• Sonuç bulunamadı

2.4. Tüketicilerin Giysi Alışkanlıklarını Etkileyen Faktörler

2.4.1. Demografik Faktörler

Giysi seçimini yaş, cinsiyet, meslek ve öğrenim düzeyi, yaşam tarzı ile yerleşim yeri gibi demografik faktörler etkilemektedir. Bu faktörlere ilişkin bilgiler aşağıda verilmiştir. Yaş: Bireylerde belirgin değerler ve davranış biçimleri satın alma davranışında etkilidir. Her yaş grubunun davranış biçimi ve ihtiyaçları farklılık gösterir. Yaş bireyin hangi tür mallara, hangi model ve stillere yöneleceğinde etkilidir (Akyüz, 2006: 17). Örneğin, 18-20 yaşında bir genç denim giymeyi, gençliğin dışa yansıması, rahatlık, kolaylık gibi nedenlerle tercih ederken, 23-25 yaşlarında iş hayatına atıldığında denimi sadece tatil günlerinde giymeyi düşünecek, takım elbise tercihleri ön plana çıkabilecektir (Yükselen, 2003: 99). İnsan gelişimin yaşla bağlantılı olması, giysi seçimini de yaşa bağlantılı olarak değişebilmektedir (Eray ve Aras, 2000: 132).

Cinsiyet: Giyim alışverişinde cinsiyet etmeni önemli rol oynar. Kadınlar erkeklerden daha fazla giyim alışverişi yaparlar. Kadınlar daha duygusaldır ve görünüşe daha çok önem verdiklerinden aldatıcı satış tekniklerine kolayca kanarlar, yüksek fiyatlı malın iyi kalitede olduğunu düşünürler, içinde bulunduğu sosyal grubun davranışlarını benimsemekle birlikte onlardan farklı giyinmeye çalışırlar. Dolayısıyla kadın ve erkeklerin satın alma davranışlarında çok farklı yapılara sahip oldukları açıkça gözlenmektedir (Akyüz, 2006: 18).

Meslek: Bireylerin yaşam biçimi ve toplumsal rolleri hakkında ipuçları veren bir diğer faktördür. İyi bir mesleğe sahip bireylerin iyi bir eğitim, iyi bir gelir düzeyine sahip oldukları kabul edilir. Bu nedenle iyi bir meslek sahibi kişilerin daha kaliteli ve yüksek fiyatlı ürünlerin alıcısı olabilecekleri varsayılır. Bir kimsenin mesleği de onun tüketim ölçüsünü etkiler (Erdem, 2006: 84).

Öğrenim durumu: Tüketicilerin satın alma davranışlarında önemli bir faktördür. Öğrenim durumu tüketicilerin inançlarını, değerlerini ve davranışlarını değiştirir. Öğrenim durumu ile birlikte tüketicinin istek ve gereksinimleri de değişmekte ve sunulan mal ve hizmetlere olan tepkisi de farklılık göstermektedir (Tokgöz, 2007: 18).

Medeni durum: Tüketicilerin satın alma davranışlarında etkili diğer bir faktördür. Tüketicilerin medeni durumu ile gelir ve mesleği arasında doğrusal bir ilişki vardır. Aile ile yaşamakta olan, bekâr bir kişinin tercihleri genelde ailesinin kararları doğrultusunda

24

belirlenmektedir. Buna karşın birey kendi ailesine sahip olduğunda önceki deneyimleri ve birikimleri doğrultusunda kendi tercihlerini kendisi belirlemektedir (Aydinç, 2001: 22). Yaşam tarzı: Bir kişinin eylemleriyle, ilgilendikleriyle, görüşleriyle açıklanabilen yaşam davranışlarıdır. ‘‘Yaşam tarzı, kişiyi çevresiyle etkileşimde bir bütün olarak gösterir. Kişinin bireyselliğini yansıtır’’ (Yükselen, 2003: 100). Yaşam tarzı bir kimsenin ‘‘bütün olarak’’ kendisinin çevresiyle karşılıklı ilişkisini belirler (Erdem, 2006: 84).

