve diğer yakıt türleri halini almasına imkan tanıyan faaliyetleri yürütmek olmuĢtur. Bu dönem kayda değer geliĢmelerden biri de 1960 yılında Ġstanbul’un yakınında, ordu ve Ģehirlerin gaz ihtiyacını karĢılamak için, Ġstanbul Petrol Rafinerisi Aġ’nin (ĠPRAġ) % 51 TPAO, % 49 ABD’li CALTEX firması ile ortaklık Ģeklinde kurulması olmuĢtur.270

Tablo 4’te de gösterildiği üzere atılan bu adımlar ile Türkiye’de ham petrol üretimi 1950 yılından 1954 yılına kadar genellikle birbirine yakın rakamlar ile seyrederken, 1954 yılında Yabancı Sermayeyi TeĢvik Kanunu ve Petrol Kanunları ile gözle görülür bir artıĢ yaĢanmıĢ, bu durum istatistiklere de yansımıĢtır.

Yabancı iĢletmelerin petrol üzerinden Türkiye’ye gelmeye baĢlamaları esasen Türkiye tarafından da Batı bloğuna yaklaĢma imkanını ortaya çıkarmıĢtır. Zira Türkiye, II. Dünya SavaĢı sonrası zayıflayan ekonomisini ayakta tutabilmek için ABD’nin baĢını çektiği Batı bloğunda yer alma çabaları içerisine girmiĢtir. Bu blokta yer edinebilmek için de o dönem enerjinin gözdesi olan petrolü bir politika aracı olarak kullanmıĢ, yabancı iĢletmeleri ülkeye çekebilmek için kanunlar yapılmıĢtır. Yabancı yatırımcının Türkiye’ye çekilmesi hükümet tarafından, ülkeye döviz girdisinin sağlanacağı gibi ifadeler ile daima desteklenmiĢtir. Buna karĢılık muhalefet ise yabancı yatırımcıyı ülkeye çekme konusunda yapılan düzenlemelerin

270

TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 9, Cilt 7, BirleĢim 46, s. 9, 26 ġubat 1959., Nadir Yurtoğlu, “Demokrat Parti (DP) Döneminde Türkiye’de Petrol Arama ÇalıĢmaları ve Petrol Politikaları (1950- 1960)”, Tarih Okulu Dergisi, Sayı 31, 2017, s. 157-159., Namık Behramoğlu, Türkiye Amerikan

İlişkileri (Demokrat Parti Dönemi), Yar Yayınları, Ġstanbul 1973, s. 120-12., Kapcı ve Aydın, s. 214.,

103 kapitülasyon anlamına geldiğini, Türk devletinin egemenlik haklarını ve yerli yatırımcının giriĢim kabiliyetini zedelediğini ifade etmiĢtir. Bu tartıĢmalar arasında devam eden ülke çapındaki petrol rezervi arayıĢları, Türkiye’de Ortadoğu’nun diğer ülkelerine kıyasla yabancı yatırımcıyı cezbedecek oranda bir petrol rezervine sahip olmadığının anlaĢılmasıyla yavaĢlamıĢ, 1960 yılından itibaren yabancı firmalar Türkiye piyasasından çekilmeye baĢlamıĢtır.271

Yıllar Üretilen Ham Petrol

1950 17.537 1951 19.064 1952 21.697 1953 26.545 1954 58.008 1955 178.596 1956 305.616 1957 298.139 1958 328.543 1959 389.627 1960 375.172

TABLO 4: 1950-1960 Yıllarında Türkiye’de Petrol Üretimi (Ton Cinsinden)272

271 Kapcı ve Aydın, s. 229, 230.

104 Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 1950 yılında Türkiye’de üretilen toplam petrol miktarı 17.537 ton iken Demokrat Parti’nin son yılı olan 1960’da 375.172 tona yükselmiĢtir. Petrol üretiminde miktarın artıĢ göstermesinde 1954 yılında Petrol Kanunu’nun kabul edilmesi petrol arama ve çıkartma faaliyetlerinde yerli ve yabancı özel müteĢebbislerin önün açılması, ülke çapında yabancı özel sermayelerin petrol arama ve çıkarma iĢlemlerinin hızlanması önemli bir etken olmuĢtur. Buna ek olarak TPAO’nun kurulması da petrol üretimini arttırmıĢtır.

Demokrat Parti döneminde Türkiye’de karayolu merkezli bir ulaĢım politikası benimsenmiĢtir. Bu durumda II. Dünya SavaĢı’ndan galip ayrılan ABD ve Amerikan otomotiv ve petrol Ģirketlerinin, dünya çapında karayolu yapımını teĢvik etmeleri de önemli rol oynamıĢtır. Marshall Planı çerçevesinde demiryolları daha ekonomik olmasına rağmen, “petrolle çalışan lastikli araçların egemen olduğu bir ulaşım

politikası” esası ile Türkiye’nin karayolları yapımı için 30.766.000 dolarlık kaynak

ayrılmıĢtır. Bu yatırım ile Türkiye’de 1950 yılında 47.080 km olan karayolu uzunluğu, 1960 yılında 61.542 km ye ulaĢmıĢtır. Karayolu temelli bir politikanın benimsenmesi, motorlu araç sayısında artıĢa sebep olmuĢ, yük ve yolcu