• Sonuç bulunamadı

4. DEVİR VE TERK İŞLEMLERİ

4.10 Belediyeler Tarafından Doldurulan Sahalar Hakkında Yapılacak İşlemler

5393 Sayılı Kanunun “Belediye tasarrufundaki yerler” başlıklı 79. maddesinin 2.

fıkrasında; “Belediye tarafından deniz, akarsu ve gölden doldurma suretiyle kazanılan alanlar, 4721 Sayılı Kanun ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılmak şartıyla Maliye Bakanlığı tarafından belediyelerin, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerinin tasarrufuna bırakılır” hükmü yer almaktadır. Hazine mülkiyetindeki taşınmazların kiralanmasına ilişkin çıkarılan 300 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinde 3621 Sayılı Kanun ile getirilen hükümler çerçevesinde 5393 Sayılı Kanunun 79. maddesinin 2.

fıkrasına ilişkin olarak yapılacak işlemler aşağıda sıralanmıştır.

- Belediyelerce deniz, akarsu, tabii ve suni göllerden doldurma suretiyle kazanılan ve DHTA bulunan yerler, mücavir alan sınırları dikkate alınarak ilgili belediyelerin tasarrufuna geçer. Büyükşehir belediyesi bulunan yerlerde ise dolgu alanları, hangi

34 T.C. Resmî Gazete Tarih: 13/06/1994 Sayı: 21959.

52

büyükşehir ilçe belediyesi sınırları içinde olduğuna bakılmaksızın büyükşehir belediyelerinin tasarrufuna bırakılır.

- 3621 Sayılı Kanun kapsamında kalmakla birlikte dolgu vasfında olmayan yerlerin (kumluk, çakıllık vs.) idaresi eskiden olduğu gibi Maliye Bakanlığınca yürütülür.

- Dolgu vasıflı olmakla birlikte bir kamu hizmetine tahsisli olan veya kiraya verilenler ile üzerinde kullanım izni tesis edilen yerlerin idaresi sözleşmelerinde öngörülen süre sonuna kadar Maliye Bakanlığınca yürütülür.

- Bu esaslar çerçevesinde belediyelerin tasarrufuna bırakılması gereken ancak, Maliye Bakanlığınca gelirin paylaşımı esasına dayalı olarak belediyelere kiraya verilen alanların kira sözleşmeleri, bu alanlarla sınırlı olmak üzere ilgili belediyelerin talepleri halinde feshedilir.

- Belediyelerin tasarrufuna bırakılacak yerler, 3621 Sayılı Kanun ile Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun olarak kullanılır.

- 5393 Sayılı Kanun hükümlerine göre belediyelerin tasarrufuna bırakılan dolgu sahalarındaki, herhangi bir hukuki nedene dayalı olmayan kullanımlara yönelik tahliye işlemleri sonuçlandırılıncaya kadar ecrimisil tahakkuk ve tahsilâtı işlemleri Maliye Bakanlığınca yürütülür.

MEGM’nin 11.11.2010 tarihli ve 37985 sayılı yazısı ile 5393 Sayılı Kanunun 79. maddesi uyarınca belediyelerin/büyükşehir belediyelerinin tasarrufuna bırakılan dolgu vasıflı alanlara ilişkin; ecrimisil işlemlerinin dolgu vasıflı alanların tasarrufa bırakıldığı tarihten itibaren ilgili belediye/büyükşehir belediyesi tarafından yürütüleceği, söz konusu alanların 3621 Sayılı Kanun ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılması, aykırı kullanımlarının ise ilgili büyükşehir belediyeleri/belediyeleri tarafından giderilmesi gerektiği, aksi halde anılan yerlere ilişkin cezai ve idari sorumluluğun ilgili büyükşehir belediyesi/belediye görevlilerine ait olacağı bildirilmiştir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin E:2007/3394, K:2007/4522, T:16.7.2007 kararında, denizden doldurma yoluyla elde edilen taşınmazın, bu yeri dolduran belediyenin tasarrufuna geçişi kendiliğinden olmayıp öncelikle delillerle doldurma olgusu belirlendikten sonra Maliye Bakanlığının oluruyla ilgili belediyeye devir ve teslimi gerekir.