Aynı alt kültürden, sosyal sınıftan ve meslekten gelen insanlar farklı yaşam tarzlarına sahip olabilirler. Kişinin yaşam tarzı, faaliyetlerini, zevklerini, ilgi duydukları şeyleri ve fikirlerini içerir. Bu durum bir müşteri olarak da satın alma davranışını olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilmektedir (Çivitci, 2004: 73).

2.4.2. Ekonomik Faktörler

Ekonomik faktörler, bireyin satın alma davranışlarını etkilemektedir. Birey kişisel gereksinimlerini beğeni ve anlayışla birlikte ekonomik koşullara göre de ayarlamak durumundadır. Çünkü artık günümüzde zevk ve beğeniyi ister istemez ekonomik faktörlerin etkisi altınadır. Kişiler ekonomik yetersizliklerden dolayı daha az beğendikleri, kalitesi istediğinden daha düşük bir ürünü almak zorunda kalmaktadır (Sezgin ve Önlü, 1992: 86).

Kişinin sahip olduğu harcanabilir geliri, tasarruf olanakları, borçları da ekonomik özellikler olarak satın alma davranışını etkileyecektir. Ürün tercihi ekonomik koşullardan oldukça etkilenmektedir. Harcanabilir gelir, tasarruf ve varlıklar, borç, ödünç alma gücü ve harcama tasarrufa karşı tavırlar, ürün tercihini etkileyen değişkenlerdir (Eser ve Korkmaz, 2011: 114).

Kullanılan gelir tüketicilerin satın alma olanaklarını, güçlerini gösterir. Kişi başına kullanılabilir gelir arttıkça tüketici bir ürünü yalnızca sağlayacağı fiziksel tatmin için değil de, onun kendisine sağlayacağı manevi tatmin için satın almaktadır (Çağman, 2010: 16).

2.4.3. Sosyolojik Faktörler

Tüketicilerin satın alma kararlarını etkileyen sosyal faktörlerin başlıcaları: kültür, alt kültür, sosyal sınıf, danışma grupları ile roller ve ailedir.

25

Kültür insan ihtiyaç ve isteklerini belirleyen en önemli faktördür. ‘‘Kültür bir toplumun sahip olduğu maddi ve manevi unsurlardan meydana gelen, toplumun üyesi fertlerin çoğunda ortaklaşa var olan her çeşit bilgiyi, tavır ve davranış tarzları ile düşünce ve eğilimlerini kapsayan, böylece onu diğer toplumlardan ayırt etmemizi sağlayan ulus niteliğini kazandıran ve nihayet mevcut eğitim ve öğretim sistemi sayesinde gelecek nesillere aktaran sosyal bir sistemdir’’ (Yükselen, 2003: 96).

Değişen kültür yapısı tüketicinin davranışlarını olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir. İnançlar, değer yargıları, adetler toplumdan topluma farlılıklar gösterebilmektedir. Sonuç olarak da tüketimi, kişisel özellikler, toplumlar içinde yaşanılan gruplar kadar yaşanan kültür ve o kültürün özellikleri de etkilemektedir (Eray ve Aras, 2000: 128).

Toplumun bölgesel, dinsel, coğrafik kriterlere göre gösterdiği farklılıklar alt kültürü oluşturur (Yükselen, 2003: 97). Her bir kültür, üyelerine daha özellikli bir kimlik ve sosyalleşme olanağı sunan küçük alt kültürden oluşur. Alt kültür, milletleri, bölgeleri, ırkları ve coğrafik bölümleri kapsar ve pazar bölümlemesi yapılmasına imkân tanır (Eser ve Korkmaz, 2011: 109).

Tüketicilerin satın alma davranışını etkileyen faktörlerden biri de tüketicinin içinde yaşadığı sosyal sınıftır ( Akyüz, 2006: 23). Her toplumda yüksek, orta-üst, orta ve alt gibi sosyal sınıflar bulunur. Bu sınıflar eğitim, gelir, servet, meslek gibi kriterlere göre belirlenir (Hatipoğlu, 1999: 33).

