• Sonuç bulunamadı

71

72

amacına aykırı başka hizmetler için kullanmaktadır. Her ne kadar tahsis işlemi, ön tahsis ve kesin tahsis olarak ikiye ayrılmakta ve yapılan ön tahsisin süresi içinde herhangi bir yatırıma başlanmaması durumunda kendiliğinden tahsis işleminin sona erdiği kabul edilmekte ise de, bu hüküm Maliye Bakanlığı tarafından uygulanmamakta veya ön tahsis işlemi defaten tekrarlanabilmektedir. Tahsis yetkisinin Maliye Bakanlığı merkez teşkilatında olması nedeniyle belediyelerden gelen tahsis taleplerinin sağlıklı bir şekilde değerlendirilemediği, yapılan tahsis işlemlerinin amacı doğrultusunda kullanımının sağlanıp sağlanmadığının yerel birimlerce düzenli kontrollerinin yapılamadığı, bu nedenle Hazine taşınmazlarının belediyelerce etkin kullanımının tam olarak sağlanamadığı da görülmektedir.

Tahsis işlemleriyle ilgili olarak yaşanan sorunların çözümüne yönelik olarak, tahsisli taşınmazların tahsis edilen kurumun muhasebe kayıtlarına dâhil edilmesi, atıl kalma veya amaç dışı kullanım durumlarında bütçelerinden karşılanması usulünün, yani her tahsisli taşınmazın tahsis edildiği idareye az çok bir ekonomik külfet getirmesinin sağlanması, tahsisli taşınmazlardaki sorunların çözümüne yönelik olarak atılabilecek bir adım olarak değerlendirilmektedir.

Fransa ve Almanya’daki uygulamalara bakıldığında da devlet mallarının kullanımı konusunda benzer çözümlerin benimsendiği görülmektedir. Fransa’da 2005 yılından itibaren “devlet mülk sahibidir” anlayışına geçilmiş, devletin mülk sahibi ve mülkün kullanıcısı olarak sorumlulukları arasındaki fark açık şekilde ortaya konulmuş, kamu kurumlarının devlete ait taşınmazları bedelsiz kullanmalarına son verilmiştir. “Bütçesel Kiralar” adı verilen bir uygulamanın başlatılması ile birlikte ilgili kurumlarla taşınmaz kullanımı konusunda sözleşme düzenlenmekte, belirlenen kira bedelleri ise her yıl bakanlıkların bütçelerine ödenek olarak konulmaktadır. Almanya’da taşınmazların yönetimi ticari ve fonksiyonel kriterlere dayanmakta olup, kamu kurum ve kuruluşlarının devlete ait taşınmazları bedelsiz olarak kullanması anlayışının terk edilmek istenmesi, federal devlete ait taşınmazlarla ilgili reformlarının çıkış noktalarından en önemlisini oluşturmaktadır. Öncesinde kamu kurumları devlete ait taşınmazları karşılık ödemeden kullanmalarına karşın, reform sürecinde devletin malının bedava olmadığı anlayışı benimsenmiştir.

73

Hazine taşınmazları, belediyelere devir ve terk edilebilmektedir. Bu şekilde belediyelerce yerel halkın ihtiyaçları karşılanmakta ve kanunların vermiş olduğu görevleri yerine getirmelerine katkı sağlamaktadır. Bu kapsamda terk işlemleriyle, kamunun ortak kullanımına ayrılmış olan park, yeşil alan, terminal ve otopark gibi alanların belediye lehine tapu kaydından terkin edilmek suretiyle, bedelsiz olarak belediyelerin kullanımına bırakılmaktadır. Ancak, yukarıda tahsis işlemleriyle ilgili olarak belirtilen problemler terk edilen taşınmazlar ile ilgili olarak da yaşanmaktadır. Terke konu taşınmazların, gerek ticari faaliyete konu edilmesi gerekse imar değişiklikleriyle belediyeler adına tescil edilmesi gibi işlemlerle terk amacı dışına çıkılmaktadır. Bu durum kurumlar arasında idari ve yargısal sorunlara sebep olmaktadır. Terk edilen taşınmazların amacında kullanılıp kullanılmadığının takibinin Maliye Bakanlığı tarafından yapılamaması ve amaç dışı kullanımlar sonrası taşınmazların yeniden Hazine adına tescili yoluna gidilmesi işlemleri uzun süren, sıkıntılı süreçlerin yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Bu alanların terki yerine tahsis edilmek suretiyle kayıt altında kalmalarını sağlanmasının, daha etkin bir yönetim aracı olacağı değerlendirilmektedir.