53 4.11 2644 Sayılı Tapu Kanununa Göre Tescil

2644 sayılı Tapu Kanunu’nun35 21. maddesi köy ve belediye sınırları içindeki kapanmış yollarla, yol fazlalıklarının köy ve belediye adına tescil olacağı hükmüne amirdir. Bu maddeye göre kapanmış yolların ve yol artıklarının köy veya belediye adına tescili için kapanma veya yol fazlası haline gelmenin dayanağı olmalıdır. Başka bir ifade ile genel ve yerel imar planı veya kamulaştırma planının yapılmış olması ve bu planlar uyarınca uygulamaya geçilmiş olmasıdır.

İmar planlarının uygulanması sonucu kapanan su arkı ve kanallarının kamulaştırma ile edinmişse, ilgili idare adına, DHTA’dan oluşmuş ise, Hazine adına tescil edilmesi gerekir. Belediye mücavir alanlarında bulunan yolların kapanması halinde mülkiyetinin belediyeye geçmesi söz konusu olmayıp, mülki sınır itibariyle bulunduğu köy tüzelkişiliği adına tescil edilmesi gerekmektedir.

4.12 3194 Sayılı İmar Kanuna Göre Terk

3194 sayılı İmar Kanunu’nun36 11. maddesinde; imar planlarında; meydan, yol, park, yeşil saha, otopark, toplu taşıma istasyonu ve terminal gibi umumi hizmetlere ayrılmış yerlere rastlayan Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait gayrimenkuller ile askeri yasak bölgeler, güvenlik bölgeleri ile ülke güvenliği ile doğrudan doğruya ilgili Türk Silahlı Kuvvetlerine ait harekat ve savunma amaçlı yerler hariç Hazine ve özel idareye ait arazi ve arsalar belediye veya valiliğin teklifi, Maliye ve Gümrük Bakanlığının onayı ile belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeye; belediye ve mücavir alan hudutları dışında özel idareye bedelsiz terk edileceği ve tapu kaydının terkin edileceği düzenlenmiştir. Ayrıca, bu yerlerin üzerinde bina bulunduğu takdirde, arsası hariç yalnız binanın halihazır kıymeti için takdir edilecek bedelin ödeneceği, bedeli ve ödeme şeklinin taraflarca tespit olunacağı, bu suretle maledilen arazi ve arsalar belediye veya özel idare tarafından satılamayacağı ve başka bir maksat için kullanılayacağı da düzenlenmiştir. Bu hususta tapu kütüğünün beyanlar hanesine gerekli şerh de konulur. Bu yerlerin kullanılış

35 T.C. Resmî Gazete Tarih: 29/12/1934 Sayı: 2892.

36 T.C. Resmî Gazete Tarih: 09/05/1985 Sayı: 18749.

54

şekli, yeni bir imar planıyla değiştirilip özel mülkiyete konu olabilecek hale getirildiği takdirde, bu yerler devir alınan idareye belediye veya özel idarece aynı usulle iade edilir.

Buna aykırı davranışı sabit olan ilgililer şahsen sorumludur. Bu terkinler hiçbir şekilde resim, harç ve vergiye tabi değildir. Hazırlanan imar planı sınırları içindeki kadastral yollar ile meydanlar, imar planının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybederek, onaylanmış imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar.

3194 Sayılı Kanunun 11. maddesinde sayılan ve bedelsiz terke konu olan genel hizmet ve tesis alanlarını iki başlık altında toplamak mümkündür. Bunlardan birincisi park, yeşil alan gibi sosyal alt yapı alanlarıdır. Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğine göre yeşil alan; toplumun yararlanması için ayrılan oyun bahçesi, çocuk bahçesi, dinlenme, gezinti, piknik, eğlence ve kıyı alanları toplamıdır. Ayrıca metropol ölçekteki fuar, botanik ve hayvanat bahçeleri ile bölgesel parklar da bu alanlar kapsamındadır. Çocuk bahçeleri, 0-5 yaş grubunun ihtiyaçlarını karşılayacak alanlardır. Bitki örtüsü ile çocukların oyun için gerekli araç gereçlerinden büfe, havuz, pergole ve genel heladan başka tesis yapılamaz.