Danışma grupları, kişilerin tutum ve davranışlarını doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen gruplardır ( Yükselen, 2003: 98).

1. Başta aile olmak üzere kişinin yakın çevresi: Kişiyi yüz yüze ilişkilerde etkileyen yakın arkadaşları, akrabaları, komşuları, iş arkadaşları, mesleki ve diğer ilgili kişi ve kuruluşlardır.

2. Kişinin üyesi olmadığı gruplar ve yüz yüze temasta olmadığı kimseler: Ünlü sinema yıldızları, ünlü sporcular vb. bunların değer yargıları, giyinişleri, tutum ve davranış biçimleri yönünden örnek alınan grup ve kimselerdir.

Tüketicinin bir malı kullanma deneyimi veya mal hakkında bilgisi yoksa bazılarını örnek almaya daha eğilim gösterir. Hatta çeşitli nedenlerle istemeyerek de olsa çevrenin etkisiyle başkaları gibi olma ortamına girebilmektedir (Mucuk, 1999: 83).

Aile, bir danışma grubu olarak kabul edilmekle birlikte satın alma davranışında etkisi, ayrı bir faktör olarak ele alınmalıdır. İnsanlar küçük yaştan itibaren davranışlarını aileden aldıkları özelliklerle şekillendirirler (Yükselen, 2003: 99).

Aile bireyleri arasındaki sürekli etkileşim, dolayısı ile ailenin birey üzerindeki grup etkisinin en güçlü kaynağıdır (Oluç, 2006: 744).

26

Aile içinde ürün kategorisine ve satın alma süreci basamaklarına göre geleneksel olarak kadın genellikle yiyecek, ev ile ilgili diğer ürünler ve giyeceklerin alınması konusunda karar verici kişidir. Fakat bu durum günümüzde çalışan kadın sayısının artması, evliliklerin daha geç yapılması ve gelişen kültürel normlar çerçevesinde değişmiştir (Eser ve Korkmaz, 2011: 112).

2.4.4. Diğer Faktörler

Bireyin giysi seçimini moda, marka, kalite ve vücut yapısı gibi faktörler etkilemektedir. Moda, toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından geçici olarak benimsenmiş, zamana ve duruma göre toplum açısından uygun olarak algılanan bir davranış biçimidir (Çivitçi, 2004: 5). Giyinmede temel amaç, örtünme olsa da insanlar psikolojik tatminlerini sağlamak için süslenmeye ve farklı olmaya çalışmışlardır. Bu olay moda olgusunun doğmasına neden olmuştur. Bu doğrultuda sürekli değişim gösteren moda, insanların giysi seçiminde önemli etkenlerden biridir. Renkler, kumaşlar, modeller vb. unsurların bileşimi insanın vücut yapısına, yaşına ve kişiliğine uygun seçimi ile tercih sebeplerinde ilk sırayı alacağı düşünülmektedir (Eray ve Aras, 2000: 132).

Çalışma hayatına giren ve sosyalleşen kentli kadın, ekonomik özgürlüğünü kazanmasıyla birlikte fiziksel görünümüne ve kıyafetlerine daha çok önem vermeye başlamıştır. Kamu ya da özel sektörde çalışan kadın güzel, şık ve bakımlı görünme arzusu ile daha fazla modanın etkisinde kalmıştır (Tokgöz, 2007: 5).

Marka: Birçok pazarlama eylemi satın almayı tekrarlatmayı ve markayı arayıp satın alacak tüketiciler grubunu oluşturmayı amaçlar (Odabaşı ve Barış, 2003: 99-100).

Günümüzde çalışan kadın kişisel kimliğini ortaya koyan ve kalitesinden emin olduğu markalı ürünleri kullanmaktadır (Tokgöz, 2007: 5).