4706 Sayılı Kanunun 5. maddesine istinaden hak sahiplerine satılmak üzere belediyelere taşınmaz devri, devir ve terk konusunun en önemli kısmını oluşturmaktadır. Kanunun bu maddesiyle, üzerinde gecekondu bulunan taşınmazların, hak sahiplerinin doğru olarak tespit edilmesini sağlamak ve bu suretle yıllardır üzerinde oturulan yerleşim yerlerinin hak sahiplerine belediyeler aracılığıyla satılmasını sağlamak amaçlanmaktadır. Böylece taşınmazların ihale yoluyla satılmasında ortaya çıkabilecek önemli toplumsal sorunların önüne geçilmiş olmaktadır. Bunun yanında belediyelere ve Hazineye de gelir sağlamaktadır. Bu devir işlemi, ilk bakışta Hazine taşınmazlarını işgal edenlere sağlanan bir avantaj gibi görünse de, 17.09.2003 tarihinden sonra Hazine taşınmazları üzerine yapılan yapıların kendiliğinden Hazine mülkiyetine geçeceği hükmü ile devirlerin 31.12.2000 tarihinden önce yapılan yapıları kapsadığı dikkate alındığında, yerleşmiş bir sorunun çözümünü sağlamaya yönelik olduğu değerlendirilebilir.

MEGM dışında, OGM, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü, DSİ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gibi tüzel kişiliğe haiz olan ve olmayan birçok kamu kurumu

74

önemli boyutta taşınmazın yönetiminde söz sahibi durumundadır. Kamu taşınmazları yönetiminde çok sayıda kurumun yetkisi olduğu hususu, Türkiye’de taşınmaz yönetiminin rasyonel, etkin ve etkili olarak yerine getirilmesinde önemli bir engel olarak görülmektedir. Dolayısıyla genel bir bakış açısıyla taşınmaz yönetiminin nasıl olması gerektiği konusunda, Türkiye’nin dinamikleri ve dünya gerçekleri bir arada değerlendirilmesi ve taşınmaz yönetiminin verimli bir yapıya kavuşturulması için hukuki ve idari zeminde gerekli düzenlemelerin yapılması gerekliliği zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.

Kamu taşınmazlarının yönetiminde temel sorun idari yapılanmadan kaynaklanmakla birlikte taşınmaz yönetiminden sorumlu olan kamu kurum ve kuruluşlarında, idari yapılandırma ve bu işle görevli olan hem yönetici hem de idari personelin nitelikleri ön plana çıkmaktadır. Taşınmaz kaynağının kıt olduğu ve üretim sürecinin önemli bir bileşeni, aynı zamanda idareler için ciddi gelir yaratma potansiyeli olduğu hususları dikkate alındığında, taşınmazın hukuki ve teknik boyutunu analiz edebilen, değer takdiri yapabilme ve değerleme raporlarını analiz edebilme yetkinliğine sahip, bu konuda lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyde eğitim veren gayrimenkul geliştirme ve yönetimi bölümlerinden mezun olan uzmanların istihdam edilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Bu yolla hem kamu taşınmazların piyasa kurallarına ve uluslararası standartlara göre yönetilmesi, hem de kamu kurumları açısından kaynağın etkin ve verimli kullanılması sağlanmış olacaktır.

