• Sonuç bulunamadı

3. Yöntem

4.4. Değişen Sağlık Hizmetleri

Bu tema altında, sağlık hizmetleri üretiminde endüstri 4.0 teknolojilerinin kullanımıyla birlikte yaşanan dönüşümlerin, sağlık sektöründe sebep olduğu değişimleri ifade eden kodlar ayrıntılı olarak incelenecektir.

4.4.1. Değişen Sağlık Hizmetleri

Yapılan görüşmelerde endüstri 4.0 teknolojilerinin sağlık hizmetleri üretim süreçlerine entegrasyonuyla birlikte hastane kavramının anlamının büyük ölçüde değişmekte olduğu görülmektedir. Endüstri 4.0 teknolojileri hastane faaliyetlerinin dijitalleşmesine imkan tanırken, sağlık hizmetleri tüketicileri de söz konusu dijitalleşmeden etkilenmektedir. Bu etkileşim hastanelerin sınır çizgilerini ortadan kaldırmakta, katılımcıların ifadeleriyle “duvarlar yıkılmakta” ve fiziksel sınırlılıkların sağlık hizmeti üretimindeki etkisi azalmaktadır. Bir katılımcı bu durumu aşağıdaki sözlerle ifade etmiştir;

“Hastane artık hasta gelmesini bekleyemez, beklememeli. Artık hastaneyi hastanın ayağına götürüyoruz. Evlere, fabrikalara, iş yerlerine gezici sağlık ekiplerimizi yönlendiriyoruz. Cep telefonlarına, bilgisayarlara giriyoruz. Hasta bize istediği yerden ulaşabiliyor ve istediği zaman ulaşabiliyor. Biz hastamızın değerlerini anlık olarak takip edebiliyoruz, hastane odasında hasta yatağında ne yapılabiliyorsa, büyük oranda hastanın evdeki yatağında da bu verileri temin edebiliyoruz.”

Gelişen iletişim teknolojileri sayesinde sağlık hizmetlerinin mobilitesi artarken, aynı zamanda sağlık hizmeti üretimi için hastane sınırları içerisinde bulunma zorunluluğu da ortadan kalkmaktadır. Mobil sağlık hizmetleri yardımıyla özel sağlık işletmeleri hastane dışında da sağlık hizmeti üretimine devam edebilmekte, tüketici yönüyle kişiler hastaneye gitmeden, ev veya iş ortamında da sağlık hizmeti alabilmektedir. Söz konusu gelişmeler özel sağlık işletmelerini bu alana yatırım yapma ve uzmanlaşma noktasında baskılamaktadır.

Nesnelerin interneti teknolojisi “hastaların uzaktan izlenebilmesini” mümkün kılmaktadır. Bu durum “evde bakım hizmetlerinin” gelişmesine katkı sağlamaktadır. Yapılan görüşmelerde özel sağlık işletmelerinin evde bakım birimleri oluşturdukları veya oluşturma aşamasında oldukları görülmüştür. Sağlık teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte örgütsel yapıda ortaya çıkan yeni birimlere örnek olarak gösterilebilecek olan evde bakım hizmetleri, hastane sınırlarının genişlemesine imkan verirken, sağlığın erişilebilirliğini de arttırmaktadır.

Toplanan verilerin analizi sonucunda, hastane kavramıyla ilgili yaşanan değişimin yalnızca fiziki sınırların zayıflaması veya ortadan kalkmasıyla ilgili olmadığı, bunun yanında hastane fonksiyonunda da bir takım değişimler yaşandığı anlaşılmaktadır. Özel sağlık işletmelerinin “hastalıkların tedavi edilerek hastaların yeniden sağlığına kavuşması” şeklinde ifade edilen klasik misyonunun genişleyerek, “hastalıkların önlenmesi”, “sağlığın korunması” gibi konuları da içine aldığı görülmektedir. Dijital dönüşüm teması altında bahsedilen, kişisel olarak doktorun “tedavi eden”, “iyileştiren” rolünün teknolojik gelişmelerle birlikte “yaşam koçu”, “sağlık danışmanı” şekline evrilmesi durumu, kurumsal olarak özel sağlık işletmeleri için de geçerlidir. “Mobil sağlık hizmetleri” özel sağlık işletmelerinin koruyucu sağlık hizmetleri alanında da faaliyet göstermelerini kolaylaştırmaktadır. Böylece koruyucu sağlık hizmetleri özel sağlık işletmeleri için yeni bir rekabet alanı olarak öne çıkmaktadır. Katılımcı görüşmelerinden, bu yeni alanda rekabet üstünlüğü elde edebilmenin yolunun “teknolojiye yatırım yapmak” olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan görüşmelerde koruyucu sağlık hizmetleri alanında başarılı olabilmek için hastalarla sürekli iletişim halinde olmanın önemi vurgulanmıştır. Görüşmelerde ifade edilen koruyucu sağlık hizmetlerinin, bireylerin sağlıklarını korumalarına ve hastalıkların önlenmesine yardımcı olan sağlık danışmanlığı ve yaşam koçluğu benzeri hizmetler olduğu anlaşılmaktadır. Bu tür hizmetler bireylerin spor yapma, dengeli beslenme, düzenli uyku gibi sağlıklı yaşam davranışları geliştirmelerine veya sağlıklarını tehdit eden davranışlardan kurtulmalarına yardımcı olabilmektedir.