Kalite: Giysilerin ana malzemesi olan kumaşın dış görünüşü ve fiyatı alıcıyı ilk planda etkileyen faktörler olmakla beraber hatasız oluşu, ütü tutması, dayanıklılığı v.s. gibi kalite ve kullanma performansı ile ilgili özellikler alıcının kararını büyük ölçüde etkilerler (Akyüz, 2006: 30).

Vücut yapısı: İnsanın doğumundan başlayarak geçirdiği anatomik ve fizyolojik gelişim düzeyi bir ara duraklama gösterip yaşlılık düzeyinde de geriye dönmektedir. Bu süreçte

27

oluşan anatomik farlılıklar boy, kilo, yapısal genişlik vb. etkenler giysi seçimini büyük oranda etkilemektedir (Eray ve Aras, 2000: 132).

Kişinin kendine yakışan rengi, deseni ve aksesuarları seçebilmesi için vücut özelliğinin ve vücut şeklinin bilinmesi gerekmektedir. Kumaş, model ve renk seçerken vücudun güzel bölgelerine dikkat çekilerek kusurlu tarafları gizlenmelidir (Akyüz, 2006: 31)

2.5. İlgili Yayınlar

Bu bölümde vücuda uyumlu giysi ile ilgili yapılan araştırmalar özetlenmiştir.

ÇİLEROĞLU (2010) tarafından yapılan “Türk Kadınlarının Vücut Şekilleri Hazır Giyim Açısından” çalışmasında Türk kadınlarının beden dağılımlarının belirlenmesi, vücut şekillerinin saptanması ve vücut ölçüleri ile vücut şekli arasındaki ilişkinin hazır giyim açısından incelenmesi amaçlamıştır. Bu amaçla yapılan araştırmada, Türk kadınlarının boy ölçüsünün ortalama 161cm olduğu belirlenmiştir. Araştırmaya katılan Türk kadınlarının %37’sinin kum saati, %31’inin üçgen, %19’unun dikdörtgen ve %13’ünün ters üçgen vücut şekline sahip oldukları belirlenmiştir. Türk kadınlarının vücut şekilleri ile boy ölçülerinin birbirine yakın olduğu fakat göğüs çevresi, bel çevresi ve kalça çevresi ölçülerinde farklılıklar olduğu saptanmıştır. Ters üçgen vücut şekline sahip kadınların göğüs çevresi ölçüsünün diğer üç vücut şeklinden de önemli bir farkla büyük olduğu görülmektedir. Aynı şekilde ters üçgen vücut şekline sahip kadınların bel ve kalça çevresi ölçülerinde de farklılık gözlenmektedir. Üçgen, kum saati ve dikdörtgen vücut şeklinde göğüs ve bel çevresi ölçüleri birbirine yakın iken kalça çevresi ölçülerinde farklılıklar vardır (Çileroğlu, 2010: 130).

LEE, ISTOOK, NAM ve PARK (2007) tarafından yapılan ‘‘Koreli ve ABD’li Kadınların Vücut Şekillerinin Karşılaştırılması’’ çalışmasında amaç, ABD’li kadınlar ile Koreli kadınların vücut şekillerinin karşılaştırılmasıdır. İki ülkenin vücut şekillerinin dağılım ve oranının analiz edilmesi ve yaşlara göre vücut yapılarındaki farklılıkların kıyaslanması amaçlanmıştır. North Carolina State Üniversitesi’nde hazır giyim sistemi için geliştirilen Kadın Bedeni Tanımlama Tekniği (Female Figure Identification Technique for Apparel) kullanılarak ABD ve Koreli kadınların beden ölçü verileri oluşturulmuştur. Örneklemler vücut şekillerine göre belirlendikten sonra yaşa ve ülkeye göre kıyaslamalar için istatistiksel analizler yapılmıştır. Bulgulara göre her iki ülkede de en geniş vücut şekli kategorisinin üçgen olduğu ortaya çıkmıştır ama yine de, her bir kategorinin kendi içindeki