Parklar, kentte yaşayanların yeşil bitki örtüsü ile dinlenme ihtiyaçlarına cevap veren alanlardır. İmar planındaki park alanlarının içerisinde park için gerekli başka tesisler gösterilmemişse, ancak büfeler, havuzlar, pergoleler, açık çayhane ve genel heladan başka tesis yapılamaz. Grekli görülmesi halinde açık spor tesisleri yapılabilir.

Bedelsiz terke konu ikinci grup alanlar; meydan, yol, otopark, toplu taşıma istasyonu gibi ulaşımla ilgili servis ve tesislere ilişkin kullanımlardır. 11. madde kapsamında terk edilecek yerlerin madde metninde sayılanlarla sınırlı olup olmadığı tartışma konusu olmuştur. Konu hakkında Bayındırlık ve İskan Bakanlığının (Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü) 10.02.1991 tarihli ve 3321 sayılı yazısında; “3194 Sayılı Kanunun 11. maddesinin gerekçesinde maddenin amacının imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan alanların belediyeler lehine bedelsiz terki olduğunun belirtildiği, bu nedenle terke konu kullanımların 11. maddede sayılanlarla sınırlı anlaşılmaması gerektiği” ifade edilmiştir.

3194 Sayılı Kanunun 13. maddesinde imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerler başlığı altında; “resmi yapılar, tesisler ve okul, camii, yol, meydan, otopark, yeşil saha,

55

çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlardan”

bahsedilmektedir. Bayındırlık ve İskan Bakanlığının söz konusu yazısındaki görüşleri dikkate alındığında, bu maddede sayılan resmi yapı, okul, cami gibi alanların da terki gerekecektir. Oysa, bunların terkine yasal olarak imkan bulunmamaktadır. 3194 Sayılı Kanunun hükümetçe teklif edilen metninde terke konu hizmetler arasında sadece

“meydan, park, yol, yeşil alan ve otopark” sayılmıştır. “Terminal ve toplu taşıma istasyonu” ibareleri ise, Kanunun Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda görüşülmesi sırasında eklenmiş ve kanunlaşmıştır. Ayrıca, Kanun metninde kullanılan

“gibi” kelimesi söz konusu maddede sayılan hizmetlerin benzerlerini ifade etmek için değil “meydan, yol, park, yeşil saha, otopark, toplu taşıma istasyonu ve terminal”

kelimelerini birleştirmek için, diğer bir deyişle cümlenin tamamlayıcısı olarak kullanmıştır. Bu nedenle, 11. madde uyarınca yapılacak terklerde maddede sayılan kullanımlarla sınırlı kalınması yerinde olacaktır.

Danıştay’a göre imar planında kültür park olarak belirlenen, mülkiyeti Hazineye ait taşın-mazların, park olarak kabul edilip 3194 sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.37 Bunun temel sebebi park ile kültür park arasında kullanım yönünden fark olmasıdır. Park ve kültür park arasındaki en temel fark, parkların tümüyle dinlenme amaçlı yeşil alan niteliğini taşımasına karşın, kültür parkların yeşil alan dışında fonksiyonlar içermesidir. Bu nedenle 11. maddede yer alan “park” ibaresinin dayanak yapılması suretiyle imar planında “kültür park” olan bir yerin 11. madde kapsamında terki mümkün değildir.