Hazine taşınmazlarının tahsis, devir, terk ve satışı gibi yöntemlerle belediyelerin hizmetlerinde değerlendirilmesi, hukuki ve teknik bilgi gerektiren yöntemlerdir. Bu yöntemin kamusal menfaat getirisinin yüksek olduğu dikkate alındığında, proje geliştirme ve yönetimi konularında işin uzmanları tarafından oluşturulması ve yönetilmesi, Hazine taşınmazların daha etkin ve verimli yönetilmesinin sağlanması, uygulama sürecinde ortaya çıkabilecek hukuki sorunların işin başında önlenmesini açısından önemlidir. Bu açıdan, bahse konu alanlarda lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi veren gayrimenkul geliştirme ve yönetimi bölümlerinden mezun olanların istihdam edilmesine öncelik verilmesi ve özellikle söz konusu uzmanlarından oluşturulması ve idare bünyesinden bedel tespiti, irtifak hakkı kurulması, arsa veya kat karşılığı dâhil bütün proje geliştirme

75

ve yönetimi çalışmalarının toplam kalite anlayışına uygun ve uluslararası değerleme standartlarını temel bir yaklaşımla ele alınmasında genel kamusal menfaat bulunmaktadır.

Son olarak Devlet taşınmazlarının bedava olduğu anlayışı, kamu kaynağı olarak taşınmazların optimal kullanımının önünde bir engel olarak ortaya çıkmaktadır. Piyasa şartlarına uygun, yatırım, istihdam ve bölgesel gelir dağılımını düzenlemeye yardımcı politikalar uygulanmak suretiyle, Hazine taşınmazlarının ekonomiye kazandırılması sağlanmalı, atıl kalması engellenmelidir. Türkiye’de son yıllarda ivme kazanan ulaşım, altyapı, enerji ve savunma alanlarındaki projeler ve bu projelerin maliyeti dikkate alındığında Hazine taşınmazlarının rasyonel bir şekilde değerlendirilmesi, varlıkların etkili ve verimli kullanılması kamu finansmanı açısından zorunlu olmaktadır.

Türk kamu yönetimde 5018 Sayılı Kanun ile uygulanmaya konulmaya çalışılan stratejik yönetim anlayışı ve kamu taşınmazlarının rasyonel değerlendirilmesi açısından, kamusal finansman kaynaklarının belirlenmesi ve değerlendirilmesi, bunların toplumsal ihtiyaçların karşılanması bakımından alternatif kullanım imkanları arasında optimal faydayı sağlayacak şekilde dağıtılması ve kullanımın sağlanması gerekmektedir. Bu ise, kayıtlarda güncel ekonomik değerinin gösterilmesinin sağlanması ve kamu kurumlarına bedava kullandırılması uygulamasına son verilmesi ile mümkün olabilecektir. Sonuç olarak etkin ve verimli bir taşınmaz yönetimi için, yetki ve sorumlulukların net bir şekilde ortaya koyan çerçeve kanunun çıkarılması, buna ilişkin özerk bir yapıya sahip üst kurul şeklinde idari yapılandırılmaya gidilmesi, kurumlar arasında koordinasyon ve işbirliğinin sağlanmasına yönelik bilgi alt yapısının kurulması, Hazine taşınmazlarının yönetimi ile sorumlu kurum ve kuruluşlarda gayrimenkul geliştirme ve yönetimi alanında teknik ve hukuki bilgiye sahip, analitik düşünebilen uzmanlar istihdam edilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.

76 KAYNAKLAR

Aliefendioğlu, Y. ve Aksu, N., 2017. Hazine Taşınmazlarının Ekonomiye Kazandırılma Yöntemleri ve Uygulamalarının Değerlendirilmesi, Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 17(3):132-158.

Anonim. 2010. Milli Emlak Genel Müdürlüğü Temel Mesleki Eğitim Ders Notları.

Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara.

Anonim. 2014a. Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü 2012 Faaliyet Raporu, Web Sitesi: http://www.milliemlak.gov.tr/, Erişim Tarihi: 10.01.2014.

Anonim. 2014b. Resmi Gazete Web Sitesi: http://www.mevzuat.gov.tr/, Erişim Tarihi:

10.01.2014.

Aydınlı, B. 1992. Türk Hukukunda Kamu Malları. Milli Emlak Genel Müdürlüğü Yayın No:1992/4, 144 s., Ankara.

Çelik, K., 2009. Hazine Taşınmazlarının Değerlemesi ve Türkiye Ekonomisine Etkilerinin İrdelenmesi, 12. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 11-15 Mayıs 2009, ODTÜ, Ankara.

Gülmüş, T. 2011. Edinim. Maliye Bakanlığı Millî Emlak Genel Müdürlüğü Yayın No:

2011/1, Birinci Baskı, Ankara.

Kapan, G. 1997. Kamu Toprakları ve Belediyeler. Çağdaş Yerel Yönetim Dergisi, 6(3);

22-44.

Kardeş, S. 2006. Milli Emlak. Milli Emlak Kontrolörleri Derneği Yayınları (Güncelleştirilmiş Üçüncü Baskı), 914 s., Ankara.

Kardeş, S., 2010. Milli Emlak Kontrolörleri Derneği, Milli Emlak Genel Müdürlüğü, s.711, Ankara.

Keleş, R. 1984. Kentleşme ve Konut Politikası. SBF Yayınları, 734 s., Ankara.

Keleş, R., Geray, C., Emre, C. ve Mengi, A. 1999. Kentsel Arazi Rantının Kamuya Kazandırılması, Türkkent Yayını, 13-95.

Keleş, R. ve Geray, C. 1969. Küçük Belediyelerin Sorunları. TODAİE Yayınları, 103 s., Ankara.

Kırbaş, S. 1988. Devlet Malları. Adım Yayıncılık, 164 s., Ankara.

Mengi, A. 1998. Avrupa Birliği’nde Bölgeler Karşısında Yerel Yönetimler. İmaj Yayınları, 424 s., Ankara.

Kurak, E. 2011. Satış. Maliye Bakanlığı Millî Emlak Genel Müdürlüğü Yayın No:2011/1, Birinci Baskı, Ankara.

77

Söyler, İ., 2005. Türkiye’de Devlet Mallarının Kamu Finansmanı Açısından Değerlendirilmesi, TC Maliye Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı, Yayın No: 2005/368, Ankara.

Şimşek, S. 2011. İmar Mevzuatı. Maliye Bakanlığı Millî Emlak Genel Müdürlüğü Yayın No:2011/1, Birinci Baskı, Ankara.

Turan, T. ve Kahveci, S. 2011. Tahsis ve Devirler. Maliye Bakanlığı Millî Emlak Genel Müdürlüğü Yayın No:2011/1, Birinci Baskı, Ankara.

Turan, T. 2013. Almanya, Fransa ve İtalya’da Devlete Ait Taşınmazların Yönetiminin İncelenmesi Araştırma Raporu, Ankara.

Turan, T., Kıral, P. ve Saçlı, M.S., 2013. Almanya’da Federal Devlete Ait Taşınmazların Yönetiminin İncelenmesi ve Türkiye’de Hazine Taşınmazlarının Yönetimi ile Karşılaştırılması, Sayıştay Dergisi, Sayı: 88, s.70, Ankara.

Yalçınkaya, F. ve Kartal, T. 1971. Devlet Malları (Kamu İradeleri-Kamu Kurumları) Edinilmesi İdaresi Elden Çıkarılması. 394 s., Ankara.

Yavuz, C. 2004. Borçlar Hukuku Dersleri. Beta Yayınları, 875 s., İstanbul.