28

dağılımında Koreli kadınların ABD’li kadınlardan farklı olduğu tespit edilmiştir. ABD’li kadınlarda Koreli kadınlara göre daha fazla vücut şekli kategorisi bulunmuştur. Buna ek olarak, ABD’li ve Koreli kadınlar kıyaslandığında, çoğu vücut tipi kategorisi farklı vücut orantılarına sahiptir. ABD’li kadınlar, daha büyük bel, üst kalça ve kalça yüksekliği ölçülerine sahipken, Koreli kadınların göğüs, bel, üst kalça ve kalça çevresinde daha dar ölçüleri vardır. Bu çalışmadaki 6.300’ün üzerinde Amerikalı kadın katılımcıdan sadece beşinin tanımlanmış olan yedi vücut şekliyle özdeşleştirilmesinde başarısız olunmuştur. Bu katılımcılar, 127 cm üzerinde kalça çevresine, 102 cm’den fazla göğüs çevresi ve 88 cm’den fazla bel çevresi ölçüsüne sahiptirler (Lee, Istook, Nam ve Park, 2007: 374).

MCROBERTS (2000) tarafından yapılan ‘‘Minyon Kadınların Giysi Uyumu ve Vücut Şekil Analizi’’ çalışmasına göre sadece az miktarda hazır giyim ürünü iç pazardaki küçük beden ihtiyacını karşılamaktadır ve vücut orantılarına dikkat edilmediğinden dolayı minyon yapılı tüketiciye bu ürünler uymamaktadır. Ayrıca, minyonlara uygun kıyafet bulma zorluğunu etkileyen diğer faktörler arasında PS 42-70 bağımsız üretim standartlarını oluşturmak üzere 1930’larda toplanan bugünlerde geçerliliğini yitirmiş ölçülendirme sistemine dayalı antropometrik veri ve artan obezite problemiyle birlikte kum saati formuna odaklanmış endüstriye karşı olarak elma tipi kadından çeşitli vücut tiplerine kadar uzanan bir yelpaze olmasıdır. Bu çalışmanın amacı, 162 cm ve altı, 20-49 yaş arasındaki minyon tipli kadınlar için vücut şekline uygun giysi tasarım çalışmaları yapmaktır. Kişiye özel veri tabanı ve kalıplar geliştirilerek müslin kumaşından kalıplar biçilerek, müslin kalıpların bilirkişi heyeti önünde canlı modellerin üzerine provası değerlendirilmiştir. Böylece biçilmiş kalıpların vücuda oturtulma değerlendirmesi prova mankenleri üzerinde gerçekleştirilmiştir. İstatistiksel analizin sonuçları, bağımsız üretim standardı PS 42-70’teki 16 numara küçük beden ile literatüre girmiş olan armut tipi siluetle çok benzer bir ortalama örnek dağılım göstermiştir. Bulgular gösteriyor ki minyon bedenler için hazırlanmış prototip kalıp, bağımsız üretim standardına göre hazırlanan kalıba kıyasla, giysinin vücuda uyumunu daha ileri düzeyde sağlamaktadır. Örnekler üzerinden yapılan vücut tipi analizi deneklerin çoğunun, giyim endüstrisinin tanımladığı siluetlerin dışında kaldığını işaret ediyor. Minyon yapılılar için giysi konforsuzluğunun ve bağımsız üretim standardı PS 42- 70’in eksik vücut tipi varyasyonlarının bir göstergesi olarak hiçbir örneklem, endüstride tanımlanan kum saati figüre sahip değildir (Mcroberts, 2000).

