• Sonuç bulunamadı

4. MOZAİKLER ÜZERİNDE YAPI BETİMLEMELERİ VE TÜRLERİ

4.2. Antiokheia ve Yakın Çevresi

4.2.1. Kent Topoğrafyasının Betimlendiği Mozaikler

4.2.1.1. Yakto Mozaiği

4.2.1.1.2. Değerlendirme

Mozaik üzerinde betimlenen 30 yapı ve mimari öğe yukarıda tanıtılmıştır. Bu yapı tasvirleri, Geç Antik Çağ’da Antiokheia’nın ve onun orta ölçekli yerleşim yeri olan Daphne’nin topoğrafyasını yansıtması açısından oldukça önemlidir. Mozaik üzerinde yapılarla birlikte kentin sosyal hayattan kesitlerinin tasvir edilmesi mozaiği eşsiz kılmaktadır. Buradaki en önemli nokta hiç şüphesiz kent betiminin bordüre neden işlendiğidir. Bordürdeki yapı tasvirlerinin oluşturduğu topoğrafyanın sırasıyla Libanius’un anlatılarıyla örtüşmesi oldukça ilginçtir29. Özellikle bordürün C kenarında ilk yapı tasvirindeki “Maiorinus’un” (τὸ Μαειουρίνου) (Yapı 24 – bkz. s. 34 vd.) yazıtı ve bu yapının yanındaki iki insan figürü yoruma açıktır. Bu figürlerden solda olanı, olgun bir adam hüviyetinde olup; sağ elini kaldırmış konuşuyor bir biçimde tasvir edilmiştir. Adamın elini tutan çocuk da pür dikkat onu dinlemektedir. Figürlerden ilki Libanus’u, diğeri de öğrencisi Maiorinus’u simgeliyor olabilir. Dolayısıyla bordür üzerindeki yapı tasvirlerinin, Libanius’un anlatılarının bir hatıratı olma olasılığı vardır. Özellikle patron veya sanatçı/zanaatkar Libanius’un öğrencisiyse veya hayranıysa, onun izlediği kent rotasını bordür üzerine betimlemiş olabilir. Bunlar yoruma açık olup, henüz arkeolojik verilerle kanıtlanmamıştır.

Kent betiminin bordüre işlenmesinin nedeni, MS 458’deki yıkıcı deprem de olabilir. Bu depremden 80000 kişinin etkilendiği ve neredeyse tüm yapıların zarar gördüğü bilinmektedir (Sbeinati ve diğ. 2005: 386). Yakto Kompleksi’nde mozaiğin konumlandığı salonun, MS 458’deki bu depremden sonra yaptırıldığı düşünülmektedir (Levi 1947: 279). Dolayısıyla patron/zanaatkar kentin MS 458’deki dokusuna olan özlemini, bordüre işlediği/işlettiği kent betimi ile gidermek istemiş olabilir. Bu konudaki diğer bir durum da mozaiğin merkezi panosunda bir madalyon içerisinde betimlenen

alegorik figür Megalopsychia büstü ile bağlantılıdır. Bilindiği gibi Megalopsychia

cömertlik-yücelik personofikasyonudur (Downey 1945: 279-286). Bu mozaikte de

28 Castellum Divisorium’un en iyi örneklerinden biri Pompei’de bulunmaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz.

(Hodge 1996: 261-276).

29 Libanius, Oriation 11’de herhangi bir kilise veya dini bir yapıdan bahsetmese de, bu yapılardan bazıları

bordür üzerinde tasvir edilmiştir. Libanius bir Pagan olduğu için muhtemelen bu yapılardan bahsetme gereği duymamıştır. Ancak mozaiğin patronu veya sanatçısı/zanaatkarının Hristiyan olduğu muhtemeldir.

43

Megalopsychia altın dağıtan mağrur bir kadın tasviri olarak karşımıza çıkmaktadır. Megalopsychia’nın mozaiğin en göze çarpan yerinde, bir madalyon içerisinde

gösterilmesi, patronun eli açıklığını yansıtıyor olabilir. Bordürde tasvir edilen yapıların, MS 458’deki deprem dolayısıyla tahrip olmuş ve daha sonra mozaiği yaptıran kişi tarafından çeşitli yardımlarla restore edilmiş yapıları sembolize ettiği söylenebilir (Lassus 1969: 139-140). Bu hipotezlerin de -henüz arkeolojik verilerle kanıtlanmamış olsa da- dile getirilmesinde bir sakınca yoktur.