Mobil sağlık hizmetleri arasında yer alan mobil hastane uygulamaları, hastane ve hasta arasında iletişim ve etkileşimi kolaylaştırmakta, hızlandırmakta ve böylece güçlendirmektedir. Mobil sağlık uygulamalarının sürece bir başka etkisi de

özel sağlık işletmelerinin hizmet sunmayı hedeflediği kitlenin değişmesidir. Mobil sağlık uygulamaları yalnızca hastaların değil sağlıklı bireylerin de özel sağlık işletmesiyle etkileşime geçmelerine yardımcı olmaktadır. Sağlığın korunması ve hastalıkların önlenmesi gibi yeni misyonlara uygun olarak koruyucu sağlık hizmetleri alanında daha aktif rol almaya başlayan özel sağlık işletmeleri, sundukları yeni hizmetlerle “sadece hastaların sağlığına kavuşmak için gittikleri yerler” olmaktan çıkıp “herkesin her yerden ulaşıp faydalanabildiği, hizmet alabildiği yerler” haline gelmektedir. Söz konusu bu dönüşümde teknoloji olmazsa olmaz unsur olarak öne çıkmaktadır.

Gelişen yeni teknolojiler, hasta olsun veya olmasın, bireylerin sağlık verilerinin anlık olarak takip edilmesi, saklanması ve yorumlanmasına imkan sağlamaktadır. Öte yandan ileri görüntüleme teknolojileri yardımıyla ilgili organ veya dokudan yüksek kalitede üç boyutlu görüntüler elde edilebilmekte, bu görüntüler yapay zeka teknolojisiyle yorumlanabilmektedir. Katılımcılar bu teknolojik gelişmeler sayesinde “hastaları daha iyi tanıyabildiklerini” belirtmişlerdir. Hastaları daha iyi tanıyabilmenin ne anlama geldiği, sağlık hizmetleri üretimini ne şekilde etkilediği irdelendiğinde “sağlığın kişiselleştirilmesi” kavramına vurgu yapıldığı görülmektedir. Hastanın gen dizilimlerinden, davranış kalıplarına, günlük alışkanlıklarına kadar pek çok konuda bilgi sahibi olmak, hastaya özgü tedavi süreçlerinin planlanabilmesi anlamına gelmektedir. Yapılan görüşmelerde sağlığın kişiselleştirilmesi “hasta odaklı sağlık hizmeti” anlayışının da bir parçası olarak ifade edilmiştir.

Katılımcılar sağlık alanında yaşanan teknolojik gelişmelerin hastaları güçlendirdiğini ifade etmişlerdir. Görüşmelerde elde edilen veriler, hastaların sistem içerisinde güçlenmelerinin, teknolojik gelişmelere adepte olmaları ve teknolojiyi kullanmalarıyla mümkün olduğunu göstermektedir. Sağlık teknolojilerinin hastaları nasıl güçlendirdiği bir katılımcı tarafından şu sözlerle ifade edilmiştir;

“Hasta artık kendi sağlığını kontrol edebiliyor ve bunu hasta olmadan hastaneye gelmeden yapıyor. Taktığı bileklik, kullandığı telefon ona vücudunda ne olup bittiğiyle ilgili bilgi veriyor, ne kadar yedi ne kadar egzersiz yaptı ve bunlar ne

anlama geliyor hepsi elinin altında. Hasta oluyor cep telefonundan randevu alıyor, MR çektiriyor test yaptırıyor cep telefonunda sonuçları görüyor.”