PAMUK (2009) tarafından yapılan ‘‘Giysi Moda Eğilimlerini Etkileyen Faktörler ve Bir Model Önerisi’’ çalışmasında amaç, kadın giysi modasında geleceğe dönük tasarımlarda

29

doğru adımı atabilmek, geliştirilen yeni bir model içerisinde geçmiş moda akımlarında meydana gelen değişimleri belirlemek, moda değişimlerinde etkin olan gelişmelerin modayı etkileme durumları ve ilişki düzeylerini nitel araştırma yöntemleri ile analiz ederek, geleceğe yönelik öneriler sunmaktır. Araştırma, 1940-2007 yılları arasındaki zaman diliminde Batı’da kullanılan kadın gündüz giysi moda trendleri ve bu trendleri etkileyen faktörlerden meydana gelmektedir. Araştırmanın yönteminde; kadın gündüz giyim modası ile ilgili olarak basılı yayınlar içerisinden ulaşılabilen görsel malzemeler ve tarihi olayları açıklayan yazılı materyaller kullanılmıştır. Random yöntemi ile seçilen 5737 modelin incelenmesi için giysi parçaları üzerinde ölçme alanlarına göre ölçü tabloları oluşturulmuştur. Ölçü tablolarında “Sekiz Baş’lık Kanon” çizimleri esas alınarak, kadın gömlek/bluz, elbise, ceket, etek ve pantolon modelleri üzerinde belirlenen alanlarda formüle edilmiş ölçümler kullanılmıştır (Pamuk, 2009).

OK (2011) tarafından yapılan ‘‘Hazır Giyim Ürünlerinde Kadınların Alt- Üst Beden Ölçü Farklılıklarından Doğan Uyumsuzlukların Belirlenmesi’’ çalışmasında amaç, alt-üst beden ölçü farklılığına sahip kadınların takım halindeki hazır giyim ürününü satın alırken yaşadıkları sorunları ortaya koymaktır. Araştırmanın örneklemini Ankara ilinde yaşayan 385 kadın oluşturmaktadır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre kadınlar genel olarak pantolon boyunun uzun gelmesi, oturuş yüksekliğinin kısa gelmesi, arka ağın gergin olması gibi sorunlarla karşı karşıya gelmektedirler (Ok, 2011).

OLARU, MOCENCO, TEODORESCU, NICULESCU ve SALIŞTEAN (2011) tarafından yapılan ‘‘Romanya’daki Bayan Nüfusu İçin Vücut Şekillerine Göre Özel Giysi Tavsiyeleri’’çalışmasında, geometrik ölçü olarak vücudun en önemli hatlarını belirtmek için antropometrik bilgi sistemine göre istatistik çalışmalar oluşturulmuştur. Her vücut şekli için, sonbahar-kış 2011-2012 için giysi tavsiyeleri sunulmuştur (Olaru, Mocenco, Teodorescu, Nıculescu ve Salıştean, 2011: 155).

PİSUT ve CONNELL (2006) tarafından yapılan ‘‘ABD’deki Kadın Tüketicilerin Bedene Oturan Giyim Tercihleri’’ adlı çalışma ile ABD’deki kadın tüketicilerin bedene oturan giyim tercihlerinin, kendi bedenlerine uygun giysi tercihleri ile vücut kateksleri, giysinin bedene oturma problemleri ve kişisel görünümleri arasındaki ilişkiye dayalı tercihlerini araştırmayı amaçlanmıştır. Anket 19-54 yaş arası kadınlara uygulanmıştır. Anket tüketicinin şahsi giyim kategorilerinde ( ceket, pantolon, etek, bluz ve denim) deneklerin kişisel görünümleri, beden şekilleri ve vücut kateksine göre bedene oturan giyim

30

tercihlerini değerlendirmek için kullanılmıştır. Kadınların demografik özellikleri, alışveriş alışkanlıkları, giyim alışverişi için ne tür mağazalara gittikleri, hangi markaları tercih ettikleri, ürün değiştirme sıklıkları ve giysi uyumu problemleri sorulmuştur. Bulgularda katılımcıların %80’inin vücutlarında iki veya daha fazla bölgede giysinin üzerlerine oturmaması sorunuyla karşılaştıkları saptanmıştır. Katılımcıların üçte biri satın aldıkları hazır giyim ürünlerinin %25’i üzerinde tadilatlar yaptırmaktadırlar. Bedene yarı oturan giysilerin sıklıkla tercih edildiği saptanmıştır. Çalışmanın sonucunda vücut şekillerinin 19- 35 hariç diğer bütün yaş kategorilerinde normal dağılım gösterdiği belirlenmiştir. 19-35 yaş arasındaki kadınların daha çok kum saati vücut şekline sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Vücut kateksi ölçeğinde yüksek puan veren kadınlar ile bedene sıkı oturan kıyafetleri seçen kadınlar arasında kayda değer bir ilişki ortaya çıkmıştır. Beden ölçüleri ve vücut şekillerini doğrulamada 3 boyutlu tarama kullanarak daha doğru sonuçlar elde edilebilir (Pisut ve Connell, 2006: 366).