Bu bölümün başlangıcında da belirtildiği gibi, mozaiğin tarihlemesinde en önemli kaynak bordürdeki “Ardaburius” (Ἀρδαβουρίου) yazıtıdır (Resim 35). Mozaiğin bulunduğu Yakto kompleksinde çeşitli yapım evreleri olduğu arkeolojik verilerle kanıtlanmıştır (Levi 1947: 279). Yukarıda da belirtildiği gibi mozaik, MS 458 tarihinden sonra yapılmış olmalıdır. Ancak MS 5. yüzyılın ortalarında kesin bir tarihleme yapmak güç olsa da bu konuda bir öneri getirilebilir. Malalas, Doğu Roma İmparator’u I. Leo’nun, Anthemius’a yazdığı mektupta, Ardaburius ve babasını emirlerine karşı geldiği için idam ettirdiğini yazdığını iletmektedir (Io. Mal. chron. XIV. 14). Malalas bu olayın MS 466’da gerçekleştiğini yazmıştır (Io. Mal. chron. XIV. 14). Dolayısıyla, İmparator’un emirlerine karşı geldiği için katledilen Ardaburius’un, bu tarihten sonra herhangi bir yerde yazıtının bulunması zayıf bir ihtimaldir (Dunbabin 2016: 238 Dipnot: 51) ve dolayısıyla mozaiğin MS 458-466 tarihleri arasında yapılmış olabileceği düşünülebilir.

Yapı betimlemelerinin mozaiğin panosunda değil de bordüründe betimlenmesi bir başka ilginç durumdur. Ürdün’de, MS 8. yüzyıla tarihlenen Ma’in Akropolis’i üzerinde bulunan kilisedeki mozaikte ve Kastron Mefaa’daki Aziz Stephen Kilisesi Mozaiği’nde benzer bir uygulama mevcuttur. Ma’in’deki mozaiğin bordüründe 11 yapı betimlemesi görülmektedir ve bunların her birinin üzerinde Grekçe yazıtları mevcuttur (Resim 42). Bu yazıtlardan yola çıkarak, her bir yapının, Ürdün Nehri’nin kıyılarında konumlanan bazı şehirleri sembolize ettikleri tespit edilmiştir (Piccirillo 2008: 201). Bu şehirler, İncil’de bahsedilen kutsal topraklardadır ve bu yüzden Ma’in’deki Kilise Mozaiği’nde tasvir edilmişlerdir. Yapı tasvirleri ise genelde iki veya üç katlı villalardır. Germanikeia’dan Yaşam Mozaiği’ndeki villa tasvirleri ile Kartaca’dan Dominus Julius Mozaiği’ndeki villa betimlemesini akıllara getirmektedir. Ancak buradaki villaların çoğunun yan yüzleri de gösterilmek istendiğinden, içe doğru kıvrık bir şekilde tasvir edilmişlerdir.

44 Aziz Stephen Kilisesi Mozaiği’ndeki tasvirler, Ma’in Mozaiği’ne göre daha farklı betimlenmiştir (Resim 43). Buradaki mozaikte, merkezi panoyu çevreleyen bordür ve bordürün dışındaki panellerde çeşitli şehir planları görülmektedir. Bordürde 10 şehir betimlenmiştir ve bu şehir planlarının her birinin arasında; nehir, balık, kuşlar, çiçekler hatta tekneler ve balık tutan avcılar görülmektedir. Burada tasvir edilen şehir planları Nil Delta’sında konumlanmaktadır ve her biri Grekçe yazıtlarıyla etiketlenmiştir (Piccirillo 2008: 238). Paneller ise, mozaik üzerindeki köşe sütunlarının arasında konumlanmaktadır. İlk panelde Ürdün Nehri’nin batısındaki 8 şehir, diğer panelde ise nehrin güneyindeki 7 şehir betimlenmiştir (Piccirillo 2008: 238). Buradaki tasvirler de, Ma’in Mozaiği’nde olduğu gibi tek yapı veya şehir planı şeklinde betimlenmişlerdir. Şehri yansıtan yapılar, muhtemelen şehrin karakteristik özelliğini yansıtan yapılar olmalıdır (Tıpkı Madaba Mozaiği’ndeki Kudüs tasvirinde görülen sütunlu cadde betimlemesinde olduğu gibi).