Terk yapılacak taşınmazların öncelikle 3194 Sayılı Kanunun 11. maddesinde sayılan alanlarda kalması gerekmektedir. Belediye veya özel idarelere devredilecek arazi ve arsaların Hazineye veya özel idarelere ait olması gerekmektedir. Bunun dışındaki kamu idarelerine ait taşınmazların 11. madde kapsamında belediyelere ya da il özel idarelerine terki mümkün değildir. Tüm kamu idarelerine ait taşınmazların belediye ve il özel idarelerine terkine imkan sağlayan 3030 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile yürürlükten kaldırıldığı ve 5216 Sayılı Kanunda

37 Danıştay Altıncı Dairesinin T:15.09.1999, E:1998/3559, K:1999/4033.

56

terk konusunda hüküm bulunmadığı için, Hazine ve il özel idareleri dışında kalan kamu idarelerine ait taşınmazların terki mümkün değildir. Ayrıca, Vakıflar Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde bulunan taşınmazların belediyelere veya il özel idarelerine terk edilmesi mümkün değildir. Bunun yanında, askeri yasak bölgeler, güvenlik bölgeleri ile ülke güvenliği ile doğrudan doğruya ilgili Türk Silahlı Kuvvetlerine ait harekat ve savunma amaçlı yerlerin de belediyelere veya il özel idarelerine terk edilmesi söz konusu değildir. Terk yetkisi Maliye Bakanlığına ait olup, ayrıca özel idareye ait taşınmazların terkinde de Maliye Bakanlığı yetkilidir. 6785 sayılı İmar Kanunu zamanında Bakanlar Kurulunda olan bu yetki, 3194 Sayılı Kanun ile Maliye Bakanlığına verilmiştir. Maliye Bakanlığı izni olmadan yapılacak terk, hukuka aykırılık teşkil eder.

Maliye Bakanlığı, 203 sayılı Milli Emlak Tebliği ile terk işlemi konusunda defterdarlıklara yetki devri yapmıştır. Tebliğe göre; imar planlarına göre, resmi kurum alanı olarak ayrılan ve Maliye Bakanlığınca ilgili kuruluşa tahsis edilmesi üzerine yatırım programına alınarak, ödeneği ayrılmış (imar mevzuatına uygun olarak inşaata başlanmak üzere olan) bir Hazine taşınmazının belirli bir kısmının imar planında yol, yeşil alan ve park olarak ayrılması, yine mülkiyeti Hazineye ait olup da bir kamu hizmetine tahsisli ve üzerinde tahsis edildiği kuruluşa ait bina bulunan taşınmazların, tahsis ve hizmetin aynı parselde devamı şartıyla sadece bir parçasının imar planında yol, yeşil alan ve park olarak ayrılması hallerinde, gerekli imar parselinin oluşturulması veya ifraz işleminin yapılabilmesi açısından, taşınmazın tahsisli olduğu idarenin bağlı olduğu Bakanlığın uygun görüşü üzerine tapudan terk işlemini yapma yetkisi defterdarlıklardadır, bunun dışındaki durumlarda terk işlemi Maliye Bakanlığı kararı ile yapılır.

Terk talebinde bulunacak belediyenin; terki talep edilen taşınmazın bulunduğu köy veya mahalle, ada ve parsel numarası veya tapu tarihi ile numarası, yüzölçümü, niteliği, terki istenilen taşınmazın hangi kamu hizmeti veya hizmetlerine ve ne kadarlık miktarının ayrılmış olduğunun ayrı ayrı ve açık bir şekilde belirtilmesi, boş olup olmadığı, kullanılıyor ise halen ne şekilde ve ne kadarının hangi amaçlarda kullanıldığı bilgisi ve belgelerle birlikte defterdarlığa veya malmüdürlüğüne başvurması gerekir. Gerekli bilgi ve belgeler, defterdarlığa veya malmüdürlüğüne iletildikten sonra defterdarlık gerekli diğer bilgileri de elde ettikten sonra yetki kendisinde ise terk işlemini onaylayacak, yetki

57

Bakanlıkta ise terk konusundaki görüşü ile birlikte dosyayı Bakanlığa iletecektir.