ROSS (2010) tarafından yapılan ‘‘Model Tercihleri ve Vücut Şekli, Yaş ve Beden Numarasına Göre Kişisel Mayo Seçiminde Kadınların Aradıkları Özellikler’’ isimli araştırmanın amacı, yetişkin kadın tüketicilerin mayolarının vücut şekli, yaş ve beden numarası ile mayoda model tercihleri arasındaki muhtemel ilişkileri ortaya çıkartmak ve vücutlarının hangi bölgelerini vurgulamayı veya gizlemeyi tercih ettikleri ile kendilerine yakışan ve onları güzel gösteren mayoyu seçerken ne gibi özellikler aradıklarını öğrenmektir. Veriler 19-101 yaş aralığında araştırmaya uygun 463 kadından elde edilmiştir. Vücut şekilleri: dikdörtgen, kum saati, ters üçgen, daire ve üçgendir. Müşteriler, tercihler, yaş, beden numarası bilgilerinden oluşan bir de anket cevaplamışlardır. Mayo model seçenekleri bikini, tankini ve tek parça olmak üzere üç tanedir. Mayodan beklentileri kalçayı ve basenleri küçültüp, karın bölgesini düz, göğüsleri daha dolgun, bedeni görsel olarak daha uzun veya daha kısa göstermesi, kalın bacaklarla kolların dikkat çekmemesini sağlaması ve bel hattını vurgulaması olarak sıralanmıştır. Katılımcıların yarısından fazlası, 6-12 beden giyen 30-59 yaşlarında, dikdörtgen ve kum saati vücut formundaki kadınlardan oluşmuştur. Mayo seçimleri önemli derecede vücut şekli, yaş ve beden ölçüsüyle ilgilidir. Yaş ve elbise beden ölçüsü arttıkça vücudu örtme isteği de artmıştır. Betimsel istatistik katılımcıların çoğunun benzer bölgeleri saklamayı ya da göstermeyi tercih ettiğini ortaya koymuştur. Genel görünüm, kollar, bacaklar, göğüs ve bel en çok dikkati çekilmek istenen bölgeler olarak sayılırken; kalça, basen ve karın ise saklanması istenen bölgeler olmuştur. Deneklerin mayo seçim tercihleri gizlenmek ve

31

sergilenmek istenen bölge tercihlerinin her ikisiyle de yakından ilişkilidir. Örnekler karnı düzleştirme (karın bölgesini gizleme) ve göğüsleri büyütme (göğüs bölgesine dikkat çekme) tercihlerinden oluşmaktadır (Ross, 2010).

SIMMONS (2002) tarafından yapılan ‘‘Üç Boyutlu Vücut Tarama Teknolojisi Kullanılarak Vücut Şekli Analizi’’ çalışmasında, katılımcılar ile tüm güncel ve eski ölçü standartlarıyla tanımlanmış olanların arasındaki vücut ölçülerindeki sayısal farklılıkları ortaya çıkartmak için bir bilgisayar programı geliştirilmiştir. Standartların yeterliliğini saptamak için Best Fit yazılımında üç yöntem belirlenmiştir: yüzde farkı, hata/tolerans farkı, ağırlıklı hata/tolerans farkı. Konfeksiyon için FFIT ( Female Figure Identification Technique) olarak da adlandırılan Visual Basic Pro bilgisayar programı üzerinden yeni bir

Benzer Belgeler