Cep telefonu uygulamaları, giyilebilir teknolojiler, merkezi platform yazılımları gibi sağlık teknolojilerine atıf yapan yukarıdaki örnekte, bireylerin teknoloji kullanımıyla birlikte bilgiye ulaşımlarının kolaylaştığı görülmektedir. Bu durum sağlık sektöründe yaşanan bilgi asimetrisini hasta leyhine bozmaktadır. Teknolojik gelişmeler yardımıyla kendi sağlık bilgilerine daha kolay ulaşan, ulaştığı bilgileri anlayabilen ve kendisi için yorumlayabilen hastalar ise, kendi sağlık bakım süreçlerine daha çok katılım eğilimi göstermektedir. Katılımcılar bu tip hastaları “aktif hasta” olarak nitelendirmişlerdir.

Toplanan verilerde, sağlık teknolojilerinin hastalara sağladığı bir başka kazanımın “özgürlük” olduğu görülmektedir. Bir katılımcı teknolojinin hastalara sağladığı özgürlüğü şu şekilde ifade etmiştir;

“E-Sağlık uygulamalarından önce hasta gittiği hastaneden memnun kalmasa bile başka bir yere gitmek için tereddüt ediyordu. Neden çünkü başka yere gittiği zaman süreç sil baştan yeniden başlayacak, aynı testler tetkitler bir daha yapılacak. Hem zaman kaybı hem ciddi maddi külfet. Aynı hastane içerisinde bile farklı doktora gittiği zaman doktor yeniden bir MR çektir gel diyebiliyordu. Ama şimdi hasta sağlık geçmişini beraberinde götürüyor, hasta dosyasını telefonunda taşıyor, taşımasına da gerek yok zaten nereye gitse doktorlar sistem üzerinden görebiliyor olanı biteni. Buna rağmen yenisini de isteyemiyor artık çünkü SGK ödeme yapmıyor, dün diyor aynı bölgenin MR’ı çekilmiş onu kullan.”

Merkezi platform yazılımlarına atıf yapan yukarıdaki ifadelerde, teknolojik gelişmelerin hastalara doktor ve hastane tercihi veya tercihlerini değiştirebilmesi noktasında kolaylık sağladığı görülmektedir. E-sağlık uygulamaları tercih özgürlüğünün yanı sıra hastaların zamanvve paradan tasarruf etmesine yardımcı olmaktadır. Bu tasarruf, gereksiz işlemlerin önlenmesi noktasında SGK ve Sağlık Bakanlığı için de geçerlidir. Özellikle görüntüleme işlemlerinde hastaların maruz kalacakları radyasyon ve kullanılacak etken maddeler göz önünde bulundurulduğunda, bu işlemlerin gereksiz tekrarının önüne geçilmesi hasta güvenliğini ve hasta yaşam konforunu olumlu etkilemektedir. Hastaların zaman ve mekandan bağımsız olarak, internet bağlantısı ve cep telefonu bilgisayar gibi bir

ekran vasıtasıyla sağlık hizmetlerine ulaşabiliyor olması, gelişen sağlık teknolojilerinin hastalara sağladığı bir başka özgürlük alanı olarak yorumlanabilir. Yapılan görüşmelerde Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) hastaların sağlık hizmetlerine uzaktan erişimi noktasında pek çok kez örnek olarak gösterilmiştir.

Yapılan görüşmelerde, sağlık teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte tıp biliminin farklı alanlarında uzmanlaşmanın arttığı, “yeni yöntem ve uygulamaların” başladığı görülmektedir. Anjiyo uygulamalasının kasıktan anjiyo, bilekten anjiyo ve son olarak sanal anjiyo şeklindeki değişimi yeni yöntem ve uygulamalara örnek olarak gösterilmiştir. Sanal anjiyodan hareketle “noninvazif” uygulamaların yaygınlık kazandığı katılımcılar tarafından ifade edilmiştir. Özellikle görüntüleme teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, deri altına girmeden, herhangi bir kesi yapmadan ve kan akıtmadan hastalara müdahale edebilmek mümkün hale gelmektedir.