Bakanlığın olumlu görüşüne istinaden terk işlemi yapılacaktır. Ayrıca, beyanlar hanesine gerekli şerh konulur. Eğer taşınmaz kısmen terk ediliyor ise, sadece yüzölçümünden gerekli miktar düşüldükten sonra beyanlar hanesine şerh konulur. Yapılan terkinler hiçbir şekilde resim, harç ve vergiye tabi değildir. Bu husus, TKGM’nün 1477 sayılı Genelgesinde düzenlenmiştir. Madde kapsamında yapılan taşınmaz terkleri bedelsiz olmakla birlikte, terk edilecek arazi ve arsa üzerinde bina veya başka bir muhdesat mevcutsa, söz konusu bina veya muhdesatın halihazır kıymetinin ödenmesi gerekir. Bedel ve ödeme şekli, taraflarca tespit edilir.

Terk edilen arazi ve arsalar belediye ve özel idareler tarafından satılamaz ve amacı dışında kullanılamaz. Terk edilen taşınmazların, imar planı değişikliği ile özel mülkiyete konu hale gelmesi durumunda, bu taşınmazların terk yapan idareye iadesi zorunludur. Bu hususların tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh edilmesi gerekir. MEGM’nin 203 sayılı Tebliğine göre; “Bu taşınmaz malın, ... m²’lik kısmı/tamamı onaylı imar planında.... (imar planında ayrıldığı amaç yazılacaktır.) olarak ayrılması nedeniyle, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca, kamunun ortak kullanımına açık olmak üzere tapu sicilinden bedelsiz terki yapıldığından ... (belediyece/il özel idaresince) satılamaz ve başka bir maksat için kullanılamaz. İlerde, imar planı değiştirilerek kullanış şekli özel mülkiyete konu olabilecek hale getirildiği takdirde tekrar aynı şartlarla ve idari yoldan Hazine adına tescil edilir.” şeklinde şerh konulur.

Terk edilen taşınmazın imar planının değişmesi sonucu özel mülkiyete konu olabilecek hale gelmesi durumunda, terk eden kamu idaresine iade edilmesi gerekir. Taşınmazın iade edilmeyerek belediye adına tescil edilmesi durumunda, belediye aleyhine tapu iptali ve Hazine adına tescil davası açılması gerekir. Terk uygulaması belediyeler ile yapılan işlemler içerisinde en çok sorun yaşanan konuların biridir. Bu taşınmazlar belediyeler tarafından tasarruf edilmek üzere terk işlemine konu edilmektedir. Dolayısıyla belediyelerin bu taşınmazlara sahip çıkması terk amacına uygun olarak kullanması gerekirken, taşınmazlar, amaç dışı kullanım, ticari kullanım, üçüncü kişiler tarafından işgal ve hatta belediye mülkiyetine geçirme gibi çok farklı durumlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu taşınmazların Maliye Bakanlığı yerel birimlerince zaman içindeki seyrini

58

takip etmekte, ayrı bir sorun olarak kendini göstermektedir. 2008-2013 yılları arasında belediyere toplam 6.223.370 m2 yüzölçümlü, 988 adet taşınmaz terk edilmiştir (Anonim 2014a).

3194 Sayılı Kanunun 18. maddesine göre; imar sınırları içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın, birbirleri ile yol fazlaları ile kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re’sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler Valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında “düzenleme ortaklık payı” olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez. Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır. Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır. Herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına da mani teşkil etmez. Bu düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenleme ortaklık payı alınanlarından, bu düzenleme sebebiyle ayrıca değerlendirme resmi alınmaz.

Üzerinde bina bulunan hisseli parsellerde, şüyulanma sadece zemine ait olup, şüyuun giderilmesinde bina bedeli ayrıca dikkate alınır. Düzenleme sırasında, plan ve mevzuata göre muhafazasında mahzur bulunmayan bir yapı, ancak bir imar parseli içinde bırakılabilir. Tamamının veya bir kısmının plan ve mevzuat hükümlerine göre muhafazası mümkün görülemeyen yapılar ise, birden fazla imar parseline de rastlayabilir. Hisseli bir

59

veya birkaç parsel üzerinde kalan yapıların bedelleri, ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe veya şüyuu giderilmedikçe bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur. Söz konusu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz.

Düzenlenmiş arsalarda bulunan yapılara, ilgili parsel sahiplerinin muvafakatları olmadığı veya plan ve mevzuat hükümlerine göre mahzur bulunduğu takdirde, küçük ölçüdeki zaruri tamirler dışında ilave, değişiklik ve esaslı tamir izni verilemez. Düzenlemeye tabi tutulması gerektiği halde, bu madde hükümlerinin tatbiki mümkün olmayan hallerde imar planı ve yönetmelik hükümlerine göre müstakil inşaata elverişli olan kadastral parsellere plana göre inşaat ruhsatı verilebilir. Bu maddenin tatbikinde belediye veya valilik, ödeyecekleri kamulaştırma bedeli yerine ilgililerin muvafakatı halinde kamulaştırılması gereken yerlerine karşılık, plan ve mevzuat hükümlerine göre yapı yapılması mümkün olan belediye veya valiliğe ait sahalardan yer verebilirler. Veraset yolu ile intikal eden, bu Kanun hükümlerine göre şüyulandırılan 734 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu uygulaması, tarım ve hayvancılık, turizm, sanayi ve depolama amacı için yapılan hisselendirmeler ile cebri icra yolu ile satılanlar hariç imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları, satış vaadi sözleşmeleri yapılamaz. İmar Kanununun 18. Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi İle İlgili Esaslar Hakkında Yönetmelik38 ile bu maddenin uygulanmasına açıklık getirilmiştir.

Hazinenin hissedar bulunduğu taşınmaz malların rızai taksim ve ifraz işlemleri ile ilgili olarak gereksiz yazışmalara meydan verilmemesi ve işlemlerin hızla sonuçlandırılması için MEGM tarafından 184 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği çıkarılmıştır. Bu tebliğde;

planlı yerlerde ifraz için öncelikle 3194 Sayılı Kanunun 11. maddesinde belirtilen yerlerin terkinin gerekmekte olduğu, bu terk işlemi yapılmadan ifraz işleminin yapılamadığı, terk yapıldığı zaman ise ifraz işleminin kendiliğinden gerçekleşmiş olduğu, bu nedenle planlı yerlerdeki rızai ifraz taleplerinin yerine getirilmesinin ancak planın uygulanması ile

38 T.C. Resmî Gazete, Tarih: 02/11/1985, Sayı: 18916.

60

mümkün olduğunun talep sahibi kişilere bildirilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Plansız alanlardaki ifraz işlemlerinin ise 3194 Sayılı Kanun ile Belediye ve Mücavir Alan Sınırları İçinde ve Dışında Planı Bulunmayan Alanlarda Uygulanacak İmar Yönetmeliği hükümlerine göre ve Hazine hukukunu koruyacak şekilde yerel kuruluşlarca yapılacağı ifade edilmiştir.

İmar düzenlemeleri ilgili olarak belediyeler ile Hazine arasında azımsanamayacak ölçüde hukuki ihtilaf mevcuttur. Türkiye’de planlama yetkisinin kurumlar arsındaki dağılımı ve plan yapma süreçlerinin işleyişinin de bu anlaşmazlıklarda önemli etkisi vardır.

Belediyeler, Hazine zararına sebebiyet verecek düzeyde, Hazine taşınmazlarını imar uygulamalarında, fazla düzenleme ortaklık payı kesme, sadece kamu hizmetlerine ayırma, usulsüz bölümleme gibi işlemlere tabi tutmaktadırlar. İmar işleminin taşınmaz malik idare tarafından dava konusu edilmesi kaçınılmaz sonuç olarak ortaya çıkmaktadır.

Belediyelerin Hazine taşınmazlarının imar planları ile ilgili olarak kazan-kazan formülü ile hareket etmeleri gerekir. Zira belediyeler bu taşınmazların satış işlemlerinden önemli ölçüde pay almaktadır. Belediyeler planlama sürecini yönetemeyince taşınmazların planlama işlemleri için farklı arayışlara girilmekte, planların merkezi yönetim kuruluşlarınca yapılması ön plana çıkarılmaktadır.

61